MüTEVAZİ sıt. (ar. tevazu"'dan mütevazı"). 1. Enerjisini, kabiliyetlerini, üstün niteliklerini öne çıkarmayan kimse iç...
MüTEVAZİ sıt. (ar. tevazu"'dan mütevazı").
1. Enerjisini, kabiliyetlerini, üstün niteliklerini öne çıkarmayan kimse için kullanılır; alçakgönüllü: Çok varlıklı fakat mütevazı bir insan. Ne kadar mütevazısın, bu başarıda herkesten daha çok rol oynadın.
2. Toplumsal sınıflandırma içinde yüksek bir yeri olmayan, toplumsal durumu açısından ö- nemsenmeyen kimse için kullanılır: Mütevazı bir işgören. Mahallemiz sakinleri mütevazı insanlardır.
3. Gösterişsiz, ortanın altında, önemsiz bir toplumsal durum gösteren şey için kullanılır: Mütevazı bir görevle yetinmek. Mütevazı bir yaşam sürmek. Mütevazı bir gelecek.
4. Önemsiz, iddiasız, rahat, gösterişsiz nitelikleri olan şey için kullanılır: Mütevazı bir ev. Mütevazı bir semt. Mütevazı bir lokanta.
♦ be.
1. Alçakgönüllü bir şekilde: Birazcık daha mütevazı davranabilirdin.
2. Gösterişten, şatafattan uzak olarak: Son aşama mütevazı yaşıyor.
MüTEVAZİ sıt. (ar. tevazi'den mütevazı). Esk.
1. Birbirine paralel olan.
2. Mütevazi-l-adla, paralelkenar. || Mütevazi -s-sütuh, paralelyüz.
1. Enerjisini, kabiliyetlerini, üstün niteliklerini öne çıkarmayan kimse için kullanılır; alçakgönüllü: Çok varlıklı fakat mütevazı bir insan. Ne kadar mütevazısın, bu başarıda herkesten daha çok rol oynadın.
2. Toplumsal sınıflandırma içinde yüksek bir yeri olmayan, toplumsal durumu açısından ö- nemsenmeyen kimse için kullanılır: Mütevazı bir işgören. Mahallemiz sakinleri mütevazı insanlardır.
3. Gösterişsiz, ortanın altında, önemsiz bir toplumsal durum gösteren şey için kullanılır: Mütevazı bir görevle yetinmek. Mütevazı bir yaşam sürmek. Mütevazı bir gelecek.
4. Önemsiz, iddiasız, rahat, gösterişsiz nitelikleri olan şey için kullanılır: Mütevazı bir ev. Mütevazı bir semt. Mütevazı bir lokanta.
♦ be.
1. Alçakgönüllü bir şekilde: Birazcık daha mütevazı davranabilirdin.
2. Gösterişten, şatafattan uzak olarak: Son aşama mütevazı yaşıyor.
MüTEVAZİ sıt. (ar. tevazi'den mütevazı). Esk.
1. Birbirine paralel olan.
2. Mütevazi-l-adla, paralelkenar. || Mütevazi -s-sütuh, paralelyüz.
Kaynak: Büyük Larousse
mütevazı
ödat (müteva:zı) Arapça
1 . Alçak gönüllü:
"Çok mütevazı bir karı olan annesinden edep, erkân, ev kadınlığı ve el hüneri almış."- S. Ayverdi.
2 . Gösterişsiz, iddiasız.
3. Birbirine paralel olan.
4. Alçak gönüllü; kibirsiz.
5. Büyüklenmeyen.
ödat (müteva:zı) Arapça
1 . Alçak gönüllü:
"Çok mütevazı bir karı olan annesinden edep, erkân, ev kadınlığı ve el hüneri almış."- S. Ayverdi.
2 . Gösterişsiz, iddiasız.
3. Birbirine paralel olan.
4. Alçak gönüllü; kibirsiz.
5. Büyüklenmeyen.
mütevazi ingilizcesi
- modest, humble, unpresuming, meek, pudent, small, unassuming, unobtrusive, unpretending, unpretentious
- parallel koþut, paralel
YORUMLAR