Maruf ödat (ma:ruf) Arapça ma¤r°f 1 . Herkesçe malum, tanınan, belli, sanlı: "Ben onların bu ayıplarını yüzlerine vurmakl...
Maruf
ödat (ma:ruf) Arapça ma¤r°f
1 . Herkesçe malum, tanınan, belli, sanlı:
"Ben onların bu ayıplarını yüzlerine vurmakla marufum."- N. F. Kısakürek.
2 . hukuk Dinî bakımdan uygun görülen, beğenilen, buyrulan.
ödat (ma:ruf) Arapça ma¤r°f
"Ben onların bu ayıplarını yüzlerine vurmakla marufum."- N. F. Kısakürek.
2 . hukuk Dinî bakımdan uygun görülen, beğenilen, buyrulan.
Mâruf el-Kerhî (Maruf Kerhi)
MARUF sıf. (ar. ma'rüf). Esk.
1. Malum, malum: Gâhi ârit gâhi maruf gâhi irfan olurum" (Niyazi, XVII. yy.).
2. Hepimiz tarafınca tanınan, malum, meşhur: "Maruf tâbir hilafına kubbeyi habbe yapıyor'' (R. H. Karay).
3. Bir şeyle, bir adla maruf. onunla, o adla tanınan kimse ya da şey için kullanılır: Bu adla maruf kişi. Çinileriyle maruf camı.
4. Maruf olmak, bilinmek, tanınmak.
5. Marufı cihan, dünyanın bilmiş olduğu; çok meşhur.
1. Malum, malum: Gâhi ârit gâhi maruf gâhi irfan olurum" (Niyazi, XVII. yy.).
2. Hepimiz tarafınca tanınan, malum, meşhur: "Maruf tâbir hilafına kubbeyi habbe yapıyor'' (R. H. Karay).
3. Bir şeyle, bir adla maruf. onunla, o adla tanınan kimse ya da şey için kullanılır: Bu adla maruf kişi. Çinileriyle maruf camı.
4. Maruf olmak, bilinmek, tanınmak.
5. Marufı cihan, dünyanın bilmiş olduğu; çok meşhur.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR