Dünyanın hem en eski medeniyetlerinden hem de en eski ülkelerinden biri olan Çin zamanı ile ilgili bilgiler. Tarihte Çin Ülkenin bulunmuş o...
Dünyanın hem en eski medeniyetlerinden hem de en eski ülkelerinden biri olan Çin zamanı ile ilgili bilgiler. Tarihte Çin
Ülkenin bulunmuş olduğu yer, tüm dönemler süresince Çin geçmişine tesir yapmıştır. Bir kez, verimli vadiler, uçsuz-bucaksız alüvyonlu ovalar, «lös» lü toprak, uygun iklim bu bölümde yüksek bîr medeniyetin kurulmasına yetecek şartların başlangıcında geliyordu. Bu benzer biçimde şartlar Çin’i büyük bir devlet olmaya hazırlamıştır.
Çinliler’in menşei bugün dahi kati olarak bilinemiyor. Çinliler’in bir tek kavimden geliştiğini kabul etmek her halde hatalı bir fikir olur. Bir sürü etnik toplulukların birleşerek zaman içinde tüm bu mıntıkaya yayıldıklarını kabul etmek daha akla yakındır.
Çin’de bugün beş ayrı kavim yaşamaktadır. Bu tür şeyler Çinli, Mançuryalı, Moğol, Türk ve Tibetliler’dir. Cumhuriyet kurulunca kabul edilen yeni bayrak ayrı ayrı renklerde beş şeritten ibaretti. Ekranda görülen pencereden kırmızı Çinliler’i, sarı Mançular’ı, mavi Moğollar’ı, ak Türkler’i, siyah da Tibetliler’i temsil ediyordu.
• İlk Çağlar: Çin tarihinin ilk çağları efsanelerle karışıktır. Bu, M. Ö. 2205 yıllarında kurulduğu sanılan Hı-sia hanedanı zamanına rastlar. Aslolan Çin tarihinin ise Şang hanedanı ile başladığı kabul edilmektedir.
Şang Hanedanı (M. Ö. 1765- 1122) ya da (M. Ö. 1523- 1027). — Son arkeolojik araştırmalar Şang hanedanının kurulup yaşamış bulunduğunu açıkça göstermiş, o çağa ait tunç eşyaya rastlanmıştır. Bu dönem ait kemik ve kaplumbağa kabuğu üstüne yazılmış yazılar da bulunmuştur. O devirde Çinliler’in at yetiştirdikleri, otomobil kullandıkları, sığır, koyun, domuz, köpek, tavuk besledikleri bilinmektedir.
Çu Hanedanı (M. Ö. 1122?-249). — Şang hanedanının uyandırdığı hoşnutsuzluk bu hanedanın yıkılmasına yol açtı. İdaresi 1000 yıla yakın bir vakit devam eden Çu hanedanı zamanında memleket pek çok alanlarda gelişti, sınırlar genişledi. Bu devreye üç aşağı beş yukarı Çin’in Derebeylik Çağı denilebilir Toprak asilzadeler içinde bölünmüştü, köylüler fakat işçi olarak çalışıyorlardı. Özellikle M.Ö. VI. yüzyıldan sonrasında kültür ve felsefe faaliyetinde büyük gelişmeler oldu. Konfüçyüs, Meçyüs, Lao-Tse benzer biçimde büyük din ve felsefe adamları bu devrede yetişti.
Çı-in Hanedanı (M. Ö. 249-206). — Kısa devam eden bu hanedan zamanında derebeyliğe son verildi, memleket 36 eyalete bölündü. Yollar, sulama kanalları yapılmış oldu. Büyük Çin Setti’nin çok mühim bir bölümü de bu devirde yapılmış oldu. Çin’in şimdiki ismini da Çı-in hanedanının adından almış olduğu sanılmaktadır.
Han Hanedanı (M. Ö. 206 – M. S. 220). — Çin’in en parlak devirlerinden birisi Han’ların zamanına rastlar. Bu devirde Çin çok kudretli bir devlet haline geldi, sınırlar genişledi. Çinliler gene vakit içinde arka arkaya beş hükümdar sülâlesi değişti. Moğol istilâsına kadar yaşayan Sung hanedanı zamanında felsefe ve sanat faaliyetinde ilerleme devam etti. 1215’ten bu yana Şimal Çin’i alan Moğollar (Cengiz hanedanı), 1279’da güneyi de almışlardır.
Moğol Hanedanı (1279-1368). — Moğollar, ya da resmi adına bakılırsa «Yüan Hanedanı», uzun müddet hükümran olmadıysa da, bu çağ son aşama parlak geçti. Kubilay, şimdiki Pekin’in yerinde bulunan Hanbalık’tan yalnız Çin’i değildir, tüm Moğol İmparatorluğunu yönetim ediyordu. Bu imparatorluğun garp sınırları o devirde Akdeniz’e, Polonya’ ya kadar uzanıyordu. Marko Polo’nun Çin seyahati de bu devreye rastlar. Kubilay’dan sonrasında Moğol hanedanının yıldızı yavaş yavaş sönmeye başladı, sonunda Ming’ler tarafınca idareden uzaklaştırıldı.
Ming Hanedanı: (1368-1644). — Saf Çin’li olan bu sülâle zamanında da imparatorluk en parlak devirlerinden birisini yaşadı. Özellikle üçüncü imparator Yung Lo zamanında Pekin’de büyük saraylar, tapınaklar yapılmış oldu. Ming’ler zamanında Kore ve Annam istilâ edildi. Çin kültürü gelişti, Avrupalılar’ la temaslar çoğalmaya başladı. Ayrıca Hıristiyan misyonerler’de Çin’e geldi. Fakat zaman içinde zayıflayan Ming hanedanı kuzeyden gelen Mançular tarafınca iktidardan uzaklaştırıldı.
• Çağıl Çağ: Çin’in çağıl (şimdiki) çağ denilen son tarih devresi XVII. yüzyılda başlar. Bu dönem Mançular’la başlamış, Cumhuriyet’e kadar gelmiştir.
Çı-ing Hanedanı: (1644-1911). — Çin’i cumhuriyetin ilanına kadar yönetim eden Mançular kendilerine Çı-ing Hanedanı ismini verdiler. Bu idarenin ilk zamanlarında memlekette mühim gelişmeler görüldü.
Çin XIX. yüzyıldan bu yana, Batılılar’la temasa başladı. Hollandalı, Fransız, İngiliz ve Amerikalılar Makao ve Kanton’a sokuldular. Çinliler yabancılara karşı çok çekingen davranıyor, onları «Yabancı Şeytan», «Barbar» benzer biçimde adlarla anıyorlardı. Batılılar da, her ne pahasına olursa olsun, Çin’le ticaretten caymak istemiyorlardı.
Afyon Savaşı ve İsyanlar. — İngilizler’in Çin’e sattıkları malların başlangıcında afyon geliyordu. Afyon Çin’de geniş seviyede yayılmış, halk tarafınca tehlikeli bir biçimde kullanılmaya başlanmıştı. Hükümet bu satışı durdurmak istiyordu. 1839’da Kanton’daki İngiliz afyon stokları yakıldı, yok edildi, İngiliz tüccarları hapsedildi. Bunun üstüne çıkan harp 1842’de İngilizler’in zaferiyle tamamlandı. Çin hükümeti hem harp tazminatı vermeyi, hem yok edilen afyonların parasını ödemeyi kabul etti. Bununla birlikte, boş Çin limanı İngiliz ticaretine açılıyordu, Hong Kong Adası İngilizler’e bırakılıyordu.
XIX. yüzyılın ikinci yarısında memlekette iki isyan çıktı. Ekranda görülen pencereden birincisi İngiliz ve Amerikalılar’ın yardımı ile bastırıldı. Boxer İsyanı dîye anılan ikinci isyan ise yabancılara karşı yapılmıştı, el altından Çin İmparatoriçesi tarafınca yönetim ediliyordu. Bu isyan da milletlerarası bir ordu tarafınca bastırıldı.
Çin-Japon Savaşı ve Cumhuriyet. — İlk Çin – Japon savaşı 1894’te başladı. Harbe Kore’de çıkan bir isyan yol açtı. Her iki memleket de Kore’ye asker göndererek isyanı bastırdılarsa da, sonradan birbirleriyle harbe başladılar. Çin büyük kayıplara uğradı, donanması yok edildi, pek çok şehirler Japonların eline geçti. 1895’te biten harp sonunda Çin hem Kore’nin bağımsızlığını tanımak, hem de Formosa Adası’nı Japonya’ya vermek mecburiyetinde bırakıldı.
Tüm bu vakalar Mançu hanedanını iyice zayıflatmıştı. 1911’de Sun Yat-sen’in başkanlığındaki Milliyetçiler, imparatorluğu devirdi, 1912’de cumhuriyet ilân edildi.
• I. Dünya Savaşı’nda Çin: I. Dünya Savaşı Çin’de yeni ıstıraplara, karışıklıklara yol açtı. Her fırsatta bu memleketten toprak koparmaya bakan Japonlar Çin’den bir miktar toprak almayı başardılar. Çin 1917′ de dünya savaşına katıldıysa da etkin bir rol oynayamadı, fakat savaştan sonrasında Cemaat-i Akvam (Milletler Cemiyeti) ne girdi.
1925’te Sun Yat-sen’in ölümü Üstüne Çang Kay-şek Milliyetçilerin önderi oldu. 1928’e kadar devam eden savaşlar sonunda Çang Kay-şek’in orduları pek çok bölgeleri, ayrıca Pekin’i de ele geçirdiler. Tekrardan birleşen Çin’in başkenti Nan-kîn’e getirildi.
• Japonya ile Harp: 1931’de tekrardan bir Çin – Japon savaşı başladı, Japonlar Mançurya’yı alıp orada kukla bir devlet kurdular. Bu harp senelerce sürdü, II. Dünya Savaşı’nın bir bölümü halinde devam etti. Japonlar Yang-Çe Nehri havzasını, Hanko’yu ele geçirdiler. Hür Çin’in başkenti Çung-King oldu.
Japon istilâ hareketinin sonucu olarak şark eyaletlerinden büyük bir göç başladı. Bir sürü fabrikalar sökülerek Yang-Çe Nehri süresince batıya taşındı. Tarihî Çangtu şehri Çin’in mühim eğitim merkezlerinden birisi haline geldi. Üniversite ve kolejler kuruldu. Japonya’nın başlıca liman ve demiryollarını denetim etmesi Çin’in dış ticaretini baltalamıştı. Çin’liler garp devletleriyle teması sağlamak için batıya yöneldiler. Birmanya yolu yapılmış oldu. Japonya’nın A. B. Devletleri’ne hücumu üstüne Çin Mihver Devletleri’na karşı harp açtı. Müttefikler Çin’e yardım etmeye başladılar. 1943’te Çang Kay-şek, Roosevelt ve Churchill’le görüştü. Bu görüşmede Japonya’nın almış olduğu tüm toprakların Çin’e geri verilmesi kararlaştırıldı. 1945’te savaşın kazanılması ile de Japonya, Çin ve Mançurya’dan tamamen çekilmek mecburiyetinde bırakıldı.
• Komünistler ve İç Harp: Daha Sun Yat-sen zamanında komünizm Çin’de yayılmaya başlamıştı. Sun, Ruslardan yardım istemiş, Ruslar Çin subaylarını yetiştirmeye başlamışlardı. Bunun sonucu olarak 1920-21’de bir komünist partisi kuruldu, komünizm durmadan gelişmekte devam etti.
II. Dünya Savaşı biter bitmez komünist birlikler Şimal Çin’deki pek çok kilit noktalarını ele geçirdiler. Bu şekilde Milliyetçilerle Komünistler içinde bir iç harp başladı. A. B. Devletleri’nin ara bulmaya çalışmasına, Milliyetçiler’e yapmış olduğu yardımlara karşın, savaşlar devam etti, nihayet 1949’da başkent Nankin komünistlerin eline geçti. Milliyetçi Çin hükümeti Formosa Adası’na çekilmek mecburiyetinde bırakıldı.
YORUMLAR