entüisyonizm bilginin sezgiyle elde edilebileceğini korumak için çaba sarfeden öğretilerin genel ismi, hususi olarak bergsonculuk... entüisy...
entüisyonizm
bilginin sezgiyle elde edilebileceğini korumak için çaba sarfeden öğretilerin genel ismi, hususi olarak bergsonculuk... entüisyonizm , tümü idealist yapıda olarak, dört bilgi kendi alanında gerçekleştirilmiştir: felsefe, ruhbilim, törebilim ve matematik.
1) felsefesel entüisyonizm: fransız idealisti henri bergson’un öğretisi olarak bergsonculuk adıyla da anılır. bergson’a bakılırsa gerçeği saltık ya da saltığı gerçek olarak kavramaya sezgi denir. gerçeği direkt doğruya kavratacak sezgiden başka hiçbir yol yoktur. çünkü gerçek, özdeksel tabiat değildir, ruhsal tabiat, eş deyişle ruhsal yaşam ve tek sözle yaşamdır. yaşam evrenin kurtuluşuyla adım atmıştır ve özdeğin tüm engellerine rağmen yolunu açarak, onun durgunluğunu alt edip kimi yerde onu kımıldatarak akıp gitmektedir. bu kesintisiz, bölümsüz ve devamlı akışa bergson süre demektedir. işte bu sürenin bilgisini kavramak için bu süreyle beraber yaşamak, onun içinde olmak ve onunla beraber akmak gerekir ki bu konuyu ne us ne de ilim gerçekleştirebilir. çünkü us ve ilim sinematografik olarak çalışırlar. bergson’a bakılırsa ussal ve bilimsel bilgi sinematografiktir. bir film, ard arda dizilmiş durgun ve bölümsel resimlerden oluşur. us ve ilim, filmin akışını durdurarak bu resimleri tek tek incelerler ve bazı bilgiler saptarlar. ne var ki akışın bizzat kendisini, eş deyişle yaşamı hiçbir süre kavrayamazlar. demek ki us ve ilim, bir tek durgun ve bölünebilir olan özdek üstünde bilgi edinebilirler. bergson’a bakılırsa süre, uzay şeklinde özdeksel değildir. uzay özdekseldir, çünkü özdeksiz uzay ve uzaysız özdek (eş deyişle yer kaplamayan özdek) yoktur. oysa zamanı bölen, parçalayan, onu aylara ve yıllara ayrıştıran us ve bilimdir. us ve ilim, zamanı uzaya bağlamakla ( mesela ay ayın, yıl dünyanın uzayda yer değiştirmesidir.) onu özdekleştirmektedir. demek ki us ve ilim, hiçbir şeyi özdekleştirmeden inceleyemiyor. yaşamsal akışın eş deyişle sürenin kavranmasıysa özdekleştirilmeden gerçekleştirilmelidir, çünkü âgerçek süre, daima süre ismi verilmiş olan şeydirâ. bu konuyu kavrayabilecek olansa bir tek sezgidir. bergson’a bakılırsa sezgi, kendi bilincine varmış içgüdüdür. şu şekilde der: â içgüdüyü söyletebilseydik, yaşamın tüm gizemini çözerdikâ. şuur içgüdüde içkindir ve ruhsaldır. bundan dolayı de ruhsal yaşam akışını bir tek o kavrayabilir.
2) ruhbilimsel entüisyonizm: william hamilton ve iskoçyalılar tarafınca geliştirilmiştir. hamilton’a bakılırsa şuur, dış dünyayı, olduğu şeklinde ve araçsız olarak ( eş deyişle sezgiyle) kavrar ve us deneyüstü hakikatleri bizlere sezgi kanalıyla tanıtır. hamilton’un sezgi deyiminden anladığı bir tür dinsel vahiydir.
3) törebilimsel entüisyonizm: george moore, david ross, charlie broad, alfred ewing vb. düşünürler tarafınca geliştirilmiştir. bunlara bakılırsa iyilik, ödev vb. şeklinde törebilimsel kavramlar apaçık, araçsız elde edilmiş ve ama sezgiyle bilinebilen kavramlardır. ne toplumsal ne de doğasal yaşamdan çıkarsanamazlar. törebilimsel sezgiciliğin gayesi, burjuva ahlâkının değişmezliğini savunmaktır.
4) matematiksel entüisyonizm: brower, weyl, heyting vb. şeklinde düşünürlerce geliştirilmiştir. bunlara matematik, mantık, tanıtlama, mantıksal kesinlikle değildir, doğrunun sezgisel olarak kavranmasıyla gerçekleştirilir. sezgi, bunların dilinde, düşüncelerdeki ayrılıkları saptama kabiliyetidir. fikretmek demek sezmek anlamına gelir. mantık kurallarının uygulanabilir olup olmadıkları da sezgiyle saptanır.
YORUMLAR