güç tabiat bilimlerinde ve mühendislikte, birim zamanda meydana getirilen iş ya da aktarılan enerji miktarı. Meydana getirilen işin...
güç
tabiat bilimlerinde ve mühendislikte, birim zamanda meydana getirilen iş ya da aktarılan enerji miktarı. Meydana getirilen işin ya da aktarılan enerjinin (W), bu işin yapıldığı süre aralığına (t) kısmı olarak (Wİt) anlatılır.
Miktarı belirli bir iş, düşük kuvvetli bir motorla uzun sürede ya da yüksek kuvvetli bir motorla kısa sürede yapılabilir. Güç, birim zamandaki iş (enerji) miktarı olduğundan, güç birimleri de, iş (enerji) birimi bölü süre birimi olarak anlatılır. Bu birimlerin başlıcalan, ft.lb/da, erg/sn ve internasyonal birimler sisteminde güç birimi olan joule/sn'dir (simgesi W olan bu birim watt olarak adlandırılır). Bu birimler içinde, 1 erg/sn=10-7W ve 1 ft.lb/da=0,0226 W bağıntıları vardır. Güç, bir nesneyi hareket ettirmek amacıyla uygulanan kuvvet ile nesnenin bu kuvvet doğrultusundaki hızının çarpımı olarak da ifade edilebilir. Mesela kuvvet (F) kilogram birimi ile, hız (v) m/sn birimi ile ölçülüyorsa, güç (Fv) kilogram.m/sn birimi cinsinden bulunur.
Makinelerin çoğunda dönen miller vardır; mil üstündeki döndürme momenti T ile, milin açısal hızı da co ile gösterilirse, güç Tco olarak anlatılır. Moment çoğu zaman kilogram-metre (kilogram.m) birimiyle, açısal hız ise saniyede radyan (rad/sn) birimiyle ölçülür; bu durumda güç, gene kilogram.m/sn birimi cinsinden elde edilir.
Mekanik güçbirimi olarak kullanılan bir başka birim de beygirgücüdür.
: Ana Britannica
BAKINIZ
BAKINIZ
Fizik, iş, güç, enerji nedir?
Güç membaı nedir?
Nero'da güç ayarlama hatası ve çözümü nedir?
Güç
-cü
isim
1 . Fizik, fikir ve terbiye yönünden bir tesir yapabilme ya da bir etkiye direnebilme kabiliyeti, kuvvet:
"Zihin gücü. Yaşama gücü."- .
2 . Bir vakaya neden olan her türlü hareket, kuvvet, takat.
3 . Sınırsız, mutlak kalite:
"Tanrı'nın gücü."- .
4 . Büyük etkinliği ve önemi olan kalite:
"Paranın gücü."- .
5 . Bir cihazın, bir mekanizmanın iş yapabilme niteliği:
"Motorun gücü."- .
6 . Siyasal, ekonomik, askerî vb. bakımlardan tesir ve önemi büyük olan devlet, devletler toluluğu:
"Güçler dengesi."- .
7 . Bir millet, bir ordu vb.nin ekonomik, endüstriyel ve askerî potansiyeli:
"İnsan gücü."- .
8 . Bir toprağın verimlilik kabiliyeti.
9 . mecaz Yeterliliğini ve güvenilirliğini kanıtlamış kimse.
10 . coğrafya Bir akarsuyun aşındırma ve taşıma kabiliyeti.
11 . fizik Birim zamanda meydana getirilen iş.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- gücü kesilmek
- gücü yetmek
Birleşik Sözler
- güç birliği
- güç membaı
- etken güç
- artı güç
- elektromanyetik güç
- gizil güç
- iş güç
- kesintisiz güç membaı
- vurucu güç
- zırhlı güç
- dış güçler
- üretim güçleri
- bağlantı gücü
- beygir gücü
- beyin gücü
- düş gücü
- fizik gücü
- hayal gücü
- iş gücü
- makine gücü
- yaptırım gücü
- yargı gücü
- yasama gücü
- yaşama gücü
- yürütme gücü
- gücü gücüne
- var gücüyle
Güç
ödat
1 . Ağır ve yorucu emekle meydana getirilen, çetin, müşkül, efor, kolay karşıtı:
"Eski yazıyı öğrenmek güç bir işti."- .
2 . zarf Zorlukla:
"Kendini yatağa güç atmış ve sızıp kalmıştı."- Y. K. Karaosmanoğlu.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
güce sarmak (bir şey birinin)- gücüne gitmek
- gücüne koşmak
- güç gelmek
- güç mevkide kalmak
Birleşik Sözler
- gücü gücüne
- güçbeğenir
- zor bela
- dayanma gücü
güç ingilizcesi
1. difficult, hard.
2. with difficulty.
3. difficulty.
- beğenen hard to please, particular, exacting, fussy, fastidious.
- gelmek /a/ to seem difficult to (someone).
-üne gitmek /ın/ (for something) to hurt, offend.
-ü gücüne/-- halle just, barely, just barely, hardly, with the greatest difficulty.
-e sarmak to get hard (to do), become difficult.
1. difficult, hard.
2. with difficulty.
3. difficulty.
- beğenen hard to please, particular, exacting, fussy, fastidious.
- gelmek /a/ to seem difficult to (someone).
-üne gitmek /ın/ (for something) to hurt, offend.
-ü gücüne/-- halle just, barely, just barely, hardly, with the greatest difficulty.
-e sarmak to get hard (to do), become difficult.
zor bela
zarf
zarf
- Zorlukla, güçlük çekerek:
Tok ağırlaması (ağırlamak) güçtür (güç olur)
karnı doymuş bir hiç kimseye kolay kolay yiyecek beğendirilemez.
GüÇ
a 1. Bir canlı varlığın fizik kuvveti; fizyolojik çaba harcama kabiliyeti; kuvvet, takat: Muhteşem güce haiz bir hayvan. Dolabı çekecek gücü yok. Ulak tefek fakat gücü, kuvveti yerinde. Çocuk tüm gücüyle mumları üfleyip söndürdü. (Bk. ansikl. böl. ikonogr.)
2. Güçlüklere dayanma; görüşlerini, İsteklerini kabul ettirme kabiliyeti; azim, cesaret: Bir tasarıya tüm gücüyle karşı koymak. Bu acılara, sıkıntılara dayanacak gücü var mı?
3. Soyut bir şeyin insanı tesir altına alan özelliklerinin tümü; kuvvet, etkililik: Alışkanlığın gücü. Bir savın, inancın, bir yasanın gücü. Bir grevin caydırıcı gücü.
4. Bir fizyolojik etkenin, olgunun sertliği, onun kuvvet ya da sertlik derecesi: Rüzgârın gücü
5. Bir kimsenin, bir grubun, bir ülkenin, bir etkinliğin erki, tesiri, üstünlüğü: Bir siyası partinin, bir iktisadı sektörün gücü.
6. insan kuvveti, maddi kuvvet vb.: 10 bin kişilik güce haiz bir ordu. Bir ülkenin deniz gücü.
7. Etkileyebilecek, kendini benimsetebilecek her şey: Basın, demokrasilerde dördüncü güçtür. Ekonomik alanda güçler dengesi
8. Bir aygıtın, bir düzeneğin iş yapabilme niteliği: Motorun gücü.
9. Güç birliği, birkaç kişinin ya da kuruluşun bir görevi daha iyi yerine getirebilmesi için aralarında oluşturdukları ortaklık.ll Güçten düşmek, iş yapamamak, hareket etme kabiliyeti azal mak: Beslenmene itina göster, yoksa güçten düşersin. ll Gücü gücü yetene, hakka nazaran değil güce dayanılarak, güç kullanılarak: Gücü gücü yetene söz geçiriyor.
—Ask. denize. Vuruş gücü, bir cenk gemisinde bulunan topların tümü ve bunların toplam gücü.
—Ayırıcı ruhbil. Ayırıcı güç, bir testin ya da başka bir sınavın, başka bir değişkende başarı göstermiş olan ve başarı göstermiş olmayan öznelerin ayırımını yapma kabiliyeti.
—Balıkç. Suni olta kamışının bükülmeye karşı gösterdiği direnç. (Kamışın gücü, kabza düşey olarak sabitleştirildiğinde, uç halkası uzantısının kabza uzantısıyla 90°'lik bir açı yapmış olduğu sırada kamışın taşıyabildiği ağırlıkla belirtilir.)
—Boyac. Renklendirme gücü, başka pigmentlerle olan karışımına kendi rengine yaklaşan genel bir renk veren pigmentin özelliği.
—Denizbil. Gelgitin itici gücü, deniz yüzeyinde bulunan bir taneciğin (örn. deniz suyu molekülü), Yer'in merkezine nazaran yer değiştirmesini elde eden güç. (Belirli bir gökcisminin [Ay, Güneş] uyguladığı çekim ile eylemsizlik kuvveti çekiminin bileşkesine eşittir Herhangi bir yerde, gelgitin itici gücü, Yer'e oranla bozucu gökcisminin konumuna bağlı olarak, sertlik (genlik kıymeti) ve tekrarlanma sıklığı (gökcisminin gün başına denizi kabartma sayısı) bakımından değişmiş olur.
—Dilbil. üretici güç, bir dilbilgisinin, şu ya da bu organik dilin dilbilgisel cümlelerini üretme özelliği. (Bk. ansikl. böl.)
—Elekt. indükleyici özgül güç, göreli geçirgenlik (eski).
—Elektrotekn. Güç çarpanı, vvattla belirtilen etkin gücün, voltamperle belirtilen görünür güce oranı. (Sinüzoidal almaşık akımlar sözkonusu olduğunda, güç çarpanı, akım ile gerilim arasındaki faz kayma açısının kosinüsüne eşittir.)
Ani güç, almaşık akımda, gerilim ve akımın ani değerlerinin çarpımı. ll Bir santral biriminin tüketilebilir gücü, birimin bulunmuş olduğu gerçek koşullarda elde edilebilen en büyük elektriksel güç. (Bk. ansikl. böl.)
Çıkış gücü ya da yararlı güç, bir düzeneğin belirli bir şekilde ve belirli bir amaçla verdiği güç.
Dalgalanma gücü, sinüzoidal rejimde, ani güçle etkin güç arasındaki fark.
Doğru bileşen gücü, dengesiz üçfazlı rejimde, gerilimlerin ve akımların doğru bileşenlerine karşılık gelen güç.
Eşkutupsal güç. dengesiz üçfazlı rejimde, gerilimlerin ve akımların eşkutupsal bileşenlerine karşılık gelen güç.
Etkin güç, almaşık akım geçen bir devrenin ortalama gücü. (Sinüzoidal rejimde gerilim ya da elektromotor kuvvet ile etkin akımın, kısaca almaşık akımda, gerilimle aynı fazdaki bileşenin çarpımına eşittir.) [Bk. ansikl. böl.]
Evrik güç, dengesiz üçfazlı rejimde, gerilimlerin ve akımların evrik bileşenlerine karşılık gelen güç.
Karmaşık güç gerçek kısmı etkin güç, sanal kısmı tepkin güç olan ifade.
Soğurulan güç ya da giriş gücü, bir düzenek ya da bir düzenek kümesinin almış olduğu toplam güç.
Devamlı güç, saatlik güç, yol verme gücü, bir elektrik makinesinin, iletkenleri aşırı ısınmaksızın, gerek kalıcı şekilde, gerek bir saat süresince, gerekse neredeyse kalıcı bir rejimin elde edilmesi için mecburi birkaç dakika süresince verebildiği güç.
Tepkin güç, sinüzoidal rejimde, tepkin gerilim ile akımın etkin değerlerinin çarpımı. (Bk. ansikl. böl.)
Kaynak: Büyük Larousse
GüÇ
—Fels. Descartes ve Leibniz'e nazaran, kitleyle hız içinde, evrendeki bağlantıyı sakınan belli bir ilişki bulunduğunu belirten ilke. (CANLİ Güç de denir.) [Bk. ansikl. böl.] ll Hegel'e nazaran, bir şeyin, çeşitli belirlenimleri içinde bir ve tek kalmasını elde eden iç dinamizm. (Bk. ansikl. böl.)
—Fels. ve Topbil.
Emek gücü, marxçılara nazaran, mübadele edilebilir değerlerin kaynağını oluşturan, kıymet yaratıcı meta. (Bk. ansikl. böl.)
Toplumsal güçler, marxçılara nazaran, derslik mücadelelerinde kati rol oynayan sınıflar, derslik bölümleri ve toplumsal gruplar. (Bk. ansikl. böl.)
üretici güçler, marxçılara nazaran, üretim araçlarının tümü (üretim aletleri, hammaddeler ve bu tarz şeyleri kullanan emekçiler). [Bk. ansikl. böl.]
—Fiz. Bir cismin başka cisimlerle değiş tokuş yapmış olduğu enerjinin, bu alışverişin zamanına oranı. (Güç, enerjinin iletim hızını ya da birim zamanında iletilen enerji miktarını ölçer.) [Gücün SI birimi vvatt'tır (simge W); bu saniyede 1 joule'lük iş üreten güçtür. Bunun yanı sıra 735 watt değerindeki beygir gücü ve 745 watt değerindeki İngiliz horsepovver da (simge HP) kullanılır.]
—Havc. Destek güç taşıtı, motorları çalıştırmada lüzumlu enerjiyi sağlamak için bir batarya, bir türbokompresör ya da elektrik üreteç grubu taşıyan minik taşıt.
—Hidrol. Bir akarsuyun taşıma ve aşındırma kabiliyeti. (Bk. ansikl. böl,)
—Isıbil. Isıl güç, bir ısıtma aygıtının çoğu zaman bir standartla saptanan “nominal" koşullarda, birim zamanda sağlamış olduğu enerji miktarı.
—ida. huk.
Güvenlik gücü, kamu düzeninin sağlanması için hükümetin emrinde bulunan polis, jandarma, silahlı birlik benzer biçimde güçlerin tümü. (Bk. ansikl. böl.)
Kamu gücü, devletin tek yanlı iradesiyle emir ve yasaklar koyabilme, bu tarz şeyleri kabul ettirebilme ve gerekirse zor kullanarak uygulatma hakkı ve yetkisi.
—İkt. Aklama (ibra) gücü, bir paranın, borçlu tarafınca alacaklısından kabulü istenebilecek en yüksek tutarı. ll Paranın satın alma gücü, bir paranın, kendi vesilesiyle mal ya da hizmetler elde edilmesi bakımından ihtiva ettiği olanak. (Bk. ansikl. böl.)
—Mak. san. Bir makinenin nominal gücü. bir makinenin düzgüsel emek verme durumunda bir saniyede ürettiği iş miktarı. ll Fren gücü, bir makinenin dinamometrik frenle ölçülen gücü.
—Nörobiyol. Kas gücü, bir kas ya da kas grubunun kasılması esnasında gelişen güç. (Kol ya da bacak bölütleri yer değiştirmeden de bir dirence karşı kas gücü gelişebilir [eşölçülü kasılma] ve gelişen güç bilhassa kasın başlangıçtaki uzunluğuna bağlıdır. Yer değişiklik yapma halinde, durağan(durgun) bir gücün gelişmesi [izotonik kasılma], en yüksek gücün, kasın yer değişiklik yapma hızına bağlı bulunduğunu gösterir.)
—Nük. müh. Artık güç, bir reaktörün artık ısısına karşılık gelen güç.
—Opt. Bir optik aygıtla bir nesnenin görüntüsünü görme açısının, nesnenin uzunluğuna oranı. (Göz görüntü odağında bulunduğunda ya da görüş uyum gerektirmeden düzgüsel olduğunda, güç Mf ile anlatılır. Güç birimi diyopri'dir.)
—Ölçbil. Güç ölçme tezgâhı, gücü ölçülecek motorun yerleştirildiği salınımlı beden.
—Radyotekn. Eşdeğer izotrop ışıma gücü, bir antene verilen güç ile bunun belirli bjr doğrultudaki izotrop kazancının çarpımı.
—Savunm. Güç katmak, bir nükleer parçalanma bombasına, termonükleer tepkime sonucu nötron yürüyerek ve böylece parçalanma sürecini uyararak tepkimeye girme oranını artıran bir madde katmak. ll Güç kalımlı bomba, başlığında lityum hidrürler benzer biçimde termonükleer bir çekirdek bulunan nükleer bomba. (Kaynaşma elementleri parçalanma enerjisini artırır; bu elementleri taşımayan aynı boyutlu bir bombanın enerjisi daha düşüktür.)
—-Siber. Güç çarpanı, bir büyüklüğün öteki bir büyüklük üstündeki değişiklik etkilerini belirleyen çarpan; ikinci büyüklüğün öz değişimlerinin birinci büyüklüğe tesiri sıfır ya da göz önüne alınamayacak kadar küçüktür.
—Siyas. bil. Siyasal güç siyasal yaşamda direkt doğruya ya da dolaylı olarak rol oynayan ya da oynadığını ileri devam eden parti, sendika, dernek, baskı grubu, fikir akımı.
—Su ür. kül. Biyogenetik güç, balıklar için su çevresinin gıda kıymetini bulmaya yarayan niteliksel ölçme. (Bk. ansikl. böl.)
—Tanrıbil. Tanrısal güç, palamasçılıkta Tanrı'nın insan tarafınca algılanabilir gerçeklikleri (algılanamaz olan Tanrısal Oz' ün karşıtı).
—Teknol. Güç yardımlı kumanda düzeneği, bir makineyi, bir donanımı ya da bir otomobili (direksiyon, frenleme) kullanan kişinin uyguladığı kuvveti, dış bir enerjiden yararlanarak yükseltmeyi, ayarlamayı ya da yaymayı elde eden düzenek. (Eşanl. SERVOKUMANDA DüZENEĞİ.) ll Vfedek güç, bir motora verilen ek güç. (Eşanl. TAKVİYE GüÇ.)
—Yapış. Bir yapıştırıcının ya da bir yapıştırma ekleminin gücü, yem birleştirilmiş iki desteğin, bunlara ilk biçimlerini vermeye çalışan kuvvetlerin tesiri altında ayrılmasını önlemeye kafi ani yapışma gösteren eklem niteliği.
♦ güçler çoğl. a. Nüfuzlarını kullanan şahıs ya da gruplar: Demokratik güçleri harekete geçirmek.
Kaynak: Büyük Larousse
GüÇ
—ANSİKL. Dilbil. Bir dilbilgisel, sınırı olan bir kurallar bütününden yola çıkarak, sonsuz sayıda dilbilgisel cümleler bütününü üretebildiğinde zayıf bir üretici gücü vardır (ya da uygunluğu güçsüzdür denir). Ek olarak, böylelikle oluşturulmuş her cümleye, belirsizlikleri ve sözdizimsel bakımdan yakın sözceleri açıklamasını elde eden yapısal bir yayınlanma getirebildiğinde yüksek bir üretici gücü vardır (ya da uygunluğu güçlüdür denir).
—Elektrotekn. Bir santral biriminin elektriksel gücü. Aşınyük gücü, kısa bir süre süresince elde edilebilen sınır elektriksel güç, ihtimaller içinde en büyük güç ise, birimde devamlı rejimde gerçekleştirilebilen en büyük elektriksel güçtür. üretilen brüt güç, bir ya da birçok üretecin uçlarında tüketilebilen elektriksel güce denir. üretilen net elektrik gücü, üretilen brüt güçle, destek düzeneklerce soğurulan ve birimin transformatörlerinde yitirilen güç arasındaki farktır.
—Fels. Sadece dAlembert'in yapıtıyla bir sonuca ulaşan canlı güçler tartışması, Evren'de olduğu benzer biçimde korunan şeyin niteliği mevzusunda Descartes ile Leibniz arasındaki anlaşmazlıktan lanır. Descartes'a nazaran (Felsefenin ilkeleri), sözkonusu şey, hareketin niceliğidir (kısaca kitlenin hızla çarpımı); Leibniz'e göreyse; tersine, bu sadece canlı güç olabilir (kitlenin, hızın karesiyle çarpımı: mv2). Münakaşa yalnız dinamik alanını değil, tümüyle doğa ötesi alanını da ilgilendiriyordu: Leibniz, gücün, bedende bulunan tamamen gerçek bir şey bulunduğunu ve biçimle uzamın belirlenimlerine indirgenemeyeceğini ileri sürüyordu. Leibniz, bu bakımdan, Descartes'ın mekanikçi felsefesinin örtülü şekilde ihtiva ettiği dünya imgesinin güçsüzlüğünü ve sınırlılığını bilhassa belirtir ve Descartes'in reddettiği tözsel şekil benzer biçimde skolastik kavramlara bir anlamda tekrardan saygınlık kazandırmaya çalışır (hatta, Descartes'in, doğru bir güç anlayışı oluşturabilseydi, kesinlikle kendisinin kotarmış olduğu doğa ötesi öğretiye, öncesinden kurulmuş uyum öğretisine varacağını iddia edecek kadar ileriye gider): “güç, biçimle hareketin büyüklüğünden değişik bir şeydir. Bundan da anlaşılacağı benzer biçimde, bedende varlığı kabul edilen her şey, bazı çağıl düşünürlerimizin sandıkları benzer biçimde, yalnızca uzam ve bunun değişimleri değildir. Bunun için, onların dışladıkları bazı varlık ya da biçimleri tekrardan benimsememiz gerekir. Ve doğadaki tüm hususi vakalar her ne kadar, bunlardan anlayanlarca matematik ya da mekanik olarak açıklanabilirse de, cisimsel tabiatın ve mekaniğin genel ilkeleri gene de daha çok doğa ötesi ve geometrik niteliktedir ve cisimsel kitleden ya da uzamdan çok, görünüşlerin sebepleri benzer biçimde, bazı bölünmez biçimler ya da doğalarla ilgilidir†(Discours de metaphysique [Metafizik üzerine konuşma], 18).
Hegel, "güçâ€ten (Kraft) ne anladığını şu şekilde açıklar: "Bağımsızlıkları içinde alınan farklılıklar, dolaysızca kendi birliklerine; birlikleri, dolaysızca açılıp yayılmalarına; açılıp yayılmaları da, yine birliğe indirgenmelerine dönüşür. Güç denen, işte bu harekettir. Gücün momentlerinden biri [...], onun dışsallaşmasıdır; diğeri de [...] kendi içine itilmiş güç, ya da tam anlamıyla güçtür. Fakat kendi içine itilmiş güç, mecburi olarak kendini dışa vurur ve bu dışsallaşmış güç, hem kendi kendinde güçtür, hem de bu kendi-kendinde -varlık taki dışsallaşmadı" (Phânomeno- log{e des Geistes, “Bilinç").
—Fels. ve Topbil.
*Emek gücü. Bu, marxçı düşüncenin temel kavramlarından biridir. Marx bunu şu şekilde açıklar: “Bir metaın kullanım değerinden, mübadele kıymeti elde edilmek için, paralı adamımızın, dolaşım (geçerlilik) alanında, yanı pazarda, kullanım kıymeti mübadele değerinin membaı olabilecek bir meta bulmak mutluluğuna ermesi gerekir. Öyleki bir meta ki, onu tüketmek demek, iş gerçekleştirmek, dolayısıyla kıymet yaratmak olsun.
Hakikaten de, adamımız pazarda bu şekilde hususi niteliğe haiz bir meta bulur; bu metaın adı, iş kuvveti ya da emek gücüdür.
Emek gücü dendiğinde, insanoğlunun vücudunda, onun canlı kişiliğinde mevcud ve yararlı şeyler üretmek suretiyle harekete geçirilmesi ihtiyaç duyulan fizyolojik ve zihinsel yetilerin tümünü idrak etmek gerekir†(Kapital, 1,1,6). Marx, şunu ekler: "Şimdi emek enerjisini daha yakından incelememiz gerekiyor. Bu metaın da, başka her meta benzer biçimde, bir kıymeti vardır. Iyi mi belirlenir bu kıymet? üretilmesi için lüzumlu emek süresiyleâ€
Toplumsal güçler. Engels, bu güçleri şu şekilde tanımlar: "Cemiyet içinde etkili güçler, tıpkı tabiat güçleri benzer biçimde etkinlik gösterir: onları bilmediğimiz ve hesaba katmadığımız sürece, bu güçler kör, haşin ve yıkıcıdırlar. Fakat onları bir kere bildik mi, etkinliklerini, yönelimlerini, neticelerini bir kere kavradık mı, artık onları gittikçe daha çok irademize bağımlı kılmak, onlar' yardımıyla amaçlarımıza ulaşmak elimizde demektir†(Anti-Dühring, 3,2).
üretici güçler. Marx, Proudhon'un idealist anlayışının geçersizliğini gösterir: "Ezilen bir sınıfın varlığı, derslik uzlaşmaz lıkları temeline dayanan her toplumun yaşamsal koşuludur. Bunun için, ezilen sınıfın kurtuluşu, mecburi olarak yeni bir toplumun yaratılması anlamına gelir Ezilen sınıfın kurtulabilmesi için, daha ilkin elde edilmiş üretici kuvvetlerle halen mevcud toplumsal ilişkilerin, varlıklarını daha çok bir arada sürdüremez olmaları gerekir Tüm üretim araçları içinde, en büyük üretici kuvvet, devrimci sınıfın kendisidir. Devrimci öğelerin derslik olarak örgütlenmesi, eski toplumun bağrından doğabilecek tüm üretici güçlerin varlığını koşul koşar" (Felsefenin sefaleti). Marx, ondan sonra da şunu belirtir: "insanoğlu, hayatlarının toplumsal üretimi esnasında belirli, mecburi ve iradeleri haricinde ilişkilere, üretim ilişkilerine girerler; bu ilişkiler, onların maddi üretim güçlerinin belirli bir gelişme derecesine karşılık gelir (...) Gelişmelerinin belli bir aşamasında, toplumun maddi üretim güçleri mevcut üretim ilişkileriyle çelişkiye düşer†(Iktisat politiğin eleştirlsipe katkı).
—Fişekç, Güç, ya patlayıcı havan -sarkacı, ya da Trauzl blokları yardımıyla saptanır. Bu ikinci deneyde, güç, karşılaştırma sistemi biçiminde alınan ve 100 olarak kotlanan pikrik asidin gücüyle ölçülür. Bu da ergonomik kullanım katsayısını verir. Bunun bazı değerleri şunlardır: dinamit lokumu A: 155; tetril; 114,5; tolit: 94; şedit n° 5 A: 87.
—Hidrol. iki tür güç vardır.
1. brüt güç: eğimin ve derinliğin, dolayısıyla da hız ve debinin, yoğunluğunun ve türbülansın bir fonksiyonudur. Hemen hemen rakamlarla değerlendirilebilen bir kavram değildir;
2. net ya da gerçek güç, brüt güç bütünüyle ya da- kısmen suyun içindeki kştı malzemenin yük taşınmasında kullanıldıktan sonrasında aşındırma görevi meydana getirecek olan artık güç. Belli bir brüt güç ve taşınan katı malzemenin her bir boyutu için taşınan malzemenin miktarı belli bir sınırı aşamaz. Bu' sınır taşınan taneler küçüldüğü oranda yükselir Taşınan katı araç-gereç miktarının üst sınırına erişilmişse, net güç sıfırdır; bu sınır aşılmışsa doldurma (yatağın dolma sı) vakası görülür. Bununla beraber, kayalık bir akarsu yatağında katı araç-gereç miktarının başka bir alt sınır değerin altına düşmesi durumunda aşındırma gücü azalır; bu sebeple akarsu darbe ve parçalama malzemeleri bakımından yeterince yüklü değildir.
Debinin ve taşınan katı araç-gereç miktarının sık sık değişime uğraması kurulmuş olan dengeyi devamlı olarak bozar öyleki ki aşındırma ve doldurma fazlan birbirini izler. Sadece faz değişimleri ani değildir ve oldukça uzun bir mesafe süresince dağılmıştır.
—Isıl mot. ve Oto. Bir motor gücünün ayırtedici özelliklerini belirlemek için, bu güç değişik rejimlerde bir gözlem bankosunda ölçülür Motor gücü belirli bir silindir hacmi için silindir sayısına, rejim hızına, emek verme sıcaklığına, sıkıştırma oranına, dağıtım biçimine ve ayar düzenine, yakıt karışımına, ateşlemeye ve çevrime göre değişiklik gösterir.
—ida. huk. Meclis başkanlarının meclislerin güvenliğini sağlamak için haiz oldukları fiili müdahale hakları bir yana bırakılırsa, güvenlik gücü daima yürütme iktidarına tabidir Örgütlenmiş zor kullanma yetkisi yürütme organının tekelindedir; ne hususi kişiler, ne mahkemeler ve ne de yasama organı güvenlik güçlerini harekete geçirme yetkisine haiz değildir.
—ikonogr. Eskiler Hercules'i fizyolojik gücün temsilcisi sayarlardı. Gücü betimlerken bir çok kez Hercules'in özelliklerinden yararlanılırdı. Giotto gücü zırhlı ve aslan postundan miğfer takmış, minik bir kalkanın arkasına gizlenmiş olarak çizmiştir. Daha sonraki tablolarda Güç, başının üstünde ya da sırtında bir örs taşır ve elinde tuttuğu, duvarı çatlak bir kuleden, bir ejderhayı zorla çıkarır. Bu ikonografiye, Miraflores'te Castillalı Juan ll'nin, Nantes' da François II de Bretagne'ın mezarını (M. Colombe'un yapıtı), Saint-Denis'de Louis XII ve Henri ll'nin mezarlarını, Longuevılle düklerinin bugün Louvre'da bulunan mezarlarını (M. Anguier'nin yapıtı) süsleyen figürlerde de rastlanır. Güç, Botticelli tarafınca da resmedildi (Uffizi müzesi); Rubens'in Marie de Medicis'in yaşamı (Louvre) adlı tablosunun taslaklarında da kullanılan bir tema oldu. Gücün betimlendiği diğeri yapıtlar içinde Coyzevox'un (Versailles şatosu tırabzanı), Berruer'nin (Bordeaux Hakkaniyet sarayı), David d'Angers'nin (Marsilya Zafer takı) heykelleri sayılabilir.
—ikt. Paranın satın alma gücü. Fiyatların genel indeksi yükseliş yönünde değişme gösterirse, paranın satın alma gücü azalır. Bunun tersi de olabilir. Fakat bu sadece fiyat indeksi "dengeli" ise, kısaca ele alınan sürelerde ödemelere mevzu olan tüm mal ve hizmetlerin tutarı göz önünde tutularak hesaplanmışsa doğrudur. (TARTİLAMA.) Oysa, kullanılan indeksler, sadece azca sayıda malın fiyatını gösterir ve hepsi de dengeli değildir Bundan dolayı, paranın satın alma gücünün uğramış olduğu değişimler mevzusunda sadece kusurlu bilgiler elde edilebilir.
Enflasyon, fiyatların genel düzeyini değişikliğe uğratarak paranın satın alma gücünde azca ya da çok kuvvetli bir çöküntü oluşturur ve durağan(durgun) gelir (ücretler, emekli maaşları, ödenekler, kiralar vb.) sahiplerini zor bir duruma sokar. Onun için, bu benzer biçimde gelir sahipleri, iş sözleşmelerine bir oynak merdiven maddesi koydurmaya ya da bu maddeyi yasa diretmesiyle kabul ettirmeye çalışırlar.
—Su ür. kül. Biyogenetik güç. Çoğu zaman akarsular için kullanılan bu değerin ölçülmesi esnasında, besleyici fauna ve flora, akarsu kenarlarının dip yapısı, suyun fiziksel-kimyasal niteliği benzer biçimde pozitif yönde etkenler ve barajların bulunması, çevre kirlenmesi vb. benzer biçimde negatif etkenler hesaba katılır. Biyogenetik güç, balık üretim kapasitesi en yüksek sular için 10, en düşük sular içinse 1'dir.
Kaynak: Büyük Larousse
Fizik, iş, güç, enerji nedir?
Güç membaı nedir?
Nero'da güç ayarlama hatası ve çözümü nedir?
YORUMLAR