YOLLAMAK a. 1. Bir kimseyi bir yere yollamak, onun, belli bir amaçla bir yere gitmesini sağlamak; yola çıkarmak, yolcu etmek; gönder...
YOLLAMAK a.
1. Bir kimseyi bir yere yollamak, onun, belli bir amaçla bir yere gitmesini sağlamak; yola çıkarmak, yolcu etmek; göndermek: Çocuklarını İngilizce kursuna yollamak. Konuklarımızı dün yolladık. Yaralılar o bölgedeki hastaneye yolladılar
2. (Bir kimseye, bir yere) bir şey yollamak, bir kimsenin ya da bir şeyin aracılığıyla onun o kimsenin eline geçmesini, o yere ulaşmasını sağlamak; iletmek, göndermek: Borcumu sana bir arkadaşla yolluyorum. Postayla havale yollamak. Cenazeye çelenk yollamak. Bir arkadaşına selam yollamak.
3. Bir kimseyi bir kimseye, bir yere yollamak, o kimsenin belli bir hizmet görmesi için o kimseye o yere gitmesini öğütlemek; salık vermek, göndermek: Beni o göz doktoruna bir arkadaşım yolladı. Sizi yolladığım otelden memnun kaldınız mı?
4. Bir kimseyi yollamak, onun artık istenmediğini, kendisine gereksinim olmadığını belirterek gitmesini istemek; göndermek: Boyacının işi bittiyse parasını verip yollayalım.
5. Bir nesneyi bir kimseye, bir yere yollamak, onu atmak, fırlatmak; göndermek: Topu bana yolla. Uzaya roket yollamak.
* yollanmak dönşl. f. Bir yere gitmek üzere yola koyulmak, yola çıkmak, bir yere doğru yürümek: Kente ineceksek geç olmadan yollanalım. Deniz kıyısına doğru yollanmak.
* yollanmak edilg. f. Yollamak eylemine konu olmak; gönderilmek: imzalanacak olan belge müdüre yollandı mı? O kurumlan n denetlenmesi için bir müfettiş yollanacak.
1. Bir kimseyi bir yere yollamak, onun, belli bir amaçla bir yere gitmesini sağlamak; yola çıkarmak, yolcu etmek; göndermek: Çocuklarını İngilizce kursuna yollamak. Konuklarımızı dün yolladık. Yaralılar o bölgedeki hastaneye yolladılar
2. (Bir kimseye, bir yere) bir şey yollamak, bir kimsenin ya da bir şeyin aracılığıyla onun o kimsenin eline geçmesini, o yere ulaşmasını sağlamak; iletmek, göndermek: Borcumu sana bir arkadaşla yolluyorum. Postayla havale yollamak. Cenazeye çelenk yollamak. Bir arkadaşına selam yollamak.
3. Bir kimseyi bir kimseye, bir yere yollamak, o kimsenin belli bir hizmet görmesi için o kimseye o yere gitmesini öğütlemek; salık vermek, göndermek: Beni o göz doktoruna bir arkadaşım yolladı. Sizi yolladığım otelden memnun kaldınız mı?
4. Bir kimseyi yollamak, onun artık istenmediğini, kendisine gereksinim olmadığını belirterek gitmesini istemek; göndermek: Boyacının işi bittiyse parasını verip yollayalım.
5. Bir nesneyi bir kimseye, bir yere yollamak, onu atmak, fırlatmak; göndermek: Topu bana yolla. Uzaya roket yollamak.
* yollanmak dönşl. f. Bir yere gitmek üzere yola koyulmak, yola çıkmak, bir yere doğru yürümek: Kente ineceksek geç olmadan yollanalım. Deniz kıyısına doğru yollanmak.
* yollanmak edilg. f. Yollamak eylemine konu olmak; gönderilmek: imzalanacak olan belge müdüre yollandı mı? O kurumlan n denetlenmesi için bir müfettiş yollanacak.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR