Zülfikar özel, isim Arapça £u'l-fi®¥r Hz. Muhammed'in Hz. Ali'ye armağan ettiği, ucu ikiye ayrılmış kılıç. Prof...
Zülfikar
özel, isim Arapça £u'l-fi®¥r
özel, isim Arapça £u'l-fi®¥r
Hz. Muhammed'in Hz. Ali'ye armağan ettiği, ucu ikiye ayrılmış kılıç.
Prof. Dr. Zülfikar Durmuş
Prof. Dr. Hamza Zülfikar
Rüyada Zülfikar Görmek
ZüLFİKAR
Zülfikar (Arapça ذو الÙقار â€, Farsça ذوالÙقار â€), İslâm peygamberi Hz Muhammed'in damadı, amcasının oğlu ve Dört Büyük Halife'den biri olan Hz Ali'nin çatal şeklinde iki başlı kılıcının adıdır.
Kelime anlamı olarak, "sahip" anlamındaki "zû" ile "omurga,boğum" anlamına gelen "fekĞr" kelimelerinden oluşan zülfekĞr, Türkçe'ye zülfikar şeklinde geçmiştir. Bedir Muharebesi sonrasında, yedi karış uzunluğunda ve bir karış kalınlığında olan kılıç savaş ganimeti olarak İslâm peygamberi Muhammed' e geçmiş ve kendisi kılıcı Ali' ye verene kadar kullanmıştır. Merzûk es-SakĞ«l adında bir usta tarafından yapıldığı rivayet edilen kılıç, genel kabule göre Bedir'de öldürülen Âs b. Münebbih'e aittir. Kılıcın Ali' ye ne zaman verildiği kesin olarak bilinmemekle birlikte genel olarak Uhud Muharebesi'nde verildiği kabul edilmektedir.
Ali'nin Uhud Savaşı'nda Kureyş'in önde gelen savaşçılarından dokuz kişiyi öldürdüğü, bu savaşta bedeninden yetmiş yara alarak son ana kadar Muhammed'i savunduğu, bu sebeple de Cebrail'in, “Zülfikar'dan keskin kılıç, Ali'den büyük yiğit yoktur.†(“Lâ fetâ illâ Alî, lâ seyfe illâ zülfikĞrâ€, Arapça لا Ùتى الا على لا سي٠الا ذوالÙقار â€) dediği rivayet edilir.
Kılıcın akıbeti konusunda da çeşitli rivayetler bulunmaktadır. Ali ve onun soyundan gelenlere intikal eden kılıç, daha sonra Abbasi ve Fatımi halifeler arasında el değiştirdikten sonra 11. yüzyılda ortadan kaybolmuştur.
Caferilik'te ise bu kılıç, on ikinci ve "son İmam" olan El-Mehdi'de bulunmaktadır.
Zülfikar (Arapça ذو الÙقار â€, Farsça ذوالÙقار â€), İslâm peygamberi Hz Muhammed'in damadı, amcasının oğlu ve Dört Büyük Halife'den biri olan Hz Ali'nin çatal şeklinde iki başlı kılıcının adıdır.
Kelime anlamı olarak, "sahip" anlamındaki "zû" ile "omurga,boğum" anlamına gelen "fekĞr" kelimelerinden oluşan zülfekĞr, Türkçe'ye zülfikar şeklinde geçmiştir. Bedir Muharebesi sonrasında, yedi karış uzunluğunda ve bir karış kalınlığında olan kılıç savaş ganimeti olarak İslâm peygamberi Muhammed' e geçmiş ve kendisi kılıcı Ali' ye verene kadar kullanmıştır. Merzûk es-SakĞ«l adında bir usta tarafından yapıldığı rivayet edilen kılıç, genel kabule göre Bedir'de öldürülen Âs b. Münebbih'e aittir. Kılıcın Ali' ye ne zaman verildiği kesin olarak bilinmemekle birlikte genel olarak Uhud Muharebesi'nde verildiği kabul edilmektedir.
Ali'nin Uhud Savaşı'nda Kureyş'in önde gelen savaşçılarından dokuz kişiyi öldürdüğü, bu savaşta bedeninden yetmiş yara alarak son ana kadar Muhammed'i savunduğu, bu sebeple de Cebrail'in, “Zülfikar'dan keskin kılıç, Ali'den büyük yiğit yoktur.†(“Lâ fetâ illâ Alî, lâ seyfe illâ zülfikĞrâ€, Arapça لا Ùتى الا على لا سي٠الا ذوالÙقار â€) dediği rivayet edilir.
Kılıcın akıbeti konusunda da çeşitli rivayetler bulunmaktadır. Ali ve onun soyundan gelenlere intikal eden kılıç, daha sonra Abbasi ve Fatımi halifeler arasında el değiştirdikten sonra 11. yüzyılda ortadan kaybolmuştur.
Caferilik'te ise bu kılıç, on ikinci ve "son İmam" olan El-Mehdi'de bulunmaktadır.
YORUMLAR