YOĞUN sıf. 1. Fiz. Oylumuna oranla ağırlığı fazla olan bir şey için kullanılır; kesif. 2. Sık öğelerden oluşmuş, koyu, kalın, az ak...
YOĞUN sıf.
1. Fiz. Oylumuna oranla ağırlığı fazla olan bir şey için kullanılır; kesif.
2. Sık öğelerden oluşmuş, koyu, kalın, az akışkan bir şey için kullanılır; kesif: Yoğun bir sos. Yoğun bir sis, bir duman. Yoğun bir kitle.
3. Çok sayıda, sıkışık öğelerden oluşan bir şey için kullanılır: Otoyoldaki yoğun trafik. Hindistandaki yoğun nüfus. Yoğun bir kalabalık.
4. Kendisini güçlü bir biçimde duyuran bir şey için kullanılır; güçlü: Yoğun bir koku. Yoğun bir acı. Yoğun bir coşku.
5. Alışılmış ölçüyü aşan ya da büyük bir çaba gerektiren bir şey için kullanılır; sıkı: Yoğun bir propaganda. Yoğun bir çalışma, bir antrenman.
6. Birçok olayla, eylemle dolu olan bir şey için kullanılır; dolu: Yoğun bir iş günü.
7. Az sayıda öğe kullanarak çok derin ve karmaşık düşünceler yansıtan bir şey için kullanılır: Özlü ve yoğun bir anlatım.
*Fiz. Özgül kütlesi, referans olarak alınmış bir maddenin (gazlar için hava, sıvılar ve katilar için su) özgül kütlesine oranla daha büyük olan bir madde için kullanılır.
*Küm. kur. ve Topol. siK'ın eşanlamlısı.
*Tarım. Yoğun tarım, yüzey birim başına yüksek miktarda emek ve sermaye harcanan ve bunun sonucu olarak yüzey birim başına bol miktarda ürün elde edilen tarım ya da tarımsal üretim. (Yoğun tarıma genel olarak, ama ister istemez değil, küçük işletmelerde yer verilir.)
*Ted. Yoğun bakım, sürekli gözetim altında tutulması gereken hastalara her türlü tıbbi yardımı anında uygulama olanağı veren bakım ve tedavi. || Yoğun bakım ünitesi, hastanelerde sürekli olarak hekim ve hemşire gözetimi altında tutulması gereken hastaların yatırıldığı bölüm.
Kaynak: Büyük Larousse
1. Fiz. Oylumuna oranla ağırlığı fazla olan bir şey için kullanılır; kesif.
2. Sık öğelerden oluşmuş, koyu, kalın, az akışkan bir şey için kullanılır; kesif: Yoğun bir sos. Yoğun bir sis, bir duman. Yoğun bir kitle.
3. Çok sayıda, sıkışık öğelerden oluşan bir şey için kullanılır: Otoyoldaki yoğun trafik. Hindistandaki yoğun nüfus. Yoğun bir kalabalık.
4. Kendisini güçlü bir biçimde duyuran bir şey için kullanılır; güçlü: Yoğun bir koku. Yoğun bir acı. Yoğun bir coşku.
5. Alışılmış ölçüyü aşan ya da büyük bir çaba gerektiren bir şey için kullanılır; sıkı: Yoğun bir propaganda. Yoğun bir çalışma, bir antrenman.
6. Birçok olayla, eylemle dolu olan bir şey için kullanılır; dolu: Yoğun bir iş günü.
7. Az sayıda öğe kullanarak çok derin ve karmaşık düşünceler yansıtan bir şey için kullanılır: Özlü ve yoğun bir anlatım.
*Fiz. Özgül kütlesi, referans olarak alınmış bir maddenin (gazlar için hava, sıvılar ve katilar için su) özgül kütlesine oranla daha büyük olan bir madde için kullanılır.
*Küm. kur. ve Topol. siK'ın eşanlamlısı.
*Tarım. Yoğun tarım, yüzey birim başına yüksek miktarda emek ve sermaye harcanan ve bunun sonucu olarak yüzey birim başına bol miktarda ürün elde edilen tarım ya da tarımsal üretim. (Yoğun tarıma genel olarak, ama ister istemez değil, küçük işletmelerde yer verilir.)
*Ted. Yoğun bakım, sürekli gözetim altında tutulması gereken hastalara her türlü tıbbi yardımı anında uygulama olanağı veren bakım ve tedavi. || Yoğun bakım ünitesi, hastanelerde sürekli olarak hekim ve hemşire gözetimi altında tutulması gereken hastaların yatırıldığı bölüm.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR