Türkiye'nin Gölleri Göller, çeşitli şekillerdeki çukur alanların sularla dolması ile meydana gelir. Gölün oluşumunu sağlayan çan...
Türkiye'nin Gölleri
Göller, çeşitli şekillerdeki çukur alanların sularla dolması ile meydana gelir. Gölün oluşumunu sağlayan çanaklar, tektonik, volkanik, karstik olayları ile buzul aşındırması sonucu oluşur. Ayrıca, dalga ve akıntıların faaliyetleri, akarsu vadisi veya bir havzanın akışını keserek göl oluşumunu sağlayabilir. Bu doğal olayların yanı sıra, insan eliyle oluşturulan yapay göller de vardır.
Göllerimiz, oluşumunda etkili olan olayın özelliğine göre iki gruba ayrılır. Bunlar:
1. Doğal Göller
Doğal göller, tektonik, volkanik, karstik olaylar ile akarsular, buzullar, dalga ve akıntıların etkisiyle oluşur. Bu olaylar, tek basına göl oluşumuna sebep olduğu gibi, bazı durumlarda birden fazla olayın etkisiyle oluşmuş göller de vardır. ülkemizin doğal göllerini; tektonik, karstik, set, volkanik, sirk ve karma yapılı göller olarak gruplandırabiliriz.
1.1. Tektonik Göller
Bu göller, yer kabuğu hareketi sonucunda oluşan çanakların sularla dolması ile meydana gelir. ülkemizin tektonik gölleri, genellikle yer kabuğunun hâlâ hareketli olduğu fay kuşaklarını takip eder. Sapanca, İznik, Ulubat ve Kuş gölleri, Güney Marmara bölümündeki çöküntü alanlarında yer alır. Ege Bölgesi'ndeki Simav Gölü tektonik karakterlidir. Göller yöresindeki Beyşehir, Eğirdir, Burdur, Ilgın (Çavuşçu), Akşehir, Eber, Kovada gölleri de tektonik çanaklarda oluşmuştur.
İç Anadolu Bölgesi'nde yer alan Tuz gölü, Seyfe ve Tuzla Gölleri bu özelliktedir. Doğu Anadolu Bölgesindeki Hazar ve Hozapin gölleri tektonik çukurlarda oluşmuştur. ülkemizin en büyük doğal gölü olan Van Gölü ise tektonik, bir çukurluğun önünün lâvlarla kesilmesi sonucu oluşmuştur. Doğu Anadolu'nun diğer göllerinde de benzer özellikler görülür.
1.2. Karstik Göller
Bu göller, kireç taşı ve alçı taşı gibi çözünebilen tabakaların bulunduğu sahalarda oluşur. Yurdumuzda, bu tür arazi/erin özellikle Akdeniz ve iç Anadolu bölgelerinde yaygın olması, söz konusu alanlarda karstik göllerin oluşumunu sağlamıştır.
Karstik göller, Batı Toroslar boyunca yaygın olarak bulunur. Buradaki Kestel ve Salda gölleri tipik birer karstik göldür. Bununla birlikte yine bu alandaki Beyşehir, Eğirdir, Burdur, Acıgöl, Kovada ve Suğla gölleri gibi daha büyük göllerin oluşumu tektonik çanaklarda başlamış, karstik olaylarla devam etmiştir.
1.3. Set Gölleri
Göl oluşumuna müsait, çukur alanların açık olan kısımlarının, çeşitli olaylarla tıkanması sonucu meydana gelen göllere set gölleri denir. Söz konusu olaylarla, çukurlukların önü doğal setlerle kesilerek, set gölleri oluşmuştur.
Akarsuların oluşturduğu alüvyal set göllerinin başlıcaları,, Marmara, Çamiçi, Köyceğiz gölleri ile Ankara yakınlarındaki Mogan ve Eymir gölleridir. Volkanik set gölleri ise Doğu Anadolu'da yaygındır. Bunların başlıcaları Van, Erçek, Nazik, Çıldır, Haçlı ve Balık gölleridir.
Heyelan olayları sonucu akarsu vadilerinin tıkanması ile oluşan başlıca göller ise, Tortum, Sera, Zinav, Abant, Sülük ve Yedigöller'dir. Bunların dışında kıyılarımızda, özellikle deltalarda dalga ve akıntı faaliyetleri ile oluşmuş kıyı set gölleri de bulunmaktadır.
1.4. Volkanik Göller
Volkanizma faaliyetleri sırasında oluşan patlama çukurları ya da kraterlerde meydana gelen göllerdir. üçüncü jeolojik zamanda yoğun volkanik faaliyetlere maruz kalan ülkemizde, volkanik kökenli göller de oluşmuştur.
İç Anadolu volkanik alanlarındaki Meke tuzlası ve Acıgöl, patlama çukurlarında oluşmuş maar gölleridir. Nemrut volkanı üzerindeki Nemrut gölü ve Isparta yakınlarındaki Gölcük Gölü krater gölleridir. Bunların yanı sıra Süphan dağının yan kraterlerinden birinde bulunan Aygır gölü bunlardandır.
1.5. Sirk Gölleri
Dağ doruklarındaki buzulların hareketleriyle ortaya çıkan çukurlarda oluşan göllere, sirk gölü denir. Yurdumuzun 2200 m'den yüksek dağları son buzul döneminde buzullaşmaya uğramıştır. Günümüzde de, Sat, Ağrı, Erciyes, Kaçkar, Bolkar ve Aladağlar üzerinde yer yer buzullar bulunmaktadır.
2. Baraj Gölleri
Akarsu ağı bakımından oldukça zengindir. Yine ülkemizde dağların geniş yer kaplaması, yüksek olması, akarsuların dar ve derin vadilerde akmasına sebep olmuştur. Bu özellikler de, baraj yapımına elverişli şartlar ortaya çıkarmıştır.
İçme ve sulama suyu temini, elektrik enerjisi üretimi, taşkın kontrolü gibi ihtiyaçlar, baraj yapımını teşvik eden diğer faktörlerdir. Ayrıca, su ürünleri üretimi ve diğer etkenler sebebiyle akarsularımız üzerinde çok sayıda baraj inşa edilmiştir.
Yurdumuzdaki akarsular üzerinde, 140'dan fazla baraj bulunmaktadır. Fırat nehri üzerindeki Atatürk, Keban, Karakaya barajları ülkemizin en büyük barajlarıdır. Dicle nehri üzerindeki en önemli baraj, Devegeçidi barajıdır.
Yurdumuzun en uzun akarsuyu olan Kızılırmak üzerinde, Hirfanlı, Kesikköprü, Kapulukaya ve Altınkaya barajları yapılmıştır. Yeşilırmak üzerinde ise, Almus, Hasan Uğurlu ve Suat Uğurlu barajları bulunur. Sakarya nehri üzerindeki Hasan Polatkan barajı, yurdumuzun önemli barajlarındandır. Gediz üzerindeki Demirköprü, Büyük Menderes üzerindeki Adıgüzel ve Kemer barajları, Ege Bölgesi'nin başlıca barajlarıdır. Seyhan Nehri üzerinde bulunan Seyhan ve Ceyhan Nehri üzerindeki Aslantaş barajları, Çukurova için çok büyük öneme sahiptir.
Göller, çeşitli şekillerdeki çukur alanların sularla dolması ile meydana gelir. Gölün oluşumunu sağlayan çanaklar, tektonik, volkanik, karstik olayları ile buzul aşındırması sonucu oluşur. Ayrıca, dalga ve akıntıların faaliyetleri, akarsu vadisi veya bir havzanın akışını keserek göl oluşumunu sağlayabilir. Bu doğal olayların yanı sıra, insan eliyle oluşturulan yapay göller de vardır.
Göllerimiz, oluşumunda etkili olan olayın özelliğine göre iki gruba ayrılır. Bunlar:
1. Doğal Göller
2. Baraj Gölleri
1. Doğal Göller
Doğal göller, tektonik, volkanik, karstik olaylar ile akarsular, buzullar, dalga ve akıntıların etkisiyle oluşur. Bu olaylar, tek basına göl oluşumuna sebep olduğu gibi, bazı durumlarda birden fazla olayın etkisiyle oluşmuş göller de vardır. ülkemizin doğal göllerini; tektonik, karstik, set, volkanik, sirk ve karma yapılı göller olarak gruplandırabiliriz.
1.1. Tektonik Göller
Bu göller, yer kabuğu hareketi sonucunda oluşan çanakların sularla dolması ile meydana gelir. ülkemizin tektonik gölleri, genellikle yer kabuğunun hâlâ hareketli olduğu fay kuşaklarını takip eder. Sapanca, İznik, Ulubat ve Kuş gölleri, Güney Marmara bölümündeki çöküntü alanlarında yer alır. Ege Bölgesi'ndeki Simav Gölü tektonik karakterlidir. Göller yöresindeki Beyşehir, Eğirdir, Burdur, Ilgın (Çavuşçu), Akşehir, Eber, Kovada gölleri de tektonik çanaklarda oluşmuştur.
İç Anadolu Bölgesi'nde yer alan Tuz gölü, Seyfe ve Tuzla Gölleri bu özelliktedir. Doğu Anadolu Bölgesindeki Hazar ve Hozapin gölleri tektonik çukurlarda oluşmuştur. ülkemizin en büyük doğal gölü olan Van Gölü ise tektonik, bir çukurluğun önünün lâvlarla kesilmesi sonucu oluşmuştur. Doğu Anadolu'nun diğer göllerinde de benzer özellikler görülür.
1.2. Karstik Göller
Bu göller, kireç taşı ve alçı taşı gibi çözünebilen tabakaların bulunduğu sahalarda oluşur. Yurdumuzda, bu tür arazi/erin özellikle Akdeniz ve iç Anadolu bölgelerinde yaygın olması, söz konusu alanlarda karstik göllerin oluşumunu sağlamıştır.
Karstik göller, Batı Toroslar boyunca yaygın olarak bulunur. Buradaki Kestel ve Salda gölleri tipik birer karstik göldür. Bununla birlikte yine bu alandaki Beyşehir, Eğirdir, Burdur, Acıgöl, Kovada ve Suğla gölleri gibi daha büyük göllerin oluşumu tektonik çanaklarda başlamış, karstik olaylarla devam etmiştir.
1.3. Set Gölleri
Göl oluşumuna müsait, çukur alanların açık olan kısımlarının, çeşitli olaylarla tıkanması sonucu meydana gelen göllere set gölleri denir. Söz konusu olaylarla, çukurlukların önü doğal setlerle kesilerek, set gölleri oluşmuştur.
Akarsuların oluşturduğu alüvyal set göllerinin başlıcaları,, Marmara, Çamiçi, Köyceğiz gölleri ile Ankara yakınlarındaki Mogan ve Eymir gölleridir. Volkanik set gölleri ise Doğu Anadolu'da yaygındır. Bunların başlıcaları Van, Erçek, Nazik, Çıldır, Haçlı ve Balık gölleridir.
Heyelan olayları sonucu akarsu vadilerinin tıkanması ile oluşan başlıca göller ise, Tortum, Sera, Zinav, Abant, Sülük ve Yedigöller'dir. Bunların dışında kıyılarımızda, özellikle deltalarda dalga ve akıntı faaliyetleri ile oluşmuş kıyı set gölleri de bulunmaktadır.
1.4. Volkanik Göller
Volkanizma faaliyetleri sırasında oluşan patlama çukurları ya da kraterlerde meydana gelen göllerdir. üçüncü jeolojik zamanda yoğun volkanik faaliyetlere maruz kalan ülkemizde, volkanik kökenli göller de oluşmuştur.
İç Anadolu volkanik alanlarındaki Meke tuzlası ve Acıgöl, patlama çukurlarında oluşmuş maar gölleridir. Nemrut volkanı üzerindeki Nemrut gölü ve Isparta yakınlarındaki Gölcük Gölü krater gölleridir. Bunların yanı sıra Süphan dağının yan kraterlerinden birinde bulunan Aygır gölü bunlardandır.
1.5. Sirk Gölleri
Dağ doruklarındaki buzulların hareketleriyle ortaya çıkan çukurlarda oluşan göllere, sirk gölü denir. Yurdumuzun 2200 m'den yüksek dağları son buzul döneminde buzullaşmaya uğramıştır. Günümüzde de, Sat, Ağrı, Erciyes, Kaçkar, Bolkar ve Aladağlar üzerinde yer yer buzullar bulunmaktadır.
2. Baraj Gölleri
Akarsu ağı bakımından oldukça zengindir. Yine ülkemizde dağların geniş yer kaplaması, yüksek olması, akarsuların dar ve derin vadilerde akmasına sebep olmuştur. Bu özellikler de, baraj yapımına elverişli şartlar ortaya çıkarmıştır.
İçme ve sulama suyu temini, elektrik enerjisi üretimi, taşkın kontrolü gibi ihtiyaçlar, baraj yapımını teşvik eden diğer faktörlerdir. Ayrıca, su ürünleri üretimi ve diğer etkenler sebebiyle akarsularımız üzerinde çok sayıda baraj inşa edilmiştir.
Yurdumuzdaki akarsular üzerinde, 140'dan fazla baraj bulunmaktadır. Fırat nehri üzerindeki Atatürk, Keban, Karakaya barajları ülkemizin en büyük barajlarıdır. Dicle nehri üzerindeki en önemli baraj, Devegeçidi barajıdır.
Yurdumuzun en uzun akarsuyu olan Kızılırmak üzerinde, Hirfanlı, Kesikköprü, Kapulukaya ve Altınkaya barajları yapılmıştır. Yeşilırmak üzerinde ise, Almus, Hasan Uğurlu ve Suat Uğurlu barajları bulunur. Sakarya nehri üzerindeki Hasan Polatkan barajı, yurdumuzun önemli barajlarındandır. Gediz üzerindeki Demirköprü, Büyük Menderes üzerindeki Adıgüzel ve Kemer barajları, Ege Bölgesi'nin başlıca barajlarıdır. Seyhan Nehri üzerinde bulunan Seyhan ve Ceyhan Nehri üzerindeki Aslantaş barajları, Çukurova için çok büyük öneme sahiptir.
Türkiye'nin Gölleri - İznik Gölü
Türkiye'nin Gölleri - Eğirdir Gölü
Türkiye'nin Gölleri - Beyşehir Gölü
Türkiye'nin Gölleri
Temel Britannica
Türkiye'de 200'den çok doğal göl vardır. Bu göllerden yaklaşık yarısının yüzölçümü 5 km²'den küçüktür. En büyük göller, başta Van Gölü olmak üzere Tuz, Beyşehir ve Eğridir (Eğirdir) gölleridir. En derinleri Van, Çıldır, Burdur ve Hazar gölleri, en sığları ise Tuz, Akşehir, Ulubat (Apolyont) ve Manyas gölleridir. Türkiye'de haritalarda gösterileÂmeyecek kadar küçük göller de vardır. BunlaÂrın büyük bölümü buzul ve volkanik kökenli göller ile lagünlerdir.
Bazı bölgeler göl açısından oldukça zenginÂken, bazı bölgelerde hemen hiçbir göle rastÂlanmaz. En az göle rastlanan yöreler GüneyÂdoğu Anadolu ve Karadeniz bölgelerindedir. Marmara Bölgesi'nin Trakya kesiminde de çok az göl vardır. Birçok çukur alana rastlaÂnan İç Anadolu Bölgesi ile kıyılarında çok sayıda lagün (denizkulağı) bulunan Ege BölÂgesi göl açısından yoksul sayılmaz. En çok göle rastlanan yöreler Doğu Anadolu, AkdeÂniz ve Marmara bölgelerindedir. Çok sayıda gölün yer alması nedeniyle Akdeniz Bölgesi'ndeki Antalya bölümünün kuzey kesimi Göller Yöresi adıyla anılır. ülkede büyük bölümü kapalı havza oluşturan birçok batakÂlık ve su birikintisi ile mevsimlik olarak göl haline gelen çukur alanlar vardır. Özellikle göçmen kuşlar için önemli bir dinlenme ve beslenme alanı olduğunun bilinmesine karşın, bataklıkların bir bölümü tarım toprağı kazanÂmak amacıyla kurutulmaktadır.
Göllerden bir bölümünün suları tatlı, bir bölümünün suları ise az tuzlu, tuzlu ve acıdır. Fazla suları bir gideğenle denize, akarsuya ya da bir başka göle boşalan göllerin sulan tatlıdır. Dışa akışı olmayan kapalı havza konumundaki göllerin suları ise arazinin yapıÂsına bağlı olarak tuzlu ya da acıdır. Denizle su alışverişi içinde olduğundan birer kıyı gölü olan lagünlerin suları az tuzludur. Suları tatlı olan başlıca göller Beyşehir, Eğridir ve İznik gölleridir. Van Gölü'nün sularının acı olmasıÂnın nedeni, bileşiminde soda bulunmasıdır. Tuz ve Burdur gölleri ile Acı Göl'ün suları ise tuzludur.
Türkiye'de 100'den çok yapay göl vardır. Doğal göller 9.000 km²'ye yakın bir alan kaplarken, yapay göllerin toplam yüzölçümü yalnızca 3.000 km² kadardır. Yapay göller, akarsular üzerinde çeşitli amaçlarla kurulan baraj ve setlerin ardında suların birikmesi sonucunda oluşmuş baraj golleriyle göletlerdir. En büyük yapay göller Atatürk, Keban ve Karakaya baraj gölleridir. Atatürk baraj gölü ülÂkenin üçüncü büyük gölüdür.
Suları tatlı olan akarsular ile göllerin tüÂmünde balık yaşar. Bu göllerden bazılarında kerevit de bulunmaktadır. Lagünler balık açısından oldukça zengindir. Suları tatlı olmaÂyan bazı gölleri besleyen akarsuların ağız kesimlerinde de balığa rastlanır. Baraj gölleÂrinde balık da yetiştirilmektedir.
Türkiye'nin Gölleri Listesi
Temel Britannica
Türkiye'de 200'den çok doğal göl vardır. Bu göllerden yaklaşık yarısının yüzölçümü 5 km²'den küçüktür. En büyük göller, başta Van Gölü olmak üzere Tuz, Beyşehir ve Eğridir (Eğirdir) gölleridir. En derinleri Van, Çıldır, Burdur ve Hazar gölleri, en sığları ise Tuz, Akşehir, Ulubat (Apolyont) ve Manyas gölleridir. Türkiye'de haritalarda gösterileÂmeyecek kadar küçük göller de vardır. BunlaÂrın büyük bölümü buzul ve volkanik kökenli göller ile lagünlerdir.
Bazı bölgeler göl açısından oldukça zenginÂken, bazı bölgelerde hemen hiçbir göle rastÂlanmaz. En az göle rastlanan yöreler GüneyÂdoğu Anadolu ve Karadeniz bölgelerindedir. Marmara Bölgesi'nin Trakya kesiminde de çok az göl vardır. Birçok çukur alana rastlaÂnan İç Anadolu Bölgesi ile kıyılarında çok sayıda lagün (denizkulağı) bulunan Ege BölÂgesi göl açısından yoksul sayılmaz. En çok göle rastlanan yöreler Doğu Anadolu, AkdeÂniz ve Marmara bölgelerindedir. Çok sayıda gölün yer alması nedeniyle Akdeniz Bölgesi'ndeki Antalya bölümünün kuzey kesimi Göller Yöresi adıyla anılır. ülkede büyük bölümü kapalı havza oluşturan birçok batakÂlık ve su birikintisi ile mevsimlik olarak göl haline gelen çukur alanlar vardır. Özellikle göçmen kuşlar için önemli bir dinlenme ve beslenme alanı olduğunun bilinmesine karşın, bataklıkların bir bölümü tarım toprağı kazanÂmak amacıyla kurutulmaktadır.
Göllerden bir bölümünün suları tatlı, bir bölümünün suları ise az tuzlu, tuzlu ve acıdır. Fazla suları bir gideğenle denize, akarsuya ya da bir başka göle boşalan göllerin sulan tatlıdır. Dışa akışı olmayan kapalı havza konumundaki göllerin suları ise arazinin yapıÂsına bağlı olarak tuzlu ya da acıdır. Denizle su alışverişi içinde olduğundan birer kıyı gölü olan lagünlerin suları az tuzludur. Suları tatlı olan başlıca göller Beyşehir, Eğridir ve İznik gölleridir. Van Gölü'nün sularının acı olmasıÂnın nedeni, bileşiminde soda bulunmasıdır. Tuz ve Burdur gölleri ile Acı Göl'ün suları ise tuzludur.
Türkiye'de 100'den çok yapay göl vardır. Doğal göller 9.000 km²'ye yakın bir alan kaplarken, yapay göllerin toplam yüzölçümü yalnızca 3.000 km² kadardır. Yapay göller, akarsular üzerinde çeşitli amaçlarla kurulan baraj ve setlerin ardında suların birikmesi sonucunda oluşmuş baraj golleriyle göletlerdir. En büyük yapay göller Atatürk, Keban ve Karakaya baraj gölleridir. Atatürk baraj gölü ülÂkenin üçüncü büyük gölüdür.
Suları tatlı olan akarsular ile göllerin tüÂmünde balık yaşar. Bu göllerden bazılarında kerevit de bulunmaktadır. Lagünler balık açısından oldukça zengindir. Suları tatlı olmaÂyan bazı gölleri besleyen akarsuların ağız kesimlerinde de balığa rastlanır. Baraj gölleÂrinde balık da yetiştirilmektedir.
Türkiye'nin Gölleri Listesi
ülkemiz yüzölçümünün %12'si su birikintileri diğer bir deyişle göller ile kaplıdır. Türkiye'de dikkati çeken büyüklü küçüklü göller 9243 km2. alan kaplar. Farklı derinliklerde olan göllerimizin oluşumları da çok çeşitli olaylara bağlıdır. Bu bakımdan ülkemizdeki gölleri tektonik, volkanik (krater), buzul, setleşme, karstik göller olmak üzere ayırabiliriz. Tektonik göller olarak İznik, Ulubat, Manyas, Simav, Acıgöl, Eğridir, Ilgın, Beyşehir, Hazar, Tuzla, Yay, Seyfe, Eber, Akşehir, Burdur, Tuz Gölü gibi göller sayılabilirken, volkanik krater gölleri olarak Nemrut, Acıgöl, Gölcük (Isparta), Meke Tuzlası sayılabilir.
Kalkerlerin yoğun olduğu ve yer yer de Jips alçı taşlarının bulundukları sahalarda dikkati çeken karstik göllere ülkemizde Batı Toroslar Göller Yöresinde Menteşe Yöresinde Sivas çevresinde rastlanır. En önemlileri Kestel, Elmalı, Avlan, Söğüt, Kovada, Suğla Gölleri'dir.Set Gölleri ise ülkemizde oldukça çok say
ıdadır. Bunlar heyelan, birikinti konisi, delta, akarsu, lav, volkan sedleri olarak farklı şekillerde meydana gelirler. Bu tip göllere ülkemizde en güzel örnekler olarak Sera, Tortum, Yedi Göller, Eğmir, Mogan, Marmara, Amik, Köyceğiz, Balık, Çıldır, Van, Terkos, Büyük ve Küçükçekmece Gölleri gösterilebilir.BELLİ BAŞLI GÖLLERİMİZ ve SULAK ALANLARIMIZ
1-Burdur Gölü ( Isparta ve Burdur)
Rakım:857 m.
Alan : 23.700 ha.
1959/1996 yılları arasındaki rasat periyodunda, su düseyi Mayıs 1970'de 857.45 metreye ulaşmış, Mayıs 1996'da ise 848.15 merte su düzeyinde ise 16.500 hektar olmuştur. Bu düşüş ciddi boyutlarda sulak alan habitatı kaybına yol açmış, su kuşları için büyük önem taşıyan sığ alanların kurumasına sebep olmuştur.
2-Seyfe Gölü (Kırşehir - Mucur)
Rakım : 1110 m.
Alan : 10700 ha.
Yörenin çok az yağış alması, gölü besleyen derelerin yazın büyük ölçüde kuruması ve yüksek buharlaşmanın da etkisiyle yaz mevsiminde su seviyesi 60-70 cm. ye kadar düşer ve büyük bir kesimi tuzlu bataklığa dönüşür. Göl alanı, su düzeyine bağlı olarak 1500 hektar ile 7000 hektar arasında değişir. Ortalama alanı 3400 hektardır. Maksimum su derinliği 165 cm. dir.
3-Uluabat (Apolyont) Gölü (Bursa - Karacabey / Kemalpaşa)
Rakım : 9,00 m.
Alan : 5.700 ha.
Kabaca üçgen biçimli olan gölün doğu-batı yönünde uzunluğu 23-24 km., genişliği ise 12 km. kadardır. Göl alanı yıllara ve mevsimlere göre değişiklik göstermektedir. Göl alanı için bugüne kadar verilmiş en yüksek değer 24.000 hektar, en düşük değer 13.500 hektardır. Gölün güney-batı kıyıları 1993 yılında yapılan seddelerle çevrilmiş ve gölün bu kesimi tarıma açılarak geçmişte olduğu gibi geniş alanlara yayılması engellenmiştir.
Gölün ortalama derinliği 2.5 metredir. Büyük bir bölümü oldukça sığ olup, bu kesimlerdeki derinlik 1-2 metre arasında değişmektedir. En derin yeri Halilbey Adasındaki 10 metreyi bulan çukurluktur.
4-Eber Gölü (Afyon - Bolvadin / Çay)
Suları tatlı, sığ bir göl olan Eber Gölü'nde su derinliği yüksek su seviyesinde 3-4 m. civarındadır. Göl su seviyesi ve göl alanı mevsimlere ve yıllara göre büyük değişiklikler göstermektedir.
1961-1991 rasat periyodunda en düşük su seviyesi Ekim 1991'de görülmüştür. Buna göre su kotu 965.33 metre, göl alanı 62 km2, su hacmi 42.8 milyon m3 olarak tespit edilmiştir. En yüksek su seviyesi Mayıs 1969'da; su kotu 967.61 metre, göl alanı 164.5 km2 ve su hacmi 292 milyon m2 olarak tespit edilmiştir.
5-Eğirdir Gölü (Isparta)
Göl derinliği yıllara ve mevsimlere göre değişmekle birlikte, ortalama derinlik 7 ile 12 metredir. En derin yeri Barla kasabası önlerinde 15 m.'yi bulmaktadır.
1938-1991 rasat periyodunda; en düşük su seviyesi Aralık 1975'te 915.33 metre olarak tespit edilmiştir. Bu seviyedeki göl alanı 45.300 hektar ve su hacmi ise 2.74 milyar m3 hesaplanmıştır. En yüksek su seviyesi Mayıs 1969'da tespit edilmiş, buna göre su kotu 919.11 metre, göl alanı 48.150 hektar ve su hacmi ise 4.44 milyar m3 olarak gerçekleşmiştir.
6-Akşehir Gölü (Konya - Afyonkarahisar)
Göldeki su seviyesi ve göl alanı, yıllara ve mevsimlere göre büyük değişiklikler göstermektedir. 1961-1991 rasat periyodunda en düşük su seviyesi Kasım 1963'de tespit edilmiştir. Buna göre su kodu 955.01 metre, göl alanı 25 500 hektar ve su hacmi 460 milyon m3 olmuştur. En yüksek su seviyesi ise Mayıs 1970'de tespit edilmiş, bu seviyedeki su kodu 959.76 metre, göl alanı 39 000 hektar ve su hacmi 2.1 milyar m3 olmuştur.
Sığ bir göl olup, derinliği 2 ile 4 m arasında değişmektedir. Gölün güneydoğusundaki yaklaşık 10 kilometrelik kıyı şeridi dışında kalan tüm kıyıları seyrek fakat geniş sazlıklarla kaplıdır. Akarsu deltalarında söğüt toplulukları mevcuttur.
7-Beyşehir Gölü (Konya - Isparta)
Beyşehir Gölü'nün tamamını içeren alan 38.750 hektarlık saha 11.1.1993 tarihinde Milli Park ilan edilmiştir.
Göl'ün güney ve kuzey kıyıları sığ olup, en derin yeri 10 metreyi bulmaktadır. Göl su seviyesi ve alanı yıllara ve mevsimlere göre değişiklik göstermektedir.
8-Salda Gölü (Burdur -Yeşilova)
Salda Gölü, ormanla kaplı tepeler, kayalık araziler ve küçük alüvyal ovalarla çevrili hafif tuzlu tektonik bir göldür. 184 metreye varan derinliği ile Türkiye'nin en derin göllerinden biridir.
9-Hazar Gölü ( Elazığ-Merkez / Maden / Sivrice)
Gölün en önemli kullanımı rekreaktif amaçlıdır. Deniz etkisine kapalı, yüksek dağlık alanlardan oluşan Doğu Anadolu Bölgesinde akarsu ve göl kıyıları rekreasyon alanı olarak büyük önem taşımaktadır. Elazığ, Malatya ve Diyarbakır illerine olan yakınlığı, doğal güzelliği ile yazın su sporlarına imkan taşıması nedeniyle Hazar Gölü çevre halkının önemli bir rekreasyon alanı durumuna gelmiştir. Göl kıyısındaki iki plajına "Mavi Bayrak" bulunmaktadır.
Enerji üretmek ve sulama amacıyla 1220 metre eşik kotunda tünel ile gölden su alınmaktadır. Enerji ihtiyacına göre göl maksimum 1243.81 m., minimum 1234.56 m. kotlarında işletilmektedir. Göl suları, enerji üretimi amacıyla işletmeye açılmadan önce bir gideğenle Dicle Nehrine akmakta iken bugün için gölden doğal çıkışın gerçekleşmesi mümkün görülmemektedir.
10-Büyükçekmece Gölü ( İstanbul - Büyükçekmece / Çatalca)
Karasu Çayının Marmara Denizine döküldüğü yerde oluşmuş bir tatlı su gölüdür. Göl alanı 2850 hektar olup, su toplama havzası 622 km2'dir. Baraj ile deniz arasında hafif tuzlu bir göl, odacıklar ve sazlıklar bulunur.
Göl İstanbul'un içme suyu kaynağı olarak kullanılmaktadır. İstanbul'a toplam 70 hm3 içme suyu sağlamaktadır.
Gölde eskiden 30 tür balık varken bu sayı halihazırda 4'ü yabancı tür olmak üzere 15 tür balık kalmıştır.kadardır.
11-Kuş Gölü (Balıkesir - Bandırma / Manyas)
Gölün barındırdığı kuş varlığı ve ekolojik değerleri yönünden taşıdığı önemi ve ünü ülke sınırlarını aşmıştır. Dünyaca tanınan kuş alanlarından biridir.
Göl suları tatlıdır. Sığ bir göldür. En derin yeri 4 metre civarında olup, ortalama derinliği 1-2 metredir. Kolaidal kil ihtiva ettiği için suyu devamlı bulanıktır. İlkbaharda göl suları yükselir ve kıyıları kaplar. Yaz aylarında ise geri çekilir. Bu ritmik olay her yıl düzenli olarak tekrarlanmaktadır. Gölün normal su seviyesindeki alanı 16800 hektar civarındadır.
Kuş cennetinin varlığı, 1938 yılında Prof. Dr. Curt Kosswig ve eşi Leonore Kosswig tarafından keşfedilmiştir. Yapılan araştırmalar ve tespitler sonunda 1959 yılında sahanın 64 hektarlık bölümü önce orman rejimine alınmış ve bilahare Bakanlar Kurulu Kararı ile Milli Park ilan edilmiştir.
Kuş gölü adandan da anlaşılacağı üzere, kuş toplulukları yönünden yurdumuzun en zengin göllerinden biridir. Anadolu'ya kuzeybatıdan giren Batı Paleartik Bölgedeki en önemli kuş göç yollarından biri üzerinde bulunmaktadır. Her yıl değişik türden 3 milyona yakın kuşun uğrak yeridir.
Bu güne kadar yapılan gözlemler neticesinde, Milli Park ve çevresinde 255 kuş türü tespit edilmiştir. Bunlardan 22 tür bazı yıllar, 66 tür ise her yıl muntazam olarak kuluçkaya yatmaktadır. Diğer türler ise göç esnasında uğramaktadırlar.
12-Bafa Gölü (Aydın - Muğla)
Göl alanı, ortalama su seviyesinde (2m. kotunda) 6708 hektar olup, göl su seviyesi ve alanı mevsimlere ve yıllara göre değişiklik göstermektedir. 1962-1990 rasat periyodunda; en yüksek seviye 1984 yılında 5.39 metre olarak, en düşük seviye ise 1990 tarihinde 0.15 metre olarak tespit edilmiştir. Bu seviye kuzeydeki Serçin Gölü tamamen kurumuştur.
Gölün beslenmesi, göl alanına düşen yağışlar, mevsimlik akarsular, kıyılardan çıkan pınarlar, dip lar ve Menderes nehri ile olan bağlantı kanayla olmaktadır.
Kuzeyde ortalama derinliği 2 metre civarında olan gölün, orta kesimleri 21 metreye ulaşmaktadır. Göl üzerinde antik kalıntıların bulunduğu 4 ada vardır.
13-Akyatan (Lagün) gölü ( Adana - Karataş)
Deltadaki göl ve lagünler, Akdeniz'in su düzeylerinin değişmeye başladığı 4. dönemin sonunda (10.000 yıl önce)oluşmaya başlamıştır. Akyatan gölünün bulunduğu yerde, deltayı oluşturan nehirlerin yataklarından taşmasıyla geniş bir bataklık oluşmuştu. Bataklık, daha sonra dalgaların taşıdığı kumların zamanla kıyıda oluşturduğu kordonla denizden ayrılmış ve bugünkü görünümünü almıştır. Tipik bir alüvyal baraj gölüdür.
Akyatan gölü, Türkiye'nin en büyük lagün gölüdür. Ortalama su seviyesindeki alanı 4.900 hektardır. Yaz boyunca gölü besleyen suların azalması ve yüksek buharlaşma nedeniyle göl alanı çok küçülmektedir. Suyun çekildiği alanlarda geniş çamur düzlükleri oluşmakta ve yaz sonuna doğru tamamen kurumaktadır.
Göl, güneybatıdan çıkan 2 km.lik dar bir kanalla denize bağlanmaktadır. Göl sularının yüksek olduğu dönemlerde kanal vasıtasıyla gölden denize, düşük olduğu dönemlerde ise denizden göle doğru su akışı olmaktadır. Bu nedenle göl suyundaki tuzluluk mevsimlere göre değişiklik göstermektedir.
Adana'ya 48 km. mesafededir.
14-Işıklı Gölü ( Denizli - Çivril)
Alan : 7300 ha.
Büyük Menderes Nehrini besleyen ların üzerinde, Akdağ'ın güneyinde yer alan bir tatlısu gölüdür.
Göl ortasında küçük saz adaları bulunmaktadır. Kuzeydoğuda Kufi çayının aluvyon depoladığı yerlerde bataklık bitki örtüsü görülür. Gölün batı ve doğu kıyılarında kavaklıklar vardır.
Gölde ticari amaçlı balıkçılık yapılmaktadır. Göl çevresindeki köylerden 1000'e yakın balıkçı gölde balıkçılık yapmaktadır.
Işıklı Gölü rekreaktif amaçlı kullanılmakta olup, göl kıyısında balık restoranları mevcuttur.
Gölün güneyinde hububat tarımı yapılmaktadır.
15-Kızılırmak Deltası Gölleri ( Samsun - Engiz/Bafra/Alaçam)
Delta alanı : 56.000 ha.
Sulak alanlar : 16.110 ha.
Delta'da, altısı doğu, birisi ise batı yakasında olmak üzere yedi adet göl bulunmaktadır. Deltanın batısında yer alan Karaboğaz gölünün çevresindeki sazlık ve bataklık alanlarla birlikte toplam alanı 1.400 hektardır. Deltanın doğusunda yer alan göller ise Balık gölü, Uzun göl, Çernek gölü, Liman gölü, Gıcı gölü ve Tatlı göldür. Bunlardan Balık gölünün denizle bağlantısı vardır. Göllerin suları tatlı denebilecek kadar az tuzludur. Sadece, denizle bağlantısı olan Balık Gölü'nde denizden su girişinin olduğu dönemlerde tuzluluk artmaktadır.
Tamamı sığ olna göllerin en derin yeri su seviyesinin yüksek olduğu dönemlerde dahi 3 metreyi geçmez. Ortalama derinlik 1.5 metre civarındadır. İlkbaharda suların yükselmesiyle geniş alanlar su altında kalmakta, delta7nın doğu ölümündeki göllerin tamamına yakını berleşmekte ve tek bir gölü andırmaktadır. Bu dönemde, Balık gölü ile deniz arasında bulunan Galeriç ormanının da büyük bir kısmı su altında kalmakta ve eşsiz bir görünün oluşturmaktadır
-Karaboğaz Gölü
-Balık Gölü
-Uzun Göl
-Çernek Gölü
-Liman Gölü
-Gıcı Gölü
-Tatlı Göl
16-Van Gölü (Van / Bitlis -Edremit/Tatvan/Gevaş/Ahlat/Adilcevaz/Erciş/Muradiye/Van merkez)
Alanı : 390.000 ha.
Van Gölü, Nemrut volkanının patlamasıyla akan lavların Muş ovası'na doğru olan gölün eski çıkışını kapatmasıyla oluşmuş Türkiye'nin en büyük gölüdür. Göl içerisinde irili ufaklı 4 ada bulunmaktadır. Bu adalar ile Ahlat sazlıkları, Dönemeç Deltası, Karasu Deltası, Bendimahi Deltası ve gölün kuzeyinde sazlıklarla kaplı bir tatlı su gölü olan Nurşun Gölü Van Gölünde kuşlar açısından önem taşıyan alanlardır.
Van Göl'ündeki adalar 1990 yılında Arkeolojik Sit Alanı ilan edilmiştir.
Van sazlığında kuluçkaya yatan yaz ördeği, gölün batısındaki yarımadada üreyen toy, adalarda kuluçkaya yatan Van Gölü martısı ile Van Gölü'ne özgü bir balık türü olan inci kefali Van Gölü'nün uluslararası öneme sahip sulak alanlar içerisinde yer almasını sağlamaktadır.
17-Sarıkum Gölü (Sİnop - Merkez)
Deniz seviyesindeki bir vadinin içinde yer alan kumul, göl ve orman alanlarından oluşan kompleks bir ekosistemdir.
Alanın doğal açıdan en çarpıcı özelliği birkaç küçük dere ile beslenen ve su seviyesi yükseldiğinde küçük bir kanal yoluyla denize boşalan, 184 ha.lık hafif tuzlu sığ bir göl olmasıdır. Gölün tabanı kumludur.
Özellikle güneybatı bölümü bataklık ve turbalık bitki örtüsü ile kaplıdır. Gölün güneyinde mevsimsel su basar dişbudak ormanı geniş yer tutar. Daha kuru alanlarda meşe ve gürgen ormanları gölü çevrelerken, kumulların bir bölümünde çam türleri ile ağaçlandırma yapılmıştır.
1987 yılında Tabiatı Koruma Alanı, Göl ve çevresi 1991 yılında Doğal Sit alanı ilan edilmiştir.
18-Aktaş Gölü (Ardahan - Çıldır)
Alan : 2700 ha.
1798 metre gibi yüksek rakımlı bir platoda yer alan göl tektonik oluşumludur.
Göl Gürcistan sınırında yer almakta olup 1400 hektarlık kısmı ülkemiz sınırlarında geri kalan 1300 hektarlık kısmı Gürcistan sınırlarında yer almaktadır.
Göl içerisinde oniki tane irili ufaklı ada bulunmaktadır. Göl birkaç küçük dere vasıtasıyla beslenmektedir. Göl su seviyesinin artığı bahar aylarında göldeki fazla su Kura Nehrine boşalır.Göl kıyısında ve adalarda yer yer sazlanma gözlenmektedir.
19-Tuz Gölü (Niğde-Konya-Ankara)
İç Anadolu Bölgesinde, doğudan Kızılırmak masifi, güneyden Obruk, batıdan Cihanbeyli ve kuzeyden Haymana platolarıyla çevrili çukur alanın kuzeydoğusundaki en alçak bölümünde yer almaktadır.
Türkiye'nin Van Gölünden sonra ikinci büyük gölüdür. İdari olarak Niğde, Konya ve Ankara illeri sınırları içindedir.
Kapalı bir havzada yer alan göl, jeolojik olarak tektonik kökenlidir.
Büyüklüğüne karşın ülkemizin en sığ göllerinden biridir. Derinliği birçok yerde 0.5 metreyi dahi bulmaz. Suyun bol olduğu ilkbahar aylarında göl alanı 164 200 hektara ulaşır. Türkiye'nin en az yağış alan yeri olduğu için akarsu bakımından çok fakirdir. Önemli sayılabilecek akarsuları, güneyden göle giren Bağlıca ve Kırdelik suları, ,Eşmekaya ları ve batıdan giren İnsuyu ile doğudan gelen Peçenek suyudur.
Ancak, bu suların tamamına yakını yazın kurur ve göle ulaşamaz. Aşırı buharlaşmanın da etkisiyle gölün tamamına yakını kurur. Kuruyan bölgelerde 30 cm'yi bulan tuz tabakası oluşur. Sadece ülkemizin değil dünyanın da en tuzlu göllerinden biridir. Suyun yoğunluğu 1.225 gr/cm3'dür. Tuz oranı ise %32'4'dir.
Tuz Gölü, flamingoların ülkemizdeki en önemli kuluçka alanıdır. Gölün orta kesimlerinde herbiri 5-6 bin yuvadan oluşan dev kuluçka kolonileri bulunmaktadır.
20-Yarışlı Gölü (Burdur-Yeşilova)
Alan : 1400 ha.
Burdur Gölü'nün güneybatısında yer alan ve ondan küçük tepelerle ayrılan, sodyum fosfat, sodyum klorür ve sodyum sülfat konsantrasyonu yüksek sığ bir göldür.
Gölün su seviyesi yıl boyunca büyük değişiklikler göstermektedir. Yaz aylarında büyük ölçüde kuruyan göl çevresinde geniş tuzcul bataklıklar ve çamur düzlükleri bulunmaktadır- Tatlısu larının göle ulaştığı yerlerde sınırlı bir bitki örtüsü gelişmiştir.
Gölün çok fakir bir sucul yaşam ortamı olduğu, sadece ekonomik değeri olmayan bir tür balığın (dişli sazancık) yaşadığı bilinmektedir.
Angıt ve dik kuyruk için önemli bir kışlama bölgesi olan göl bu özelliği ile uluslararası öneme sahip sulak alan statüsü kazanmaktadır.
21-İznik Gölü (Bursa - Orhangazi/İznik)
Alan : 29.830 ha.
Marmara Bölgesinin en büyük, Türkiye'nin ise beşinci büyük doğal gölü olan İznik Gölü, tektonik bir tatlı su gölüdür. En büyükleri kuzeydoğudaki Karasu ve güneybatıdaki Sölöz olmak üzere, derelerin göle girdiği noktalarda küçük deltalar ve geniş sazlıklar oluşmuştur.
Alan sık sazlıkların arasında karışık koloniler kuran küçük karabatak ve gece balıkçılı ile önem kazanmıştır. Nedeni tam bilinmemekle birlikte, İznik Gölü kış aylarında önemli sayıda su kuşu barındırmamaktadır. Yine de, İç Anadolu gölleri donduğunda kuşlar için önemli bir sığınak oluşturduğu söylenebilir.
İznik Gölü 1990 yılında Sit Alanı ilan edilmiştir.
22-Ercek Gölü (Van - Merkez)
Alan : 9520 ha.
Van Gölü'nün 20 Km. doğusunda tektonik bir çöküntüde oluşmuş ve önü bir lav akıntısıyla kapanmış alkali bir göldür. Gölün en derin yeri 30 metre olup dışarıya çıkışı yoktur. Memedik deresinin göle giriş yaptığı yerde sazlık ve ıslak çayırlıklar mevcuttur.
Alanda üreyen kılıç gaga ve büyük cılıbıt ile önemli sayıda barındırdığı kara boyunlu batağan ve angıt Gölün uluslararası öneme sahip sulak alanlar içerisinde yer almasını sağlamaktadır.
23-Samsam Gölü (Konya - Kulu)
Alan : 400 ha.
Yeraltı suyu, birkaç küçük dere ve yağışlarla beslenen küçük, sığ bir tatlı su gölüdür. Gölün yakın çevresi çayırlıklarla kaplıdır. Yaz sonlarında göl tamamen kurur.
Samsam Gölü, Tuz Gölü ve çevresindeki diğer göllerle oluşturduğu ekolojik bütünlük nedeniyle bu alanlarda üreyen ve beslenen pek çok kuş türü için büyük önem taşımaktadır. İnce gagalı martı ve gülen sumru için önemli bir üreme alanı olduğu bilinmektedir.
Samsam Gölü 1992 yılında Sit Alanı ilan edilmiştir.
24-Balık Gölü (Ağrı - Merkez/Doğubeyazıt)
Alan : 3400 ha.
2241 metre ile Türkiyenin en yüksek rakımlı gölüdür. Çevresinde bulunan dağlardan gelen dereler, kıyısındaki pınarlar ve yeraltı suları ile beslenmektedir.
Göl tatlı su karekteri taşımaktadır. Gölün çıkış ayağı ise Balıkgölü Deresidir. Bu dere Balık Gölünden çıktıktan sonra Doğubeyazıt Sazlıklarına ulaşmaktadır.
Göl kışın donmakta ve yaklaşık beş ay don kalmaktadır. Gölün güney kesiminde yeryer sazlıklar yer almaktadır.
25-Acıgöl (Afyon / Denizli - Dazkırı/Başmakçı/Çardak)
Alan : 21.000 ha.
Sığ bir tektonik göldür. Göl, dağlardan gelen yüzeysel akımlarla, sularıyla ve doğudan Başmakçı tarafından gelen Kocaçay'ın sularıyla beslenir; gölün gideğeni yoktur.
Sulak alan ve çevresindeki dağlarda üreyen angıt, yıl boyunca büyük sayıda görülür. 1993'te yaklaşık 150 yuvadan oluşan bir flamingo kolonisi belirlenmiştir. Bu kayıt Acıgöl'ü Türkiye'de flamingonun ürediği beş alandan biri durumuna getirmişse de, üremenin her yıl gerçekleşmediği sanılmaktadır. Alan aynı zamanda üreyen kılıçgaga, akça cılıbıt, mahmuzlu kızkuşu ve gülen sumru popülasyonlarıyla da önem kazanır.
Acıgöl çevresinde yakın zamana kadar büyük bir toy popülasyonu bulunmaktaydı. Gölün kuzeydoğusundaki bir alana ‘Toygüden' adı verilmiştir. Yaşam ortamlarının tahribi ve sürekli avlanmaları, türün hızla yok olmasına neden olmuştur.
Çaltı Gölü 1981'de Yaban Hayatı Koruma Sahası ilan edilmiştir.
Acıgöl, Tuz Gölü'nden sonra Türkiye'nin ikinci en tuzlu gölüdür. Gölün batı ve kuzeyinde kendilerine tahsis edilmiş alanlarda üretim yapan Alkim, Sodaş ve Otuzbir Kimya adlı şirketlerce işletilen sodyum sülfat (Na2SO4) havuzları vardır. üç şirket yılda toplam 350.000 ton sodyum sülfat üretmekte, bunu iç ve dış pazara sunmaktadır.
26-İğneada Langozu (Kırklareli - Dmirköy)
Alan : 3000 ha.
-Erikli Gölü
-Mert Gölü
-Saka Gölü
-Hamam Gölü
-Pedina Gölü
Karadeniz kıyısında Türkiye-Bulgaristan sınırında yer alan İğne ada Longuzu, mevsimsel su basar ormanları, bataklıkları, tatlı su gölleri ve kıyı kumullarını bir arada bulunduran ender ekosistemlerden biridir. Güneyinde ve batısında Istıranca (Yıldız) Dağları bulunmaktadır.
Alanda zengin sucul bitki örtüsüne sahip beş göl bulunur. Erikli Gölü (43 ha), yaz aylarında denizle bağlantısı kesilen bir lagündür. Mert Gölü (266 ha) ise Çavuşdere'nin denize döküldüğü yerde oluşmuştur. Alanın en güneyinde bulunan Saka Gölü orman ve kumullar arasında bulunan 5 ha'lık küçük bir göldür. 19 ha'lık Hamam Gölü ve 10 ha'lık Pedina Gölü ise iç tarafta yer almaktadır.
Yaklaşık 10 km. uzunluğundaki kumullar Karadeniz'in güneybatısına özgü bitki türleri ile büyük önem taşımaktadır.
Alan barındırdığı kara leylek populasyonuyla uluslararası öneme sahip sulak alan statüsü kazanmaktadır.
-1978'de alanın 5399 ha.lık bölümü Av ve Yaban Hayatı Koruma Sahası,
- Alanın güneyindeki 1345 hektarlık bölümü Tabiatı Koruma Alanı,
- 1990 yılında bir bölümü, 1991 yılında ise alanın tamamı Doğal Sit Alanı statüsüne kavuşturularak koruma altına alınmıştır.
28-Meriç Deltası (Edirne - Enez / Yunanistan)
-Gala Gölü
-Sığırcı Gölü
-Pamuklu Gölü
-Dalyan Gölü
-Taşaltı Gölü
Deltada, Meriç nehrinin yatak değiştirmesi, alüvyon yığılması ve deniz hareketleri sonucunda denizden ayrılarak göl haline gelmiş irili ufaklı göl ve lagün bulunmaktadır.
Bu göl ve lagünlerin en önemlileri (ülkemiz sınırları içinde kalan); Enez ilçesinin Kuzeydoğusunda bulunan Gala Gölü, Gala Gölü'nün Kuzeydoğusunda yer alan Sığırcı ve Pamuklu gölleri ve Enez ilçesini güneyindeki Dalyan gölüdür. Taşaltı gibi birçok küçük göl ve dalyan daha bulunmaktadır.
Denizin etkisinde kalan lagün karakterindeki göllerin suları nispeten tuzludur. Diğer göllerin suları ise tatlıdır. Derinlikleri 0.5-2 m, arasında değişmektedir.
Gala gölü, Büyük Gala (Çelik) ve Küçük Gala olarak iki bölümdür. Büyük Gala (Çelik ) ve Küçük Gala olarak iki bölümdür. Büyük Gala geniş bir su anasına sahiptir. Küçük Gala ise başta saz ve kamış olmak üzere çok yoğun su üstü bitkileriyle tamamen kaplıdır. Zengin ve gür bitki örtüsüne sahip delta, fauna bakımından da çok zengindir. Bölgede yoğun bir çelik tarımı yapılmaktadır.
Geçmişte, göçmen ve yeril balık tür ve stokları bakımından oldukça zengin olan göller, Meriç Nehri'nin yatağının değiştirilmesi, taşkın önleme seddeleri ile Meriç nehri ile göllerin, dolayısıyla da deniz bağlantısının kesilmesi ve yoğun kirlilik nedeniyle önemli ölçüde azalmıştır.
Lagün ve göllerde, göçmen balıklardan yılan balığı, haskefal, yelene, sarıyanak ve deniz levreği türlerine, yerli balıklardan da sazan, turna, yayın, sudak, tahta balığı ve kızılkanat türlerine rastlanmaktadır.
Karabatak gece balıkçılığı, alaca balıkçıl, küçük ak balıkçıl, erguvani balıkçıl, çeltikçi, küçük orman kartalı, kılıçgaga, uzun bacak, kara sumru ve bıyıklı sumru deltada kuluçkaya yatan önemli türlerdir
29-Arin (Sodalı) Gölü ( Bitlis - Adilcevaz)
Alan : 1500 ha.
Arin Gölü, Van Gölü'nün hemen güneyinde, Van Gölünden alçak bir sırtla ayrılan tuzlu sığ bir göldür. Göle tatlı su sızıntısının olduğu kıyılarda küçük bataklıklar mevcuttur.
Boz ördek, Macar ördeği ve dik kuyruk alanda üreyen en önemli türlerdir. üreme mevsimi sonrasında gölde dik kuyruk sayısı 750'ye ulaşmaktadır. Bu türler Arin Gölü'nün uluslararası öneme sahip sulak alanlar içerisinde yer almasını sağlamaktadır.
30-Bolluk Gölü (Konya - Cihanbeyli)
Alan : 1150 ha.
Bolluk Gölü, Tuz Gölünün batısında yer alan, suyu sodyum sülfat içeren tuzlu bir göldür.
Gölde kaşıkçı, kılıç gaga, Akdeniz martısı ve gülen sumru kuluçkaya yatar.
Bolluk Gölü, Tuz Gölünde üreyen flamingoların önemli bir beslenme alanıdır.
Göl 1992 yılında Doğal Sit Alanı ilan edilmiştir.
1963 yılından bu yana Alkim Şirketi 200 ha.lık tuzladan sodyum sülfat ve sodyum klorür üretmektedir.
Sulak alanın çevresinde yaygın olarak kuru hububat tarımı yapılmaktadır.
Gölün kuzeyindeki mera alanı ile hububat hasatı sonrası tarım alanlarında hayvancılık yapılmaktadır.
31-Tersakan Gölü (Konya - Cihanbeyli)
Alan : 6400 ha.
Tuz Gölünün batısında yer alan, pınarlar ve yüzey akımları ile beslenen tuzlu bir göldür. BSA kanalı ve Göl arasında çok geniş çamur düzlükleri bulunmaktadır. Alanda kılıç gaga kuluçkaya yatmaktadır. Alanda çok sayıda kışlayan sukuşu bulunmaktadır.
Tersakan Gölü 1992 yılında Sit alanı ilan edilmiştir.
Göldeki sodyum sülfat konsantrasyonu yüksektir. Alkim şirketine ait tuzlalarda tuz üretimi yapılmaktadır. Sulak alanın çevresinde yaygın olarak kuru hububat tarımı yapılmaktadır. Gölün kuzeyindeki mera alanı ile hububat hasatı sonrası tarım alanlarında hayvancılık yapılmaktadır.
32-Sapanca Gölü (Sakarya/Kocaeli - Sapanca/Adapazarı/İzmit)
Alan : 4700 ha.
Eskiden Marmara Denizine bağlı olan ve Sakarya Nehri ile beslenen bir tatlısu gölüdür. Sakarya Nehrinin taşıdığı sedimanlar Gölü denizden ayırmıştır. Alanda macar ördeği, elmabaş patka ve sakarmeke gözlemlenmiştir.
Gölün bir yarısı 1991 yılında, diğer yarısı 1994 yılında Sit Alanı ilan edilmiştir.
Göl tamamıyla tarım alanları, meyve bahçeleri ve büyük kavaklıklarla çevrilmiştir. Göl suları Adapazarı Belediyesi tarafından içme ve kullanma suyu amaçlı kullanılmaktadır. TEM Anadolu otoyolu ile Sapanca'nın İstanbul'a bağlanması neticesinde Göl çevresinde yapılaşma hızla artmıştır.
33-Çorak Gölü (Burdur - Yeşilova)
Alan : 1150 ha.
Alan kuzeyinde kalan dik yamaçlar dışında çevresi tarım alanları ile çevrili, küçük ve tektonik tuzlu su gölüdür.
Başta Taş pınar, Balaban ve Çeşme çukuru dereleri olmak üzere birkaç küçük dere tarafından beslenen gölün, tatlı su girişlerinde küçük sazlıklar bulunmaktadır.
Su seviyesi yüksek olduğunda göl suları kuzeydeki bir düden yoluyla ********tadır. Son yıllarda yaşanan kuraklık Gölde etkisini göstermiş ve kuru kalmasına neden olmuştur.
Alan aralarında çamurcun, elmabaş patka, pas baş patka ve dik kuyruğun da bulunduğu çok sayıda sukuşuyla uluslararası öneme sahip sulak alan statüsü kazanır.
34-Göksu Deltası (İçel - Silifke/Taşucu)
-Paradeniz Lagünü
-Akgöl
-Kuğu Gölü
-Arapalanı Gölü
Göksu Nehri'nin denize döküldüğü yerin batısında iki büyük göl yer almaktadır. Bunlardan biri denizle irtibatlı ve kum settiyle denizden ayrılan, 400 ha'lık Paradeniz Lagünüdür. Diğeri ise daha çok tatlı su gölü karakteri taşıyan 1.200 ha'lık alana sahip Akgöl'dür. Diğer önemli sürekli göller ise, bir dolgu lagünü olan ve Akgöl ile Paradeniz arasında yer alan Kuğu gölü, Paradeniz'in doğusundaki aşırı tuzlu Arapalanı gölüdür.
Gel-git olayına bağlı olarak tuzluluk oranları değişen bu göllerde, ortalama olarak tuzluluk Paradeniz'de %19, Akgöl'de %1-2 civarındadır. Paradeniz'in suları acı olup ortalama derinliği 1.5 m'dir.
Göksu deltası ekolojik olarak eutropic (bol gıdalı) bir sulak alandır.
Delta, irili ufaklı bir çok göl, lagün ve bunların çevresinde yer alan geniş sazlık, çayırlık, step ve tarım alanları ile kumullardan oluşmaktadır. 0-10 m arasında yükseltilere sahip olan deltanın doğu ve batı kesimlerinde kıyıya paralel uzanan kum tepeleri yer almaktadır. Deltanın en tipik özelliklerinden biri de İncekum Burnu'dur. İncekum Burnu'nun tipik şekli, doğrudan gelen ve nehir tortusunu sürükleyen kıyı akıntısıyla, Taşucu Körfezinde oluşan güneybatıya doğru zayıf ikinci bir akıntının bileşkesiyle ortaya çıkmıştır.
35-KOzanlı Saz Gölü (Konya - Kulu)
Alan : 650 ha.
Alan 50 ha.lık bir tatlı su gölü ve göl ile Kozanlı kasabası arasında kalan yüzlerce hektarlık çayır ve bataklıktan oluşmaktadır. Göl alanı sazlarla kaplıdır.
Alanda nesli tehlikede olan önemli sayıda dik kuyruk ve küçük kerkenez üremektedir.
Tuz Gölündeki üreme kolonilerinden gelen flamingolar, düzenli olarak alandaki bataklıklarda beslenilir.
Alan 1996 yılında Doğal Sit Alanı ilan edilmiştir.
Göl suları sulama amaçlı olarak kullanılmaktadır. Sulak alanın çevresinde yaygın olarak kuru hububat tarımı yapılmaktadır. Gölün kuzeyindeki mera alanı ile hububat hasatı sonrası tarım alanlarında hayvancılık yapılmaktadır. Ticari amaçlı olmamakla birlikte Göl kıyısında yerleşik bulunan köy halkı tarafından balıkçılık yapılmaktadır. Alanda kuş gözleme ve bilimsel amaçlı faaliyetler yapılmaktadır.
36-Tödürge Gölü (Sivas - Hafik/Zara)
Alan : 750 ha.
Yukarı Kızılırmak havzasında yer alan çok hafif tuzlu bir göldür. Kıyıları sazlıklarla kaplı olan Gölün, doğusunda küçük bir ada olan Keşan Adası yer alır. Gölün güneydoğusunda, yaklaşık 30 ha.lık alan kaplayan bataklık ve gölcükler yer almaktadır. Alanda macar ördeği, kızıl boyunlu batağan, uzunbacak, turna ve sarı başlı kuyruksallayan kuluçkaya yatmaktadır.
Alan rekreaktif amaçla kullanılmaktadır. Cumhuriyet üniversitesince gölde su sporları yapılmaktadır. Gölün doğusunda Cumhuriyet üniversitesinin tesisleri bulunmaktadır. Gölde sportif amaçlı balıkçılık yapılmaktadır.
37-Eşmekaya Sazlıkları (Aksaray - Merkez/Eskil)
Alan : 11.250 ha.
-Akgöl
-Bezirci Gölü
-Turna Gölü
-Sülüklü Gölü
-Tepeköy Bataklığı
Alan; açık bir tatlı su gölü, geniş bataklık ve mera alanları, iki tuzlu göl (Akgöl ve Bezirci gölü) ve Eşmekaya Gölünün yakınında yer alan birkaç sulak alandan (Turna ve Sülüklü Gölleri, Tepe köy Bataklığı) oluşmaktadır. Alanda Macar ördeği, çayır delicesi, küçük kerkenez ve mahmuzlu kızkuşu üremektedir. Eşmekaya Gölü çevresi geniş sazlıklarla kaplıdır.
1992 yılında Sit Alanı ilan edilmiştir. 1994 yılında 4500 ha.lık bölümü Yaban Hayatı Koruma Alanı ilan edilmiştir.
Sulak alanın çevresinde yaygın olarak kuru hububat tarımı yapılmaktadır. Göl çevresindeki mera alanları ile hububat hasatı sonrası tarım alanlarında hayvancılık yapılmaktadır.
38-Köyceğiz Gölü (Muğla - Köyceğiz/Ortaca)
Alan : 8000 ha.
Göl, kanal, bataklık, sazlık, kumul, kıyı ve subasar sığla ormanı gibi değişik ekosistemlerden oluşan bir sulak alandır. Hafif tuzlu bir göldür. Başta Namnam Deresi olmak üzere çok sayıda dere, ve drenaj kanallarının taşıdığı sularla beslenir.
Dalyanın en önemli özelliği nesli tehlike altındaki adi deiz kaplumbağasının yumurtlama alanı olan kumsalıdır. Yine tehlike altında olan yumuşak kabuklu Nilkaplumbağası kumsalın göl tarafında yumurtlar.
Alan, aralarında karabatak, küçük karabatak, Macar ördeği ve sakarmekenin de bulunduğu büyük sayıda kışlayan su kuşuna ev sahipliği eder.
Alan, 1988'de ilan edilen ve 1990 yılında sınırları genişletilen Köyceğiz Özel Çevre Koruma Bölgesi içinde yer alır.
Göl ve delta geniş tarım toprakları ve tepelerle çevrilidir. Pamuk, susam, mısır,turunçgiller ve buğday bölgede yetiştirilen başlıca tarımsal ürünlerdir. Daha yüksek noktalarda zeytinlikler bulunmaktadır.
Sebze seracılığı da gün geçtikçe yaygınlaşmaktadır.
Balıkçılık sulak alandaki en önemli insan etkinliklerindendir. Köyceğiz Gölü'nü denize bağlayan 12 km uzunluğunda ve 1,52 m derinliğindeki kanal üzerinde çok sayıda dalyan bulunur. Bölgede pek çok balık türü yaşamaktadır.
39-Küçük Çekmece Gölü (İstanbul - Küçük Çekmece/Avcılar)
Alan : 1500 Ha.
İstanbul'un batısında Marmara Denizi kıyısında yer alan Küçük Çekmece Gölü hafif tuzlu bir lagün gölüdür. En derin yeri 20 metredir. -Kuzeyden gelen Hadımköy, Sazlı ve Nakkaş derelerince beslenir.
Balıkçılık yapılmakla beraber çok yoğun değildir. 1995 yılında avlanan toplam balık miktarı 4 ton olmuştur.
1995 yılında gölü besleyen Sazlıdere üzerine kurulan baraj nedeniyle, gölün tatlı su beslenimi azalmış, buna bağlı olarak deniz suyunun girişi ile göl suyundaki tuzluluk artmıştır.
40-Kulu Gölü (KOnya - Kulu)
Alan : 860 ha.
Kulu Gölü Tuz Gölü'nün kuzeybatısında, Kulu ilçe merkezinin 5 km doğusunda yer alan sığ bir göldür. Suları hafif tuzludur. Kıyı bitki örtüsü çok zayıftır. Gölün güneyinde sık sazlıklarla çevrili, tatlı suyun hakim olduğu bir bölüm bulunmaktadır. Göl içinde bulunan dokuz ada ilkbahar aylarında otlarla kaplıdır.
Yaz ördeği, dik kuyruk ve pas baş patka gibi nesli tehlike altında olan kuş türleri Kulu Gölünde üremektedir.
Kulu Gölü 1992 yılında Sit Alanı ilan edilmiştir.
Sulak alanın çevresinde yaygın olarak kuru hububat tarımı yapılmaktadır.
Gölün kuzeyindeki mera alanı ile hububat hasatı sonrası tarım alanlarında hayvancılık yapılmaktadır.
41-Çıldır Gölü (Ardahan - Çıldır)
Alan : 14.000 ha.
Doğu Anadolu Bölgemizde bulunan en büyük ikinci göldür. Suları tatlı olup, tektonik oluşumlu bir göldür. En derin yeri 22 metredir. Yüzey akışıyla gelen sular ve pınarlarla beslenir.
Ermenistan sınırında bulunan Arpaçayın kolu olan Telek suyu gölün tek gidegenidir. Gölün güney batısında küçük bir göl olan Lavos Gölü bulunur.
Gölde dört tane ada bulunmaktadır. En büyük olanı Akçakale harabelerinin yanında yer alan adadır.
Gölün sadece kuzey batısında seddeyle ayrılmış bataklık ve sulak çayırlar bulunur. Genelde göl çevresi mera vasıflı olup, sert bölge iklimi tarıma olanak vermez.
Gölde balıkçılık önemli bir insan aktivitesi olup, kışın buz tutan gölde kalın buz tabakası kırılarak balık avlanmaktadır.
Kaynak : Çevre ve Orman Bakanlığı
Türkiye'nin Gölleri ve Genel Özellikleri
Yerkabuğunu çanak şeklindeki çukurlarını kaplayan göllerin oluşabilmesi için göl sularının beslenmesinin su giderlerinden daha fazla olması gerekir. Bunun sonucunda sıcak ve kurak bölgelerde yer alan bazı göl çanakları yılın ancak bazı dönemlerinde suya sahip olurlar bu şekilde göllere GEÇİCİ GÖL denir.
Türkiye'nin gölleri ve genel özellikleri
Yerkabuğunu çanak şeklindeki çukurlarını kaplayan göllerin oluşabilmesi için göl sularının beslenmesinin su giderlerinden daha fazla olması gerekir. Bunun sonucunda sıcak ve kurak bölgelerde yer alan bazı göl çanakları yılın ancak bazı dönemlerinde suya sahip olurlar bu şekilde göllere GEÇİCİ GÖL denir.
Türkiye'nin gölleri ve genel özellikleri
- Göllerin deniz seviyesinden yükseltileri farklılık gösterir.
- ülkemizde genelde yükselti batıdan doğuya doğru arttığından göllerin yüksekliği de buna bağlı olarak batıdan doğuya doğru artar.
- Göllerin genişliği ve derinlikleri oldukça farklılık gösterirler.
- Türkiye'nin yüzölçümünün % 10'unu göller oluşturur.
- Göllerimizin bir kısmı değişik jeolojik devirlerde oluşmuş çanaklaşma sonucunda; (Tektonik, Karstik, Volkanik, Buzul) bir kısmı da çöküntü olukları ya da vadilerin önlerinin setlerle kapanması sonucunda oluşmuştur. (Heyelan set, Lav set, Alüvyal set, Kıyı set, Delta set, Yapay set gölleri)
- Göllerin yükseltisi batıdan doğuya gidildikçe artar. Su seviyeleri mevsimlere göre değişme gösterir.
- Sularının kimyasal özellikleri farklılık gösterir. Bazıları sodalı (Van), bazıları ise tuzlu sulara sahiptir. (Tuz. Burdur, Aktaş, Acıgöl, Akşehir)
- Dışarıya akıntısı olan göllerimizin suları tatlı iken (Çıldır, Eymir, Mogan, Eğirdir, Beyşehir) dışarıya akıntı olmayanların suları acı veya sodalıdır. (Burdur, Acıgöl)
- Büyük göllerimiz çevrelerindeki iklim şartlarını düzenleyici etkiye sahiptirler.
- Suları tatlı olan göllerimizden sulama ve kullanma suyu, bazılarından enerji üretimi (Çıldır, Tortum, Hazar Kovada), bazılarından da ulaşım amaçlı yararlanılır. (Van Gölü - Feribot taşımacılığı)
- Kurak ve sıcak olan bölgelerde buharlaşmanm fazla olması ve yağışlarm az düşmesine bağlı olarak göller oldukça azdır, var olanların da alanı büyük oranlarda (Devamlı güçlü larla beslenen göller hariç) değişikliğe uğrar. Tuz Gölü abant en çok değişen göllerimizdendir.
Türkiye'nin Gölleri - İznik Gölü
Türkiye'nin Gölleri - Eğirdir Gölü
Türkiye'nin Gölleri - Beyşehir Gölü
Kaynak:msxlabs.org
YORUMLAR