Kadın Nedir?

Hanım isim 1 . Erişkin dişi insan, zen adam ya da adam karşıtı: "Yanlarında, kendileriyle ahbaplık edecek dostlar, hizmetleri...

Hanım
Ad: kadın4.jpg



isim




1 . Erişkin dişi insan, zen adam ya da adam karşıtı:

"Yanlarında, kendileriyle ahbaplık edecek dostlar, hizmetlerine koşacak bayanlar ya da erkekler görmek isterler."- A. Ş. Hisar.


2 . Evlenmiş kız.

3 .
ödat

Analık ya da ev yönetimi bakımından ihtiyaç duyulan erdemleri olan.

4 .
mecaz

Hizmetçi kadın.

5 .
eskimiş

Hanımefendi:

"Hintli hanım toplantıyı renklendirmek için her insanın kendisine bazı şeyler sormasını teklif ediyordu."- B. Felek.


Atasözü, deyim ve birleşik fiiller

  • kadının fendi, erkeği yendi
  • kadının yüzünün karası adamın elinin kınası
  • hanım olmak
Birleşik Sözler

  • kadınana
  • hanım avcısı
  • hanım berberi
  • kadınbudu
  • kadındüğmesi
  • kadınevi
  • kadıngöbeği
  • hanım hareketi
  • hanım hastalıkları
  • hanım hanıma
  • hanım kadıncık
  • kadınnine
  • hanım terzisi
  • hanım ticareti
  • kadıntuzluğu

  • kadınlar hamamı
  • ana hanım
  • ayşekadın
  • genel hanım
  • gündelikçi hanım
  • kiralık hanım
  • fena hanım
  • temizlikçi hanım
  • uygunsuz hanım
  • yazıcı hanım
  • bilim hanımı
  • ev hanımı
  • yaşam hanımı
  • iş hanımı
  • Osmanlı hanımı
  • sokak hanımı






  • Hanım Hareketi Nedir?


  • Hanım Berberi Nedir?


  • Hanım Kadıncık Nedir?




hanım terzisi
isim

  • Hanım giysisi diken terzi.







ana hanım
isim

Bir ailede ya da bir toplulukta en fazlaca saygı gösterilen hanım:
"Alınganları hep kolladım. Bana ne yahu! Ana hanım olmak hep bana mı düşecek?"- N. Meriç.



temizlikçi hanım
isim

Ev, iş yeri vb. yerlerde ücret karşılığı temizlik işleri meydana getiren hanım.




bohçacı hanım
isim




  • Gezerek bohça içinde dokuma eşya satan hanım, bohçacı:
    "Bir bohçacı hanım gelmiş, beni sormuş, görmek istemiş."-
    S. M. Alus


KADIN a.
Ad: kadın2.jpg



1. Dişi cinsiyetli insan; insanoğlunun doğuranı (Bk. ansikt. böl. Anat. ve Fizyol.).

2. Kıza ya da genç kıza karşıt olarak, erişkin, bilhassa de bakire olmayan dişi fert: Soh gördüğümde çocuktu, şlm-

di karşımda bir bayan duruyor.

3. tkz Sevgili (iyelik ekiyle)

4. Tamlayan olarak bayanlara özgü bir şeyi belirtmek için kullanılır: Hanım reyonu. Hanım giyimi.

5. Bir ödat ya da bir tamlayanla, özelliklerine, kusurlarına, etkinliklerine, kökenine vb. gore ele alınan dişi erişkin fert: Çocuk hanım. Yürekti hanım.

6. Bir hanımdan beklenen pozitif yönde özellikleri ve nitelikleri taşıyan dişi fert: Temiz, tertipli, tam bir bayan olmuş.

7. Hanım anlamında kullanılan bir unvan: Fatma hanım.

8.' Tkz Hizmetçi, gündelikçi: Bugün hanım gelecek, evde temizlik var.

9. Hanım avcısı, türlü yollarla hanımefendilerin ilgisini çekip sevgisini kazanarak onları ayartan, baştan çıkaran adam. || Hanım berberi, hanımefendilerin saçını kesen, saç tuvaletini meydana getiren berber, kuaför. || Hanım hanıma, yalnızca bayanlar bir arada olarak: Mevzuyu hanım hanıma görüşeceğiz. || Hanım kadıncık, evinin işlerini ustaca meydana getiren, giyimine kuşamına itina gösteren, becerikli ev hanımı için kullanılır. || Hanım kısmı, hanım milleti, bayanlar anlamında alay yollu söylenir. || Hanım olmak, sözkonusu kızsa, kızlığını yitirmek; kadınsa, evini, kocasını ustaca yönetmesini bilmek. || Hanım tüccarı, para karşılığında yasadışı cinsel ilişkiler için hanım gören, bu tür ilişkilere aracılık meydana getiren kimse; || Kadının yüzünün karası, adamın elinin kınası, yasadışı cinsel ilişkilerin bayanlar için bağışlanmaz bir kabahat sayılmasına rağmen, erkekler için bir övünme sebebi olabileceğini belirtmek için kul lanılır. || (Bir yer) bayanlar hamamına dönmek, kimsenin kimseyi dinlemediği, her insanın hep bir ağızdan konuşmuş olduğu gürültülü patırtılı bir yer durumuna gelmek.


—Folk. Bayanlar hamamı, tümüyle ya da belirli saatlerde hanımefendilerin yıkanmasına ayrılmış hamam. (Bk. ansikt. böl.) || Beyaz hanım, Almanya'da bir efsaneleşmiş kişisi ve mevzusu. (Bk. ansikt. böl ).


—Kur. tar. Hanım efendi, padişahların eşleri için kullanılan bir deyim; gedikli cari- yelerin en yüksek rütbesi. (Bk. ansikl. böl.)


♦ sıt.

1. Çoğu zaman bayanlara özgü olduğu kabul edilen nitelikleri, özellikleri taşıyan: Hanım sesli bir adam.

2. Meslek ya da işlev adından ilkin sözü edilen kimsenin cinsiyetinin dişi bulunduğunu belirtmek için kullanılır: Hanım mimar. Hanım öğretmen.

3. Hanım ağızlı, dedikoduyu seven, geveze adam için kullanılır (tkz ). || Hanım nine, büyükanne ya da çok yaşlı hanım için söylenir.


—ANSİKL. Anat. ve Fizyol. ürojenital organlarının özgüllüğü haricinde, hanımla adam arasındaki anatomik farklılık, bilhassa erinlik çağlarında ortaya çıkar: kalçanın ve memelerin gelişmesi. Bu ikincil cinsel

özelliklerin haricinde da hanımda bazı anatomik farklılıklar bulunur. Kemikler, uzunluklarına oranla daha dar ve daha hafiftir. Kafatası daha küçüktür: bel omurgası kısmı daha uzun, bacaklar daha kısadır. Erkekteki durumun tersine, kalça daha geniştir ve omuz genişliğini aşar. Kalça kemiğinin tıkalı deliği, oval değil üçgen bi çimindedir. Uyluk kemiği, leğen ile daha eğik eklemlenir, dizler birbirine daha yakındır; hanımefendilerin kalça oynatarak yürümelerinin sebebi budur Azca gelişmiş olan kaslar daha çok yağ ve hücre dokusuyla kaplı olduğundan hanımefendilerin genel görünüşü daha yuvarlaktır. Deri daha incedir ve kılyağ öğeleri de daha azdır.

Cinsel etkinlik döneminde kadının fizyolojisi erkeklerinkinden farklıdır, şu sebeple âdet devresi ve gebelik süresince hipofiz ve yumurtalık salgılarıyla çevrimsel olarak değişikliğe uğrar. Âdet devresi, vücut sıcaklığı ve ağırlık üstünde de etkilidir. (ATEŞ EĞRİ'Sİ.) Ağırlık âdet öncesi su tutulmasına bağlı olarak artar. Nörovejetatif sinir sistemi dengesi, ruhsal davranış ve etkinlik, kişilere ve âdet devresi dönemlerine gore değişimler gösterir. ( ÂDETÖNCESİ SENDROMU.) Âdet devresi bununla birlikte, sindirim sistemi ve karaciğer işlevlerini de etkisinde bırakır.

Gebelik belirgin bir şekilde, tüm parametrelerde hanım fizyolojisini değişime uğratır: solunum, dolaşım, içsalgı sistemleri ve metabolizma dengelerini etkisinde bırakır.


—Folk. Bayanlar hamamı, OsmanlIlar döneminde kaoalı bir vasam devam eden hanımefendilerin en büyük eğlencelerinden biriydi. Çoğu zaman hamama topluca gidilir, hazırlıklar birkaç gün evvelde başlardı. Çeşitli yiyecek ve soğukluklar hazırlanmış olur, hamam takımları sandıktan çıkartılırdı. Saray ve konak çevrelerinden hanımefendilerin hamam takımlarında sırma ya da simle işlenmiş peştamallar, ipekli bohçalar, işlemeli havlular, sedef takunyalar, gümüş hamam tasları ve sabun kutuları bulunur, belirlenen günde hizmetkârlar önden giderek lüzumlu hazırlıkları yaparlardı. Sabah erkenden gidilen hamamda yıkanılır, yenir içilir, çeşitli eğlenceler düzenlenir ve akşama doğru eve dönülürdü. Eğlenme ve temizlenme amacı haricinde hamamda meydana getirilen geleneksel toplantılar da vardı (kırk hamamı, gelin hamamı, adak hamamı vb.). Erişkin adam evladı olanlar gelin adayını da çoğu zaman hamamda seçerlerdi. Saray ve konaklarda hususi hamamlar bulunmuş olduğu halde, eğlence işlevi sebebiyle bayanlar hamamına gitmek yeğlenirdi.


*Beyaz hanım. Almanya'da Berlin, Ansbach, Bayreuth, Kleve'de ve Bohemya'ya kadar uzanan bölgede anlatılan bir halk efsanesine gore, beyazlar giymiş, siyah maskeli ve siyah eldivenli bir bayan, gece yarısı, kimi zaman de öğle vakti görünmekteydi. Tanıkların söylediğine gore bu görünüş, bir aile reisinin ya da mühim bir kişinin ölüm habercisiydi. Efsaneye gore beyaz hanım ilk kez 1486'da Bayreuth civarlarındaki Plassenburg'da; 1677'de Bayreuth'te; 1812'de gene aynı yerde, Rusya seferine çıkmak suretiyle olan Napoleon l'in de hazır bulunmuş olduğu bir sırada; sonrasında da, 1840 ve 1850'de görüldü. Gene efsaneye gore, beyaz kadının görünmesi 1888'de alman imparatoru VVİlhelm l'in ölümünü bildirdi. Bu efsaneye değişik biçimler altında başka ülkelerde de rastlanır.


—Sonbahar. sant. Tarihöncesi sanattan günümüze, Lespugue heykelciği ya da Laussel alçakkabartması şeklinde (üst yontmataş) hanımı mevzu alan birçok yapıt kaldı. Bu yapıtlarda, çoğu zaman analık emareleri aşırı şekilde vurgulanmıştı. Sümer figürleri ise (Eşarplı hanım. Louvre), tam tersine, Minos uygarlığına ilişik "Parisli hanım" denilen resimde olduğu şeklinde, son aşama ince ve süslüydü. Mısır sanatında freskler ve gömüt stellerinde boylan normalden daha uzun, giysilerindeki üsluplaştırma yardımıyla asil bir görünüme bürünmüş bayanlar betimlenmişti.

Yunanlı heykelciler hanım vücudunu hâlâ içinde kapanıp kalmış olduğu silindir biçiminden (Sisamlı Hera. Louvre, İ.Ö. VI. yy.) yavaş yavaş kurtardılar. Adak heykeli korede görülen katılık, V. yy. sonunda kayboldu. Aphrodite'nin doğuşu (Terme müzesi, Roma), vücudun ve kıyafet kıvrımlarının esnekliğiyle dikkati çekti; Louvre'daki Dirseklerine dayanmış Aphrodite'üe de görülen bu esneklik, Ksanthos'ta bulunan bir Nereides kabartmasında (British Muse- um) daha da belirgindi. Venüs Gerıitrix (Louvre) ve Knidos Aphroditesi'nin kopyaları, günümüzdeki ölçülere oldukça yakındır. Tanagra ve Myrina heykelcikleriyse, hanımı günlük işleri içinde canlandırırlar. Romalı hanımı, karmaşık saç tuvaletlerinden hoşlandığını gösteren gerçekçi büst ve madalyalardan tanımaktayız.

Ortaçağ sanatı, erken hıristiyanlık döneminden başlayarak hanımı bilhassa Bakire Meryem ya da tüller ve geniş harmanilerle örtülü saray kişileri (irfıparatoriçe Theodora'nın maiyeti, Ravenna mozaiği) biçiminde betimledi. Çıplaklık yalnızca Havva'yı ve cehennemlik günahkârları mevzu alan yapıtlarda görüldü. Duccio'da egemen olan bizans sanatına özgü katılık, Giotto'da latin etkisiyle yavaş yavaş yumuşadı. Gotik sanatçılar, TrĞs Riches Heures du duc de Berry'deki minyatürler, Dame â la licorne duvar halıları şeklinde yapıtlarda hükümdar saraylarının incelmiş zarafetini birazcık yapmacık bir şekilde betimlediler.

Rönesans, bilginlerin ve sanatçıların beraber saptamaya çalışmış oldukları vücut ölçülerine bağlı kalan, daha azca uzatılmış, bir başka hanım tipi getirdi. Çıplaklık, Antikçağ' da taşımış olduğu öneme tekrardan kavuştu ve bir çok mitolojik fotoğraf meydana getiren Raffaello (Galateia'nın zaferi, Farnesina, Roma), Correggio (Leda, Berlin; Antiope, Louvre), Tiziano ve Tintoretto tarafınca değişik biçimlerde yorumlandı. Manierismocular (Parmigianino, Fontainebleau okulu ressamları, XVI. yy.'ın ikinci yarısındaki floransalı sanatçılar), gene üsluplaştırılmış uzun biçimlere döndüler. Heykel alanında, Giambologna, Falconet, Houdon Canova, Rodin, Maillol şeklinde büyük ustâların-çoğu, azca ya da çok idealleştirilmiş çıplaklar yaptılar.

Halk hanımı ilk kez Flandre ve Hollanda resminde betimlendi (Aertsen'in aşçı bayanları, Bruegel'in kermes dansözleri, Le Nain kardeşlerin süssüz ziraatçi bayanları, caravaggiocuların çingeneleri ve kibar fahişeleri). Aynı dönemde meydana getirilen saray portrelerinde muhteşem güzellikte giysiler görüldü (mesela İngiltere kraliçesi Elizabeth'in giysileri). Rubens, vücut dolgunluğu kadar giysilerin zenginliğinden de hoşlandı; Rembrandt bayanları betimlemekten çok iç dünyalarını yansıtmaya ehemmiyet verdi. Van Dyck ve R Mignard, aristokratik portre geleneğine bağlı kaldılar. Velâzquez de bu yolu izledi, sadece kimi zaman acımasızlığa varan bir gerçekçiliği de elden bırakmadı. Ondan sonra Largilliöre, Boucher, Nattier, Reynolds ve Gainsborough ten rengini, takıları, giysileri daha hafifleterek, bundan önceki yüzyıla oranla daha kişisel portreler çizdiler; Vfatteau ise çizdiği bayanlara düşsel bir incelik kazandırmaya çalıştı. XIX. yy.'da ingres, aslında dönemin modasına sadık kalan modellerine, belli belirsiz Antikçağ'ı çağrıştıran bir hava vererek, kişisel, ideal bir bayan tipi yarattı; Delacroix ise, bu tipe ters düşen şehvetli bayanlar betimledi, izlenimcilikle beraber sanatçıların canlandırdıkları bayanlar, her şeyden ilkin ışık ve renk haline dönüştüler; fotoğraf da hanım modasını ayrıntılarıyla vermeyi üstlendi; ek olarak izlenimcilik döneminde, Degas'nın dansçıları, şarkıcıları, ütücüleriyle, Toulouse- Lautrec'in sirk ya da çalgılı kahve sanatçılarıyla, her türlü hanım resme girdi.

XX. yy.'da plastik sanatlar, toplumsal bir bayan tipinden çok (bu işi fotoğraf üstlenir) sanatçıların hanıma kişisel, kimi süre da düşsel bakış açısını yansıtır (Picasso' nun ürkütücü ilkel idolleri, Delvaux'nun seçkin hayaletleri, Henry Moore'un çok uzuvlu bayanları, Hans Bellmer'in sökülüp takılabilir erotik Bebek'i, Niki de Saint -Phalle'ın karikatürümsü dev "nana"ları). [ÇIPLAK, ANA.]


—İsi. Kuran, insanların bir adam ile bir hanımdan yaratıldığını bildirir (XLIX, 13). Başka bir ayatte de “Ey insanoğlu, sizi bir tek candan yaratan, ondan da onun eşini yaratan ve ikisinden birçok hanım ve adam üreten Tanrı'nıza karşı gelmekten sakının†(IV,1) denilir. Hz. Muhammet de “Kadınlar hakkında iyi olmanız ve onlara karşı incelikle davranmanız mevzusundaki öğüdüme uyunuz. Şundan dolayı, bayanlar eğe kemiğinden yaratılmışlardır†der. Bir çok din bilginlerine gore bu hadisteki “eğe kemiği", maddesel bir anlam taşımayıp, kadının adama gore daha duyarlı ve duygusal bulunduğunu belirtmek amacıyla kullanılmıştır.

Kuran'a gore Âdem tüm insanlığın iyi mi atası ise, Havva da anasıdır. Ehli kitabın, Âdem'i “asli günah"ı işlemeye Havva'nın kışkırttığı yolundaki inançlar),(Eski Ahit; Yaradılış, 3), İslam inançları ile bağdaşmaz. Kuran, ikisini de şeytanın yanılttığını belirtir. Bir ayette, açıkça, şeytanın Âdem'e seslenerek “Ey Âdem, sana ebedilik ağacını ve eskimeyen saltanatı göstereyim mi?†(XX, 120) diyerek onu aldattığı belirtilir. Dolayısıyla, İslam inancında adam ve hanım, gerek yaradılış, gerekse temel insanlık değerleri bakımından eşittir. Kuran'da “Kadınlar adamların, erkekler de hanımefendilerin elbiseleri gibidir†(II, 187) denir. Ek olarak, hanım ve adam içinde kurulmuş sevgi ve sevecenlik bağ , Tanrı'ın gücünün kanıtlarından biri olarak gösterilir (XXX, 21). Hanım, bağımsız bir dinsel ve hukuksal kişilik sayılır; kocası ya da başka birisi tarafınca haklarını kullanmaktan alıkonulamaz; kocasına karşı, evlilik kurumunun gereği saygılı olmak ve ödevlerini yerine getirmek zorundaysa da kocasının ana ve babasına hizmet etmek, malından kocasına, çocuklarına ya da kocasının yakınlarına harcamak zorunda değildir. inancını koruma ve müdafa, düşüncesini izah etme özgürlüğüne haizdir. Kuran, kocasının bir davranışından dolayı haksızlığa uğramış olduğu için Hz. Peygamber'e sert bir üslupla düşüncesini açıklayan bir kadının bu düşüncesinin doğruluğuna katılır. Bu mevzuyla ilgili sureye “Mücadile†(Mücadeleci hanım) adı verilir.

İslam hukukunda kadının mirastan oranı, adam kardeşinin yarısı kadardır. Bunun sebebi, ailede ekonomik sorumlulukların tümüyle adama yüklenmesi ve denge sağlanmak istenmesidir Müslümanlık çok hanımla evlenmeyi sınırlar. Devrin koşulları gereği birden fazla hanımla evlenmeye izin verilmekle beraber Kuran şu şekilde der: "Adaleti yerine getirmekten kaygı duyarsanız bir bayan yeter†(IV,3). Hz. Muhammet de Ali'nin, Fatma'nın üstüne ikinci kez evlenmesine izin vermediği şeklinde kendisi de, 50 yaşlarındayken ölen ve kendisinden daha büyük olan eşi Hatice sağken başka hanımla evlenmedi. Sonraki evliliklerinin sebebi, devrin anlayışına uygun olarak, akrabalık bağlarını genişletmek kanalıyla siyasal destek sağlama düşüncesidir.

İslam hukukunda boşanma yetkisi ilke olarak adama verilmiş olmakla beraber, nikâh esnasında hanım, boşanma hakkının kendisine verilmesi koşulunu getirebilir Bu şekilde bir şart konmamış olsa bile, "Karı ile kocanın Tanrı'nın koyduğu sınırları korumalarından kuşkuya düşülmesi durumunda" yetkili mercilerin tarafları boşama olanağı vardır (11,229). Buna karşılık, tarih süresince uygulamaların hanımefendilerin aleyhine gelişmesi, eski toplumlarda adamların bayanlar karşısında daha etkin durumda olmalarından ileri gelmiştir.

İslam dininde hanım, ilkin kız evladı, sonrasında eş ve anne olarak hususi bir ilgi görür. Kuran, kız çocuklarını horlayanları sert bir şekilde eleştirir (XVI, 58). Hz. Muhammet, bilhassa kız çocuklarını en iyi şekilde eğiterek yetiştirmenin ve evlendirmenin büyük bir onur ve mutluluk membaı bulunduğunu, bu şekilde davrananların cennete gireceklerini belirtir. İslam dini hanıma en büyük kıymeti anne olarak verir. Hz. Muhammet, “Cennet, annelerin ayakları altındadır" der; yatalak bir anası bulunduğunu, onun tüm isteklerini yerine getirdiğini, mecburi gereksinimlerini karşılaması için sırtında taşıdığını anlatarak analık hakkını ödeyip ödemediğini soran birine ise şu yanıtı verir: “Yalnız sevgisinin karşılığını bile ödemiş sayılmazsın.â€


—iş huk. Türk hukukunda çalışan bayanlara ilişkin hususi kurallar vardır. Anayasa' nın 50. maddesi kimsenin yaşına, cinsiyetine ve gücüne uygun olmayan işlerde çalıştırılamayacağı kuralını koymuştur, iş kanunu aynı işte çalışan hanım ve erkekler içinde ücret farklılığının bulunmayacağını belirtir. Internasyonal emek harcama örgütü 1951 senesinde “eşit işe eşit ücret†ilkesini koydu. Türkiye 13 aralık 1966 tarih ve 810 sayılı yasayla örgütün bu ilkesinin dayandığı sözleşmeyi onayladı ve cinsiyet farkı sebebiyle değişik ücret ödenmesini yasakladı. Çalışan bayanlara ilişkin diğeri kurallar da şunlardır: doğum meydana getiren hanımefendilerin belirli bir süre çalıştırılamaması, hanımefendilerin gece ve yeraltında çalıştı alamaması, ağır ve tehlikeli işlerde hanımefendilerin çalıştırılmasının yasak olması.


—Kur. tar. Hanım derecesine yükselen cariye, padişahın eteğini öperek samur kürk giyer, kendisine ek olarak bir hususi daire, hizmetine cariyeler verilirdi. Abdülmecit döneminde padişahların hanımlarıyla nikâh kıymaları usulü getirildikten sonrasında, halayıklardan padişahın nikâhı altına girenlere “kadın efendi" denilmeye başlandı. Nikâhlandıkları tarihe gore birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü sırayı alan hanım efendilerin kesinlikle çocuk doğurmuş olmaları gerekiyordu. Hükümdar öldüğü süre, kız çocuk doğurmuş ya da dünyaya getirmiş olduğu adam evladı ölmüş olan bayanlar yüksek dereceli devlet memurlarıyla evlendirilirdi. Adam evladı tahta çıkan hanım efendi "valide sultan†unvanını alırdı.


—Topbil. Çalışan hanım. Kadının iş dünyasındaki yerinin eksiksiz bir şekilde incelenmesi olanaksızdır, şu sebeple, etkinliğinin büyük bir kısmı toplumsal açıdan iş olarak kabul edilmemiştir. Birçok ülkede, kocalarının ya da aile reisinin çalışmalarına katılan bayanlar dikkate alınmaz. Daha genel olarak, ev işleri ve evlatların eğitimi hanım işçilere ilişkin istatistiklerde görülmez. Bayanların iş hayatına yeni girdikleri düşüncesi yanlıştır. Antropologlar, çoğu zaman, geleneksel toplumlarda görülen hanımla adam arasındaki işbölümünün toplumun sınıflara bölünmesinden önceki bir tarihte gerçekleştiği görüşündedirler. O halde, üretim alanında cinsiyete dayanan uzmanlaşma, rastlantısal ya da ikincil değerde bir vaka değildir. üçüncü dünya vatanlarında görüldüğü şeklinde, tarımın egemen olduğu toplumlarda, emek harcama yaşamının toplumsal örgütlenme biçimi, bayanları tutumsal bakımdan tümüyle erkeklere bağlı bir durumda bırakmaktadır. Bu ülkelerde bayanlar, çoğu zaman ziraat alanında çok ağır koşullarda çalışmalarına karşın, bir ücret almazlar; işleriyle ilgili olarak karar ya da söz hakkına da haiz değillerdir. Endüstri devrimine ve kapitalizmin gelişmesine olanak sağlayacak toplumsal ilişkilerin doğduğu Ortaçağ kentlerinde de bayanlar emek harcama hayatında yer almış; sadece, meslek eğitimi ve örgütlenmesinde, ürünlerin pazarlanmasında tekel oluşturan loncaların tümüyle haricinde tutulmuşlardır. Imalathane ve imalathanelerin ortaya çıkışıyla işbölümü gelişmiş, giderek daha çok sayıda hanım, niteliksiz ve yorucu işlerde düşük ücretle çalışmaya adım atmıştır, işçilerin emek harcama koşullarını yansıtan birçok anket, XIX. yy.'da erkeklere oranla dörtte birden yarıya kadar azca ücretle çalışan hanım ve çocuk işçilerin içinde bulunmuş olduğu insanlık dışı koşulları vurgular.

Türk hanımının emek harcama hayatına iştirak etmesi toplumsal ve .kültürel geleneklerden dolayı Batı'ya oranla çok gecikmiştir; bugün de göreli olarak çok gerilerdedir. Bayanlar en yoğun olarak, etkin nüfusun yarısını oluşturdukları ziraat alanında çalışırlar. Sadece, bu nüfusun °/o 95'e yakın bölümünü tarımsal etkinliği aile işinin uzantısı olarak, ücret almaksızın meydana getiren bayanlar oluşturur. El emeğinin yoğun olduğu ziraat işleri aile işletmelerinde bayanlara düşer; makineleşme ilerledikçe bu alanda hanım alın terine talep azalmaktadır. Ek olarak, tarımda çalışan nüfusun zaman içinde azalışı bu talebi düşüren bir başka etkendir; şu sebeple, kentlerde hanımefendilerin emek harcama hayatına iştirakı çok azdır. Kentlerde çalışabilir yaşlarındaki nüfusun yarısını bayanlar oluşturduğu halde, istihdam edilen nüfusun sadece % 14'ü hanımdır. Bu etkenlerin üst üste eklenmesi, Türkiye'de dünyadakine ters bir eğilim yaratmaktadır. 1985 yılı nüfus istatistiklerine gore Türkiye'deki iktisaden etkin nüfusun % 21,64'ünü bayanlar oluşturmaktadır. Tutarsız bir öteki görünüm de şudur: gene aynı döneme ilişik istatistiklere gore eğitim kurumlarından mezuniyet belgesi alanlar içinde kız öğrencilerin oranı ilkokullarda % 45,3 liselerde % 42,2, üniversitelerde % 31,2'dir. Eğitim kurumlanndaki sayılarının ve oranlarının artışına karşın, kentlerde, ev kadınlığı hâlâ hanımefendilerin başlıca mesleğidir. Bununla beraber, bazı mesleklerde hanımefendilerin oranı (üçte bir dolayında) oldukça yüksektir: bunların başlangıcında öğretmenlik, sağlıkla ilgili meslekler ve bazı öteki hizmetler bulunmaktadır.

Kaynak: Büyük Larousse


hanım ingilizcesi
Ad: kadın3.jpg
  • woman; married woman; lady; servant; female





  • Hanım Hareketi Nedir?


  • Hanım Berberi Nedir?


  • Hanım Kadıncık Nedir?


 

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Kadın Nedir?
Kadın Nedir?
http://www.muhteva.com/wp-content/uploads/2017/04/47822d1461248766-kadin-nedir-kadin4.jpg
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/kadn-nedir.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/kadn-nedir.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content