laubali ödat (lâ:uba:li ) Arapça l¥¢ubÂ¥l³ 1 . Saygısız, çekinmesi olmayan: "O ilk gönderilmiş olduğu laubali ve kaba ha...
laubali
ödat (lâ:uba:li ) Arapça l¥¢ubÂ¥l³
1 . Saygısız, çekinmesi olmayan:
"O ilk gönderilmiş olduğu laubali ve kaba haberi yumuşatmış."- S. Ayverdi.
2 . Senli benli, teklifsiz:
"Gelenlerden birisi gülerek laubali bir tavırla ona yaklaştı."- Y. K. Karaosmanoğlu.
3 . zarf Çok fazla samimi bir şekilde, teklifsizce.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
laubali olmak
- Davranışları ölçülü, olgun olmayan, ciddiyetsiz.
- Gereğinden fazla samimi, saygısız.
- Yılışık, Sırnaşık hareketler.
Kısacası,itici tip.
Çoğumuz bu benzer biçimde kişileri derhal anlarız.
LAUBALİ sıf. (ar. Ia-ubaIİ, aldırmam).
1. Başkalarıyla saygısızlığa varan seviyede senlibenli, teklifsiz olan, çekinmesi, sakınması olmayan kimse; bu hiç kimseye özgü davranış şekli için kullanılır: Ne kadar laubali bir adam. Bu ne laubali bir davranış. Laubali sözler.
2. (Bir kimselerle) laubali olmak, onunla çok fazla seviyede samimi olmak ya da ona karşı senlibenli hareket etmek: Kimselerle laubali olma.
♦ be. Saygısızlığa varan bir samimilikle, teklifsizce: Çok laubali konuşuyorsun.
1. Başkalarıyla saygısızlığa varan seviyede senlibenli, teklifsiz olan, çekinmesi, sakınması olmayan kimse; bu hiç kimseye özgü davranış şekli için kullanılır: Ne kadar laubali bir adam. Bu ne laubali bir davranış. Laubali sözler.
2. (Bir kimselerle) laubali olmak, onunla çok fazla seviyede samimi olmak ya da ona karşı senlibenli hareket etmek: Kimselerle laubali olma.
♦ be. Saygısızlığa varan bir samimilikle, teklifsizce: Çok laubali konuşuyorsun.
Kaynak: Büyük Larousse
laubali
ödat (lâ:uba:li) Arapça
1 . Saygısız, çekinmesi olmayan:
"O ilk gönderilmiş olduğu lâubali ve kaba haberi yumuşatmış."- S. Ayverdi.
2 . Senli benli, teklifsiz:
"Gelenlerden birisi gülerek lâubali bir tavırla ona yaklaştı."- Y. K. Karaosmanoğlu.
3 . zarf Çok fazla samimî bir şekilde, teklifsizce.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
lâubali olmak
ödat (lâ:uba:li) Arapça
1 . Saygısız, çekinmesi olmayan:
"O ilk gönderilmiş olduğu lâubali ve kaba haberi yumuşatmış."- S. Ayverdi.
2 . Senli benli, teklifsiz:
"Gelenlerden birisi gülerek lâubali bir tavırla ona yaklaştı."- Y. K. Karaosmanoğlu.
3 . zarf Çok fazla samimî bir şekilde, teklifsizce.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
lâubali olmak
laubali ingilizcesi
- saucy, pert, familiar (with sb), free, casual
YORUMLAR