TAŞLAMAK g. f. 1. Bir kimseyi, bir şeyi taşlamak, ona taş atmak, onu taşa tutmak: Bir köpeği taşlayan çocuklar. Ağaçları taşlamak. ...
TAŞLAMAK g. f.
1. Bir kimseyi, bir şeyi taşlamak, ona taş atmak, onu taşa tutmak: Bir köpeği taşlayan çocuklar. Ağaçları taşlamak.
2. Bir kimseyi taşlamak, suçlu bir kimseyi, taş atarak öldürmek; recmetmek.
3. Bir şeyi taşlamak, içindeki taşları ayıklamak: Pirinci, bulguru taşlamak.
4. Bir yeri taşlamak, oraya taş döşemek.
5. Metal bir parçayı taşlamak, zımparayla törpüleyerek onu yuvasına alıştırmak.
6. Bir kimseyi taşlamak, ona alaycı, iğneleyici sözler yöneltmek; taş atmak.
*Deric. Deriyi inceltmek, düzeltmek ve aynı zamanda yumuşatmak, kırışıklarını gidermek ve yüzünü düzleştirmek. (Eskiden bu işlem, deri bir mermer levha üzerine yerleştirilip uzunlamasına gergin tutularak, taşlama bıçağıyla gerçekleştiriliyor, fakat aşırı taşlama deride belli bir zayıflamaya neden oluyordu. Bugün taşlama, taş ya da tıraşlama makineleriyle yapılmaktadır.)
*Mak. san. işlenmiş bir parçanın yüzeyini taşlayarak bitirmek.
* taşlanmak edilg. f.
1. Taşa tutulmak; taşa tutularak öldürülmek.
2. Taşları ayıklanmak.
3. Bir yerden söz ederken, taşla döşenmek.
4. Metal bir parçadan söz ederken, törpülenmek.
* taşlatmak ettirg. f.
1. Bir kimseyi, bir şeyi taşlatmak, onu taşa tutturmak; bir kimseyi taşa tutturarak öldürtmek.
2. Bir şeyin içindeki taşları ayıklatmak.
3. Bir metali zımparayla törpületmek.
1. Bir kimseyi, bir şeyi taşlamak, ona taş atmak, onu taşa tutmak: Bir köpeği taşlayan çocuklar. Ağaçları taşlamak.
2. Bir kimseyi taşlamak, suçlu bir kimseyi, taş atarak öldürmek; recmetmek.
3. Bir şeyi taşlamak, içindeki taşları ayıklamak: Pirinci, bulguru taşlamak.
4. Bir yeri taşlamak, oraya taş döşemek.
5. Metal bir parçayı taşlamak, zımparayla törpüleyerek onu yuvasına alıştırmak.
6. Bir kimseyi taşlamak, ona alaycı, iğneleyici sözler yöneltmek; taş atmak.
*Deric. Deriyi inceltmek, düzeltmek ve aynı zamanda yumuşatmak, kırışıklarını gidermek ve yüzünü düzleştirmek. (Eskiden bu işlem, deri bir mermer levha üzerine yerleştirilip uzunlamasına gergin tutularak, taşlama bıçağıyla gerçekleştiriliyor, fakat aşırı taşlama deride belli bir zayıflamaya neden oluyordu. Bugün taşlama, taş ya da tıraşlama makineleriyle yapılmaktadır.)
*Mak. san. işlenmiş bir parçanın yüzeyini taşlayarak bitirmek.
* taşlanmak edilg. f.
1. Taşa tutulmak; taşa tutularak öldürülmek.
2. Taşları ayıklanmak.
3. Bir yerden söz ederken, taşla döşenmek.
4. Metal bir parçadan söz ederken, törpülenmek.
* taşlatmak ettirg. f.
1. Bir kimseyi, bir şeyi taşlatmak, onu taşa tutturmak; bir kimseyi taşa tutturarak öldürtmek.
2. Bir şeyin içindeki taşları ayıklatmak.
3. Bir metali zımparayla törpületmek.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR