SüZMEK g. f. 1. Bir akışkanı süzmek, onu bir süzgeçten geçirmek; süzgeçten geçirerek içindeki katı maddeleri ayırmak: Suyu, sütü sü...
SüZMEK g. f.
1. Bir akışkanı süzmek, onu bir süzgeçten geçirmek; süzgeçten geçirerek içindeki katı maddeleri ayırmak: Suyu, sütü süzmek.
2. Bir şeyi (suyunu) süzmek, süzgeçten geçirerek içinde bulunan sıvıyı akıtmak: Makarnayı, pirinci süzmek.
3. Pislikleri süzmek, süzgeçle onları ayırmak: Şarabın tortusunu süzmek.
4. Işığı süzmek, parıltısını ya da sertliğini azaltarak geçirmek.
5. Bir kimseyi, bir yeri süzmek, bir hiç kimseye, bir yere inceleyerek bakmak: Odadakiieri teker teker süzdü. Etrafı süzdü, aradığını bulamamış olacak ki arkasını döndü gitti.
6. Gözünü, gözlerini süzmek, gözlerini hafifçe kısarak anlamlı bir halde bakmak.
*Arıc. Bal süzmek, balı peteğinden ayırmak.
* süzdürmek ettirg. f. Bir şeyi süzdürmek, süzgeçten geçirtmek; suyunu akıtmak; eleyerek pisliklerden arıttırmak.
* süzülmek dönşl. f.
1. Yavaş yavaş akmak: Gözlerinden yaşlar süzüldü. Sırtımdan ter süzüldü.
2. Damla damla suyunu akıtmak: Perdeleri suyunu sıkmadan asın, birazcık süzüldükten sonrasında yerine takarız.
3. Işıktan söz ederken, bir şeyin arasından sızarak geçmek, girmek: Sabah panjurlardan süzülen ince bir ışık huzmesiyle uyanmak.
4. Bir kuştan söz ederken, kanatları gerili olarak görünmez bir hareketle, havada, kayarcasına uçmak: Göklerde süzülen bir martı.
5. Bir deniz taşıtından söz ederken, ses çıkarmadan, kayarcasına ilerlemek: Durgun denizde süzülerek geçen bir iki yelkenli.
6. Bir uçaktan (ya da planörden) söz ederken, motorları durmuş ya da yavaşlamış olarak ya da hava hareketlerinin yardımıyla uçmak.
7. Bir kimseden söz ederken, gizlice, ses çıkarmadan belli etmeden bir yere girmek ya da bir yerden çıkmak: Gece karanlığında bir gölge aralık kapıdan içeri süzüldü.
8. Nazlı nazlı, edalı bir halde hareket etmek; kurulmak: Gelin benzer biçimde süzülmek.
9. Gözle görünür halde zayıflamak: Ateşi çok yüksekti, çocukcağız, bir gecede süzüldü.
10. Gözden söz ederken, baygınlaşmak, mahmurlaşmak: Gözlerin süzüldü, haydi git yat artık.
* süzülmek edilg. f. Gözenekli, delikli bir şeyden, bir yerden geçirilmek: Şarap süzüldükten sonrasında bir süre dinlendirilir.
*Kim. Bir sıvı sözkonusuysa, toz ya da taneciklerden oluşan bir ortamdan geçmek.
1. Bir akışkanı süzmek, onu bir süzgeçten geçirmek; süzgeçten geçirerek içindeki katı maddeleri ayırmak: Suyu, sütü süzmek.
2. Bir şeyi (suyunu) süzmek, süzgeçten geçirerek içinde bulunan sıvıyı akıtmak: Makarnayı, pirinci süzmek.
3. Pislikleri süzmek, süzgeçle onları ayırmak: Şarabın tortusunu süzmek.
4. Işığı süzmek, parıltısını ya da sertliğini azaltarak geçirmek.
5. Bir kimseyi, bir yeri süzmek, bir hiç kimseye, bir yere inceleyerek bakmak: Odadakiieri teker teker süzdü. Etrafı süzdü, aradığını bulamamış olacak ki arkasını döndü gitti.
6. Gözünü, gözlerini süzmek, gözlerini hafifçe kısarak anlamlı bir halde bakmak.
*Arıc. Bal süzmek, balı peteğinden ayırmak.
* süzdürmek ettirg. f. Bir şeyi süzdürmek, süzgeçten geçirtmek; suyunu akıtmak; eleyerek pisliklerden arıttırmak.
* süzülmek dönşl. f.
1. Yavaş yavaş akmak: Gözlerinden yaşlar süzüldü. Sırtımdan ter süzüldü.
2. Damla damla suyunu akıtmak: Perdeleri suyunu sıkmadan asın, birazcık süzüldükten sonrasında yerine takarız.
3. Işıktan söz ederken, bir şeyin arasından sızarak geçmek, girmek: Sabah panjurlardan süzülen ince bir ışık huzmesiyle uyanmak.
4. Bir kuştan söz ederken, kanatları gerili olarak görünmez bir hareketle, havada, kayarcasına uçmak: Göklerde süzülen bir martı.
5. Bir deniz taşıtından söz ederken, ses çıkarmadan, kayarcasına ilerlemek: Durgun denizde süzülerek geçen bir iki yelkenli.
6. Bir uçaktan (ya da planörden) söz ederken, motorları durmuş ya da yavaşlamış olarak ya da hava hareketlerinin yardımıyla uçmak.
7. Bir kimseden söz ederken, gizlice, ses çıkarmadan belli etmeden bir yere girmek ya da bir yerden çıkmak: Gece karanlığında bir gölge aralık kapıdan içeri süzüldü.
8. Nazlı nazlı, edalı bir halde hareket etmek; kurulmak: Gelin benzer biçimde süzülmek.
9. Gözle görünür halde zayıflamak: Ateşi çok yüksekti, çocukcağız, bir gecede süzüldü.
10. Gözden söz ederken, baygınlaşmak, mahmurlaşmak: Gözlerin süzüldü, haydi git yat artık.
* süzülmek edilg. f. Gözenekli, delikli bir şeyden, bir yerden geçirilmek: Şarap süzüldükten sonrasında bir süre dinlendirilir.
*Kim. Bir sıvı sözkonusuysa, toz ya da taneciklerden oluşan bir ortamdan geçmek.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR