VARMA a. 1. Erişilmek istenen yere ya da bir noktaya, bir duruma gelme: Köye gece yarısından önce varmamız gerekiyor. Belli bir yaş...
VARMA a.
1. Erişilmek istenen yere ya da bir noktaya, bir duruma gelme: Köye gece yarısından önce varmamız gerekiyor. Belli bir yaşa varması da aklını başına getirmedi
2. Hoş olmayan bir sonla bitme: Bu tartışmanın kavgaya kadar varması herkesi üzdü.
3. Belli bir çaba sonucu soyut bir şeye ulaşma, elde etme: Bir karara varmaları zaman aldı.
4. Bir şeyi iyice anlama, duyma: Nezle olduğumdan yediklerimin tadına varmam çok güç.
5. Başka bir duruma geçme: Secdeye varma,
6. Bir kadından söz ederken. biriyle evlenme: Kızın istediğine varması herkesi sevindirdi.
*Deniz huk, Varma limanı, bir navlun sözleşmesinde, geminin yükü boşaltacağı liman.
1. Erişilmek istenen yere ya da bir noktaya, bir duruma gelme: Köye gece yarısından önce varmamız gerekiyor. Belli bir yaşa varması da aklını başına getirmedi
2. Hoş olmayan bir sonla bitme: Bu tartışmanın kavgaya kadar varması herkesi üzdü.
3. Belli bir çaba sonucu soyut bir şeye ulaşma, elde etme: Bir karara varmaları zaman aldı.
4. Bir şeyi iyice anlama, duyma: Nezle olduğumdan yediklerimin tadına varmam çok güç.
5. Başka bir duruma geçme: Secdeye varma,
6. Bir kadından söz ederken. biriyle evlenme: Kızın istediğine varması herkesi sevindirdi.
*Deniz huk, Varma limanı, bir navlun sözleşmesinde, geminin yükü boşaltacağı liman.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR