MüREŞŞAH sıf. (ar. mûreşşah). Esk. 1. Damla damla süzdürülmüş. 2. Terbiye edilmiş. —Ed. Mûreşşah tevriye, tavrıye'nin bir t...
MüREŞŞAH sıf. (ar. mûreşşah). Esk.
1. Damla damla süzdürülmüş.
2. Terbiye edilmiş.
—Ed. Mûreşşah tevriye, tavrıye'nin bir türü. (Bk. ansikl. böl.)
—ANSİKL. Ed. Mûreşşah tevriye, iki anlama gelen bir sözcüğün metindeki yakın anlamıyla ilgili ipuçları verilerek uygulanır. Örn. "Verdim gönül o gül ruhun alına aldanıp / Etmezdi kimse eylediğim rengi ben bana" (O gül yanaklarının yüzündeki kırmızı renge [ya da hileye] aldanıp gönül verdim. Benim kendimi boyadığım renge [ya da oyuna] kimse niçin olmazdı) [Hâzık], Burada al sözcüğünün birinci anlamı kırmızı renk, ikinci anlamı hiledir. Gül ruh (gül yanak), renk sözcükleriyle ilk anlama hazırlık yapılmıştır. (MüCERRET, MüBEYYEN.)
1. Damla damla süzdürülmüş.
2. Terbiye edilmiş.
—Ed. Mûreşşah tevriye, tavrıye'nin bir türü. (Bk. ansikl. böl.)
—ANSİKL. Ed. Mûreşşah tevriye, iki anlama gelen bir sözcüğün metindeki yakın anlamıyla ilgili ipuçları verilerek uygulanır. Örn. "Verdim gönül o gül ruhun alına aldanıp / Etmezdi kimse eylediğim rengi ben bana" (O gül yanaklarının yüzündeki kırmızı renge [ya da hileye] aldanıp gönül verdim. Benim kendimi boyadığım renge [ya da oyuna] kimse niçin olmazdı) [Hâzık], Burada al sözcüğünün birinci anlamı kırmızı renk, ikinci anlamı hiledir. Gül ruh (gül yanak), renk sözcükleriyle ilk anlama hazırlık yapılmıştır. (MüCERRET, MüBEYYEN.)
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR