Dünyanın kim bilir en hür ve en neşeli yaşayan fakat tarih süresince bir sürü sıkıntıdan geçmiş olan Çingeneler hakkında genel bilgilerin ve...
Dünyanın kim bilir en hür ve en neşeli yaşayan fakat tarih süresince bir sürü sıkıntıdan geçmiş olan Çingeneler hakkında genel bilgilerin ve Çingenelerin yaşayışları hakkında bilgilendiren yazımız.
Avrupa’nın çeşitli yerlerinde, Şimal Afrika’da, İran ve ABD’da yaşayan, kendilerine mahsus bir sürü özellikleri olan eski bir kavimdir. Dillerinin Hintlilerinkiyle karşılaştırılması sonunda, asıllarının Hindistan’dan geldikleri sanılmaktadır. Çingeneler Hindistan’dan çıktıktan sonrasında dağılmışlar, bir bölümü Mısır’a, bîr kısmı da Avrupa’ya yayılmıştır.
Bizans tarihçilerine gore 835 senesinde Cenup Anadolu’da, Çukurova’nın kuzeyinde Anazarba şehrinde bir Çingene topluluğu bulunuyordu. X – XIV. yüzyıllar içinde İrandan gelen kalabalık Çingene toplulukları bir süre Suriye üstünde kaldıktan sonrasında Mısır’a, Şimal Afrika’ya geçtiler. Buradan da İspanya’ya, tüm Avrupa’ya yayıldılar. Daha başka, daha kalabalık topluluklar da Anadolu yolu ile Avrupa’ya dağıldılar.
Almanya’da Çingeneler ilk kez 1417’de, Fransa’da 1427’de, İtalya’da 1433’te görüldüler, buralardan da diğeri Avrupa memleketlerine uzandılar. XIV. yüzyılda İngiltere’ ye geçtiler, XIX. yüzyılda da ufak topluluklar halinde ABD’ya göç ettiler.
Çingeneler Avrupa’da ilk göründükleri vakit iyi karşılanmışlardı. Önceleri hükümdarlar tarafınca korunduktan başka Papalığın da himayesini elde etmişlerdi. Fakat kısa zamanda derhal her yerde Türkler’e casusluk yaptıkları bahanesiyle şiddetli baskıya maruz kaldılar. O denli ki XVI.-XVIII. yüzyıllarda çok ağır cezalara, hattâ ölüm cezalarına da mahkûm edildiler. Çocuk çalmak, insan eti yemekle suçlandırılıyorlar, her gittikleri yerde habis ırk olarak insanlık dışı bir biçimde lanetleniyorlardı.
XVI, yüzyılda İngiltere, Fransa ve Lehistan’da bunların toptan yok edilmesi için bir takım tedbirler alındı. Bu hareket daha sonraları İsveç ve Danimarka’da da alınan tedbirlerle devam etti. Aynı tedbirler XVIII. yüzyılda İtalya, Avusturya ve Rusya’da da alındı. Ama, XVIII. yüzyıl sonlarında barındırılmaları hususunda alınan tedbirlerle durumları birazcık düzelebildi. Bundan sonrasında Çingeneler bazı sanatlarla uğraşmaya başlayabildiler.
Çingenelerin Yaşayışları
Çingeneler çoklukla kabîleler halinde göçebe yaşamı yaşarlar. Her kabîlenin de mutlak hâkimi olan bir reisi vardır. Bulundukları memleketin âdetlerine, diline, kanunlarına, hattâ dinine dahi kolay alışırlar. Bununla birlikte kendi özelliklerini de her yerde muhafaza ederler.
Gövde yapılışı, dil, ahlâk ve âdetleri bakımından tüm Çingeneler birbirlerine benzerler. Evlenen Çingene erkeği kız tarafının mensup bulunmuş olduğu kabîleye girer, doğan çocuk da o kabîlenin malı sayılır. Erkekler evlenecekleri kızdan at, otomobil, çadır, çadır eşyası vs. benzer biçimde bir takım şeyleri drahoma olarak isterler. Adetlerin muhafazasına kabîlenin en yaşlanmış hanımı göz-kulak olur. Bu gelenekleri bozana verilen en büyük ceza kabîleden çıkarılma cezasıdır.
Çingeneler nisana doğru kışlaktan ayrılıp yaylaya çıkarlar. Ekime doğru da tekrardan kışlaklarına göçerler. Bulundukları memleketin dinini kabul ederlerse de, aslen o şekilde gözükürler, resmen İslâm ya da Hıristiyan olurlar, fakat aralarında gene kendi adetlerini devam ettirenleri de mevcuttur. Avrupa’da uzun vakit Kilise bu tarz şeyleri hakikî Hıristiyan yapmak için çok uğraşmışsa da başaramamıştır. Müslüman olan Çingeneler de camiye gittikleri, hattâ bazan imamları dahi bulunmuş olduğu halde, Evliya Çelebi’nin yazdığına gore, «kâfirlerle kızıl yumurta bölgeler, Müslümanlarla Kurban Bayramı, Yahudilerle de Kamış Bayramı yaparlar».
Çingeneler derhal her yerde bakırcılık, kalaycılık, at cambazlığı yaparlar. Memleketimizdekiler çoklukla maşa, kürek benzer biçimde ufak-tefek eşya yapmış olup satarlar, bayanları da fal bakar, kırlarda çiçek veyahut ilâç yapılacak ya da yenecek ot ve sebze toplar. Büyük bir bölümü da eskiden sokaklarda ayı oynatırlardı.
Nerede ise hepsinin uzaktan ya da yakından müzikle ilgisi vardır. Aralarında çalıp oynadıkları benzer biçimde bu durumu kendilerine meslek edinenleri de vardır. Avrupa’da Çingenelerden çok kıymetli müzikçiler yetişmiştir. İspanyol Çingeneleri çok güzel dans eder. Balkanlar’dakiler de güzel keman çalarlar.
Çingenelerin otomobil ve atlarla gezip göçebe olarak yaşamayanları şehirlere, kasabalara yerleşmişlerdir. Gene de şehrin her mahallesine dağılmayıp ayrı bir mahallede otururlar. Böylelikle, kendi anane ve adetlerini muhafaza etmiş olurlar, giysileri derhal her yerde mahallî giysilere uygundur. Ahlâk anlayışları, cemiyet halindeki yaşayışları bir sürü yerlerde yadırganır.
YORUMLAR