lal ( I ) ödat (l'ler ince okunması mümkün) Farsça lÂ¥l Dili tutulmuş, konuşamaz duruma gelmiş, dilsiz. Atasözü, deyim ve bir...
lal ( I )
ödat (l'ler ince okunması mümkün) Farsça lÂ¥l
Dili tutulmuş, konuşamaz duruma gelmiş, dilsiz.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
lal etmek
Birleşik Sözler
lalüebkem
lal (II) -li
isim, eskimiş (la:l, l ince okunması mümkün) Arapça la¤l
1 . Parlak kırmızı renkte, billurlaşmış, saydam bir alüminyum oksidi olan kıymetli bir taş.
2 . ödat Bu taşın renginde olan.
3 . Kırmızı renkli bir çeşit mürekkep.
Lâl nedir?
Hi-LaL
Rüyada Lal Görmek
LaL
MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
Kıymetli bir taş. Yakut değerinde olduğu kabul edilir. Parlak, koyu kırmızı renkte, billurlaşmış ve saydam bir alüminyum oksididir. Bedehşan'da çıkmış olduğu için "lali bedehşani" diye Osmanlı edebiyatına da girmiştir. Benzetme kanalıyla bu sözcük, kırmızı mürekkep ve sevgilinin kırmızı dudağı için de kullanılmıştır.
MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
Kıymetli bir taş. Yakut değerinde olduğu kabul edilir. Parlak, koyu kırmızı renkte, billurlaşmış ve saydam bir alüminyum oksididir. Bedehşan'da çıkmış olduğu için "lali bedehşani" diye Osmanlı edebiyatına da girmiştir. Benzetme kanalıyla bu sözcük, kırmızı mürekkep ve sevgilinin kırmızı dudağı için de kullanılmıştır.
LAL, ,-li a. (ar. Iarl). Esk.
1. Parlak, saydam kırmızı renkte billurlaşmış alüminyum oksidi olan kıymetli taş. (Bedahşanda çıkarılana lal-i Bedahşani denmiştir.)
2. Kırmızı renk. (Bk. ansikl. böl. Fiz.)
3. Kırmızı renkli mürekkep.
4. Sevgilinin dudağı.
5. Şarap.
6. Lal-pare, yakut parçası. || Lal-fam, lal-gûn, lal-reng, kırmızı renkli. || Lal-i âbdâr, lal-i hoşâb, parlak kırmızı renk; sevgilinin dudağı. || Lal-i Bedah- şan, bedahşan yakutu. || Lal-i dürr-efşan, inci saçan lal; arasından inci şeklinde dişler görünen sevgilinin dudağı. || Lal-i kehrü- ba, sevgilinin dudağı. || Lal-i mey-gûn, kırmızı renkli dudak. || Lal-i müzab, yakut eriyiği; şarap, kan. || Lal-i nâb, parlak ve kırmızı lal; saf, katıksız, kırmızı şarap. || Lal-i nasuhte, işlenmemiş, olgunlaşmamış lal; bir mevzuda söylenmiş, yeni söz. || Lal-i revan, akan yakut; şarap. || Lal-i saki, sakinin dudağı. || Lal-i şeker-bar, şeker döken, şeker saçan dudak; sevgilinin dudağı. || Lal-i yakut, kıymetli bir taş; grena, seylan taşı.
—Esk. bot. Zarkanatlılardan minik böcek, kırmızböceği.
—Foto, ve Opt. Magentanın öteki adı.
—ANSİKL. Ed. Divan şiirinde sevgilinin kırmızı dudaklarını, şarabı, acı çekip kan yutan âşığı, onun kanlı gözyaşını tanımlamak için sözü edilir: "Açılma câmı badei gûlgûna gonca vâr / Naziklik ile lal-i lebinden haber çeker" (Gonca şeklinde gül renkli şarap kadehine sırrını açma, şu sebeple lale benzeyen dudağından zarif şekilde söz alır) [Baki], En kıymetli türü Bedah- şan'dan getirilenidir: "Ger kara taşı kızıl kan ile rengin etsen / Rengi tağyir bulur lal-i bedahşan olmaz" (Kara taşı kızıl kanla renklendirsen rengi değişmiş olur, fakat gerçek bedahşan lali olmaz) [Fuzuli],
—Fiz. "Saf" ya da “doymuş" denen lal, baskın dalga boyu olmayan, yalnızca uç kırmızı tayfla uç mor tayfın karışımından lanan bir renktir. "Karmaşık" ya da "doymamış" denen laller bir beyazla bir arı lalin karışımından oluşur.
1. Parlak, saydam kırmızı renkte billurlaşmış alüminyum oksidi olan kıymetli taş. (Bedahşanda çıkarılana lal-i Bedahşani denmiştir.)
2. Kırmızı renk. (Bk. ansikl. böl. Fiz.)
3. Kırmızı renkli mürekkep.
4. Sevgilinin dudağı.
5. Şarap.
6. Lal-pare, yakut parçası. || Lal-fam, lal-gûn, lal-reng, kırmızı renkli. || Lal-i âbdâr, lal-i hoşâb, parlak kırmızı renk; sevgilinin dudağı. || Lal-i Bedah- şan, bedahşan yakutu. || Lal-i dürr-efşan, inci saçan lal; arasından inci şeklinde dişler görünen sevgilinin dudağı. || Lal-i kehrü- ba, sevgilinin dudağı. || Lal-i mey-gûn, kırmızı renkli dudak. || Lal-i müzab, yakut eriyiği; şarap, kan. || Lal-i nâb, parlak ve kırmızı lal; saf, katıksız, kırmızı şarap. || Lal-i nasuhte, işlenmemiş, olgunlaşmamış lal; bir mevzuda söylenmiş, yeni söz. || Lal-i revan, akan yakut; şarap. || Lal-i saki, sakinin dudağı. || Lal-i şeker-bar, şeker döken, şeker saçan dudak; sevgilinin dudağı. || Lal-i yakut, kıymetli bir taş; grena, seylan taşı.
—Esk. bot. Zarkanatlılardan minik böcek, kırmızböceği.
—Foto, ve Opt. Magentanın öteki adı.
—ANSİKL. Ed. Divan şiirinde sevgilinin kırmızı dudaklarını, şarabı, acı çekip kan yutan âşığı, onun kanlı gözyaşını tanımlamak için sözü edilir: "Açılma câmı badei gûlgûna gonca vâr / Naziklik ile lal-i lebinden haber çeker" (Gonca şeklinde gül renkli şarap kadehine sırrını açma, şu sebeple lale benzeyen dudağından zarif şekilde söz alır) [Baki], En kıymetli türü Bedah- şan'dan getirilenidir: "Ger kara taşı kızıl kan ile rengin etsen / Rengi tağyir bulur lal-i bedahşan olmaz" (Kara taşı kızıl kanla renklendirsen rengi değişmiş olur, fakat gerçek bedahşan lali olmaz) [Fuzuli],
—Fiz. "Saf" ya da “doymuş" denen lal, baskın dalga boyu olmayan, yalnızca uç kırmızı tayfla uç mor tayfın karışımından lanan bir renktir. "Karmaşık" ya da "doymamış" denen laller bir beyazla bir arı lalin karışımından oluşur.
Kaynak: Büyük Larousse
Lâl nedir?
Hi-LaL
Rüyada Lal Görmek
YORUMLAR