TANIMLAMAK g. f. 1. Bir kavramı, bir sözcüğü vb. tanımlamak, sözcüğün gösterdiği varlığın ya da nesnenin yapısını, niteliklerini, te...
TANIMLAMAK g. f.
1. Bir kavramı, bir sözcüğü vb. tanımlamak, sözcüğün gösterdiği varlığın ya da nesnenin yapısını, niteliklerini, temel özelliklerini dil aracılığıyla anlatmak, ortaya koymak; onun tanımını yapmak: "Masa" sözcüğünü tanımlamak. "Mutluluk" kavramını tanımlamak.
2. Bir şeyi, bir kimseyi tanımlamak, ne olduklarını kavramak, belirlemek, sözcüklerle anlatmak, onlar hakkında bilinen şeyleri bir başkasına aktarabilmek, ayırtedici özelliklerini belirlemek; tarif etmek: Tanımlaması güç bir rahatsızlık, bir izlenim. Tanımlamakta güçlük çektiğim bir insan.
3. Bir şeyi, bir kimseyi ya da kendisini herhangi bir şey ya da bir kimse olarak tanımlamak, o şeyin o. kimsenin ya da kendisinin şu ya da bu olduğunu söylemek, o biçimde ortaya koymak: Onu gerçek değeri çok geç anlaşılmış bir deha olarak tanımlayabilirim. Kendini hümanist bir kimse olarak tanımlıyor. Bu durumu politik bir seçim olarak tanımlayabiliriz.
4. Bir şeyi, bir kimseyi tanımlamak, bir şeyden söz ederken, o şeyin, o kimsenin ayırtedici niteliklerini göstermek, yapısını, içeriğini, sınırlarını belirlemek: İşte politikamızı tanımlayan ana çizgiler.
*Dilbil. Bir sözlüksel birimi tanımlamak, anlamını ya da anlamlarını bir ya da birçok açıklayıcı cümleyle belirtmek.
. *Mant. Bir düşünce nesnesinin yapıcı kavram ve simgelerini sıralamaya girişmek. || iyi tanımlanmış küme, Cantor'a göre, "kendi tanımlama temeli üzerinde ve üçüncünün olmazlığı mantık ilkesi gereğince özünlü bir biçimde belirlenmiş olarak kabul edilmesi gereken†küme ("Eğer bir nesne eleman olarak sözkonusu kümeye giriyor ya da girmiyorsa ve eğer kümeye giren iki nesne, biçimsel farklılıkları ne olursa olsun, birbirine eşit oluyor ya da olmuyorlarsa, bunun da özünlü bir biçimde belirlenmiş olması gerekir.")
*Yerbil. Bir kayacı, bir fosili, bir minerali, daha önce betimlenen ve adlandırılan bir tipe göre belirlemek.
* tanımlanmak edilg. f. Tanımı yapılmak; tanımlamak eylemine konu olmak.
*Fizs. kim. Tanımlanmış bileşik, atomsal yapısı tam olarak dengede bulunan bileşik. (Örneğin MgZn2, çinko-magnezyum alaşımlarının tanımlanmış bir bileşiğidir.)
1. Bir kavramı, bir sözcüğü vb. tanımlamak, sözcüğün gösterdiği varlığın ya da nesnenin yapısını, niteliklerini, temel özelliklerini dil aracılığıyla anlatmak, ortaya koymak; onun tanımını yapmak: "Masa" sözcüğünü tanımlamak. "Mutluluk" kavramını tanımlamak.
2. Bir şeyi, bir kimseyi tanımlamak, ne olduklarını kavramak, belirlemek, sözcüklerle anlatmak, onlar hakkında bilinen şeyleri bir başkasına aktarabilmek, ayırtedici özelliklerini belirlemek; tarif etmek: Tanımlaması güç bir rahatsızlık, bir izlenim. Tanımlamakta güçlük çektiğim bir insan.
3. Bir şeyi, bir kimseyi ya da kendisini herhangi bir şey ya da bir kimse olarak tanımlamak, o şeyin o. kimsenin ya da kendisinin şu ya da bu olduğunu söylemek, o biçimde ortaya koymak: Onu gerçek değeri çok geç anlaşılmış bir deha olarak tanımlayabilirim. Kendini hümanist bir kimse olarak tanımlıyor. Bu durumu politik bir seçim olarak tanımlayabiliriz.
4. Bir şeyi, bir kimseyi tanımlamak, bir şeyden söz ederken, o şeyin, o kimsenin ayırtedici niteliklerini göstermek, yapısını, içeriğini, sınırlarını belirlemek: İşte politikamızı tanımlayan ana çizgiler.
*Dilbil. Bir sözlüksel birimi tanımlamak, anlamını ya da anlamlarını bir ya da birçok açıklayıcı cümleyle belirtmek.
. *Mant. Bir düşünce nesnesinin yapıcı kavram ve simgelerini sıralamaya girişmek. || iyi tanımlanmış küme, Cantor'a göre, "kendi tanımlama temeli üzerinde ve üçüncünün olmazlığı mantık ilkesi gereğince özünlü bir biçimde belirlenmiş olarak kabul edilmesi gereken†küme ("Eğer bir nesne eleman olarak sözkonusu kümeye giriyor ya da girmiyorsa ve eğer kümeye giren iki nesne, biçimsel farklılıkları ne olursa olsun, birbirine eşit oluyor ya da olmuyorlarsa, bunun da özünlü bir biçimde belirlenmiş olması gerekir.")
*Yerbil. Bir kayacı, bir fosili, bir minerali, daha önce betimlenen ve adlandırılan bir tipe göre belirlemek.
* tanımlanmak edilg. f. Tanımı yapılmak; tanımlamak eylemine konu olmak.
*Fizs. kim. Tanımlanmış bileşik, atomsal yapısı tam olarak dengede bulunan bileşik. (Örneğin MgZn2, çinko-magnezyum alaşımlarının tanımlanmış bir bileşiğidir.)
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR