Topluluk -ğu TDK, Türk Dil Kurumu isim 1 . Nitelikleri bakımından bir bütün oluşturan kimselerin hepsi, toplum, camia, cemiyet: ...
Topluluk -ğu
TDK, Türk Dil Kurumu
isim
1 . Nitelikleri bakımından bir bütün oluşturan kimselerin hepsi, toplum, camia, cemiyet:
2 . Aynı yerde bulunan insan kalabalığı.
3 . Sanatçı grubu.
4 . Aynı türden canlıların bir araya gelmesiyle oluşan küme.
5 . Vücudun dolgun olma durumu.
6 . (müzik) Müzik eserlerini birden fazla ses veya sazla seslendirmek için oluşturulan grup, ansambl:
TDK, Türk Dil Kurumu
1 . Nitelikleri bakımından bir bütün oluşturan kimselerin hepsi, toplum, camia, cemiyet:
"Bu müşterek duygu ve anlayış birçok zevkleri birleştirir ve bir topluluk meydana getirirdi."- A. Ş. Hisar.
2 . Aynı yerde bulunan insan kalabalığı.
3 . Sanatçı grubu.
4 . Aynı türden canlıların bir araya gelmesiyle oluşan küme.
5 . Vücudun dolgun olma durumu.
6 . (müzik) Müzik eserlerini birden fazla ses veya sazla seslendirmek için oluşturulan grup, ansambl:
"Çok sayıda amatör topluluk sahneledi Nalınlar'ı."- N. Cumalı.
Birleşik Sözler
- topluluk adı
- topluluk eki
- topluluk ismi
- topluluk sayısı
- gezici topluluk
- otsu topluluk
- bitki topluluğu
Topluluk önünde kaygı ve heyecan sorunu yaşıyorum, bunun çözümü nedir?
Yolcu Toolbar - Yolcu Topluluk Araç Çubuğu
Topluluk Tasarımı
TOPLULUK a.
1. Ortak bir etkinlik, ortak çıkarlar nedeniyle; görüş ya da karakter birliğiyle bir araya gelmiş insanların tümü: Dinsel, etnik topluluklar. Bir tiyatro topluluğu. Onu topluluğumuza kabul edemeyiz.
2. Bir yerde toplanmış olan, hazır bulunan insan grubu; dinleyici, seyirci: Konuşmacı, topluluğu selamlayarak konuşmasına başladı.
3. Aynı türden hayvanların, bitkilerin vb. oluşturduğu küme: Bu adada değişik bir bitki topluluğu vardır.
4. Uluslararası topluluk, özellikle BM çerçevesi içinde yer alan uluslar topluluğu.
*Bank. Topluluk bankası, sermayesi hiç olmazsa kısmen bir grubun elinde bulunan ve bu grubun işleri yönünde etkinlikte bulunan banka. (Genellikle bu bankanın larının önemli bir bölümü, grup içindeki şirketlerce sağlanır.)
*Bot. ve Zool. Bulundukları ortamda dengeli biçimde yaşayan yerleşik bitki ve hayvan türlerinin öbekleşmesi ve genellikle belirli ortak nitelikler taşıyan birkaç türle temsil edilmesi. (Bk. ansikl. böl. Bot. ve Zool.)
*Dilbil. Topluluk adı, tekil durumda bir varlık ya da nesne bütününü gösteren ad. (Kalabalık, ordu, sürü, kovan, yığın, orman topluluk adlarıdır) || Dilsel topluluk, belli bir dönemde aynı dili ya da aynı lehçeyi kullanan ve aralarıhda bildirişim kurabilen insanlar bütünü.
*Fels. Kant'ta, özellikle tözleri kapsayan bağıntı kategorisi. Hegel'de, tinin varlık' tarzı. (Bk. ansikl. böl.)
*Fels. ve Topbil. Klasik alman toplumbiliminde, Tönnies'in "toplumsaljçgüdü†adını verdiği şeye yani bir yaşâma.alişkanlığına, gruba mensup herkesin paylaştığı duygusal eğilimlere dayanan gruplaşma. || Proudhon'a göre bir grubun yapısında eşitsizliğe dayanan güç ilişkisi. || İlkel topluluk, marxçılara göre, kendine yeterli bir yaşam tarzıyla belirginleşen ilk örgütlenme biçimi. (İLKEL KOMüNİZM de denir.) [Bk. ansikl. böl.]
*Huk. Seçmen topluluğu, bir seçimde oylamaya katılan seçmenlerin oluşturdukları topluluk.
*Nük. müh. Yakıt topluluğu, YAKIT DEMETTnin eşanlamlısı.
*Ormanc. Ağaç topluluğu. Ağaç topluluğu kendiliğinden yetişmişse doğal, insan eliyle yetiştirilmişse yapay; bir ağaç türünden oluşuyorsa saf, birçok değişik türden oluşuyorsa karma sayılır. Ağaçların dalları birbirine girmişse topluluğa sık, ağaç tepeleri birbirine girmeden dokunuyorlarsa yanaşık, dallar birbirine dokunuyorsa seyrek, arada biraz boşluk kalıyorsa aralıklı, çok boşluk kalıyorsa çok aralıklı denir.
*Psik. Tedavi topluluğu, psikiyatrik bir hastane yapısı içinde tedavi edenler ve tedavi edilenler arasındaki etkileşimleri başlıca tedavi aracı olarak kabul eden ve bu etkileşimlerden yararlanmaya çalışan tedavi tekniği. (Bk. ansikl. böl.)
*Ruhbil. Bir değişkenin ortak etkenlere atfedilebilen değişke payı. (Bazı etken çözümleme modellerinde, çeşitli değişkenli ortak etkenler ve her değişkene özgü tek etkenler arasında bir ayrım yapılır) [Bk. ansikl. böl. Ruhbil. ve Topbil ]
*Ruhbil. ve Topbil. Çekirdek ailenin oluşturduğu ailesel, toplumsal ve siyasal modelden ve alışılagelmiş üretim süreçlerinden uzaklaşmayı amaçlayan bireylerin meydana getirdiği kendiliğinden gruplaşma. (Bk. ansikl. böl.)
*Tic. Satın alma topluluğu, satıcılardan daha elverişli koşullarla mal alabilmek için, atımlarını ortaklaşa yapan tüccar, üretici ya da tüketiciler grubu.
*Yerbil. Çeşitli mineral türlerin ya da oluşum bakımından birbirine bağlı çeşitli kayaçların tümü. || Jeokimyasal topluluk, ka- yaçlarda, magmalarda ya da doğal sularda özel bir ana öğeyle birleşmiş öğelerin tümü. (üç tip jeokimyasal topluluk vardır: kalkofil, litofil ve siderofil.)
*Zool Hayvan topluluğu, aynı biyotoptaki birçok hayvan türünün, asalaklık söz konusu olmadan sürekli birlikteliği (ortak- yaşam, ortakçılık, ortak barınma, koruma, iletim, hatta mimetizm benzerleşmedeki gibi saklanma ilişkileri).
*ANSİKL Bot. Kendiliğinden oluşan bitki topluluklarının varlığı gözleme dayanan bir olgudur. "Bitki topluluğu†deyimi, geniş anlamda, benzer ekolojik isterleri olan, sürekli bir flora bileşimi sunan, mekânda (yüzey, yükseklik) ve zamanda kesin biçimde örgütlenmiş bir yapı anlamına gelir. Bu topluluk ortamı etkiler, onda değişiklik yapar (örneğin bitki kalıntılarının birikmesi); bu da mevcut türlerde değişikliğe (bitki örtüsünün dinamizmi denir) ve buna bağlı olarak bitki gruplarının değişimine yol açar.. Daha-dar. anlamda bitki topluluğu, egemen bir türün adıyla anılan ve belli bir sürede, belli bir ortama özgü nitelik taşıyan, örnek bir grup anlamına gelir ve bitki gruplarının isterlerini inceleyen bilimin, yani fitososyolojinin yaptığı sınıflandırmalara temel oluşturur. Topluluklar bağdaşık öbeklere, öbekler takımlara, takımlar da sınıflara ayrılır. Ayrıca alttopluluklar da tanımlanmıştır. Bitki topluluklarının bilinmesi özellikle bitki haritalarının hazırlanmasına yarar.
*Fels. Kant, topluluğu (Gemeinschaft), "başka bir töz tarafından belirlenen ve kendisi de o tözü belirleyen bir tözün nedenselliği†olarak tanımlar (Kritik der Reinen ' Vernunft [Salt aklın eleştirisi], 1, 1, 1). Biı tanımın uygulama alanı çok geniştir: "Aynı zamanda varolan tözlerin tümü, evrenseldir topluluk içinde (yani bir karşılıklı etkileşim içinde) yer.alırlar" (ay. ypt., 1,1, 2)..
Hegel'e göre iki çeşit topluluk vardır: "Topluluk (Gemeinvvesen), bireylerin karşılıklı düşüncesinde bulunması bakımından, kendisi için tin'dir; bireyleri kendi içinde bulundurması bakımından da, kendinde tin ya da tözdür†(Tinin görüngübilimi [Phânomenologie des Geistes], “tin"). Her türlü toplumsal ve siyasal varlığın birliğini oluşturan bu gerçeklik, özellikle "evrensel kendilik bilinci" demek olan dinsel toplulukta (Gemeinde) kendini gösterir. Bu evrensel bilinç, mutlak tine özgüdür. Fakat, bir tasarım olarak, yani eksik bir biçimde, dindarlar topluluğunun bilinci de olabilir. Buysa ancak "tanrı insanın ya da insan tanrının ölümü" aracılığıyla; bu ölümün, "kendi öz topluluğu içinde yaşayan, her gün orada yeniden ölüp yeniden dirilen tin'in evrenselliği'ne dönüştürülmesi" aracılığıyla mümkündür (Tinin görüngübilimi. [Phânomenologie des Geistes], "din").
*Fels. ve Topbil. Bazı XIX. yy. düşünürlerinin amacı, J.-J. Rousseau'nun savlarına karşıt olarak, toplumsal ilişki'nin yapısını tanımlamaktı. Ûtopyacı transız sosyalistleri ve alman toplumbilimcileri bunu bir çatışkıya başvurarak çözmeye çalıştılar. Proudhon da bu amaçla, toplumsal ilişkiyi topluluk / mülkiyet çatışkısıyla tanımlamıştı. Proudhon şöyle der: “Topluluk eşitsizlik demektir, ama mülkiyetin tersi bir anlamda. Mülkiyet zayıfın güçlü taralından sömürülmesi, topluluk ise güçlünün zayıf tarafından sömürülmesidir. Mülkiyette, koşulların eşitsizliği, hangi adla örtülmeye çalışılırsa çalışılsın, güçten doğar, fiziksel ya da düşünsel güçten; olayların, rastlantının ya da talihin gücünden; sahip olunan mülkiyetin vb.'nin gücünden. Buna karşılık toplulukta eşitsizlik, güçle eşit düzeye yükseltilen yeteneğin ve emeğin azlığından lanır†(Mülkiyet nedir? [Qu'estce que la propriâte?], 5)
Alman toplumbilimci Tönnies'in (1855 -1936) toplumsal ilişkiyi tanımlamak için seçtiği çatışkı, kişisel ve duygusal seçimlerle, iktisadi ve kurumsal seçimler arasındaki karşıtlıkla belirginleşeıj, topluluk (Ge- meınschaft) ile toplum (Gesellschaft) arasında bulduğu çatışkıdır.
*ilkel topluluk. Kari Marx şöyle der. "izleri en eski zamanlara kadar takip edilebilen ve hâlâ kısmen varolan küçük yerli toplulukları, ortak toprak mülkiyetine, tarım ile zanaat arasındaki sıkı birliğe ve yeni topluluklar kurulduğunda da düzeni ve örneği aynen korunan, değişmez bir işbölümüne dayanır. 100 ile birkaç 1 000 acre arasında bir araziye yayılan bu topluluklar, kendine yeterli eksiksiz üretim bütünleridir. ürünün en büyük bölümü topluluğun günlük tüketimine ayrılmıştır; [...] En basit biçiminde topluluk, toprağı birlikte işler ve ürünleri üyeleri arasında bölüştürürken, her aile de kendi evinde, eğirme, dokuma vb. işlerle uğraşır†(Kapital, 1, 4, 14). Marxçı düşünceye göre ilkel toplulukta insanın insan tarafından sömürülmesi, dolayısıyla da devlet yoktur. Marxçıların varsayımı, Morgan'ın evrimci savına dayanır: pek çok antropolog bu varsayıma karşı oldukları için, sanayileşmemiş toplumlarda düşünsel yapıların süreklilik gösterdiğini öne sürerek ilkel topluluk savından uzaklaşmışlardır (Claude Lâvi -Strauss, Marshall Sahlins). Ancak insanlığın ilk üretim tarzları, özellikle de asya tipi üretim tarzı üzerine tartışmaların da gösterdiği gibi, ilkel topluluk varsayımının tamamen terk edildiği söylenemez.
*Psik. Tedavi topluluğu. Bu teknik, ikinci Dünya savaşı sırasında Büyük Britanya'da doğdu. Başlıca öncüsü olarak kabul edilen Maxwell Jones, tedavi edenler ve tedavi edilenler arasındaki ayrım çizgisinin silinmesini ve tedavi edenler topluluğu içindeki hiyerarşik ilişkilerin ortadan kaldırılmasını önerdi (1952). Bir psikiyatri kurumu içindeki geleneksel ilişkilerdeki bu değişiklik, özellikle küçük yşşam birimleri oluşturarak bireylerarası bağıntıların yoğunlaştırılmasına, kurumun işleyişinde toplantılara verilen öneme ve hastaların temel değişim süreci olarak kabul edilen toplumsal öğrenme dönemlerini kolaylaştırmak amacıyla, onların etkin katılımına dayanıyordu. Bununla birlikte, tedavi topluluğu adı oldukça farklı yerel uygulamaları kapsıyordu. 1970'li yıllardan başlayarak, yalnız belirli bir hasta kategorisine (eski toksikomanlar -ABD'de C. Dederich tarafından kurulan ve bu türlü ilk topluluk olan Synanon gibi, eski alkolikler) yönelik kabul merkezlerine tedavi merkezleri adı verildi. Son derece hiyerarşik bir yapıları olan bu topluluklarda değişiklik, grup baskısına başvurularak hemen hemen otoriter bir biçimde kabul ettirildi.
*Ruhbil. ve Topbil. 1967-68 yıllarına doğru hem Kuzeyden (İsveç, Danimarka), hem de ABD'den (özellikle San Francisco) geldiği sanılan topluluk modeli, 1970 -1974 yıllarında Fransa'da doruk noktasına varmıştır. Topluluklar, iki tipe ayrılabilir. Birinci tip topluluklara katılanlar, çocukların korunması, eğitimi ve çiftin sorunları düzeyinde "ruhbilimsel†yardımlaşma ve mali yardımlaşma (bir ev, bir araba vb. satın alınması) yoluyla iş rekabetindeki rollerim daha iyi oynayabilmek için bir tür minitoplum oluşturmaya çalışırlar. Grup, çevrebilim normlarına göre oluşturulabilir: Fransa'da kıra yerleşme ve zanaat ve tarım etkinliklerine dönüş, egemen toplumsal modelin zorunlu olarak büyük bir tartışma konusu yapılması anlamına gelmeksizin (etkinlik ürünlerinin pazarda satılması, ticaret akımına yeniden katılmayı gerektirir) genellikle gençlik topluluklarının kurulmasının itici gücünü oluşturur 1970'li yıllarda ikinci tip, özellikle kuramlardan çok şu ya da bu ölçüde yoğun uyuşturucu ve müzik alışkanlığının, "skatter†evleri, genel parklar, plaj vb. gibi bazen tamamen toplum dışı bölgelerde ortaklaşa yaşamaya götürdüğü gençlik grupları olan beatnik, hippi, ''freak' vb. toplulukları tarafından simgelendi. Bu yoğun yaşam yerlerinde grubun, hem dışardan -yarı yasadışılık yüzünden, hem de içeriden bağıntıların sürekli parçalanması yüzünden tehdit edildiği için, kararsız bir dengesi vardı. Geleneksel toplumsal yapıların parçalanması, özellikle temel duygunluk düzeyinde (kadın erkek ilişkilerinde, aşk ardında koşmada, eşcinsellikte) aranıyordu.
*Zool Doğadaki hayvanlar arasında, ortakçılık, asalaklık ve ortakyaşamın dışında daha başka topluluk ilişkileri de vardır: bir hayvanın bir başka hayvan tarafından taşınması; karınca ve termit yuvalarında barınan önemli fauna; aynı yuvanın (toprakâltı ve üstü) birçok hayvan türünün üyelerince paylaşılması; besin ya da su larının ortaklaşa aranması vb.
1. Ortak bir etkinlik, ortak çıkarlar nedeniyle; görüş ya da karakter birliğiyle bir araya gelmiş insanların tümü: Dinsel, etnik topluluklar. Bir tiyatro topluluğu. Onu topluluğumuza kabul edemeyiz.
2. Bir yerde toplanmış olan, hazır bulunan insan grubu; dinleyici, seyirci: Konuşmacı, topluluğu selamlayarak konuşmasına başladı.
3. Aynı türden hayvanların, bitkilerin vb. oluşturduğu küme: Bu adada değişik bir bitki topluluğu vardır.
4. Uluslararası topluluk, özellikle BM çerçevesi içinde yer alan uluslar topluluğu.
*Bank. Topluluk bankası, sermayesi hiç olmazsa kısmen bir grubun elinde bulunan ve bu grubun işleri yönünde etkinlikte bulunan banka. (Genellikle bu bankanın larının önemli bir bölümü, grup içindeki şirketlerce sağlanır.)
*Bot. ve Zool. Bulundukları ortamda dengeli biçimde yaşayan yerleşik bitki ve hayvan türlerinin öbekleşmesi ve genellikle belirli ortak nitelikler taşıyan birkaç türle temsil edilmesi. (Bk. ansikl. böl. Bot. ve Zool.)
*Dilbil. Topluluk adı, tekil durumda bir varlık ya da nesne bütününü gösteren ad. (Kalabalık, ordu, sürü, kovan, yığın, orman topluluk adlarıdır) || Dilsel topluluk, belli bir dönemde aynı dili ya da aynı lehçeyi kullanan ve aralarıhda bildirişim kurabilen insanlar bütünü.
*Fels. Kant'ta, özellikle tözleri kapsayan bağıntı kategorisi. Hegel'de, tinin varlık' tarzı. (Bk. ansikl. böl.)
*Fels. ve Topbil. Klasik alman toplumbiliminde, Tönnies'in "toplumsaljçgüdü†adını verdiği şeye yani bir yaşâma.alişkanlığına, gruba mensup herkesin paylaştığı duygusal eğilimlere dayanan gruplaşma. || Proudhon'a göre bir grubun yapısında eşitsizliğe dayanan güç ilişkisi. || İlkel topluluk, marxçılara göre, kendine yeterli bir yaşam tarzıyla belirginleşen ilk örgütlenme biçimi. (İLKEL KOMüNİZM de denir.) [Bk. ansikl. böl.]
*Huk. Seçmen topluluğu, bir seçimde oylamaya katılan seçmenlerin oluşturdukları topluluk.
*Nük. müh. Yakıt topluluğu, YAKIT DEMETTnin eşanlamlısı.
*Ormanc. Ağaç topluluğu. Ağaç topluluğu kendiliğinden yetişmişse doğal, insan eliyle yetiştirilmişse yapay; bir ağaç türünden oluşuyorsa saf, birçok değişik türden oluşuyorsa karma sayılır. Ağaçların dalları birbirine girmişse topluluğa sık, ağaç tepeleri birbirine girmeden dokunuyorlarsa yanaşık, dallar birbirine dokunuyorsa seyrek, arada biraz boşluk kalıyorsa aralıklı, çok boşluk kalıyorsa çok aralıklı denir.
*Psik. Tedavi topluluğu, psikiyatrik bir hastane yapısı içinde tedavi edenler ve tedavi edilenler arasındaki etkileşimleri başlıca tedavi aracı olarak kabul eden ve bu etkileşimlerden yararlanmaya çalışan tedavi tekniği. (Bk. ansikl. böl.)
*Ruhbil. Bir değişkenin ortak etkenlere atfedilebilen değişke payı. (Bazı etken çözümleme modellerinde, çeşitli değişkenli ortak etkenler ve her değişkene özgü tek etkenler arasında bir ayrım yapılır) [Bk. ansikl. böl. Ruhbil. ve Topbil ]
*Ruhbil. ve Topbil. Çekirdek ailenin oluşturduğu ailesel, toplumsal ve siyasal modelden ve alışılagelmiş üretim süreçlerinden uzaklaşmayı amaçlayan bireylerin meydana getirdiği kendiliğinden gruplaşma. (Bk. ansikl. böl.)
*Tic. Satın alma topluluğu, satıcılardan daha elverişli koşullarla mal alabilmek için, atımlarını ortaklaşa yapan tüccar, üretici ya da tüketiciler grubu.
*Yerbil. Çeşitli mineral türlerin ya da oluşum bakımından birbirine bağlı çeşitli kayaçların tümü. || Jeokimyasal topluluk, ka- yaçlarda, magmalarda ya da doğal sularda özel bir ana öğeyle birleşmiş öğelerin tümü. (üç tip jeokimyasal topluluk vardır: kalkofil, litofil ve siderofil.)
*Zool Hayvan topluluğu, aynı biyotoptaki birçok hayvan türünün, asalaklık söz konusu olmadan sürekli birlikteliği (ortak- yaşam, ortakçılık, ortak barınma, koruma, iletim, hatta mimetizm benzerleşmedeki gibi saklanma ilişkileri).
*ANSİKL Bot. Kendiliğinden oluşan bitki topluluklarının varlığı gözleme dayanan bir olgudur. "Bitki topluluğu†deyimi, geniş anlamda, benzer ekolojik isterleri olan, sürekli bir flora bileşimi sunan, mekânda (yüzey, yükseklik) ve zamanda kesin biçimde örgütlenmiş bir yapı anlamına gelir. Bu topluluk ortamı etkiler, onda değişiklik yapar (örneğin bitki kalıntılarının birikmesi); bu da mevcut türlerde değişikliğe (bitki örtüsünün dinamizmi denir) ve buna bağlı olarak bitki gruplarının değişimine yol açar.. Daha-dar. anlamda bitki topluluğu, egemen bir türün adıyla anılan ve belli bir sürede, belli bir ortama özgü nitelik taşıyan, örnek bir grup anlamına gelir ve bitki gruplarının isterlerini inceleyen bilimin, yani fitososyolojinin yaptığı sınıflandırmalara temel oluşturur. Topluluklar bağdaşık öbeklere, öbekler takımlara, takımlar da sınıflara ayrılır. Ayrıca alttopluluklar da tanımlanmıştır. Bitki topluluklarının bilinmesi özellikle bitki haritalarının hazırlanmasına yarar.
*Fels. Kant, topluluğu (Gemeinschaft), "başka bir töz tarafından belirlenen ve kendisi de o tözü belirleyen bir tözün nedenselliği†olarak tanımlar (Kritik der Reinen ' Vernunft [Salt aklın eleştirisi], 1, 1, 1). Biı tanımın uygulama alanı çok geniştir: "Aynı zamanda varolan tözlerin tümü, evrenseldir topluluk içinde (yani bir karşılıklı etkileşim içinde) yer.alırlar" (ay. ypt., 1,1, 2)..
Hegel'e göre iki çeşit topluluk vardır: "Topluluk (Gemeinvvesen), bireylerin karşılıklı düşüncesinde bulunması bakımından, kendisi için tin'dir; bireyleri kendi içinde bulundurması bakımından da, kendinde tin ya da tözdür†(Tinin görüngübilimi [Phânomenologie des Geistes], “tin"). Her türlü toplumsal ve siyasal varlığın birliğini oluşturan bu gerçeklik, özellikle "evrensel kendilik bilinci" demek olan dinsel toplulukta (Gemeinde) kendini gösterir. Bu evrensel bilinç, mutlak tine özgüdür. Fakat, bir tasarım olarak, yani eksik bir biçimde, dindarlar topluluğunun bilinci de olabilir. Buysa ancak "tanrı insanın ya da insan tanrının ölümü" aracılığıyla; bu ölümün, "kendi öz topluluğu içinde yaşayan, her gün orada yeniden ölüp yeniden dirilen tin'in evrenselliği'ne dönüştürülmesi" aracılığıyla mümkündür (Tinin görüngübilimi. [Phânomenologie des Geistes], "din").
*Fels. ve Topbil. Bazı XIX. yy. düşünürlerinin amacı, J.-J. Rousseau'nun savlarına karşıt olarak, toplumsal ilişki'nin yapısını tanımlamaktı. Ûtopyacı transız sosyalistleri ve alman toplumbilimcileri bunu bir çatışkıya başvurarak çözmeye çalıştılar. Proudhon da bu amaçla, toplumsal ilişkiyi topluluk / mülkiyet çatışkısıyla tanımlamıştı. Proudhon şöyle der: “Topluluk eşitsizlik demektir, ama mülkiyetin tersi bir anlamda. Mülkiyet zayıfın güçlü taralından sömürülmesi, topluluk ise güçlünün zayıf tarafından sömürülmesidir. Mülkiyette, koşulların eşitsizliği, hangi adla örtülmeye çalışılırsa çalışılsın, güçten doğar, fiziksel ya da düşünsel güçten; olayların, rastlantının ya da talihin gücünden; sahip olunan mülkiyetin vb.'nin gücünden. Buna karşılık toplulukta eşitsizlik, güçle eşit düzeye yükseltilen yeteneğin ve emeğin azlığından lanır†(Mülkiyet nedir? [Qu'estce que la propriâte?], 5)
Alman toplumbilimci Tönnies'in (1855 -1936) toplumsal ilişkiyi tanımlamak için seçtiği çatışkı, kişisel ve duygusal seçimlerle, iktisadi ve kurumsal seçimler arasındaki karşıtlıkla belirginleşeıj, topluluk (Ge- meınschaft) ile toplum (Gesellschaft) arasında bulduğu çatışkıdır.
*ilkel topluluk. Kari Marx şöyle der. "izleri en eski zamanlara kadar takip edilebilen ve hâlâ kısmen varolan küçük yerli toplulukları, ortak toprak mülkiyetine, tarım ile zanaat arasındaki sıkı birliğe ve yeni topluluklar kurulduğunda da düzeni ve örneği aynen korunan, değişmez bir işbölümüne dayanır. 100 ile birkaç 1 000 acre arasında bir araziye yayılan bu topluluklar, kendine yeterli eksiksiz üretim bütünleridir. ürünün en büyük bölümü topluluğun günlük tüketimine ayrılmıştır; [...] En basit biçiminde topluluk, toprağı birlikte işler ve ürünleri üyeleri arasında bölüştürürken, her aile de kendi evinde, eğirme, dokuma vb. işlerle uğraşır†(Kapital, 1, 4, 14). Marxçı düşünceye göre ilkel toplulukta insanın insan tarafından sömürülmesi, dolayısıyla da devlet yoktur. Marxçıların varsayımı, Morgan'ın evrimci savına dayanır: pek çok antropolog bu varsayıma karşı oldukları için, sanayileşmemiş toplumlarda düşünsel yapıların süreklilik gösterdiğini öne sürerek ilkel topluluk savından uzaklaşmışlardır (Claude Lâvi -Strauss, Marshall Sahlins). Ancak insanlığın ilk üretim tarzları, özellikle de asya tipi üretim tarzı üzerine tartışmaların da gösterdiği gibi, ilkel topluluk varsayımının tamamen terk edildiği söylenemez.
*Psik. Tedavi topluluğu. Bu teknik, ikinci Dünya savaşı sırasında Büyük Britanya'da doğdu. Başlıca öncüsü olarak kabul edilen Maxwell Jones, tedavi edenler ve tedavi edilenler arasındaki ayrım çizgisinin silinmesini ve tedavi edenler topluluğu içindeki hiyerarşik ilişkilerin ortadan kaldırılmasını önerdi (1952). Bir psikiyatri kurumu içindeki geleneksel ilişkilerdeki bu değişiklik, özellikle küçük yşşam birimleri oluşturarak bireylerarası bağıntıların yoğunlaştırılmasına, kurumun işleyişinde toplantılara verilen öneme ve hastaların temel değişim süreci olarak kabul edilen toplumsal öğrenme dönemlerini kolaylaştırmak amacıyla, onların etkin katılımına dayanıyordu. Bununla birlikte, tedavi topluluğu adı oldukça farklı yerel uygulamaları kapsıyordu. 1970'li yıllardan başlayarak, yalnız belirli bir hasta kategorisine (eski toksikomanlar -ABD'de C. Dederich tarafından kurulan ve bu türlü ilk topluluk olan Synanon gibi, eski alkolikler) yönelik kabul merkezlerine tedavi merkezleri adı verildi. Son derece hiyerarşik bir yapıları olan bu topluluklarda değişiklik, grup baskısına başvurularak hemen hemen otoriter bir biçimde kabul ettirildi.
*Ruhbil. ve Topbil. 1967-68 yıllarına doğru hem Kuzeyden (İsveç, Danimarka), hem de ABD'den (özellikle San Francisco) geldiği sanılan topluluk modeli, 1970 -1974 yıllarında Fransa'da doruk noktasına varmıştır. Topluluklar, iki tipe ayrılabilir. Birinci tip topluluklara katılanlar, çocukların korunması, eğitimi ve çiftin sorunları düzeyinde "ruhbilimsel†yardımlaşma ve mali yardımlaşma (bir ev, bir araba vb. satın alınması) yoluyla iş rekabetindeki rollerim daha iyi oynayabilmek için bir tür minitoplum oluşturmaya çalışırlar. Grup, çevrebilim normlarına göre oluşturulabilir: Fransa'da kıra yerleşme ve zanaat ve tarım etkinliklerine dönüş, egemen toplumsal modelin zorunlu olarak büyük bir tartışma konusu yapılması anlamına gelmeksizin (etkinlik ürünlerinin pazarda satılması, ticaret akımına yeniden katılmayı gerektirir) genellikle gençlik topluluklarının kurulmasının itici gücünü oluşturur 1970'li yıllarda ikinci tip, özellikle kuramlardan çok şu ya da bu ölçüde yoğun uyuşturucu ve müzik alışkanlığının, "skatter†evleri, genel parklar, plaj vb. gibi bazen tamamen toplum dışı bölgelerde ortaklaşa yaşamaya götürdüğü gençlik grupları olan beatnik, hippi, ''freak' vb. toplulukları tarafından simgelendi. Bu yoğun yaşam yerlerinde grubun, hem dışardan -yarı yasadışılık yüzünden, hem de içeriden bağıntıların sürekli parçalanması yüzünden tehdit edildiği için, kararsız bir dengesi vardı. Geleneksel toplumsal yapıların parçalanması, özellikle temel duygunluk düzeyinde (kadın erkek ilişkilerinde, aşk ardında koşmada, eşcinsellikte) aranıyordu.
*Zool Doğadaki hayvanlar arasında, ortakçılık, asalaklık ve ortakyaşamın dışında daha başka topluluk ilişkileri de vardır: bir hayvanın bir başka hayvan tarafından taşınması; karınca ve termit yuvalarında barınan önemli fauna; aynı yuvanın (toprakâltı ve üstü) birçok hayvan türünün üyelerince paylaşılması; besin ya da su larının ortaklaşa aranması vb.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR