Yöntem TDK, Türk Dil Kurumu isim 1 . Bir amaca erişmek için izlenen, tutulan yol, usul, sistem, prosedür, politika: "Belki...
Yöntem
TDK, Türk Dil Kurumu
isim
1 . Bir amaca erişmek için izlenen, tutulan yol, usul, sistem, prosedür, politika:
2 . Bilimde belli bir sonuca erişmek için bir plana göre izlenen yol, metot.
Birleşik Sözler
TDK, Türk Dil Kurumu
1 . Bir amaca erişmek için izlenen, tutulan yol, usul, sistem, prosedür, politika:
"Belki o da bir usandırma yöntemi kullanıyordu."- A. Kulin.
2 . Bilimde belli bir sonuca erişmek için bir plana göre izlenen yol, metot.
Birleşik Sözler
- yöntem bilgisi
- yöntem bilimi
- bulgusal yöntem
- sarmal yöntem
- çalışma yöntemi
YÖNTEM a.
1. Zihnin, bir gerçeğe ulaşmak ya da onu kanıtlamak üzere mantığa uygun bir biçimde işlemesi; düzenli düşünme; metot: Yöntem kuramdan farklıdır.
2. Bir sonuca ulaşmayı sağlayan ve mantığa uygun biçimde düzenlenmiş ilkelerin, kuralların, evrelerin bütünü: Bilimsel yöntem. Çözümleme yöntemi. Tedavi yöntemi.
3. Bir eylemi, bir işi, bir etkinliği sonuca götürmek için akla uygun olarak izlenen yol; sistem: Hiçbir çalışma yöntemin yok. Anketlerde bu yöntem pek güvenilir sonuçlar vermiyor. Bana, onu tavlayacak iyi bir yöntem söyle.
4. Şu ya da bu üretimi, etkinliği vb. gerçekleştirmeyi sağlayan yolların, usullerin tümü (genellikle çoğul kullanılır): Tarımsal yöntemler. Satış yöntemleri.
*Fels. Düşüncenin ve çalışmanın bir amaca göre düzene konulması. (Bk. ansikl. böl.) || Deneysel yöntem, olayları gözlemlemek, onlardan varsayımlar çıkarma ve bu varsayımların sonuçlarını düzenli ve nesnel bir sınamayla doğrulama yolu.
*ikt. Herhangi bir imalatın, üretimin, etkinliğin gerçekleştirilmesini olanaklı kılan teknik, işlem biçimlerinin tümü; işlem biçimleri: Tarımsal yöntemler, sınai yöntemler Satış yöntemleri. (Eşanl. METOT, USUL, YOL.)
*Kim. ve Teknol. Bir kimyasal tepkimeyi gerçekleştirmek ya da malzemelerin işlenmesini sağlamak amacıyla izlenen yol, usul. || Kuru yöntem, sıvı madde kullanmadan işlem gerçekleştirme yolu. || Yaş yöntem, sıvı bir ortamdan yararlanarak ya da çeşitli çözücüler kullanarak işlem uygulama biçimi.
*Ormanc. işletme yöntemi, amenajmanla belirlenen ve ağaç topluluğunun en iyi koşullarda işletilmesini ve yenilenmesini sağlamaya yarayan yöntem. (Ormancı başlıca iki işletme yöntemi arasında seçim yapacaktır: baltalık ve koru ormanı. Baltalıkta yenilenme kütükten fışkıran sürgünlerle, koruda yenilenme tohumla sağlanır.)
*ANSİKL. Fels. Yöntem kaygısı Platon la başladı: “Ne türden olursa olsun, bir şeyin doğasını incelemek için, bu tarzda davranmak, yani yöntemli bir biçimde bilinmek ve başkalarına öğretilmek istenen şeyin önce basit mi, yoksa karmaşık mı olduğunu düşünmek; sonra, eğer basitse, onun niteliklerini, ne üzerinde ve nasıl etkili olduğunu anlamaya çalımak gerekmez mi?†(Phaidros, 270). Aristoteles'te yöntem genellikle keşfetme olanağı sağlayan şeydir, ama bazen bilginin kendisiyle özdeşleştiği de olur: "Bütün sanatlar, zihnin bütün yöntemli araştırmaları ve aynı zamanda bütün eylemlerimiz [...] erişmeyi istediğimiz bir iyiliği her zaman hedef alıyor gibidir†(Aristoteles, Ethika Nikomakheia [Nikhomakos ahlakı], 1,1,1). Fakat, Aristoteles'te evrensel bir değer taşıyan, bütün bilimler için geçerli olan bir yönteme rastlanmaz, çünkü her bilim kendi konusu tarafından belirlenmiştir ve kendine özgü bir yöntem kullanır. (-» CİNSÃLERİN AKTARILMAZLIĞI.)
Fakat, yöntem kavramının en yaygın olarak içerdiği öğe düzenli bir biçimde izlenecek bir yön, bir yol fikridir. Bunun için, yöntemin, titiz bir biçimde uyulduğu takdirde bilgiyi artırma olanağını sağlayan bir program olarak anlaşılmasında şaşılacak bir yan yoktur: "Bazı düşünce ve kurallardan bir yöntem oluşturdum; bu yöntemle bilgimi derece derece artırabileceğimi ve onu yavaş yavaş yükseltebileceğimi sanıyordum" (Descartes, Metot üzerine konuşma, 1, 3). Böylece, Descartes ilk kez yöntemi, tek ve evrensel bir şey olarak, aklın kendisi olarak gösteriyordu, "imdi, yöntemden, bazı kesin ve kolay kuralları anlıyorum; öyle ki, bu kurallara tam olarak uyan herkes, onlar sayesinde hiçbir zaman yanlışı doğru sanmaz ve gereksiz zahmetlere girmeksizin doğru bilgiye erişebilir" Aklın idaresi için kurallar [Rögles pour la direction de l'esprit], 4). Bu tür evrensel bir bilgi yöntemi kurma isteğine Leibniz'de de rastlanır.
Gerçekten de; Leibniz, bir evrensel yöntem fikrini en çok savunan filozoflardan biridir: Leibniz, nasıl tıp bütün vücutlar için aynı ise, yöntemin de ("aklın tıbbı†olarak) bütün akıllar için aynı olduğuna ve onların hepsini hakikate ulaştırabileceğine inanıyordu. “Tüm bilimleri, bir Okyanus sayabiliriz. Bütün, her yerde sürekli, kesintisiz ve bölüntüsüzdür, ama insanlar ancak onun bazı bölümlerini kavrarlar ve bunlara işlerine geldiği gibi adlar verirler†(İnsan zihni üzerine bir araştırma [Nouveaux Essais sur l'entendement humain], 4,13, 1). Leibniz'in, ars combinatoria*'sında öğelerini ve evrensel karakteristiğini verdiği bu yöntem, Descartes'ın mathesis universalis düşüncesine benzetilebilirse de, Leibniz'in, Descartes'ın apaçıklığa ve doğal ışığa (akla) çağnda bulunmasını şiddetle eleştirmesiyle ondan ayrılır.
Yöntem kavramının evrimi, HegeTle birlikte başladı. Hegel'e göre, "yöntem, bütünün katıksız özselliği içinde açıklanan yapısından başka bir şey değildir" (Tinin görüngübilimi [Phânomenologie des Geistes], "Önsözâ€). Bu demektir ki, yöntem, deneyin içeriğinden ayrı ve deneyden önce gelen biçimsel bir gerçeklik değildir: o, kendini açıp yaymış durumuyla içeriğin ta kendisidir. Bu nedenle yöntem, spekülatif mantıkta açıklanır ve onun yeri orasıdır (spekülatif mantık, eski metafiziğin yerini aldığı ölçüde). Şu halde, “felsefe biliminin hakiki yöntemi olabilecek tek şey üzerine daha geniş ve kesin bilgiler verme işi mantığa düşer; çünkü yöntem, bu mantığın kendi iç hareket biçimi hakkındaki bilinçtir" (Wİssenschaft der Logik [Mantık bilimi], "Girişâ€).
Diyalektik ve maddeci düşüncenin ortaya çıkmasıyla birlikte, yöntemin, akıl tarafından bilgilerini artırmak amacıyla keyfi, bir biçimde kurulmuş bir kurallar bütünü olduğu düşüncesi son buldu. Nitekim manoçılık, yöntemi, bazı ilkelere göre ve belli bir düzen içinde çözümleme ve inceleme biçimi olarak tanımlamakla birlikte, bu ilkeleri ve bu düzeni doğal ve tarihsel nesnel gerçeklikten ayırmaz: "Yazar, bir araştırma yöntemi adını verdiği ve benim onu kullanış tarzımı takdirle karşıladığı şeyi büyük bir doğrulukla tanımlarken, diyalektik yöntemi tanımlamaktan başka bir şey yapmamaktadır. Elbette ki, açıklama yolu, araştırma yolundan biçimsel bakımdan farklı olmak zorundadır. Araştırma, konuya bütün aynntılarıyla egemen olur, onun çeşitli gelişme biçimlerini çözümler ve bunlann iç bağlılığını keşfeder. Bu iş tamamlanınca ve ancak o zaman, artık gerçek hareket, bütünü içinde anlatılabilir. Eğer bu başanyla yapılırsa, yani maddenin yaşamı onun ideal kopyası içinde yansımış hale gelirse, ortaya çıkan görüntü insanda a priori bir inşa sanısı doğurur.â€
Hegel'e göre, idea adı altında kişileştirdiği düşünce; gerçekliğin yaratıcısıdır; gerçeklik, yalnızca ideanın görüngüsel bir biçimidir. Bana göreyse, bunun tersine, düşüncenin hareketi, gerçek hareketin insan beynine taşınmış ve aktanlmış bir yansısından başka bir şey değildir" (Marx, Kapital [alm. 2. bas], sonsöz).
XIX. yy.'ın ikinci yarısında tek bir yöntem düşüncesi büsbütün ortadan kalktı. Bilim düşüncesinin bunda büyük katkısı oldu. Claude Bernard gerçi hâlâ bir "deneysel yöntem" den söz ediyordu, ama bu, aslında, bilim alanlarına göre çoğalıp çeşitlenmiş bir yöntemler bütününden başka bir şey değildi: "Keşifler yapmayı sağlayacak yöntem diye bir şey olamaz (...) Yalnızca, iyi yöntemler, doğanın bize vermiş olduğu yetileri geliştirmemizive daha iyi kullanmamızı öğretebilir, kötü yöntemlerse bunlardan yararlanmamızı engelleyebilir" (Claude Bernard, Deneysel tıbbın incelemesine giriş [İntroduction â l'ötude de la mödecine experimentale] 1, 2, 2).
1. Zihnin, bir gerçeğe ulaşmak ya da onu kanıtlamak üzere mantığa uygun bir biçimde işlemesi; düzenli düşünme; metot: Yöntem kuramdan farklıdır.
2. Bir sonuca ulaşmayı sağlayan ve mantığa uygun biçimde düzenlenmiş ilkelerin, kuralların, evrelerin bütünü: Bilimsel yöntem. Çözümleme yöntemi. Tedavi yöntemi.
3. Bir eylemi, bir işi, bir etkinliği sonuca götürmek için akla uygun olarak izlenen yol; sistem: Hiçbir çalışma yöntemin yok. Anketlerde bu yöntem pek güvenilir sonuçlar vermiyor. Bana, onu tavlayacak iyi bir yöntem söyle.
4. Şu ya da bu üretimi, etkinliği vb. gerçekleştirmeyi sağlayan yolların, usullerin tümü (genellikle çoğul kullanılır): Tarımsal yöntemler. Satış yöntemleri.
*Fels. Düşüncenin ve çalışmanın bir amaca göre düzene konulması. (Bk. ansikl. böl.) || Deneysel yöntem, olayları gözlemlemek, onlardan varsayımlar çıkarma ve bu varsayımların sonuçlarını düzenli ve nesnel bir sınamayla doğrulama yolu.
*ikt. Herhangi bir imalatın, üretimin, etkinliğin gerçekleştirilmesini olanaklı kılan teknik, işlem biçimlerinin tümü; işlem biçimleri: Tarımsal yöntemler, sınai yöntemler Satış yöntemleri. (Eşanl. METOT, USUL, YOL.)
*Kim. ve Teknol. Bir kimyasal tepkimeyi gerçekleştirmek ya da malzemelerin işlenmesini sağlamak amacıyla izlenen yol, usul. || Kuru yöntem, sıvı madde kullanmadan işlem gerçekleştirme yolu. || Yaş yöntem, sıvı bir ortamdan yararlanarak ya da çeşitli çözücüler kullanarak işlem uygulama biçimi.
*Ormanc. işletme yöntemi, amenajmanla belirlenen ve ağaç topluluğunun en iyi koşullarda işletilmesini ve yenilenmesini sağlamaya yarayan yöntem. (Ormancı başlıca iki işletme yöntemi arasında seçim yapacaktır: baltalık ve koru ormanı. Baltalıkta yenilenme kütükten fışkıran sürgünlerle, koruda yenilenme tohumla sağlanır.)
*ANSİKL. Fels. Yöntem kaygısı Platon la başladı: “Ne türden olursa olsun, bir şeyin doğasını incelemek için, bu tarzda davranmak, yani yöntemli bir biçimde bilinmek ve başkalarına öğretilmek istenen şeyin önce basit mi, yoksa karmaşık mı olduğunu düşünmek; sonra, eğer basitse, onun niteliklerini, ne üzerinde ve nasıl etkili olduğunu anlamaya çalımak gerekmez mi?†(Phaidros, 270). Aristoteles'te yöntem genellikle keşfetme olanağı sağlayan şeydir, ama bazen bilginin kendisiyle özdeşleştiği de olur: "Bütün sanatlar, zihnin bütün yöntemli araştırmaları ve aynı zamanda bütün eylemlerimiz [...] erişmeyi istediğimiz bir iyiliği her zaman hedef alıyor gibidir†(Aristoteles, Ethika Nikomakheia [Nikhomakos ahlakı], 1,1,1). Fakat, Aristoteles'te evrensel bir değer taşıyan, bütün bilimler için geçerli olan bir yönteme rastlanmaz, çünkü her bilim kendi konusu tarafından belirlenmiştir ve kendine özgü bir yöntem kullanır. (-» CİNSÃLERİN AKTARILMAZLIĞI.)
Fakat, yöntem kavramının en yaygın olarak içerdiği öğe düzenli bir biçimde izlenecek bir yön, bir yol fikridir. Bunun için, yöntemin, titiz bir biçimde uyulduğu takdirde bilgiyi artırma olanağını sağlayan bir program olarak anlaşılmasında şaşılacak bir yan yoktur: "Bazı düşünce ve kurallardan bir yöntem oluşturdum; bu yöntemle bilgimi derece derece artırabileceğimi ve onu yavaş yavaş yükseltebileceğimi sanıyordum" (Descartes, Metot üzerine konuşma, 1, 3). Böylece, Descartes ilk kez yöntemi, tek ve evrensel bir şey olarak, aklın kendisi olarak gösteriyordu, "imdi, yöntemden, bazı kesin ve kolay kuralları anlıyorum; öyle ki, bu kurallara tam olarak uyan herkes, onlar sayesinde hiçbir zaman yanlışı doğru sanmaz ve gereksiz zahmetlere girmeksizin doğru bilgiye erişebilir" Aklın idaresi için kurallar [Rögles pour la direction de l'esprit], 4). Bu tür evrensel bir bilgi yöntemi kurma isteğine Leibniz'de de rastlanır.
Gerçekten de; Leibniz, bir evrensel yöntem fikrini en çok savunan filozoflardan biridir: Leibniz, nasıl tıp bütün vücutlar için aynı ise, yöntemin de ("aklın tıbbı†olarak) bütün akıllar için aynı olduğuna ve onların hepsini hakikate ulaştırabileceğine inanıyordu. “Tüm bilimleri, bir Okyanus sayabiliriz. Bütün, her yerde sürekli, kesintisiz ve bölüntüsüzdür, ama insanlar ancak onun bazı bölümlerini kavrarlar ve bunlara işlerine geldiği gibi adlar verirler†(İnsan zihni üzerine bir araştırma [Nouveaux Essais sur l'entendement humain], 4,13, 1). Leibniz'in, ars combinatoria*'sında öğelerini ve evrensel karakteristiğini verdiği bu yöntem, Descartes'ın mathesis universalis düşüncesine benzetilebilirse de, Leibniz'in, Descartes'ın apaçıklığa ve doğal ışığa (akla) çağnda bulunmasını şiddetle eleştirmesiyle ondan ayrılır.
Yöntem kavramının evrimi, HegeTle birlikte başladı. Hegel'e göre, "yöntem, bütünün katıksız özselliği içinde açıklanan yapısından başka bir şey değildir" (Tinin görüngübilimi [Phânomenologie des Geistes], "Önsözâ€). Bu demektir ki, yöntem, deneyin içeriğinden ayrı ve deneyden önce gelen biçimsel bir gerçeklik değildir: o, kendini açıp yaymış durumuyla içeriğin ta kendisidir. Bu nedenle yöntem, spekülatif mantıkta açıklanır ve onun yeri orasıdır (spekülatif mantık, eski metafiziğin yerini aldığı ölçüde). Şu halde, “felsefe biliminin hakiki yöntemi olabilecek tek şey üzerine daha geniş ve kesin bilgiler verme işi mantığa düşer; çünkü yöntem, bu mantığın kendi iç hareket biçimi hakkındaki bilinçtir" (Wİssenschaft der Logik [Mantık bilimi], "Girişâ€).
Diyalektik ve maddeci düşüncenin ortaya çıkmasıyla birlikte, yöntemin, akıl tarafından bilgilerini artırmak amacıyla keyfi, bir biçimde kurulmuş bir kurallar bütünü olduğu düşüncesi son buldu. Nitekim manoçılık, yöntemi, bazı ilkelere göre ve belli bir düzen içinde çözümleme ve inceleme biçimi olarak tanımlamakla birlikte, bu ilkeleri ve bu düzeni doğal ve tarihsel nesnel gerçeklikten ayırmaz: "Yazar, bir araştırma yöntemi adını verdiği ve benim onu kullanış tarzımı takdirle karşıladığı şeyi büyük bir doğrulukla tanımlarken, diyalektik yöntemi tanımlamaktan başka bir şey yapmamaktadır. Elbette ki, açıklama yolu, araştırma yolundan biçimsel bakımdan farklı olmak zorundadır. Araştırma, konuya bütün aynntılarıyla egemen olur, onun çeşitli gelişme biçimlerini çözümler ve bunlann iç bağlılığını keşfeder. Bu iş tamamlanınca ve ancak o zaman, artık gerçek hareket, bütünü içinde anlatılabilir. Eğer bu başanyla yapılırsa, yani maddenin yaşamı onun ideal kopyası içinde yansımış hale gelirse, ortaya çıkan görüntü insanda a priori bir inşa sanısı doğurur.â€
Hegel'e göre, idea adı altında kişileştirdiği düşünce; gerçekliğin yaratıcısıdır; gerçeklik, yalnızca ideanın görüngüsel bir biçimidir. Bana göreyse, bunun tersine, düşüncenin hareketi, gerçek hareketin insan beynine taşınmış ve aktanlmış bir yansısından başka bir şey değildir" (Marx, Kapital [alm. 2. bas], sonsöz).
XIX. yy.'ın ikinci yarısında tek bir yöntem düşüncesi büsbütün ortadan kalktı. Bilim düşüncesinin bunda büyük katkısı oldu. Claude Bernard gerçi hâlâ bir "deneysel yöntem" den söz ediyordu, ama bu, aslında, bilim alanlarına göre çoğalıp çeşitlenmiş bir yöntemler bütününden başka bir şey değildi: "Keşifler yapmayı sağlayacak yöntem diye bir şey olamaz (...) Yalnızca, iyi yöntemler, doğanın bize vermiş olduğu yetileri geliştirmemizive daha iyi kullanmamızı öğretebilir, kötü yöntemlerse bunlardan yararlanmamızı engelleyebilir" (Claude Bernard, Deneysel tıbbın incelemesine giriş [İntroduction â l'ötude de la mödecine experimentale] 1, 2, 2).
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR