CEP, -bi Ar. ceyb TDK, Türk Dil Kurumu 1. Çoğu zaman bir şey koymaya yarayan, giysinin belirgin bir yeri açılarak içine yerleşt...
CEP, -bi Ar. ceyb
TDK, Türk Dil Kurumu
1. Çoğu zaman bir şey koymaya yarayan, giysinin belirgin bir yeri açılarak içine yerleştirilen astardan yapılmış parça:
- â€Bayramın her günü gelirler, ellerini ceplerine sokarak dolaşırlardı.†-A. Kutlu.
2. Trafiği kolaylaştırmak, araçların durabilmesine olanak sağlamak için yaya kaldırımları ya da şehirler arası yolların kenarlarına meydana getirilen cep biçimindeki taşıt yanaşma yeri.
3. Cep telefonu:
- Seninle yarın cepten konuşuruz.
4. ask. Harp alanının bir yerinde düşmanın geriletilmesiyle ortaya çıkan taktik vaziyet, çökertme.
TDK, Türk Dil Kurumu
- â€Bayramın her günü gelirler, ellerini ceplerine sokarak dolaşırlardı.†-A. Kutlu.
2. Trafiği kolaylaştırmak, araçların durabilmesine olanak sağlamak için yaya kaldırımları ya da şehirler arası yolların kenarlarına meydana getirilen cep biçimindeki taşıt yanaşma yeri.
3. Cep telefonu:
- Seninle yarın cepten konuşuruz.
4. ask. Harp alanının bir yerinde düşmanın geriletilmesiyle ortaya çıkan taktik vaziyet, çökertme.
İphone cep telefonunun kilit kodu nedir?
Cep telefonlarının yarar ve zararları nedir?
Nokia 6300 model cep telefonun temaları açmıyor sebebi nedir?
cep ingilizcesi
1. pocket.
2. turnout, Brit. lay-by.
- astarý slang wallet.
-inden çýkarmak /ý/ to be far superior (to).
- defteri pocket notebook, pocketbook.
-i delik penniless, broke.
-ini doldurmak to fill one´s pockets, accumulate wealth.
-i dolu rich, loaded.
- feneri flashlight, Brit. torch.
- harçlýðý pocket money.
-ine indirmek/atmak/koymak /ý/ to pocket.
-i para görmek to begin having money in one´s pocket.
- saati pocket watch.
-ten vermek /ý/ to hisse (money) out of one´s own pocket.
- zýrhlýsý pocket battleship.
1. pocket.
2. turnout, Brit. lay-by.
- astarý slang wallet.
-inden çýkarmak /ý/ to be far superior (to).
- defteri pocket notebook, pocketbook.
-i delik penniless, broke.
-ini doldurmak to fill one´s pockets, accumulate wealth.
-i dolu rich, loaded.
- feneri flashlight, Brit. torch.
- harçlýðý pocket money.
-ine indirmek/atmak/koymak /ý/ to pocket.
-i para görmek to begin having money in one´s pocket.
- saati pocket watch.
-ten vermek /ý/ to hisse (money) out of one´s own pocket.
- zýrhlýsý pocket battleship.
YORUMLAR