YILMAK gçz. f. 1. Bir işten, eylemden gözü korkup, cesaretini yitirerek onu gerçekleştirmekten vazgeçmek: En küçük bir güçlük karşı...
YILMAK gçz. f.
1. Bir işten, eylemden gözü korkup, cesaretini yitirerek onu gerçekleştirmekten vazgeçmek: En küçük bir güçlük karşısında yılıyor. Amacına ulaşmak için yılmadan çalışmak.
2. Bir şeyden, bir kimseden bıkmak, usanmak, bezmek: Sıcaktan, gürültüden, işten yılmak. Dedikodulardan yılmak. Bir kimseden yılmak.
*yıldırmak ettirg. f.
1. Bir kimseyi yıldırmak, cesaretini kırarak, bir işten, bir tasandan vazgeçirmek, onu korkutmak, sindirmek: Bu işin güçlüklerinden söz ederek beni yıldıramazsın. Alınan önlemler vergi kaçakçılannı yıldıracak mı?
2. Yormak, usandırmak, bezdirmek: Bu çocuk beni yıldırdı, ne yapacağımı bilemiyorum. Sürekli eleştirilerinle onu yıldırıyorsun.
*Kuşç. Kuşu yıldırmak, kuşu daha uysal ve söz dinler hale getirmek.
* yıldırılmak edilg. f. Yıldırmak eylemine konu olmak: Ağır eleştirilerle yıldırılmak.
1. Bir işten, eylemden gözü korkup, cesaretini yitirerek onu gerçekleştirmekten vazgeçmek: En küçük bir güçlük karşısında yılıyor. Amacına ulaşmak için yılmadan çalışmak.
2. Bir şeyden, bir kimseden bıkmak, usanmak, bezmek: Sıcaktan, gürültüden, işten yılmak. Dedikodulardan yılmak. Bir kimseden yılmak.
*yıldırmak ettirg. f.
1. Bir kimseyi yıldırmak, cesaretini kırarak, bir işten, bir tasandan vazgeçirmek, onu korkutmak, sindirmek: Bu işin güçlüklerinden söz ederek beni yıldıramazsın. Alınan önlemler vergi kaçakçılannı yıldıracak mı?
2. Yormak, usandırmak, bezdirmek: Bu çocuk beni yıldırdı, ne yapacağımı bilemiyorum. Sürekli eleştirilerinle onu yıldırıyorsun.
*Kuşç. Kuşu yıldırmak, kuşu daha uysal ve söz dinler hale getirmek.
* yıldırılmak edilg. f. Yıldırmak eylemine konu olmak: Ağır eleştirilerle yıldırılmak.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR