kabadayı isim (kaba'dayı) 1 . İyi dövüşen, korkusuz, kendine özgü namus kurallarının dışına çıkmayan kimse: "Ramazan, s...
kabadayı
isim (kaba'dayı)
1 . İyi dövüşen, korkusuz, kendine özgü namus kurallarının dışına çıkmayan kimse:
"Ramazan, sertliği, zulmü ile ün salmış bir kabadayı idi."- H. E. Adıvar.
2 . ödat, mecaz Yürekli:
"Doğrusu kabadayı çocuktur."- .
3 . halk ağzında Bir şeyin en iyisi, başta geleni:
"Bunun en kabadayısı yüz bin lira."- .
Birleşik Sözler
kaldırım kabadayısı
Kerem Kabadayı
Nikotil Zeus Kabadayı - Kimdir O
Zeus Kabadayı - Hayalim
KABADAYI sıf. ve a.
1. Gücüne güvenerek her insana meydan okuyan kimse için kullanılır: Akşam olunca mahallenin kabadayıları kahvenin önünde toplanırlardı. (Bk. ansıkl. böl.)
2. Kuvvetli güçlü, babayiğit: Kabadayı çocuktur, işi de iyi bilir.
3. Bir şeyin en iyisi, en önde geleni: Bunların en kabadayısı bile üç kiloyu geçmez.
—ANSİKL. OsmanlIlar döneminde neredeyse her mahallenin bir kabadayısı vardı. Kabadayılar ağırbaşlı, saygılı, kötülüklerden kaçınan ve anlaşmazlıkları çözüme bağlayan kişiler olarak tanınırlardı. Kendilerini mahallenin düzeninden görevli sayar, mahalle sakinlerinin sorunlarını çözümlemek için çaba gösterir, genç kızları ve hanımefendileri korur, delikanlıların fena alışkanlıklar edinmelerini, yanlış davranışlarda bulunmalarını önlemeye çalışırlardı Çoğu zaman tulumbalarda çalışır, tulumbacı reisi ya da ağası olurlardı. Mahallenin önde gelen kişileri tarafınca da korunur ve kollanırlardı. Tabanca taşımaz, gerektiğinde yumruklarıyla dövüşürlerdi Bu özellikleriyle bıçkınlar, külhanbeyler vb. ceberrüt takımından ayrılan kabadayılar zaman içinde tabanca taşımaya, fena alışkanlıklar edinmeye, diktatörlük halletmeye başladılar ve eski saygınlıklarını yitirdiler. Aralarında rekabet yüzünden çıkan kanlı kavgalar ve uygunsuz davranışları sebebiyle mahallenin huzurunu kaçırdılar ve çevreye korku saldılar. XIX. yy. sonlarına doğru sayıları azaldı ve ikinci meşrutiyetten sonrasında giderek ortadan kalktılar.
Kabadayıların kendilerine özgü bir giyinme biçimleri vardı. Bolca paçalı pantolon, yelek giyer, yemenilerinin topuklarına basar, feslerini öne ya da yana yıkarlardı. Ceketlerini tek omuzlarına atar, bir omuzlarını öne eğerek yürürlerdi. Son dönemlerde “yumurta topuk" adında olan yüksek ökçeli ayakkabılar ve "kırlangıç ense†denilen saç biçimi moda olmuştu Çoğu zaman ellerinde bir tespih bulunurdu.
Kabadayı, Trakya yöresinde, bilhassa Kırklareli ve çevresinde yalnız erkekler tarafınca ya da hanım adam beraber oynanan, karşılama türü bir halk oyunu. (Kollarını birbirlerinin omzuna atarak karşılıklı bağlı dizi oluşturan oyuncular ilkin minik adımlarla ağır ağır yürür, ondan sonra diziyi bozmadan çökme ve dönme figürlerine geçerler. Ağır bir ritimle süregelen oyun, bundan sonrasında giderek hızlanır.)
1. Gücüne güvenerek her insana meydan okuyan kimse için kullanılır: Akşam olunca mahallenin kabadayıları kahvenin önünde toplanırlardı. (Bk. ansıkl. böl.)
2. Kuvvetli güçlü, babayiğit: Kabadayı çocuktur, işi de iyi bilir.
3. Bir şeyin en iyisi, en önde geleni: Bunların en kabadayısı bile üç kiloyu geçmez.
—ANSİKL. OsmanlIlar döneminde neredeyse her mahallenin bir kabadayısı vardı. Kabadayılar ağırbaşlı, saygılı, kötülüklerden kaçınan ve anlaşmazlıkları çözüme bağlayan kişiler olarak tanınırlardı. Kendilerini mahallenin düzeninden görevli sayar, mahalle sakinlerinin sorunlarını çözümlemek için çaba gösterir, genç kızları ve hanımefendileri korur, delikanlıların fena alışkanlıklar edinmelerini, yanlış davranışlarda bulunmalarını önlemeye çalışırlardı Çoğu zaman tulumbalarda çalışır, tulumbacı reisi ya da ağası olurlardı. Mahallenin önde gelen kişileri tarafınca da korunur ve kollanırlardı. Tabanca taşımaz, gerektiğinde yumruklarıyla dövüşürlerdi Bu özellikleriyle bıçkınlar, külhanbeyler vb. ceberrüt takımından ayrılan kabadayılar zaman içinde tabanca taşımaya, fena alışkanlıklar edinmeye, diktatörlük halletmeye başladılar ve eski saygınlıklarını yitirdiler. Aralarında rekabet yüzünden çıkan kanlı kavgalar ve uygunsuz davranışları sebebiyle mahallenin huzurunu kaçırdılar ve çevreye korku saldılar. XIX. yy. sonlarına doğru sayıları azaldı ve ikinci meşrutiyetten sonrasında giderek ortadan kalktılar.
Kabadayıların kendilerine özgü bir giyinme biçimleri vardı. Bolca paçalı pantolon, yelek giyer, yemenilerinin topuklarına basar, feslerini öne ya da yana yıkarlardı. Ceketlerini tek omuzlarına atar, bir omuzlarını öne eğerek yürürlerdi. Son dönemlerde “yumurta topuk" adında olan yüksek ökçeli ayakkabılar ve "kırlangıç ense†denilen saç biçimi moda olmuştu Çoğu zaman ellerinde bir tespih bulunurdu.
Kabadayı, Trakya yöresinde, bilhassa Kırklareli ve çevresinde yalnız erkekler tarafınca ya da hanım adam beraber oynanan, karşılama türü bir halk oyunu. (Kollarını birbirlerinin omzuna atarak karşılıklı bağlı dizi oluşturan oyuncular ilkin minik adımlarla ağır ağır yürür, ondan sonra diziyi bozmadan çökme ve dönme figürlerine geçerler. Ağır bir ritimle süregelen oyun, bundan sonrasında giderek hızlanır.)
Kaynak: Büyük Larousse
Kabadayı
- Mc: Yürekli, kahraman, cengâver. Eskiden kabadayılar ağırbaşlı, fenalıktan kaçınır, iyiliği sever insanoğlu oldukları için muhitlerinde saygı görürlerdi. (O.T.D.S.)
- Kimseden korkmaz görünerek şuna buna meydan okuyan kimse, yiğit taslağı.
kabadayı ingilizcesi
- bully, tough guy, roughneck, rough, toughie
Kerem Kabadayı
Nikotil Zeus Kabadayı - Kimdir O
Zeus Kabadayı - Hayalim
YORUMLAR