Derviş Nedir?

Derviş Bir tarikata girerek, yaşayışını onun yasa ve törelerine uydurmuş kimse. Farsçada "kapı kapı dolaşan", "dilenc...

Derviş


Ad: derviş1.jpg


Bir tarikata girerek, yaşayışını onun yasa ve törelerine uydurmuş kimse.





Farsçada "kapı kapı dolaşan", "dilenci", "yoksul", Arapçada "yoksul, yoksul ve dilenci" anlamlarına gelir. Terim olarak, bir mürşidin ya da şeyhin manevî eğitiminden yararlanan kişidir. Dervişler mensup oldukları tarikatın esaslarına uygun şekilde taç ve hırka giyer, teber, asa, keşkül vb. taşırlardı. Tarikat vasıtasıyla kendilerini Tanrı'ya ve Peygamber'e bağladıkları inancında olan dervişler, bağlı bulundukları tarikatın adap ve erkânını yerine getirmeyi dinsel bir ödev sayarlardı.


İlk derviş topluluğu Kadiriye tarikatı içinde görülmeye başlar. Tanrı'ya ve Peygamber'e bağlanış; şeyh, mürşit ve pir vasıtasıyla olurdu. Tarikata giren derviş uzun bir süre giriş merasimine tâbi tutulurdu. Dervişler, Tanrı'yı anmak anlamına gelen zikir esnasında "vecd" ve "istiğrak" içinde coşarlardı. Her tarikatın ayrı bir zikir ayini olurdu. Mevlevîler gökyüzü yapar, Sadi tarikatının dervişleri ayaklarını yere vurur, dümbelek çalıp rakseder, Rufailer kızgın demirleri yalar, vücutlarına şiş batırır, Kalenderiler devamlı gezerlerdi. Hanım dervişler, zikirlerini kendi aralarında yapardı. "Bacıyanı Rum" adlı topluluğu hanım dervişler oluşturmuştu. Bektaşi dervişler boyunlarına ya da bellerine teslim taşı da denen kemer takarlardı.


Tekke ve zaviyelerin Cumhuriyet yönetimince kapatılmasıyla dervişlik ortadan kalktı.


Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi







  • Derviş Ali


  • Derviş Osman


  • Suat Derviş



DERVİŞ Nedir



Bir ayna getirip önüme koydu.

Gördüğüme inanamıyordum.




Aynaya yeniden yeniden baktım ve “Bu ben değilim.Ben yalnız bir balçık parçasıydım.â€

“Evet bu sensin!†dedi usta.

Senin üzüntü ve sorun diye gördüğün şeyler yardımıyla bu şekilde muhteşem bir fincan haline geldin.

Sünnîliğin kabul etmiş olduğu hakiki derviş yoksuldur. Bir hırka, bir lokma ile yetinir, kendi kendine yeterlidir. Miskinliğiyle övünür, fakat yoksulluğunu hiçbir süre çıkar sağlamanın bir aracı olarak görmez. İbrâhim ibn-i Edhem şeklinde el emeği ve alın teriyle geçinir. Gönlü varlıklı, eli açıktır. Varlıklı dahi olsa, servet gönlünde değildir elindedir. Her insana yardım eder, uğramış olduğu haksızlıklara tahammül gösterir, tüm insanları sever. Dövene karşı elsiz, sövene karşı dilsizdir. Yaratandan dolayı yaratılanı hoş görür. Yetmişiki millete bir gözle bakar, günahkâr insanlardan yüz çevirmez. Edepsizlerden dahi edep öğrenmeyi bilir.


Sa'dî'nin deyimiyle, "Derviş gönül ehlidir, Allah adamıdır. Çiğnendikçe daha iyi ürün veren toprağa benzer. Sempatik ve güzel yüzlüdür, soğuk tabiatlı ve asık suratlı değildir. Herkesi anlamaya ve derdine deva bulmaya çalışır. Ermiş ve ergin bir insandır. Dervişin eli, gönlü ve vücutları boştur; elinde mal, gönlünde mal edinme arzusu bulunmaz, bedeniyle günaha girmez. (Ahmed-i Câmî, s. 216)


Aslen dervişlik çok zor bir yoldur. Bu güçlük hakkıyla bilinseydi, kimse dervişliğe talip olmazdı. Yûnus Emre, "Sen derviş olamazsın" diye süregelen şiirinde bu hususu güzel bir biçimde dile getirmiştir. Bu şekilde fedâkâr ve idealist dervişler, Anadolu ve Rumeli'nin fethinde ve İslâmlaştırılmasında mühim hizmetler ifa etmişlerdir. (Barkan, 11, 279-353)


VI. (XII) ve daha sonraki yüzyıllarda ortaya çıkan Kâdiriyye, Rifâiyye, Kübreviyye, Şâzeliyye şeklinde tarikatlar da kendilerine özgü bir derviş tipi meydana getirmişlerdir. Bu tarikatlara giren müridler tarikat pîrine nisbetle anılırdı. (Kâdirî dervişleri, Rifâi dervişleri, Yesevî dervişleri şeklinde.) Bununla birlikte tarikatların yaygın olduğu çağlarda dahi belirgin bir tarikata bağlı olmayan derviş zümreleri mevcuttu. Tarikat ve tekke dönemindeki dervişlerin kendilerine özgü bir yaşam felsefeleri ve yaşama tarzları vardı. Özellikle geç dönemlerde ellerinde teber, âsâ, tesbih, keşkül, sırtlarında cübbe ve hırka kapı kapı dolaşıp dilenen, def çalarak ilâhiler okuyan, keramet gösterileri icra eden, gaybı bildiklerini iddia eden derviş zümreleri ortaya çıkmıştır.


Vâhidî 929'da (1523) yazdığı "Menâkıb-ı Hâce-i Cihân" adlı eserinde Edhemî, Câmî, Şemsî, abdal şeklinde isimler alan acaip kıyafetli, acayip davranışlı derviş zümrelerinden bahseder. "Kapılardan kovulmuş, toza toprağa belenmiş, insanların kıymet vermediği nice kimseler var ki, şu şey şu şekilde olacak diye yemin etseler Allah onları yalancı çıkarmaz." (Müslim, "Birr", 138, "Cennet", 48; Tirmizî, "Kıyâmet", 15, "Menâkıb", 54; "Menakıb", 54; İbn-i Mâce "Zühd", 36) meâlindeki hadisle, bu tip dervişlere işaret edildiği ileri sürülmüştür.


Mevlevîlik'te dedelik makamına gelen canlara derviş denir. Semâzenler de avrupada "dönen dervişler" diye bilinir. (Gölpınarlı, s. 367) Raks ve mûsikiye ehemmiyet veren dervişler yanında, bu şeklinde şeylerle asla ilgilenmeyenler de vardır.


Bir çok menkıbe, destan, fıkra, masal ve deyime mevzu olan dervişler, asırlar süresince toplumsal ve dinî yaşamın mühim bir parçası olarak varlıklarını sürdürmüşlerdi. Bugün de İslâm devletlerinde değişik derviş tiplerine rastlanmaktadır.




Derviş nedir

Allahü teâlâdan başka şeyleri kalbinden çıkarıp tüm âzâsıyla İslâm dîninin buyruk ve yasaklarına uyan, dünyâ malına gönül bağlamayan kimse.


Dervişlik, yalnız bir yere çekilip oturmak, gökte uçmak, dağda ve mağarada bulunmak değildir. Dervişlik, gönlü mâsivâdan yâni Allahü teâlâdan başka her şeyden çevirmektir. ( Ubeydullah-ı Ahrâr)


Derviş dünyâ ve âhirette mes'ûddur. Dervişten dünyâda sultan vergi almaz. Âhirette de Allahü teâlâ hesap sormaz. (Ebû Bekr Verrâk)


Dervişlik didükleri hırkayıla tâc değül, Gönlün derviş eyleyen hırkaya muhtâç değül.(Yûnus Emre)


derviş
Ad: derviş.JPG


(Farsçada “yoksulâ€, “dilenciâ€),
İslamda bir tarikata giren şahıs.


Tann bilgisine ve mutlak gerçekliğe ulaşmayı amaçlayarak tasavvuf yoluna girenlere, maddi dünyayla bağlarını kopararak yoksulluğu seçmeleri sebebiyle verilen derviş ismi, tüm iradesini şeyhine teslim etmiş şahıs demek olan mürit sözcüğü ile eşanlamlıdır.


Dervişlik, tarikatlara nazaran farklılık gösteren bir törenle gerçekleşir. Biat, el alma şeklinde deyimlerle de dile getirilen ve bağlanma, teslim olma anlamına gelen girişle beraber dervişliğe ilk adımını atan şahıs, içsel bir yolculuğa da başlamış anlamına gelir. Bu seyahat (seyrü sülük) süresince yol gösterici (şeyh, mürşit), dervişi (salik/yolcu) yolun (tarik) kuralları ve temel ilkeleri çerçevesinde eğitir, terbiye eder. Yolun sonuna ulaşan derviş, bundan sonra şeyhlik aşamasına hazırlanmış anlamına gelir.


Içsel yolculuğu esnasında tarikatın öngördüğü çileyi çeken dervişin, asla aksatmadan sürdürdüğü bir başka mühim uğraş da Tanrı'yı anmadır (zikir). Şeyh, dervişe yolunun benimsediği ölçülere uygun şekilde ve dervişin durumuna bağlı olarak zikir verir. Derviş, günlük ödevi sayılabilecek bu zikiri katı bir disiplin içinde yerine getirir. Bununla birlikte şeyhin denetiminde toplu zikirlere de katılmak zorundadır. Zikrin şekli, şu demek oluyor ki Tanrı'nın hangi adının anılacağı, gizli saklı ya da açık, oturarak ya da ayakta yapılacağı tarikatlara nazaran değişiyor. Bir takım tarikatlarda zikir, müzik ve dansla da desteklenir.


Yünden dokunan, uzun, yakasız, geniş ve önü açık bir elbise olan hırka, tüm dervişlerin değişmeyen giysisidir. Dervişleri birbirlerinden ayrıştıran ise, başlarına giyindikleri taçlardır. Taç rengi, şekli ve taşımış olduğu bir takım simgelerle dervişin hangi tarikata bağlı bulunduğunu gösterir.

: Ana Britannica


DERVİŞ
Ad: derviş2.jpg


a. (fars der, kapı, ve yüş, arayan, isteyen anlamında deryüş, dilenci'den derviş).

1. Bir müslüman tarikatına girmiş ve onun kurallarını, törelerini benimsemiş kimse. (Bk. ansikl. böl. Tasav.)

2. Yoksulluğu, çilekeşliği benimsemiş kimse.

3. Her şeyi hoşgörüyle karşılayan alçakgönüllü kimse.

4. Derviş hırkası, mevlevı tarikatından dervişlerin giyindikleri üstlüğe verilen isim.


—Esk. Derviş-i aba-pûş, aba giymiş derviş. ll Derviş-i dil-riş, gönlü yaralı derviş.


—Müz. Derviş borusu, XVII. yy.'da türk müziğinde kullanılmış, boynuzdan üflemeli çalgı.


—ANSİKL. Ed. Derviş masallarda masal kahramanlarının önüne Tanrı'nın elçisi olarak çıkar; onların dertlerine cevap bulur, yol gösterir; onları tehlikelerden kurtarmış olur. Evlatları olmayanlara büyülü elmayı verir, bu şekilde özlenen çocuk doğar. Doğan küçüklere isim koyar Tasavvufi divan ve halk şiirinde dervişler, haiz oldukları gizemli güçler, Tanrı'ya yakınlıkları, temiz kalplilikleri bu sebeple övülür. Çile çekmesi, elindeki asası, teberi, bir lokma bir hırkayla yetinmesi, su üstünde yürüyerek keramet göstermesi, dünya malına istekli olmaması, acıya katlanması vb. yönleriyle canlandırılır: Eşkum cihanı tuttu ben âb üzre yûrürem ll Derviş-i ışk-bâza kerâmet hemin ola (Gözyaşlarını tüm dünyayı kapladı; ben su üstünde yürürüm. Sevgi oyuncusu derviş için keramet bu olsun) [Ahmet Paşa], Başta Yunus Emre olmak suretiyle, tekke şairlerinin hepsi dervişti. Halk şiirinde derviş gönül zenginliği, kuvvetli sezgileri yönünden değerlendirilir: Her kime kim dervişlik bağışlana / Kalbi gide pâk ola gümüşlene (Yunus Emre). Uygar türk edebiyatında Binboğalar efsanesi (Yaşar Kemal), Saatleri ayarlama enstitüsü (A. Hamdi Tanpınar), Çalıkuşu (R. Nuri Güntekin), Miskinler tekkesi (R. N. Gûntekin) vb. yapıtlarda da dervişlerden söz edilir.


—Tasav. Derviş adayları herhangi bir tarikata alındıktan sonrasında, uzunca bir giriş (suluk) döneminden geçmek zorundaydılar. Lüzumlu olgunluk düzeyine ulaşmak, özbeniiklerini ve gururlarını yok etmek için dilenirlerdi. Dervişliği, mürşitlerinin yaptıklarının tıpkı yaparak, onlar şeklinde davranarak öğrenirlerdi. Zikr, tüm tarikatların ortak temel noktasıydı. Ayinlerde dervişler zikr esnasında cezbe durumuna girerek büyük bir dinsel coşkuyla kendilerinden geçerlerdi. Bağlı oldukları tarikatlara nazaran, bedenlerine şiş sokan, ateş üstünde yürüyen, diri akrep ve yılan yutan, cam kırıkları yiyen dervişler vardı. Hanım dervişlere Anadolu beylikleri döneminde Baayan-ı rum denilirdi. Dervişliğe tekke ve zaviyelerin kapatılmasını öngören 677 sayılı yasa ile son verildi (30 kasım 1925). Derviş tasavvufta "kapı eşiği†anlamına da gelir. Bu yüzden, dervişler kendilerini, eşik şeklinde ayaklar altında çiğnenmeye katlanabilen kişiler olarak görürler ve bu nedenle de kapılardan girip çıkarlarken çoğu zaman eşiğe basmayı tarikat törelerine aykırı sayarlar. Kendilerini Allah'a adadıkları için yoksulluğu tarikat ehli olmanın temel koşulu kabul ederler.

Kaynak: Büyük Larousse





  • Derviş Ali


  • Derviş Osman


  • Suat Derviş


 

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Derviş Nedir?
Derviş Nedir?
http://www.muhteva.com/wp-content/uploads/2017/04/57757d1478990946-dervis-nedir-dervis1.jpg
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/dervis-nedir.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/dervis-nedir.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content