TAMAMLAYICILIK a. Tamamlayıcı olanın niteliği; karşılıklı olarak birbirini tamamlama niteliği. *Fiz. Tamamlayıcılık ilkesi, kuvant...
TAMAMLAYICILIK a. Tamamlayıcı olanın niteliği; karşılıklı olarak birbirini tamamlama niteliği.
*Fiz. Tamamlayıcılık ilkesi, kuvantum kuramının temelleri üzerindeki çalışmaları sırasında N. Bohr tarafından ortaya atılan bilimkuramsal ilke (Bk. ansikl. böl.)
*İkt. A ve B mallarından A malının bir biriminin kullanılması, B malının belli bir miktarının kullanılmasına yol açtığında, bu iki malı birbirine bağlayan özelliği belirten deyim. (Bk. ansikl. böl.)
*ANSİKL. Fiz. Kuvantal nesneler (elektron, foton vb.) kimi koşullarda gerek klasik parçacık kavramı, gerekse klasik dalga (ya da alan) kavramı yardımıyla yaklaşık olarak betimlenebilir. Tamamlayıcılık ilkesi, bu iki kavramın mantıksal bağdaşmazlığından lanabilecek tutarsızlık tehlikelerine karşı kuvantum kuramını güvence altına almayı amaçlar. Bu ilke, klasik parçacık ya da klasik dalga kavramlarından birinin uygun bir biçimde uygulandığı durumlann, özgül ve birbiriyle bağdaşmayan deneysel düzeneklerin kullanılmasıyla ayırt edilen iki ayrı ve birbirini dışlayan kategoriden birine ait olacağını ifade eder. Böylece, söz konusu parçacık ya da dalga kavramlarına dayanan betimlemeler hiçbir zaman birbirleriyle çelişmezler ve incelenen sistem hakkında da çelişkili değil, "tamamlayıcı†bilgiler verirler. Aynı şekilde, tamamlayıcılık kavramı, bir parçacığın konumunun ve momentu munun aynı anda kesin olarak ölçülemeyeceğini ortaya koyan Heisenberg belirsizlik ilkesi için de bir yorum olanağı sağlar. Buna göre, bir parçacığın konumunun ve momentumunun aynı anda ölçülememesinin nedeni, bu büyüklüklerin "tamamlayıcı" olmalarından lanır.
Bohr, tamamlayıcılık kavramını bilim felsefesinin genel bir ilkesi haline getirmeyi ve biyoloji ile toplum bilimleri alanlarında da geçerli olacak biçimde genelleştirme
yi denedi. Bugün artık tamamlayıcılık ilkesinin, biraz da kendi genelliği yüzünden, oldukça kaba bir kavramdan başka bir şey olmadığı ve hiç bir zaman açık ve seçik bir içerik ile donatılamayacağı anlaşılmıştır. Tamamlayıcılık ilkesinin kuvantum kuramı açısından taşıdığı önem ise, bu ilkenin kuvantum kuramının kuruluşu sırasında daha önceki klasik kavramların en iyi şekilde kullanılmasına yardımcı olarak o dönemde üretken bir rol oynamasından lanır. Ancak kuramın kuruluş aşaması tamamlandıktan ve kuvanton- lar gibi kendine özgül kavramları güvence altına alındıktan sonra tamamlayıcılık ilkesinin kuvantum kuramında oynadığı etkin rol sona ermiştir. Bugün tamamlayıcılık ilkesi yalnızca kuvantum kuramının bilimkuramsal temelleri açısından önem taşımaktadır.
*İkt. A ve B malları arasında tamamlayıcılık sözkonusu olduğunda, A malının talebi ve yararı, B malının talebi ve yararıyla aynı yönde değişir.
Böyle bir gereksinimin karşılanabilmesi için birçok malın birden kullanılması zorunlu ise, bu tür tamamlayıcılığa, teknik tamamlayıcılık adı verilir. Ayrıca, tamamlayıcılık dar (örneğin, bir otomobil fabrikatörünün lastik talebi doğrudan doğruya ürettiği arabaların sayısına bağlıdır ve bu sayıyla aynı yönde değişir) ya da esnek ve karmaşık (bir girişimcinin işgücü talebi ile alet ve takım tezgâhları talebi arasındaki ilişkiler gibi) olabilir üretim etmenleri sermaye, emek, hammadde- arasındaki ilişkilerde aynı zamanda hem tamamlayıcılık, hem rekabet vardır. Ruhsal ya da psikolojik tamamlayıcılık ise, tüketicilerin gereksinimleri arasındaki tamamlayıcılıktan lanır: örneğin, içme gereksinimi yemek yeme gereksiniminin vb. tamamlayıcısıdır. Tamamlayıcılık kavramı, ikame kavramı gibi, üretim ve özellikle fiyat kuramında önemli bir rol oynar.
*Fiz. Tamamlayıcılık ilkesi, kuvantum kuramının temelleri üzerindeki çalışmaları sırasında N. Bohr tarafından ortaya atılan bilimkuramsal ilke (Bk. ansikl. böl.)
*İkt. A ve B mallarından A malının bir biriminin kullanılması, B malının belli bir miktarının kullanılmasına yol açtığında, bu iki malı birbirine bağlayan özelliği belirten deyim. (Bk. ansikl. böl.)
*ANSİKL. Fiz. Kuvantal nesneler (elektron, foton vb.) kimi koşullarda gerek klasik parçacık kavramı, gerekse klasik dalga (ya da alan) kavramı yardımıyla yaklaşık olarak betimlenebilir. Tamamlayıcılık ilkesi, bu iki kavramın mantıksal bağdaşmazlığından lanabilecek tutarsızlık tehlikelerine karşı kuvantum kuramını güvence altına almayı amaçlar. Bu ilke, klasik parçacık ya da klasik dalga kavramlarından birinin uygun bir biçimde uygulandığı durumlann, özgül ve birbiriyle bağdaşmayan deneysel düzeneklerin kullanılmasıyla ayırt edilen iki ayrı ve birbirini dışlayan kategoriden birine ait olacağını ifade eder. Böylece, söz konusu parçacık ya da dalga kavramlarına dayanan betimlemeler hiçbir zaman birbirleriyle çelişmezler ve incelenen sistem hakkında da çelişkili değil, "tamamlayıcı†bilgiler verirler. Aynı şekilde, tamamlayıcılık kavramı, bir parçacığın konumunun ve momentu munun aynı anda kesin olarak ölçülemeyeceğini ortaya koyan Heisenberg belirsizlik ilkesi için de bir yorum olanağı sağlar. Buna göre, bir parçacığın konumunun ve momentumunun aynı anda ölçülememesinin nedeni, bu büyüklüklerin "tamamlayıcı" olmalarından lanır.
Bohr, tamamlayıcılık kavramını bilim felsefesinin genel bir ilkesi haline getirmeyi ve biyoloji ile toplum bilimleri alanlarında da geçerli olacak biçimde genelleştirme
yi denedi. Bugün artık tamamlayıcılık ilkesinin, biraz da kendi genelliği yüzünden, oldukça kaba bir kavramdan başka bir şey olmadığı ve hiç bir zaman açık ve seçik bir içerik ile donatılamayacağı anlaşılmıştır. Tamamlayıcılık ilkesinin kuvantum kuramı açısından taşıdığı önem ise, bu ilkenin kuvantum kuramının kuruluşu sırasında daha önceki klasik kavramların en iyi şekilde kullanılmasına yardımcı olarak o dönemde üretken bir rol oynamasından lanır. Ancak kuramın kuruluş aşaması tamamlandıktan ve kuvanton- lar gibi kendine özgül kavramları güvence altına alındıktan sonra tamamlayıcılık ilkesinin kuvantum kuramında oynadığı etkin rol sona ermiştir. Bugün tamamlayıcılık ilkesi yalnızca kuvantum kuramının bilimkuramsal temelleri açısından önem taşımaktadır.
*İkt. A ve B malları arasında tamamlayıcılık sözkonusu olduğunda, A malının talebi ve yararı, B malının talebi ve yararıyla aynı yönde değişir.
Böyle bir gereksinimin karşılanabilmesi için birçok malın birden kullanılması zorunlu ise, bu tür tamamlayıcılığa, teknik tamamlayıcılık adı verilir. Ayrıca, tamamlayıcılık dar (örneğin, bir otomobil fabrikatörünün lastik talebi doğrudan doğruya ürettiği arabaların sayısına bağlıdır ve bu sayıyla aynı yönde değişir) ya da esnek ve karmaşık (bir girişimcinin işgücü talebi ile alet ve takım tezgâhları talebi arasındaki ilişkiler gibi) olabilir üretim etmenleri sermaye, emek, hammadde- arasındaki ilişkilerde aynı zamanda hem tamamlayıcılık, hem rekabet vardır. Ruhsal ya da psikolojik tamamlayıcılık ise, tüketicilerin gereksinimleri arasındaki tamamlayıcılıktan lanır: örneğin, içme gereksinimi yemek yeme gereksiniminin vb. tamamlayıcısıdır. Tamamlayıcılık kavramı, ikame kavramı gibi, üretim ve özellikle fiyat kuramında önemli bir rol oynar.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR