TAVLAMAK g. f. 1. Bir şeyi tavlamak, işlenecek bir nesneye, gereken ısıyı ya da nemi sağlamak; tav vermek. 2. Tkz. Bir kimseyi tavl...
TAVLAMAK g. f.
1. Bir şeyi tavlamak, işlenecek bir nesneye, gereken ısıyı ya da nemi sağlamak; tav vermek.
2. Tkz. Bir kimseyi tavlamak, türlü oyunlarla ona isteğini kabul ettirmek, onu kendi yanına çekmek ya da karşı cinsten bir kimseyi kendine bağlamak, elde etmek: Boşuna beni tavlamaya çalışma, gitmene izin vermeyeceğim. Bir kadını tavlamak.
3. Bir hayvanı tavlamak, onu besleyip semirtmek.
*Camc. Camdan yapılmış eşyaların kırılganlığını azaltmak üzere tavlama sıcaklığının üzerinde ısıttıktan sonra çok ağır soğumalarını sağlamak.
*El sant. Bakırcılıkta, dövme sırasında çekiç darbeleriyle sertleşen bakırı, ateşte ısıtıp suya daldırarak tekrar çekiçlenebilecek yumuşaklığa getirmek.
*inş. Sıvanın kâgir yüzey üzerine daha kolay yapışmasını sağlamak için sıvamadan önce bu yüzeyi sulamak.
*Metalürj. Tavlama işlemiyle bir metalin niteliklerini iyileştirmek. || Suverme işleminin çelikte bıraktığı etkileri yok etmek.
*Şapkac. Şapka yapılacak malzemeyi (hasır, fötr, kumaş vb.) prese sokmadan önce, biçim alabilmesi için nemlendirmek. || Şapka yapılacak malzemeye preste sıcak kalıp uygulamak.
* tavlanmak edilg. f. ve dönşl. f.
1. işlenmek için uygun duruma gelmek ya da getirilmek.
2. Bir kimsenin oyunlarına kanmak ya da elde edilmek; kandırılmak: O kolay tavlanacak biri değildir.
3. Beslenip semirmek: inekler iyice tavlandı.
1. Bir şeyi tavlamak, işlenecek bir nesneye, gereken ısıyı ya da nemi sağlamak; tav vermek.
2. Tkz. Bir kimseyi tavlamak, türlü oyunlarla ona isteğini kabul ettirmek, onu kendi yanına çekmek ya da karşı cinsten bir kimseyi kendine bağlamak, elde etmek: Boşuna beni tavlamaya çalışma, gitmene izin vermeyeceğim. Bir kadını tavlamak.
3. Bir hayvanı tavlamak, onu besleyip semirtmek.
*Camc. Camdan yapılmış eşyaların kırılganlığını azaltmak üzere tavlama sıcaklığının üzerinde ısıttıktan sonra çok ağır soğumalarını sağlamak.
*El sant. Bakırcılıkta, dövme sırasında çekiç darbeleriyle sertleşen bakırı, ateşte ısıtıp suya daldırarak tekrar çekiçlenebilecek yumuşaklığa getirmek.
*inş. Sıvanın kâgir yüzey üzerine daha kolay yapışmasını sağlamak için sıvamadan önce bu yüzeyi sulamak.
*Metalürj. Tavlama işlemiyle bir metalin niteliklerini iyileştirmek. || Suverme işleminin çelikte bıraktığı etkileri yok etmek.
*Şapkac. Şapka yapılacak malzemeyi (hasır, fötr, kumaş vb.) prese sokmadan önce, biçim alabilmesi için nemlendirmek. || Şapka yapılacak malzemeye preste sıcak kalıp uygulamak.
* tavlanmak edilg. f. ve dönşl. f.
1. işlenmek için uygun duruma gelmek ya da getirilmek.
2. Bir kimsenin oyunlarına kanmak ya da elde edilmek; kandırılmak: O kolay tavlanacak biri değildir.
3. Beslenip semirmek: inekler iyice tavlandı.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR