Algı Yönetimi

Idrak Yönetimi MsXlabs.org Idrak Nedir? [1] Idrak, 'bireyler tarafınca hisleri yardımıyla edindikleri detayları idrak etmek ve...

Idrak Yönetimi
MsXlabs.org




Idrak Nedir? [1]

Idrak, 'bireyler tarafınca hisleri yardımıyla edindikleri detayları idrak etmek ve içinde bulundukları dünyaya seviye vermek için, seçme, organize etme ve yorumlama işlemidir' şeklinde tanımlanmıştır.
1. Algının elemanları:
  • Algılayan
  • Idrak hedefi
  • Idrak şartları
2. Algılayanı etkileyen faktörler:
  • Şema: Bilginin daha önceki tecrübelere bağlı olarak organizasyonu ve yorumlaması.
  • Motivasyonel vaziyet: Idrak zamanında algılayanın gereksinimleri, değerleri ve arzuları.
  • Ruh Hali: Algılayanın, idrak zamanındaki duyguları.
3. Hedefi etkileyen faktörler:
  • Anlaşılmazlık: Belirsizlik. Belirsizlik artıyorsa, algılayan için doğru idrak etme zorlaşır.
  • Toplumsal Statü: Bir kişinin, bir cemiyet ya da organizasyondaki gerçek ya da algılanan pozisyonudur.
  • İzlenim Yönetimi: Başkalarına ait izlenimi ya da algılarını denetim etme teşebbüsüdür. Hedefler, algılayanın onlardan fazla gücü olduğu durumlarda, etkilemek için etkileme taktikleri kullanırlar. Bir takım izlenim yönetimi taktikleri, hedef idrak ve algılayan arasındaki davranışsal esleşme, kendini destekleme, durumsal normlara uymak, diğerlerini takdir etmek ya da tutarlı olmaktır.
Idrak ve Gerçeklik [2]

Sembollerin önemine değinen Freud sembollerin rüyalar yolu ile içsel dürtülerin yoğunlaştırılmış ve yer değiştirmiş hali olduğuna dikkat çekmektedir. Bu doğrultuda algılamanın gerçekleşmesi için bir uyarıcının belli başlı bir eşiği aşması gerekmektedir. Freud'un kuramlarına bakılırsa kişinin beklentileri ve istekleri algılanan uyarıcı ile ilgili olması gerekmektedir. Kısacası, neyin iyi mi algılandığı kişinin gereksinim ve beklentileri ile doğru orantılıdır. Algılar bununla birlikte bireylerin ve büyük grupların kullandığı semboller, tarih, yaşanılan yaşam ve bunlarla bağlantılı duyguların tesiri altında kalır. Semboller kimi süre elle tutulur nesneler olabildiği şeklinde, bir obje, mana ifade eden bir kelime, yaşayan bir kimse ya da tarihsel mana ifade eden bir şahıs de olabilir. Mesela, hilal sembolü Müslümanlar için pozitif anılar ve duyguları oynarken, aynı sembol kendini Hıristiyanlık ya da başka bir din ile özdeşleştiren kişiler içinde tam tersi hisleri doğurabilir. Bir başka örnek de Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Mustafa kemal atatürk olarak gösterilebilir. Türk toplumu için pozitif his ve fikirleri çağrıştıran ve Türk toplumu ile özdeşleştirilen Mustafa kemal atatürk, tarihsel geçmiş dikkate alındığında o dönem Türkiye'nin karşısında savaşan uluslara negatif çağrışımlar yapabilmektedir.

Tarih öncesi kabilelerden bu zamana kadar semboller arkadaş ve düşman arasındaki farkı göstermektedir. Aynı bölümde avlanan düşman kabileler değişik giyim kuşam şeklinde dış görünüm farklarına bakarak "diğeri"ni tanımakta güçlük çekmemekteydi. Kabile liderleri kurumsallaşmış din öğretisi benzeri liderin otoritesini güçlendirici ideolojilere sahiplerdi. Kabile lideri kimi süre din görevlisi ile siyasal liderin yönetimlerini birleştirebilmekte, kimi süre da kendisinin ideolojik fikirlerini onaylayacak ayrı bir din adamı grubuna yardım verebilmekteydi. Bu yüzden de kabile liderleri güçlerinin aleni görülebildiği semboller olan mabet ya da din merkezleri inşa etmiştir.

İnanç sembolleri inancın kendisini güçlendirebildiği şeklinde devamını da sağlamaktadır. Semboller grup içi ayrışmaya tesir edebilen bir unsur de olabilmektedir. Paylaşılan değerler ve tarih aracılığı ile bireyler belli başlı sembollere aynı ya da benzeri anlamlar yüklerler. Mesela dini semboller büyük gruplar içinde paylaşılmış anlamlar ifade etmektedir. Hilal, haç ve Hz. Davud'un yıldızı değişik gruplar için değişik anlamları sembolize etmektedir. Bir kişi hilal sembolüne pozitif mana ve hisleri yüklerken ötekileri aynı sembole negatif his ve düşünceler yükleyebilirler. Bu değişik anlamlandırma geçmişte yaşanmış olan travmatik deneyimlere ve kültürel kodlamalara bağlanabilir. Tüm bu tür durumlar bireylerin bildiri, sembol, başka insanoğlu ve başka ülkeleri iyi mi değişik algılayabildiklerini göstermektedir. İlerleyen bölümlerde anlatılacağı şeklinde algılarımız içinde bulunduğumuz toplumsal ortam, kültür, anane, yetiştiriliş seçimi ve kimlik doğrusu kendimizi iyi mi tanımladığımız ile şekillenir.

Günümüzde çevremiz algılarımıza yönelik pek çok bilgi membaı ile doludur. Çağdaş dünya enformasyon yüzyılı olarak da tanımlanmaktadır. İnternet, kablolu tv, uydu ve bilgi teknolojisindeki başka gelişmeler bir taraftan yaşamı kolaylaştırmakta ama öte taraftan da gerçek ve ilüzyon arasındaki farkın ayrılmasında güçlük yaratmaktadır. Medya bilgiyi depolayan ve aktaran araçlar olarak tanımlanmaktadır. Idrak yönetimi etrafında ele alındığında medya bilginin üretildiği, abartıldığı ve çarpıtıldığı bir araç olarak tanımlanmaktadır. Biçim değiştiren bilgi ise gerçeklik olmaktan çıkar ve bir simulasyon haline gelir. Gerçekliğin maskelenmiş yanlızca bir yansıması olan bu imgenin bundan sonra hakikat ile hiçbir ilgisi kalmaz, dezenformasyon halini alır. Walter Lippman'a bakılırsa idrak ve gerçeklik arasındaki yar çağıl dünya ile daha da genişleyerek, toplumsal, siyasal ve ekonomik yaşamın içindeki karmaşıklık kitle haberleşme-iletişim araçlarının zihnimizdeki imgeleri değiştirmesi ile hız kazanmıştır. Lippman, kitlelere sunulan söz ve imgelerin bir tür sanal gerçeklik yarattığını ve istenilen şekilde davranış geliştirmede etkili bulunduğunu anlatmaktadır. Bu açıdan idrak yönetimi teriminin bir tür yumuşak güç olarak kullanıldığını ve hedefinin gönülleri ve zihinleri fethetmek bulunduğunu söyleyebiliriz.

İnsan psikolojisinin dış etkenlere son aşama açık bir tabiatı vardır. Bu yüzden büyük firmalar, devletler, hükümetler, medya ve bilhassa de yasadışı örgütler kendi çıkarları için gerçekleri maniple ederek bize sunarlar. Gerçek bilginin maniple edilerek algıların yönlendirilmesinde tutumlarının değiştirilmesi arzulanan kişi, grup ya da cemiyet için mana ifade eden sembollere çoğunlukla başvurulmaktadır.

Gerçekliğin lügat anlamı "gerçek bir vaka, vaziyet ya da gerçek olayların bütünü" olarak tanımlanmaktadır. Öte taraftan idrak "algılamanın sonucu, zihinsel bir imge; duyu organları ile çevredeki etmenlerin algılanması; sezgisel şuur" olarak tanımlanmaktadır. Ruhsal bir pencereden bakıldığında idrak nesnelerin, vaziyet ya da olayların duyu organlarına iletilen uyarıcılar neticesinde bilincinde olma halidir. Bu vaziyet bellekten gelen farkındalığın dışındadır. Idrak alımlamadan sonrasında gelir. Bu yüzden de idrak hafıza ile bağlantılır. Freedman, Kaplan ve Sadock'a bakılırsa idrak karmaşık bir ruhsal ve toplumsal etmenler ile gerçekleşmektedir. Idrak ilkin şahsi değeler ile belirlenen dikkat ile başlar. Fert kendi değerleri doğrultusundaki vaka, şahıs ya da durumlara ilgi gösterir. Bu nedenle idrak ile sonuçlanan kişinin dikkatini çekmek için bir uyarıcıya gereksinim vardır. Beş duyu organı ile farkedilen uyaranların belleğe işlendiği, ordan da daha evvelde zihinde kodlanmış mesajlara dönüştürüldüğü söylenebilir. Kıymet yargılarımız, grup normlarımız ve grubumuzun ritüelleri bizlere ulaşan verileri anlamlı mesajlara dönüştürmede büyük rol oynarlar.

Bizlere ulaşan verileri kodlamak ve anlamlı bilgilere dönüştürmek vakaları ve çevremizi algılamamız ile sonuçlanır. Ama medya ve grup dinamikleri şeklinde dışsal suni faktörler bu sürece tesir ederek gerçekliği değişik bir biçimde algılamamıza yol açabilmektedir. Idrak iki basamaklı bir süreçtir. Birinci basamak kişinin gereksinim ve ilgi alanına bağlı olan seçici dikkattir. İkinci basamak ise, kişilerin duyu organları ile elde ettikleri verilere belli başlı anlamlar yükledikleri organizasyon basamağıdır.


Idrak Yönetimi
[2, 3]
Idrak yönetimi, ruhsal harekatla aynı mealde kullanılan bir kavramdır ve hedef kitlenin görüşlerini etkilemek için meydana getirilen aktivitelerin tamamını ihtiva eder. Amerikan ordusu tarafınca ortaya konmuş bir tanımdır. Amerikan Müdafa Bakanlığı tarafınca kavramlaştırılmış ve şu şekilde açıklanmıştır:

"İstihbarat sistemlerinin ve liderlerin resmi tahminleri, dış ilişkileri ve resmi eylemlerini etkilemenin yanında, toplumların duygularını, motivasyonlarını, etkilemek amacıyla meydana getirilen yayınlar ya da seçilen detayları ve göstergeleri inkar etme eylemidir."

Idrak yönetimi, insaların tutumlarını ve yansız düşünme kabiliyetlerini etkilemek için girişilen her türlü eylemi kapsar ve kamu diplomasisi, ruhsal operasyonlar, kamu bilgilendirme, aldatma ve gizli saklı fiil çalışmalarından oluşur. Bu kavram günümüzde halkla ilişkilerin mühim bir enstrümanıdır. Hedef kitleyi en kolay etkileyecek yöntem tespit edilip gene hedef kesime ulaşmanın en kolay yolu olan medya ile uygulanır. Etrafımızda olan bir çok mühim olayın öncesinde, esnasında ve sonrasında, ortaya çıkan bir çok vakada, iyi çalışılmış senaryolar dizisiyle gündem yönetimi, mevzu yönetimi ve idrak yönetiminin tüm süreçleri en ince ayrıntılarıyla hazırlanıp uygulanmaktadır. Tek hedef daha kolay yönetmek ve daha çok para kazanmaktır. Ama seçenek haberleşme-iletişim sistemlerinin-,metotlarının yaygın olarak kullanılması bu faaliyetlerin hızını kesmekte ve sürecin eskisi kadar kolay ilerlemesine engel olmaktadır.

Grupların tutum, davranış, mantık ve duyguları idrak yönetimi tarafınca etkilenmekte ve şekillenmektedir. Bu yüzden de idrak yönetimi bir tür ruhsal operasyon olarak da adlandırılabilir. Idrak yönetimi bununla birlikte stratejik iletişimin, kamu diplomasisinin, kısacası "spin" olarak malum halkla ilişkilerin de bir alt dalı olarak sınıflandırılabilir. İkna çabaları öncesinde ikna edilmek istenen kitlenin ruhsal olarak bu yeni duruma alıştırılması gerekmektedir. Mesela halkı uzaylıların varlığına inandırmak için ilk olarak ayda yaşamın var olduğu ile ilgili ikna emek harcamaları gerçekleştirilmelidir. Belli başlı bir süre geçtikten sonrasında etkilenmek istenen kitle ikna olabilir. Böylesi inanılmaz örnekler de olsa güncel hayatta ikna yöntemlerine çoğunlukla başvurularak toplumsal algılar istenilen yönde yönlendirilmiştir.

Idrak yönetimi teknikleri pazarlama ve reklamcılık sektörlerinde de çoğunlukla kullanılmaktadır. Mesela tv reklamlarındaki çekici ve güzel görünümlü insanoğlu hedef kitlenin pazarlanan ürünü satın almasında etkilidir. Bu reklamlar yanlızca ürünü satmakla kalmazlar bununla birlikte da ürünün içeriğini doğrusu ürünle beraber gelen yaşam tarzınıda satmaya çalışırlar. Bu mesajların altta yatan anlamı aslına bakarsak bir ürünü satın aldığımızda o ürün ile kimliğimizin bütünleşecek olmasıdır. Gene pazarlanan ve satın almamız için ikna edildiğimiz ürünler hedef kitle için büyük bölümü süre bir gereksinim değildir. Bu bağlamda modayı da toplumsal algıların gündelik hayatta yönlendirilme şekli olarak tanımlayabiliriz.

Algılar kişinin değerleri, grup normları ve ritüelleri ile şekillenmektedir. Bu yüzden algılar büyük bölümü süre beklentilerimiz ve daha evvelde kimliğimize kodlanmış enformasyondan etkilenmektedir. Bir başka deyişle görmek istediğimiz şeyi algılar, bir vakası ve bir nesneyi görmek istediğimiz şeklinde algılarız. İnsanlar gelecek algılarını etkileyen deneyimleri ve toplumsal çevreleri sonucunda türlü beklentiler geliştirirler. Fert ve grupların toplumsal beklentileri yaşam süresince şekillenir. Bu bağlamda her kültürün değişik beklentileri, vakaları ve "ötekileri" değişik bir algılayışları mevcuttur. Kültürümüz ve etnik kimliğimiz "diğeri" ile ilgili algılarımızı geliştirir. Toplumların karşılıklı algılarının oluşmasını idrak etmek için ulusal, etnik, dini, ideolojik ve kültürel doğrusu büyük grupları tanımlamak gerekmektedir. Büyük grup ortak duygusal davranışlar ile başkalarından ayrılan büyük insan toplulukları olarak tanımlanabilir. Her ne kadar büyük gruplar içinde yaşayan bireyler birbirleriyle asla tanışmasalar da "aynılık" unsuru ve aynı gruba ilinti ile birbirlerine bağlanmaktadır. Büyük grup kimlikleri türlü tutumlar, önyargılar, gelenekler ve değelere yatırımlar yaparlar. Tüm bu yatırımlar kişinin ait olduğu grup için pozitif ve pozitif olarak görülürken, başka grupların haiz olduğu özellikler ve değerler daha alt tarafta ve negatif olarak görülmektedir. Bu bağlamda, Volkan büyük grup kimliklerinin yedi temel hususi durumunu şu şekilde ifade etmektedir: pozitif duygularla bağlantılı imgelerle özdeşleştirilen paylaşılmış hazneler, paylaşılmış pozitif özdeşleştirmeler, ötekilerin negatif özelliklerin kimliğe dahil edilmesi, liderlerin özelliklerinin içselleştirilmesi, seçilmiş zaferler, seçilmiş travmalar ve grubu ifade eden semboller. Tüm bu büyük grup ile ilgili özellikler "diğeri"ni iyi mi algıladığımız ve "diğeri"nin bizleri iyi mi algıladığı ile bağlantılıdır. Çünkü algılar büyük gruplar içinde geliştirilen bir tür ritüellerdir. Grup kimliği bir nesilden ötekine aktarıldıkça liderler grubun diğeri grupları algılayışlarını etkileyebilirler. Bilhassa kriz dönemlerinde, ekonomik sıkıntılar ve kitlesel aşağılanmaların görüldüğü dönemlerde büyük grupların liderleri fertleri örgütleyerek diğeri olarak algılanan grupların günah keçisi duyuru edilmesinde etkili olurlar. Bununla ilgili olarak da idrak yönetimi Birinci Dünya Savaşı'nda ve Hitler döneminde meydana getirilen propaganda şeklinde cenk dönemlerinde genellikle kullanılmaktadır.



*****

Kaynak

1.

2.

3.
Belirtilen lardan derlenmiştir.







  • Idrak Nedir? Idrak Hakkında


  • Osmanlı yönetimi ile Cumhuriyet yönetimi arasındaki farklar nedir?


  • Kişilik Algısı ve Toplumsal Idrak



Idrak Yönetimi ve Toplumsal Medya

Son yıllarda sıkça söyleniş edilmeye başlanan idrak yönetimi terimi her ne kadar yakın bir süre diliminde ABD Müdafa Bakanlığına bağlı birimler tarafınca terminolojiye kazandırılmış olsa da söz mevzusu kavrama yüklenen içerik incelendiğinde oldukça eski bir yöntem olduğu anlaşılmaktadır. Zira idrak yönetiminin özünü “ikna ve inandırma faaliyetleri†oluşturmaktadır. Bu tabloda tarih süresince gerek fert bazında gerekse de kurumsal bazda hedef kitleleri etkilemek için bu yöntem kullanılagelmiştir.

Bu tabloda devletler bölgesel ve küresel bir güç olmak, iktidarlarının ve politikalarının meşruiyetini sağlamak için; kurumlar ve fertler itibarlarını yükseltmek, faydalarını maksimize etmek için hedef kitlelerini ikna etmenin ve onlara kendi gözlerinden dünyaya bakmalarını sağlamanın yol ve yöntemlerini aramışlar ve bu minvalde türlü stratejiler geliştirmişlerdir. Bu stratejiler cemiyet mühendisliği, ruhsal harekât, ikna etme, propaganda şeklinde terimler altında uygulanmış ama son yıllarda bu kavramların kamuoyunda negatif çağrışımlar yapmış olduğu düşüncesi ile kulağa daha hoş geldiği fikredilen kamu diplomasisi, yumuşak güç, saygınlık yönetimi, görüntü yönetimi, halkla ilişkiler ve idrak yönetimi şeklinde kavramlar servis edilmiştir.




Her ne kadar terminolojide kullanılan kavramların adı değişikliğe uğramış olsa da esas itibariyle bu yöntemlerin muhteviyatında ve temelde farklılık gösteren pek bir şey olmamıştır. Yalnız amaca götürmüş olan yolda kullanılan araçlar çeşitlenmiş ve değişen teknolojinin nimetleri kullanılmaya başlanılmıştır. Bir başka ifade ile erkek oyuncular arasındaki manipülasyona dayalı enformasyon savaşları dijital dünya üstünden kurgulanmaya başlanılmıştır. Bu uygulamalardaki genel amacın belirgin bir kitleyi kendi rızasıyla ikna etmek ve istenilen doğrultuda bir idrak oluşturmak olduğu genel kabul gören bir görüştür. Bu yönüyle idrak yönetimi, hedef kitleleri kendi çıkarları ışığında kandırmak ve onları kendi hedefleri ışığında kullanacakları birer öğe haline getirmek amaçlı bir haberleşme-iletişim disiplini olarak tanımlanmaktadır.

Idrak yönetimi teriminin mucidi olan ABD Müdafa Bakanlığı tarafınca kavramın tanımı ise şu şekilde yapılmıştır:

"Kitlelerin his, fikir, gaye, mantık, danışma sistemleri ve liderlerini etkileyerek seçili bilgilerin yayılması ya da durdurulması; bunun sonucunda hedef davranış ve düşüncelerinin hedefleyenin istekleri ışığında yönlendirilmesi. Idrak yönetimi gerçekler, yansıtma, yanıltma ve ruhsal operasyonların bir bütünüdür."

Bu tanıma bakılırsa grupların tutum, davranış, mantık ve duyguları idrak yönetimi tarafınca etkilenmekte ve şekillenmektedir. Başka bir ifade idrak yönetimi; yabancı ülkelerdeki hedef kitlenin, görüşlerini etkilemek için meydana getirilen aktivitelerin tamamını ihtiva eder. Bundan ötürü idrak yönetiminde ve benzeri kavramlarda makyavelist yaklaşım geçerli olmakta, doğrusu “amaca giden yolda her şey mubahtır†felsefesi temel alınmaktadır.

Devletler için idrak yönetiminin önemi; yabancıların her seviyedeki danışma birimleri ve liderleri de dâhil olmak suretiyle, bu ülkelerdeki geniş kitlelerin, kendi hedefleri ışığında tavır almaları ve resmi adımlar atmalarını sağlamak amacıyla, seçilmiş bilgi akışını ve somut belgeleri yönlendirerek ya da reddedilmesini sağlayarak, kitlelerin hislerini, güdülenmelerini, fikir sistemlerini tesir altına almaya ezberlemek için yürütülen eylemlerin tamamını kapsamasından lanmaktadır. Idrak yönetimi, gerek ülke içinde gerekse yabancı ülkelerdeki hedef kitlelerin görüşlerini etkilemek için meydana getirilen faaliyetlerin tamamını kapsamaktadır. Başarıya ulaşmış idrak etme yönetimi uygulamaları; türlü yöntemler kullanılarak gerçekleri yansıtma, operasyon güvenliği sağlama, gerçeği gizleme ve çarpıtma, ruhsal operasyonları yönetme şeklinde temel unsurların bileşkesinden oluşmaktadır. Bu kapsamda bilginin belli başlı çıkarlar uğruna manipüle edilip hedef kitleyi yönlendirmek amacıyla kullanılmasında idrak yönetimi stratejileri mühim bir paya haizdir. Bu yönüyle idrak yönetimi süreci, bilgi ve bilgilendirme üstüne gerçekleşen bir güç savaşı olarak karşımızda durmaktadır. Bu bağlamda akla geldiğinde bilgi akışının lehinde kontrolü sağlayabilen devletler ya da gruplar ruhsal üstünlüğü de elinde tutmaktadır.

Başka bir mühim nokta ise, tüm bu yöntemler uygulamaya geçtiğinde hedef kitle tarafınca kabul gören bir takım kelimelerin belirgin bir mana değişikliği yaşamasıdır. Modernite öncesi devrin sindirme ve korkutma aracı olan ve dünyaya meydan okuma anlamında stratejik bir güç olarak kabul edilen “silah ve asker sayısı†günümüzde devletlerin lehlerinde bir kamuoyu oluşturması için kafi olmadığı değerlendirilmektedir. üstelik bu unsurların kullanılması durumunda iyi mi yıkıcı sonuçlar doğurduğuna da tarih tüm çıplaklığıyla tanıklık etmektedir. Bu yüzden günümüzün savaşlarında hala kullanılmakta olan geleneksel silahlar bundan sonra yerini daha ucuz ve etkili bir yöntem olan bilgi ve idrak kontrolüne bırakmaktadır. Bu kapsamda algıyı yönetmekle görevlendirilen şahıs ya da birimler tarafınca hedef nüfusun istenen kıvama gelmesi için çok sayıda yöntem ve adım izlenmektedir. Ilkin herhangi bir mevzuda ikna edilmesi, değiştirilmesi ve etkilenmesi ihtiyaç duyulan hedef kitle detaylı bir şekilde çözümleme edilmekte, kuvvetli ve zayıf yanları ortaya konulmakta ve kırılgan noktalar tespit edilmektedir. Bir süre sonra elde edilmiş sonuçlara bakılırsa çarpıcı sözler ve propaganda temaları geliştirilmektedir. Bu aşamada medyanın da oyuna dâhil edilmesi ile beraber sanal gerçeklikler oluşturulmakta ve bundan ötürü gerçek ile kurgu içinde fark yapılması zorlaşmaktadır. Bu vaziyet Amerikalı Siyasetçi Henry Kissinger tarafınca “Bir şeyin gerçek olması pek o denli mühim değildir; fakat gerçek olarak algılanması çok önemlidir†şeklinde dile getirilmiştir. Kısacası, idrak yönetimiyle amaçlanan ikna-değişim-etki ilişkisi, gerçek ve kurgu arasındaki çizginin bulanıklaştırıldığı, hedef kitlenin oluşturulan sanal gerçekliklere inanmaya ikna edildiği, kelimelerin bilindik anlamından uzaklaştırıldığı ve kıyasıya bir enformasyon savaşının yaşandığı süreçleri temsil etmektedir.

Özetle modernite sonrası kavramsallaştırılan idrak yönetimi anlayışı ile beraber Çinli General ve Askeri Teorisyen olan Sun Tzu'nun ortalama 2500 yıl öncesinde ifade etmiş olduğu;

"Mükemmellik yüz savaşın yüzünü de kazanmak değildir. Aslolan maharet düşmana asla savaşmadan boyun eğdirmektir."

felsefesi egemen bir nazar açısıyla tekrardan gösterime sokulmuş ve geleneksel güç ve denetim mekanizmaları olarak malum tabanca ve askerden ziyade sanat, ilim, teknoloji ve bilhassa de toplumsal medya etkin bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır.

Toplumsal Medya
Geleneksel olan her şeyin anlamını yitirdiği, kavramların içinin boşaltıldığı, yeni olanın ise tedavülde kalma süresinin oldukça kısaldığı dijital bir çağda yaşıyoruz. Bu bağlamda süreçten en fazla etkilenen ve dönüşen kavramların başlangıcında ise geleneksel medya gelmektedir. Toplumsal medya, teknoloji dünyasında webin kendinden sonrasında gelen en büyük devrim olarak kayda geçti. Bu sanal platformda bulunduğunuz yerin, yaşamakta olduğunuz dönemin, en önemlisi gerçekte kim olduğunuzun hiçbir önemi yok ve bu mecrada yapabileceklerinizin sınırı net değildir. üstelik habere ulaşmaya çalışan her vatandaşın bununla birlikte bir haber membaı da olduğu yeni bir medya düzeni.

Bu yeni nesil medya yardımıyla fikir gümrükleri ortadan kalktı ve dünyanın herhangi bir noktasında yaşanmış olan gelişmelere anlık olarak yetişme imkânı dünyaya geldi. Başka bir ifade ile toplumsal ağlar üstünden gösterilen herhangi bir bilgi, hemen küresel boyutta yayılma ve kitleleri etkileme gücüne ulaştı. Bundan ötürü toplumsal medya, idrak yönetiminin en etkili ve en keyifli silahlarından birisi oldu. Kitle haberleşme-iletişim teknolojilerinin bireylere rahatça ulaşabilmesinin tabii bir sonucu olarak da hedef alınan kitleleri etkilemek daha kolay hale geldi. Hakikaten de bilgi teknolojisinde yaşanmış olan gelişmeler bir taraftan yaşamı oldukça kolaylaştırırken öte taraftan medya üstünden yürütülen idrak savaşları sebebiyle gerçek ve illüzyon arasındaki farkın ayrımı zorlaşmaktadır.

Walter Lippman'a bakılırsa idrak ve gerçeklik arasındaki yar çağıl dünya ile daha da genişleyerek, toplumsal, siyasal ve ekonomik yaşamın içindeki karmaşıklık kitle haberleşme-iletişim araçlarının zihnimizdeki imgeleri değiştirmesi ile hız kazanmıştır. Lippman, kitlelere sunulan söz ve imgelerin bir tür sanal gerçeklik yarattığını ve istenilen şekilde davranış geliştirmede etkili bulunduğunu anlatmaktadır. Bu ifadelerden de anlaşılacağı suretiyle, idrak yönetimi etrafında ele alındığında toplumsal medya, bilginin abartıldığı ve çarpıtıldığı bir araç olarak tanımlanmaktadır. Bu bağlamda toplumsal medya, “ortaya çıkaran sebep†olmaktan ziyade “kolaylaştırıcı/şekillendirici†rolüyle karşımıza çıkmaktadır. Ilk olarak, kendi menfaatleri ışığında idrak oluşturmak isteyenler tarafınca kurgulanan bilgilerin medyada devamlı tekrarlanması ile hedef kitlelerin hem algıları yönlendirilmekte hem de zihinleri, fikirleri şekillendirilmektedir. Bu süreçte yine edilen fikirlerin ters düşünceye haiz olan bireyler kendilerini yalnız ve dışlanmış hissederek çoğunluğun sesine katılma ihtiyacı duyarlar.

Bireylerin psikolojilerinin temelinde yatan bir gruba ilinti ve dâhil edilme duygusu bu aşamada kendisini göstermektedir. O şekilde ki, fikirleri ile toplumda aykırı duruma gelen bireyler bir süre sonrasında düşüncelerinde yanılıyor oldukları hissine kapılabilirler çünkü, toplumsal yaşamın bir gereği de kabul görmek ve bir gruba dahil olmaktır. Son yıllarda Ortadoğu ve Şimal Afrika devletlerinde domino tesiri icra eden yönetim karşıtı eylemleri, vatanımızda seyahat parkı vakaları etrafında yaşanılan hadiseleri bu yönüyle değerlendirmek gerekmektedir. Söz mevzusu vakalara ilişkin açılan bloglarlarda, oluşturulan feysbuk sayfalarında ve twitter ile meydana getirilen paylaşımlar neticesinde binlerce insan sanal âlemde örgütlenerek meydanlara çıkmışlardır. Resmi kurumlar ile aynı seviyeden seslenme imkânı veren toplumsal medya, bu süreçte kamuoyu ya da bireyler tarafınca etkili bir şekilde kullanılmış ve meydana getirilen tahrik ve dezenformasyonlarla kitleleri sokağa dökme mevzusunda enerjisini ve rüştünü kanıtlama etmiştir.

Netice olarak günümüzde toplumsal medya, politik, ekonomik ve toplumsal güç bahşeden bir araç pozisyonuna geldi. Alec Ross'un da vurguladığı şeklinde, son yıllarda jeopolitik güç dengelerinde “hiyerarşilerden, yurttaş ve/ya da yurttaş ağların doğru†bir yönelme görülmekte ve web de bunun hızında ve politik hareketlenmelerin büyümesinde katalizör görevi yapmaktadır.

Ulusal Idrak Yönetimimiz Iyi mi Kurgulanmalıdır?

Bugün bilhassa egemen güçler tarafınca bilgilerin çarpıtılmasına ve dezenformasyona bağlı olarak yürütülen idrak yönetimi kısa vadede etkili sonuçlar doğursa da uzun soluklu olmayacağı bir gerçektir. Zira, gerçeklerin bir gün ortaya çıkma şeklinde fena bir huyu vardır ve içinde yaşadığımız enformasyon çağlarında yalancının mumu yatsıya dahi varmadan sönmektedir. Bunun tabii bir sonucu olarak dünya ölçeğinde inandırıcılığınızı, güvenilirliğinizi kaybetmeniz ve yalnızları oynamanız kaçınılmazdır. Bu yüzden ilk olarak Türkiye, kuvvetli ve zayıf yanlarını bilerek hem büyük hem de sevilen ve sevilen bir ülke olmak için iç ve dış haberleşme-iletişim stratejisini oluşturmalıdır. Bunun yanı sıra yabancılar tarafınca sıkça kaşınan ve idrak saldırılarına açık olan iç problemleri süratli bir biçimde çözüme kavuşturmalıdır. Unutmamak gerekir ki algıyı yönetmek esasında iletişimi yönetmektir. Yüreğini iletişime katan, gönlü ile kafayı arasındaki haberleşme-iletişim kopukluğuna son veren bir Türkiye'nin yeryüzündeki algısı çok hızla değişecektir. Başarıya ulaşmış bir idrak etme yönetimi uygulamasının en tipik göstergelerinden birisi, uzun soluklu olması ve kalıcı tesir bırakmasıdır. Bu da doğrulara dayanmadan olmaz.

Türk milletini uyutmaya, aldatmaya ve algısını yönetmeye çalışan her türlü bilinçaltı kurgulamaya karşı caydırıcı yaptırımlar getiren “Ulusal Algıyı Koruma Kanunu†çıkarılmalıdır. Bilhassa toplumsal medyanın kabahat işleme anlamında imtiyazlı bir alandan çıkmasını elde eden yasal düzenlemeler ne olursa olsun yapılmalıdır.

Burada kastedilen toplumsal medyanın tamamen yasaklanması ya da sıkıdüzen uygulanması değildir. Toplumsal medya bundan sonra sanal bir kamusal alan haline gelmiştir ve iyi mi gerçek kamusal alanda kamu düzenine aykırı fiiller yaptırıma bağlanmışsa aynı vaziyet toplumsal mecralar de ilgilendiriyor olmalıdır. Bunun yanı sıra sağlıktan ekonomiye, kültürden millî güvenliğe her türlü küresel tehlikeyi algılayan, küresel medyanın idrak yönetimini izleyen ve ulusal refleksleri yöneten “Ulusal Idrak Yönetimi†kurulmalıdır. Bu kurum tarafınca yurt içindeki ve yurt dışındaki gelişmelerin takip edilmesi, muhatapların belirlenmesi ve tanımlanması, siyaset üretilmesi, politikanın uygulanması ve politikanın haberleşme-iletişim sürecinin yönetilmesi gerekmektedir.

Öte taraftan kitle haberleşme-iletişim araçları devamlı büyümekte ve kendini yenilemektedir. Günümüzde bu araçlara bağımlı olmamak ya da ondan uzak kalmak kolay değildir şeklinde gözükmektedir. Y ve Z kuşağı olarak adlandırılan yeni nesil, dünyayı radyo ve tv penceresinden değildir teknolojik devrimin yeni icatları olan akıllı cihazlardan takip etmektedir. Burada gördüklerine bakılırsa idrak oluşturuyor, karar veriyor ve uyguluyor. Bu sebeple gençler, dijital ortamlarda olası idrak zehirlenmelerine karşı korumasız bırakılmamalıdır. Bunun yolu ise toplumsal medyanın iyi yönetilmesinden geçmektedir. Burada Devletin görevi daha çok rehberlik etme, kolaylaştırma ya da yatıştırma şeklinde olmalıdır. Idrak yönetimini şansa bırakmak halkın algılarını başkalarına teslim etmek anlamına gelir.

Idrak yönetimi için gereksinim duyulan, dünya ile entegre fakat kendi değerlerini bilen, yaşayan, yaşatan, söylediği şeklinde yaşayan insan gücünün yetiştirilmesi için hususi bir program düzenlenmelidir. Bu bağlamda eğitim sistemi tekrardan gözden geçirilmeli ve lüzumlu değişimler yapılarak bir an ilkin hayata geçirilmelidir. Bu tabloda yeryüzündeki yeni dijital çağ ve genç demografik yapımız arasındaki yapıcı bağı kurmalıyız.

Bundan sonrasında toplumsal hareketlerin ve toplumsal olayların toplumsal medya ile beraber düşünülmesi gerekmektedir. Öte taraftan toplumsal vakalar bir sebep değildir sonuçtur. Bu yüzden toplumsal olayların oluşmasına sebebiyet veren siyasal, toplumsal, ekonomik ve kültürel sebepler iyi çözümleme edilerek katılımcı bir anlayışla çözülmeli ve bu konuların toplumsal medyada istismar edilmesinin ve toplumun sokağa dökülmesinin önüne geçilmelidir.


Harun ÖKSüZ
Mülkiye Müfettişi






Kaynak:msxlabs.org

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Algı Yönetimi
Algı Yönetimi
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/alg-yonetimi.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/alg-yonetimi.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content