KABUL , -lü a. (ar. kabul). 1. Bir şeye isteyerek ya da istemeyerek rıza gösterme: Fazla malda gözüm yok, bu kadarı da kabulümdür. 2...
KABUL, -lü a. (ar. kabul).
1. Bir şeye isteyerek ya da istemeyerek rıza gösterme: Fazla malda gözüm yok, bu kadarı da kabulümdür.
2. Bir şeyi onaylama, uygun bulma: Kabulü mümkün olmayan bir tavsiye.
3. iş görüşmesi ya da ziyaret için gelen bir kimseyi katına alma, yanına sokma: Müdür Beyin sizi kabulü şimdilik mümkün değil.
4. Sunulan bir şeyi alma: Şu ufak hediyeyi kabulünüz beni mutlu edecektir.
5. Resmi olarak bir yere, bir çevreye vb. alınma: Okula tekrardan kabulünüz için çalışacağım.
6. Bir şeyi, bir eylemi vb. hoş görme; beğenme: Bu tavrınız kabul görmez.
7. Bir kimseyi ağırlama: Orada büyük kabul gördük.
8. Davetlileri ağırlamak için düzenlenen çoğu zaman törensel toplantı; resepsiyon: X elçisi büyük bir kabul verdi.
9. (Bir kimseden) bir şeyi kabul etmek, kendisine sunulan bir şeyi almaya rıza göstermek: Bir armağan kabul etmek. Bir kimseden para kabul etmek. Nazı bırakın da kabul edin. 10. Bir şeyi (fiil, durum), bir şey yapmayı kabul etmek, bir şeyi hayata geçirmeye, bir görevi üstlenmeye hazır bulunduğunu izah etmek: Bir işin sorumluluğunu üstlenmeyi kabul etmek. Mücadeleyi kabul etmek. Ona garip bir vazife önerdiler, ümit ederim kabul eder.
11. (Bir kimseden) bir şeyi (soyut) kabul etmek, bir kimse tarafınca meydana getirilen bir şeye boyun eğmek, onu hoş görmek, ona katlanmak: Benimle bu şekilde konuşulmasını kabul edemem. Ondan bile gelse kabul edemeyeceğim bazı şeyler var. Asla ses çıkarmadan yazgısını kabul etmek.
12. Bir şeyi (soyut) kabul etmek, onu doğru, haklı, gerçek saymak; onu benimsemek, onamak: Bir öneriyi kabul etmek. Oybirliğiyle kabul edilen yasa tasarısı.
13. Bir kimseyi+a. olarak kabul etmek, bir kimseyi bir yere kabul etmek, onu şu ya da bu sıfatla bir gruba almak, onu bir grubun üyesi benzer biçimde değerlendirmek: Bir kimseyi eş, ortak olarak kabul etmek. Beni hiçbir vakit aralarına kabul etmediler.
14. Bir kimseyi makamına, odasına vb. kabul etmek, onunla görüşmek; onu katına almak: Müdür Bey sizi birazcık sonrasında kabul edecek.
15. Kabul günü, hanımların konuk kabul edip ağırlamak için öncesinden saptadıkları belirli gün. || Kabul odası, büyük konaklarda ya da dairelerde konukları kabul edip ağırlamak için ayrılan oda. || Kabul olunmayacak duaya amin demek, olması ya da gerçekleşmesi olanaksız bir şeye olacakmış benzer biçimde inanmak, bel bağlamak. || Kabul oyu, onay belirten oy. || Kabul saati, gelen ziyaretçilerle görüşmek için öncesinden belirlenen saat. || Kabul salonu, resmi ya da mühim kişilerin konuklarını kabul edip ağırladıkları büyük salon.
—Bank. Kabul eden, bir kambiyo mektubunu vadesinde ödemeyi üstüne alan kimse. || Kabul edilmiştir, kambiyo mektuplarında kullanılan kabul formülü: Bir milyon lira için kabul edilmiştir. || Kabul etmek, bir kambiyo mektubunu vadesinde ödemeyi üstüne almak. || Açık kabul, kambiyo mektubunda keşıdeci adı, sonradan senet sahibi tarafınca yazılmak suretiyle açık bırakılan kabul.
—Bors. Kabul şartı, bazı ana para şirketlerinin tüzüğünde yer edinen ve hisse senetlerinin -ada yazılı- devri durumunda eski paydaşların, şirkete yeni paydaşlar girmesini peşinen kabul ettiklerini bildiren hususi şart. (Bu hususi şart, öncelikli satın alma hakkıyla [şufa hakkı] beraber bulunur.)
—Dy. Kabul demeti, birtriyaj garında, tri- yajı yapılacak trenlerin kabul edilmiş olduğu ve vagonları dağıtmak için ilk işlemlerin yapıldığı yol demeti.
—Geom. Kabul edilebilir parametre değiştirimi, pararnetrelenmiş bir gösterim t parametresini,bir T — ıp(t) parametresine dönüştürme; burada ıp bir türevsel yapı uygulamasıdır.
—Huk. Bir sözleşmenin yapılması esnasında ileri sürülen önerinin (gerektirme) uygun görüldüğüne ilişkin irade açıklaması. (Bk. ansikl. böl.)
—iş teşkilat. Kabul servisi, bir işletmede, teslim edilen ürünleri almakla görevli bölüm.
—Med. us. huk. Davanın kabulü, bir davada davacının isteklerinin davalı tarafınca kabul edilmesi. (Bk. ansikl. böl.)
—Tar. Kabuti zimmet, Ortaçağ İslam devletlerinde, müslüman olmayan toplulukları azınlık sayma ilkesi.
—Tic. huk. Muhatabın poliçe tutarını ödeyeceğine ilişkin açıklaması ve poliçeyi imzalaması. (Bk. ansikl. böl.) || Kabul etmeme protestosu, poliçe muhatabının poliçeyi kabul etmemesi üstüne hamilin çekmiş olduğu protesto. (Bk. ansikl. böl.)
—Verg. huk. Geçici kabul, gümrük vergisi ödemeksizin bir ülkeye geçici kaydıyla giren malın durumu.
—ANSİKL. Huk. Kabul, sözleşmenin meydana gelmesi için lüzumlu olan iki irade açıklamasından vakit olarak ikinci sırada gelenidir. Sözleşme, meydana getirilen önerinin kabul edilmesiyle tamamlanır. Sözleşmenin meydana gelmesi için icapla kabul içinde uygunluk bulunmalıdır, iki tarafın karşılıklı ve birbirine uygun olarak iradelerini açıklamalarıyla sözleşme yapılmış olur (Borçlar k. md. 1). Kabul, yöneltilmesi ihtiyaç duyulan irade açıklamasıdır; bu irade açıklamasının öneriyi icra eden tarafa yönetilmesi gerekir. Kabul açık bir halde olabileceği benzer biçimde örtülü bir halde de olabilir.
—Med. us. huk. Davanın kabulü, davalının tek yönlü irade açıklamasıyla tamamlanır. Kabulün geçerli olması için, bunun davacı tarafınca kabul edilmesine gerek kalmamıştır. Davanın kabulü yazılı ve sözlü olmak suretiyle iki halde olur. Sözlü kabul duruşmada yapılır. Davalının kabule ilişkin açıklaması duruşma raporuna geçirilir ve davalı tarafınca imzalanır. Yazılı kabul mahkemeye verilen bir dilekçeyle yapılır. Duruşma esnasında verilen kabul dilekçesinin rapora yazılması gerekir. Duruşma haricinde yerilen kabul dilekçesinde
ki imzanın davalıya ilişik bulunduğunun başat tarafınca onanması gerekir. Davayı kabul eden davalı ilke olarak davayı yitirmiş benzer biçimde, yargılama giderlerini ödemek zorundadır. Sadece, davalı kendisine karşı dava açılmasına niçin olmamışsa ve ilk oturumda davayı kabul etmişse yargılama giderlerini ödemek zorunda kalmaz.
—Tic. huk. Kabul, muhatabı poliçe ilişkisine sokan bir işlemdir. Muhatap, poliçeyi kabul ve imza etmekle mesuliyet altına girer. Kabul sadece poliçede sözkonu- su olur; bono ve çek benzer biçimde diğeri kambiyo senetlerinde kabul işlemine gerek kalmamıştır. Muhatap, poliçeyi kabul etmekle bedelini vadesinde ödemeyi taahhüt etmiş olur (Türk Tic. k,md. 610). Kabul, poliçenin üzerine "kabul edilmiştir" deyimiyle ya da buna benzer bir deyimle açıklanır. Muhatabın, poliçenin yüzüne imzasını atması da kabul sayılır (Türk Tic. k. md. 607). Kabulün kayıtsız şartsız olması gerekir. Sadece muhatap poliçe tutarının bir bölümünü kabul ettiğini belirtebilir. Bunun haricinde, kabul mevzusunda bazı koşullar konursa poliçe kabul edilmemiş sayılır.
*Kabul etmeme protestosu, poliçenin kabule sunulması için belirli olan süre içinde çekilir. Bu süre, vadeye kadar (vade günü hariç) olan süredir. Protesto noterlikçe ayrı bir kâğıt halinde düzenlenir ve poliçeye bağlanır. Protesto kâğıdı şu kayıtları ihtiva eder:
1. protestoyu çeken ve kendisine protesto çekilen kimselerin ad ve soyadları ya da tecim unvanları;
2. protesto çekilen kişinin taahhüdünü yerine getirmeye davet edilmiş olduğu halde buna uymadığı ya da kendisinin bulunamadığı;
3. sözü geçen davetin yapıldığı ya da çağrı girişiminin sonuçsuz kalmış olduğu yer ve güne ilişkin kayıt; 4. protestoyu düzenleyen noterin imzası (Türk Tic. k. md. 628)
1. Bir şeye isteyerek ya da istemeyerek rıza gösterme: Fazla malda gözüm yok, bu kadarı da kabulümdür.
2. Bir şeyi onaylama, uygun bulma: Kabulü mümkün olmayan bir tavsiye.
3. iş görüşmesi ya da ziyaret için gelen bir kimseyi katına alma, yanına sokma: Müdür Beyin sizi kabulü şimdilik mümkün değil.
4. Sunulan bir şeyi alma: Şu ufak hediyeyi kabulünüz beni mutlu edecektir.
5. Resmi olarak bir yere, bir çevreye vb. alınma: Okula tekrardan kabulünüz için çalışacağım.
6. Bir şeyi, bir eylemi vb. hoş görme; beğenme: Bu tavrınız kabul görmez.
7. Bir kimseyi ağırlama: Orada büyük kabul gördük.
8. Davetlileri ağırlamak için düzenlenen çoğu zaman törensel toplantı; resepsiyon: X elçisi büyük bir kabul verdi.
9. (Bir kimseden) bir şeyi kabul etmek, kendisine sunulan bir şeyi almaya rıza göstermek: Bir armağan kabul etmek. Bir kimseden para kabul etmek. Nazı bırakın da kabul edin. 10. Bir şeyi (fiil, durum), bir şey yapmayı kabul etmek, bir şeyi hayata geçirmeye, bir görevi üstlenmeye hazır bulunduğunu izah etmek: Bir işin sorumluluğunu üstlenmeyi kabul etmek. Mücadeleyi kabul etmek. Ona garip bir vazife önerdiler, ümit ederim kabul eder.
11. (Bir kimseden) bir şeyi (soyut) kabul etmek, bir kimse tarafınca meydana getirilen bir şeye boyun eğmek, onu hoş görmek, ona katlanmak: Benimle bu şekilde konuşulmasını kabul edemem. Ondan bile gelse kabul edemeyeceğim bazı şeyler var. Asla ses çıkarmadan yazgısını kabul etmek.
12. Bir şeyi (soyut) kabul etmek, onu doğru, haklı, gerçek saymak; onu benimsemek, onamak: Bir öneriyi kabul etmek. Oybirliğiyle kabul edilen yasa tasarısı.
13. Bir kimseyi+a. olarak kabul etmek, bir kimseyi bir yere kabul etmek, onu şu ya da bu sıfatla bir gruba almak, onu bir grubun üyesi benzer biçimde değerlendirmek: Bir kimseyi eş, ortak olarak kabul etmek. Beni hiçbir vakit aralarına kabul etmediler.
14. Bir kimseyi makamına, odasına vb. kabul etmek, onunla görüşmek; onu katına almak: Müdür Bey sizi birazcık sonrasında kabul edecek.
15. Kabul günü, hanımların konuk kabul edip ağırlamak için öncesinden saptadıkları belirli gün. || Kabul odası, büyük konaklarda ya da dairelerde konukları kabul edip ağırlamak için ayrılan oda. || Kabul olunmayacak duaya amin demek, olması ya da gerçekleşmesi olanaksız bir şeye olacakmış benzer biçimde inanmak, bel bağlamak. || Kabul oyu, onay belirten oy. || Kabul saati, gelen ziyaretçilerle görüşmek için öncesinden belirlenen saat. || Kabul salonu, resmi ya da mühim kişilerin konuklarını kabul edip ağırladıkları büyük salon.
—Bank. Kabul eden, bir kambiyo mektubunu vadesinde ödemeyi üstüne alan kimse. || Kabul edilmiştir, kambiyo mektuplarında kullanılan kabul formülü: Bir milyon lira için kabul edilmiştir. || Kabul etmek, bir kambiyo mektubunu vadesinde ödemeyi üstüne almak. || Açık kabul, kambiyo mektubunda keşıdeci adı, sonradan senet sahibi tarafınca yazılmak suretiyle açık bırakılan kabul.
—Bors. Kabul şartı, bazı ana para şirketlerinin tüzüğünde yer edinen ve hisse senetlerinin -ada yazılı- devri durumunda eski paydaşların, şirkete yeni paydaşlar girmesini peşinen kabul ettiklerini bildiren hususi şart. (Bu hususi şart, öncelikli satın alma hakkıyla [şufa hakkı] beraber bulunur.)
—Dy. Kabul demeti, birtriyaj garında, tri- yajı yapılacak trenlerin kabul edilmiş olduğu ve vagonları dağıtmak için ilk işlemlerin yapıldığı yol demeti.
—Geom. Kabul edilebilir parametre değiştirimi, pararnetrelenmiş bir gösterim t parametresini,bir T — ıp(t) parametresine dönüştürme; burada ıp bir türevsel yapı uygulamasıdır.
—Huk. Bir sözleşmenin yapılması esnasında ileri sürülen önerinin (gerektirme) uygun görüldüğüne ilişkin irade açıklaması. (Bk. ansikl. böl.)
—iş teşkilat. Kabul servisi, bir işletmede, teslim edilen ürünleri almakla görevli bölüm.
—Med. us. huk. Davanın kabulü, bir davada davacının isteklerinin davalı tarafınca kabul edilmesi. (Bk. ansikl. böl.)
—Tar. Kabuti zimmet, Ortaçağ İslam devletlerinde, müslüman olmayan toplulukları azınlık sayma ilkesi.
—Tic. huk. Muhatabın poliçe tutarını ödeyeceğine ilişkin açıklaması ve poliçeyi imzalaması. (Bk. ansikl. böl.) || Kabul etmeme protestosu, poliçe muhatabının poliçeyi kabul etmemesi üstüne hamilin çekmiş olduğu protesto. (Bk. ansikl. böl.)
—Verg. huk. Geçici kabul, gümrük vergisi ödemeksizin bir ülkeye geçici kaydıyla giren malın durumu.
—ANSİKL. Huk. Kabul, sözleşmenin meydana gelmesi için lüzumlu olan iki irade açıklamasından vakit olarak ikinci sırada gelenidir. Sözleşme, meydana getirilen önerinin kabul edilmesiyle tamamlanır. Sözleşmenin meydana gelmesi için icapla kabul içinde uygunluk bulunmalıdır, iki tarafın karşılıklı ve birbirine uygun olarak iradelerini açıklamalarıyla sözleşme yapılmış olur (Borçlar k. md. 1). Kabul, yöneltilmesi ihtiyaç duyulan irade açıklamasıdır; bu irade açıklamasının öneriyi icra eden tarafa yönetilmesi gerekir. Kabul açık bir halde olabileceği benzer biçimde örtülü bir halde de olabilir.
—Med. us. huk. Davanın kabulü, davalının tek yönlü irade açıklamasıyla tamamlanır. Kabulün geçerli olması için, bunun davacı tarafınca kabul edilmesine gerek kalmamıştır. Davanın kabulü yazılı ve sözlü olmak suretiyle iki halde olur. Sözlü kabul duruşmada yapılır. Davalının kabule ilişkin açıklaması duruşma raporuna geçirilir ve davalı tarafınca imzalanır. Yazılı kabul mahkemeye verilen bir dilekçeyle yapılır. Duruşma esnasında verilen kabul dilekçesinin rapora yazılması gerekir. Duruşma haricinde yerilen kabul dilekçesinde
ki imzanın davalıya ilişik bulunduğunun başat tarafınca onanması gerekir. Davayı kabul eden davalı ilke olarak davayı yitirmiş benzer biçimde, yargılama giderlerini ödemek zorundadır. Sadece, davalı kendisine karşı dava açılmasına niçin olmamışsa ve ilk oturumda davayı kabul etmişse yargılama giderlerini ödemek zorunda kalmaz.
—Tic. huk. Kabul, muhatabı poliçe ilişkisine sokan bir işlemdir. Muhatap, poliçeyi kabul ve imza etmekle mesuliyet altına girer. Kabul sadece poliçede sözkonu- su olur; bono ve çek benzer biçimde diğeri kambiyo senetlerinde kabul işlemine gerek kalmamıştır. Muhatap, poliçeyi kabul etmekle bedelini vadesinde ödemeyi taahhüt etmiş olur (Türk Tic. k,md. 610). Kabul, poliçenin üzerine "kabul edilmiştir" deyimiyle ya da buna benzer bir deyimle açıklanır. Muhatabın, poliçenin yüzüne imzasını atması da kabul sayılır (Türk Tic. k. md. 607). Kabulün kayıtsız şartsız olması gerekir. Sadece muhatap poliçe tutarının bir bölümünü kabul ettiğini belirtebilir. Bunun haricinde, kabul mevzusunda bazı koşullar konursa poliçe kabul edilmemiş sayılır.
*Kabul etmeme protestosu, poliçenin kabule sunulması için belirli olan süre içinde çekilir. Bu süre, vadeye kadar (vade günü hariç) olan süredir. Protesto noterlikçe ayrı bir kâğıt halinde düzenlenir ve poliçeye bağlanır. Protesto kâğıdı şu kayıtları ihtiva eder:
1. protestoyu çeken ve kendisine protesto çekilen kimselerin ad ve soyadları ya da tecim unvanları;
2. protesto çekilen kişinin taahhüdünü yerine getirmeye davet edilmiş olduğu halde buna uymadığı ya da kendisinin bulunamadığı;
3. sözü geçen davetin yapıldığı ya da çağrı girişiminin sonuçsuz kalmış olduğu yer ve güne ilişkin kayıt; 4. protestoyu düzenleyen noterin imzası (Türk Tic. k. md. 628)
Kaynak: Büyük Larousse
Aklın ve bilimin rehberliğini kabul etmek nedir?
Dünyada kabul gören eserler nedir?
İslamda günah kabul edilen ameller nedir?
kabul
isim (-bu:lü) Arapça
1 . Bir şeye isteyerek ya da istemeyerek razı olma:
"Her mihnet kabulüm yeter ki / Gün eksilmesin penceremden."- C. S. Tarancı.
2 . (konukları ya da işi olanları) Yanına, katına alma:
"Kış yaklaştığı için Nevin'in hafta başı kabulleri hararetleniyordu."- P. Safa.
3 . Sunulan bir şeyi, armağanı alma.
4 . Bir öneriyi uygun bulma, onaylama.
5 . Bir yere alınma.
6 . tecim Rıza ya da izin, akseptans.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
kabul etmek
kabul eylemek
Birleşik Sözler
kabul günü
kabul kredisi
kabul odası
kabul resmi
kabul salonu
kabul töreni
kabul yeri
isim (-bu:lü) Arapça
1 . Bir şeye isteyerek ya da istemeyerek razı olma:
"Her mihnet kabulüm yeter ki / Gün eksilmesin penceremden."- C. S. Tarancı.
2 . (konukları ya da işi olanları) Yanına, katına alma:
"Kış yaklaştığı için Nevin'in hafta başı kabulleri hararetleniyordu."- P. Safa.
3 . Sunulan bir şeyi, armağanı alma.
4 . Bir öneriyi uygun bulma, onaylama.
5 . Bir yere alınma.
6 . tecim Rıza ya da izin, akseptans.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
kabul etmek
kabul eylemek
Birleşik Sözler
kabul günü
kabul kredisi
kabul odası
kabul resmi
kabul salonu
kabul töreni
kabul yeri
kabul ingilizcesi
1. acceptance; assent: acquiescence.
2. receiving (someone).
3. I accept it./I agree./I assent.
-ümdür. I willingly give my consent.
- edilmek
1. to be accepted.
2. to be received (into someone´s presence).
- etmek /ý/
1. to accept; to consent, agree to; to acquiesce in.
2. to receive (someone).
- ettirmek /ý, a/ to get (something) accepted by.
- günü
1. day when a lady is at home to receive her friends.
2. at-home, informal party given at one´s home.
- odasý official reception room.
-ü olmak to give one´s consent willingly.
- olunmayacak duaya âmin demek to expect the impossible.
- salonu reception room.
- ve onay etmek /ý/ to approve, ratify.
1. acceptance; assent: acquiescence.
2. receiving (someone).
3. I accept it./I agree./I assent.
-ümdür. I willingly give my consent.
- edilmek
1. to be accepted.
2. to be received (into someone´s presence).
- etmek /ý/
1. to accept; to consent, agree to; to acquiesce in.
2. to receive (someone).
- ettirmek /ý, a/ to get (something) accepted by.
- günü
1. day when a lady is at home to receive her friends.
2. at-home, informal party given at one´s home.
- odasý official reception room.
-ü olmak to give one´s consent willingly.
- olunmayacak duaya âmin demek to expect the impossible.
- salonu reception room.
- ve onay etmek /ý/ to approve, ratify.
Aklın ve bilimin rehberliğini kabul etmek nedir?
Dünyada kabul gören eserler nedir?
İslamda günah kabul edilen ameller nedir?
YORUMLAR