UĞRAŞ a. 1. Zamanın, etkinliğin verildiği eylem, iş, çalışma; meşguliyet: Çok çeşitli uğraşları var. Başlıca uğraşı kitap okumaktır....
UĞRAŞ a.
1. Zamanın, etkinliğin verildiği eylem, iş, çalışma; meşguliyet: Çok çeşitli uğraşları var. Başlıca uğraşı kitap okumaktır.
2. Bir güçlüğü yenmek, bir işi başarmak için gösterilen azimli ve sürekli çaba; mücadele: Uğraş vermek.
3. Esk. Savaş: "Subh dem bir acep uğraş oldu" (Mesihi, XV. yy.).
*Ted. Uğraş tedavisi, beden ya da akıl sakatlığı olanların çıraklık ve zanaat teknikleri kullanılarak topluma kazandırılmasını kolaylaştırmak amacıyla uygulanan eğitim ve tedavi yöntemi. (Bk. ansikl. böl.)
*ANSİKL. Uğraş tedavisi
1. zanaat tekniklerini (sepetçilik, mozaik yapımı, dokuma) öğretir;
2. bir biçim ya da duruş bozukluğunu düzeltecek olan basit bir aygıtın yapımına çalışır (bu aygıta ortez denir);
3. bedeni özürlülerin eklem durumu göz önüne alınarak gündelik yaşantıya ve mesleğine en yüksek derecede uyum sağlatmasına çalışır. Uğraş tedavisi, ruh hastalıkları hastanelerinin çoğunda, grup halinde mesleğin gerektirdiği disiplin uygulanarak hastayı yeniden topluma uyum sağlayacak hale getirmek için kullanılır. Bununla beraber, birçok olguda hastaya, sadece az ücretle tekdüze işler önerilerek bir şeyle uğraşmaları beklenir, bunu ancak, bazı süreğen hastalığı olan kişiler kabullenebilir.
Uinşdcml savaşı, Bayezit II ile şehzade Selim (sonradan Selim I) arasında "baba-oğul savaşı†da denen çarpışma (3 ağustos 1511). Rumeli'de istediği Semendire sarıcakbeyliği kendisine verildikten sonra babasıyla barışan şehzade Selim, yarı yoldan geri dönerek Edirne'yi işgal edip 30 bin kişilik ordusuyla İstanbul üzerine yürümeye başladi' Oğlunu 40 bin kişilik kuvvetiyle Çorlu yakınındaki Uğraş deresi (esk. Karışdıran) köyünde karşılayan Bayezit II, elini öpmek için geri döndüğünü bildiren Selim'in sözlerine kanmayarak birliklerine saldırı buyruğu verdi. Öğleyin başlayan savaş, akşam üzeri Selim ordusunun tam bir bozguna uğramasıyla sonuçlandı. Selim, Burgaz körfezine, oradan da gemiyle Kırım'da Kefe'ye kaçtı.
1. Zamanın, etkinliğin verildiği eylem, iş, çalışma; meşguliyet: Çok çeşitli uğraşları var. Başlıca uğraşı kitap okumaktır.
2. Bir güçlüğü yenmek, bir işi başarmak için gösterilen azimli ve sürekli çaba; mücadele: Uğraş vermek.
3. Esk. Savaş: "Subh dem bir acep uğraş oldu" (Mesihi, XV. yy.).
*Ted. Uğraş tedavisi, beden ya da akıl sakatlığı olanların çıraklık ve zanaat teknikleri kullanılarak topluma kazandırılmasını kolaylaştırmak amacıyla uygulanan eğitim ve tedavi yöntemi. (Bk. ansikl. böl.)
*ANSİKL. Uğraş tedavisi
1. zanaat tekniklerini (sepetçilik, mozaik yapımı, dokuma) öğretir;
2. bir biçim ya da duruş bozukluğunu düzeltecek olan basit bir aygıtın yapımına çalışır (bu aygıta ortez denir);
3. bedeni özürlülerin eklem durumu göz önüne alınarak gündelik yaşantıya ve mesleğine en yüksek derecede uyum sağlatmasına çalışır. Uğraş tedavisi, ruh hastalıkları hastanelerinin çoğunda, grup halinde mesleğin gerektirdiği disiplin uygulanarak hastayı yeniden topluma uyum sağlayacak hale getirmek için kullanılır. Bununla beraber, birçok olguda hastaya, sadece az ücretle tekdüze işler önerilerek bir şeyle uğraşmaları beklenir, bunu ancak, bazı süreğen hastalığı olan kişiler kabullenebilir.
Uinşdcml savaşı, Bayezit II ile şehzade Selim (sonradan Selim I) arasında "baba-oğul savaşı†da denen çarpışma (3 ağustos 1511). Rumeli'de istediği Semendire sarıcakbeyliği kendisine verildikten sonra babasıyla barışan şehzade Selim, yarı yoldan geri dönerek Edirne'yi işgal edip 30 bin kişilik ordusuyla İstanbul üzerine yürümeye başladi' Oğlunu 40 bin kişilik kuvvetiyle Çorlu yakınındaki Uğraş deresi (esk. Karışdıran) köyünde karşılayan Bayezit II, elini öpmek için geri döndüğünü bildiren Selim'in sözlerine kanmayarak birliklerine saldırı buyruğu verdi. Öğleyin başlayan savaş, akşam üzeri Selim ordusunun tam bir bozguna uğramasıyla sonuçlandı. Selim, Burgaz körfezine, oradan da gemiyle Kırım'da Kefe'ye kaçtı.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR