Yan Nedir?

YAN a. 1. Bir şeyin alt-üst, ön-arka ya da ortasına karşıt olarak sağı ve solu: Yolun her iki yanında yeni döşenmiş bir kaldırım uz...

YAN a.

1. Bir şeyin alt-üst, ön-arka ya da ortasına karşıt olarak sağı ve solu: Yolun her iki yanında yeni döşenmiş bir kaldırım uzanıyordu. Bu eteği yanlarından daraltmak gerek.

2. Bir tamlayanla beraber, bir şeyin belirtilen kısmı, taraf: Küpün altı yanını da numaraladık. Bahçenin üç yanını telle çevirdiler. üst yanı, alt yanı.




3. Bedenin sağ ya da sol kısmı: Sağ yanına inme inmiş.

4. Yön, yer, taraf: O yana değil, bu yana bakın. Birazcık bu yana yaklaşın. Her yam seller bastı.

5.Bir hiç kimseye, bir şeye yakın yer; yakını: Yanıma gelir misin? Dükkânın tarafındaki ev. Yanımızdan hızla bir otomobil geçti.

6. Bir kimsenin üstündeki giysinin, çantasının vb. herhangi bir yeri, üst: Yanında kalem var mı? Yanında devamlı sıııh taşır Yanıma para almamışım.

7. Bir kimsenin, beraberi, himayesi, emri vb.: Çocuklarını yanma aldırdı. Yanında birçok işçi çalıştırıyor.

8. Bir şeyin, bir kimsenin belli bir bakış açısıyla ele alınan, üstünde durulan niteliği; taraf, yön: Mevzuyu yalnızca negatif yanından ele almayın. Her insanoğlunun iyi ve fena yanları vardır. 9. Bir münakaşaya, pazarlığa, çatışmaya vb. katılıp birbirlerine karşıt konumda bulunan kişilerden, topluluklardan, ülkelerden her biri; taraf: Yargıç her iki yanın da tanıklarını dinledi. Karşı yana bilgi sızdıran casus.

10. Yan kabağı, birinin yanından ayrılmayan, devamlı onunla dolaşan kimse. || Yan tutmak, taraf tutmak, yansız davranmamak, taraflardan birini benimseyip onu desteklemek. || Yan yana, birbirinin yanında, beraber: Yan yana yürüyorlardı. || Taraftan, yan taraftan, profilden: Taraftan çekilmiş bir fotoğraf. Taraftan çarklı, kollarını çok sallayarak ya da omuzu düşük şekilde yürüyen; çok ağır giden taşıt; şekeri, yanına konmuş çay ya da kahve (arg.). || Taraftan fırlama, kendisinden her türlü fena iş beklenen, serseri kimse (arg.). ||.. .den yana, için: Benden yana hava hoş. Evden yana bir kaygınız olmasın. || ...den yana olmak, çıkmak, bir kimsenin ya da şeyin yanında olmak, onu desteklemek:

Otobüstekilerin bir çok şoförden yana oldular. Biz tekliften yana çıktık. || Yanı başına, yanı başlangıcında, yanı başından, oldukça yakınında, derhal yanında. || Yanı sıra, bununla beraber, beraber: Yanı sıra çocuğunu da getirmiş; yanında: Sen de onun yam sıra gideceksin. || Yanına almak, kendi tarafına çekmek: Onları karşımıza değil yanımıza almalıyız. || Yanına bırakmamak, yanına komamak, bir kimsenin yapmış olduğu fena bir işi cezasız bırakmamak, yaptığının karşılığını vermek, öç almak: Bunu hiçbir vakit senin yanına bırakmam. || Yanına (kâr) kalmak, yapmış olduğu fena bir hareket ya da iş cezasız kalmak; kendisinden öç alınmamak: Tüm bunların yanına kâr kalacağını mı sanıyor? || Yanına salavatla varılır, çok öfkeli, karşısına çıkanı tersler; kendini beğenmiş, burnu kaf dağında. || (Bir malın) yanına salavatla varılmaz, bir malın alınamayacak kadar pahalı bulunduğunu vurgulamak için söylenir. || Yanında, bir şeye ya da bir hiç kimseye bakılırsa, oranla: Seninki onun yanında çok sönük kalır; bir düşünceyi paylaşma, ona katılma, destekleme: Bu düşüncenin yanında olanlar, ona karşı olanlardan daha çek. || Yanından bile geçmemiş bir şeyin, belirtilen şeyle hiçbir ilgisinin ya da benzerliği bulunmadığını belirtmek için söylenir: Kibarlık onun yanından bile geçmemiş. || Yanlamasına, yana doğru, yan olarak: Kaplan raflara yanlamasına koy.


—Anat. insanda ve hayvanlarda, bedenin sağ ve sol yarı kısmı. (Bk. ansikl. böl.)


—Ask. Bir birliğin taktik harekât esnasında alacağı muharebe düzeninde, birlik cephesinin kenarlarından birliğin geri sınırına kadar oluşan derinliğin iki yanına verilen ad.


—Kanatları dayalı olmayan bir birliğin sağ ve sol kısmı. || Yan ateşi, taktik harekât esnasında düşmanın kanat ya da yanına karşı sağ ya da sol tarafta bulunan bir mevziden meydana getirilen ateş. || Yan gözetleme, ateş hattının yeteri kadar sağ ya da solunda bulunan gözetleme yerinden meydana getirilen ateşlerin gözetlenmesi. || Yan hatası, bir silahla meydana getirilen atışta

hedef ile merminin vuruş noktası içinde oluşan sapma miktarı. || Yan yürüyüşü, hedef olarak seçilen düşman birliğinin sağ ya da sol yanını kuşatmak amacı ile yapıları yürüyüş.


—Bine. Yan değişiklik yapmak, açık ya da kapalı manejde at çalıştınrken bir köşeden öbürüne orta yol üstünde giderek emek harcama yanını değişiklik yapmak ya da aynı yana dönerek devam etmek. || Yana sürmek, atın arka ve ön ayaklanın birbirine koşut iki iz üstünde yürütmek.


—Ceb. Bir denklemde ya da bir eşitlikte - (eşit) işaretinin ya da bir eşitsizlikte > (...den büyük) ya da lt; (...den minik) işaretlerinin, sırayla solunda ya da sağında yer edinen iki ifadeden her biri.


—Ciltç. Yan kâğıdı -» KAöır.


—Denize. Yan yatma, bir geminin, rüzgâr ve soluğan etkisiyle ya da yanlış yükleme sebebiyle bir bordası üstüne eğilmesi.


—El sant. Yan ağacı, halı tezgâhlarında alt ve üst leventleri tutan ve dönmelerini elde eden ağaçtan yapılmış dikey parça. (Yan tahtası da denir.)


—Nörol. Yana eğilme, hastanın ayakta dururken ve otururken sağa ya da sola eğilmeye: ya da yürürken yana sapmaya duyduğu eğilimle belirgin denge bozukluğu, (içkulak dalız sendromunun ayırtedici özellikteki işaretlerinden biri olabilirse de, parkinson sondromunda da görülür.) || Yan benimseme felci ya da göz hareketlerinde yan öenimseme felci, alın okülo- motör alanındaki (Brodmann 8 alanı) ya da beyin kodeksinden beyin sapındaki okülomotör sinir çekirdeklerine giden liflerin tek taraflı lezyonuna bağlı olarak sağa ya da sola yatay göz hareketlerinin ortadan kalkması. (Bk. ansikl. böl.)) Göz hareketlerinde yan benimseme, görme eksenlerinde paralelliğin korunması koşulu ile gözlerin sağa ya da sola yatay hareketi. (Bk. ansikl. böl.)


—Nöropsikol. Bazı çift organlarda bunlardan birini (sağ ya da sol) kullanmayı yeğleme |! Yan üstünlüğü, bir etkinliğin yanlaşmış egemenliği. || Elde yan benimseme kişinin yapacağı işlerin bir kısmını, hatta tümünü görmek için sistemli olarak sağ ya da sol elini kullanmayı yeğlemesi. (Bk. ansikl. böl.) | İşlevsel yan üstünlüğü, değişik işlevler için iki beyin yarımküresinin biri ya da diğerinde gözlemlenen ayrıcalı özgürlüğün insanda niçin olduğu yanm- küre üstünlüğü. (Hayvanda bu işlevsel yarımküre bakışımsızlığı görülmez.)


—Orm. san. Yan alma, bir tahtanın kusurlu kenarlarını testereyle kesip çıkarma. (Bk. ansikl. böl.) || Yan alma testeresi, aynı şasiye bağlı ayarlanabilir iki sini testereden oluşan ve bir kalasın iki yanını aynı anda kesip çıkarabilen testere makinesi.


—Parac. Bir madeni pulun, madeni para ya da madalya basımında kullanılan çevre kenarı. (Madeni pulun yanı, paranın çevresi kabartmalı, bilhassa pervazlı ya da tırtıklı olacaksa basım işlemini kolaylaştırır. Madeni paralara, paradaki kabartmaların yıpranmasını önıemek için çoğu zaman bir pervaz çekilir. Bu durumda, madenin en zor biçimlendiği yer paranın çevresi olduğundan yan datıa da yararlıdır.)


—Patot. Yan ağrısı, çoğunlukla göğüs kafesinin yan ve arka kısmında duyulan akut ağrı. Ya bir içorgan hastalığına (plevra, akciğer, kalp, dalak vb.) birlikte rol alır ya da ka- burgalararası sinirlerdeki bir nevraljiden ileri gelir. (Yan ağrılarına, sıkıntılı kimselerde sık rastlanır.)


—Spor. Yana ayak vuruşu, çeşitli döğüş sporlarında (fransız boksu, karate) bir ayak üstünde destek alınarak, öteki ayağın dışı ya da topuğuyla taraftan vurma.


♦ sıf.

1. Yanda, yan tarafta yer edinen bir şey için kullanılır: Yan kapı. Yan koltuktaki evladı tanıdın mı?

2. Sonradan kendini gösteren, bir şeyin sonucu olan ve ona bağımlı bir şey için kullanılır: Bir ilacın yan tesirleri.

3. Yan cebine koymak, bir şeyi istediği halde, istemiyormuş benzer biçimde görünmek. || Yan gözle bakmak, belli etmeden, sezdirmeden, göz ucuyla bakmak. || Yan ödeme meydana getirilen bir hizmetin karşılığı olarak ödenen para haricinde, onun önomine bakılırsa ok olarak ödenen para. || Yan endüstri, ana sanayiyi destekleyen destek endüstri kolu. || Yan ürün, bir ana ütünün elde edilişinde ortaya çıkan ikinci dereceden ürün. || Yan yan, çarpık şekilde; yampiri: Yan yan yürümeye başladı.


—Akust. Yan sesler, doğadan lanan ve bir ana sese birlikte rol alan ikincil sesler. (Her yan sesin frekansı ana sesin bir tam katıdır. Bundan dolayı ana sese karmaşık ya da doğurucu ses, 1. ses ya da bilinci armonik de denir; yan sesler 2., 3., 4., vh benzer biçimde yüksek armoniklerdir. Oktav, ya da 2. ses, ikinci armonik tir.


—Bot. Yan tomurcuk, ana tomurcuğunun her iki yanında gelişen tomurcuklara denir. 5 Yan odun-soymuk demeti, bir düzleme bakılırsa bakışımlı olan odun soymuk demetlerine denir.


—Dağa Yan geçiş dik bir kayanın yüzünde aşılamayacak bir engeli (çıkıntı, tutamağın olmayışı) dolaşmak için meydana gelen yatay geçiş.


—Dilbil. Yan cümle ya da yan tümce -> BAĞIMLI* TüMCE.


—Dy. Yan hatta alma, daha süratli bir katarın geçmiş olmasına öncelik tanımak için bir treni, bir demiryolu taşıtını anafıattan alıp bir başka hatta aktarma. || Yan hatta almak, üstünde seyrettiği ana hattı boşaltmak için bir treni barınma yoluna yöneltmek.


—Esk. sil. Yan kanatlar, parçalı alın zırhlarında, hayvanın yanak ve gözlerini sakınan, köşeleri yuvarlatılmış levhalar. (Bunlar, zincir halkalarla zırhın gövdesine tutturulmuştur.)


—Geom. Yan alan, yan yüzeyin alanı. | Yan ayrıt, bir çokyüzlünün iki yan yüzde ortak ayrıtı. || Yan yüz, bir çokyüzlünün tabanından (ya da tabanlarından) değişik yüzü. || Yan yüzey K, E3 uzayının bir ya da iki S,, S2 düzlem kesitleriyle sınırlanmış içbükey tıkızı olduğunda,(S,US2) ye eşit parçası.


—Hava Yan kayme KAYMA'mn eşanlamlısı.


—İkt. Yan ödeme bir işçi ya da memurun almış olduğu ücret ya da maaşa ek olarak her ay ya da belirli aralıklarla meydana getirilen ödemeler (yakıt parası, elbise parası, çocuk zammı vb).


—Istat. Yan dağılım, birkaç değişkenli bir dağılımda, değişkenlerden birinin ya da bir çiftinin ötekiler sözkonusu olmadan dağılımı.


—Jeomorfol. Bir yanardağın yamaçlarına yerleşen ikincil koniler ve kraterler için kullanılır.


—Mad. oc. Yan ürün, üretimi meydana getirilen mi- narale bağlı olarak elde edilmiş yararlı madde.


—Ormanc. Yan ürün, odun kesimiyle elde edilmiş ürünlerden başka orman ürünleri. (İkincil ürün sayılan bu ürünler Noel ağacı, çürük odun, mantar, mevye, tıbbi nebat, salyangoz, kum benzer biçimde şeylerdir. Bu ürünlerin toplanması ilke olarak izne bağlıdır, sadece azca oranda toplanacağı ve yalnız aile ihtiyacı için kullanılacağı vakit izin verilir.)


—Saraç Yan keski, saraçların çivi sökmek için kullandıkları alet.


—Sesbil. Yalnızca dilin kenarlarının etkin olduğu bir eklemleme biçimi için kullanılır; hususi durumunu bu tür bir eklemeden alan bir sesbirim için kullanılır. (N. Chomsky ve M Halle benzer biçimde üretici dilbilgiciler için (+ yanj özelliği, dilin yansız konumuna oranla ağız boşluğunda yutarı kalkmasıyla oluşturulan sesbirimlerin niteliğidir. Yanünsüzler kategorisi üstdamaksıl ünsüzlerle dişsil, dişeti ve damaksıl dişeti ünsüzlerini ihtiva eder.)


—Spor. Yan yüzme, sağ ya da sol tarafa yatarak yüzme stili.


—Telekorn. Yan bileşen, yan frekans, kip- leme esnasında, ortaya çıtan ve taşıyıcı frekansının altında ya da üstünde yer edinen sinüzoidal bileşen ya da bunun frekansı. || Artık yan bant, tayf bileşenlerinin, çoğu zaman kipleyici işaretin en yüksek frekans larına denk düşenlerinin bir bölümünün, son aşama zayıflamış genliklere haiz olduğu yan bant. || Bağımsız yan bantlı, bir genlik kiplemesindeıı lanan alt yan bandın vo üst yan bandın, ayrı kipleyici işaretlere denk düşmüş olduğu bir radyoelektrikse! ya da hat üstünden iletim yöntemi, bir gösterim ya da bir aygıt için kullanılır. (Klasik bir radyoelektrik sisteminde dört ayıı kipleyici işarete denk düşeri, ikisi alt, ikisi üst dört yan bant kullanılır.) || Tek yan bantlı, bir genlik kiplernesindon lanmış alt yan bant ve üst yan banttan yalnızca birinin korunduğu bir radyoelektıiksel ya da hat üstünden iletim yöntemi^ bir gösterim ya da bir aygıt için kullanılır. || üst ya da alt yan bant, taşıyıcı frekansından datıa yüksek ya da daha alçak frekanslı bileşenlerin tümü.


—*Fiyat. Yan perde, sahneyi küçültmek amacıyla iki yanına asılan kumaş parçası ya da muşamba


—Topbil. ve Buhbil. Yan grup, daha ilkin kurulmuş bir grubun içinden, bu grubun üyelerine yabancı bazı toplumsal vo tutumsal koşulların etkisiyle ortaya çıtan marjinal grup.


♦ be.

1. Yan tarafa önem vererek: Koltuğa yan oturmak.

2. Yan bakmak, bir kimseyi küçümseyorek ya da onun için fena niyetler besleyerek düşmanca bakmak. || (Bir işte) yan basmak, kanmak, aldanmak ya da dürüstçe davranmamak, oyunbozanlık etmek. || Y-r çizmek, bir işten kaçmak, bir işi yapmamaya yanaşmak (arg) || Yan gelip oturmak, yan gelip yatıl ıak, yapılacak işleıi bir yana bırakıp rahatına, keyfine bakmak: Bizim anamız ağlıyor, sen burada yan gelip yatıyorsun. || Yan gelmek, bir işte ilgilenmeyip kendi rahatını düşünmek. || Yan yatmak, yana doğru çok eğilmek. || Yan yattı, çamura battı demek, bir işin niçin yapılmadığını izah etmek amacıyla bazı özürler, bahaneler bulmak.


—ANSİKL. Anat. Vücudun bir bakışım düzlemine bakılırsa ayrılmış her bir yarısına, bilhassa dışta kalan kısımlarına yarı adı verilir. Vücudun sağ ve sol yanı, dış görünüşte dahi, tam olarak bakışımlı değildir: tas ve iskelet sistemleri çoğu zaman sağ yanda daha gelişmiştir; içte ise, hem göğüste, hem karında çok sayıda ve mühim farklılıklar vardır.


—Karş. anat. Yan kaslar, omurgalılarda mi- yotomdan türeyen ve yana bükülmeleriy- le balıklarda temel hareket organı ödevi gören beden vo kuyruk tasları. (Dörtayak- lılarda yan kaslar önemini yitirir, fakat gene de omurganın düz durmasını sağlar, karındaki içoıganlar hacmi için kolan ödevi görür ve göğüs kafesinin solunum hareketlerine katılır.)


—Nörol. Göz hareketlerinde yan benimseme. Dış doğru tas (göz dış hareket sinirine bağlı) ile iç doğıu tasın (göz ortak hareket sinirine bağlı) beraber hareket etmesiyle gerçekleşebilir. Bu iki sinilin çekirdekleri arasındaki bağlantı atta uzunlamasına şeıit vasıtasıyla sağlanır. Bu çevresel hareket sistemi, korteksteki merkezlerle (8. alın ve 18.19. art ve yankafa alanları) ve vestlbulumdaki merkezlere bağımlıdır. Bunlardan herhangi birinde ya da bu tarz şeyleri göz devindirici çekirdeklere bağlayan yollarda meydana gelen bir lezyon gözün karşı tarafa doğru bakmasına engel olan bir nüzul yaratır.


*Yarımküre lezyonundan ileri gelme yan benimseme felci, gözün karşı tarafa, doğrusu lezyonun olduğu tarafa doğru bakışını engellerse de görme duyusu ve iç duyuma bağlı devimsel yanıtlar devam eder. Sağlam yarımkürenin oynatıcı kaslar üstündeki baskın tesirini belirtmek suretiyle gözler ve baş lezyonun bulunmuş olduğu tarafa yönelir.

Beyin sapı lezyonuna bağlı yan benimseme felci, Foville sendromu olarak tanınır. lezyonun beyin sapı, Varol köprüsü ya da alt tarafında bulunduğuna bakılırsa bu sendromun üç çeşidi vardır.


—Nöropsikol. Elde yan benimseme, yazmak ya da bir nesneyi kavramak benzer biçimde bazı hareketlerin hangi elle yapıldığına bakılırsa değerlendirilir. Bazı kimseler, kişinin herhangi bir işi sol eliyle yapması halinde ona solak derler; başkaları yalnız yazı yazmak için sol eli kullanmayı ölçü kabul ederler; bazılarıysa, tüm işlerde sol eli kullanmayı göz önünde bulundururlar.


—Orm. san. Bir sini testere tezgâhında ya da hususi yan alma makinesinde yanı alınan ağacın (tahta ya da kalas) iki kenarı devamlı paralel olmayabilir. Paralel olursa ona muntazam tahta ya da kalas denir.

Kaynak: Büyük Larousse







  • Yan Bakış Nedir?


  • Yan ürün Nedir?


  • Yan Ödeme Nedir?



yan

ödat





1 . (bir şeyin) Ön, arka, alt ve üst haricinde kalan kısmı:

"Yolcuların girmiş olduğu iskele yanından kendini denize attı."- M. Ş. Esendal.

2 . Yön, sağ ve solun ortak adı, taraf:

"Yaşlı garson yanımıza geldi."- Y. K. Karaosmanoğlu.

3 . Yer.

4 . üst.

5 . Beraber, bununla beraber olma:

"Bir ara acıkıp yanlarında getirdikleri ekmek peyniri yediler."- N. Cumalı.

6 . Bedenin bir kısmı.

7 . ödat üstte, altta, arkada ya da önde olmayan.

8 . askerlik Cenk düzenindeki ordunun iki kanadından her biri.

9 . mecaz İstekleri karşıt olan iki kişiden ya da topluluktan biri.

10 . ödat İkinci aşama olan.

11 . zarf Bir yana önem vererek.

12 . matematik Bir denklemde "=" işaretiyle ayrılmış olan iki anlatımdan her biri.

13 . Ikincil:

"Siyasal partiler hanım kolu, gençlik kolu ve benzeri şekilde imtiyaz yaratan yan kuruluşlar meydana getiremezler."- Anayasa.


Atasözü, deyim ve birleşik fiiller

-den yana

-den yana çıkmak

-den yana (olmak)

yan bakmak

yan basmak

yan çizmek

yan gelip oturmak (ya da yatmak)

yan gelmek

yan gözle (ya da yan gözle bakmak)

yanı başlangıcında (ya da yanı başına)

yanına almak

yanına bırakmamak (ya da komamak)

yanına kâr kalmak

yanına salâvatla varılır

yanına salâvatla varılmaz

(bir şeyin) yanından bile geçmemiş

yan pala Zeydün

yan tutmak

yan yatmak

Birleşik Sözler

yan atışı

yan bakış

yan cümle

yan çizgisi

yan dal

yan tesir

yan yargıcı

yanıkara

yan kabağı

yan kâğıdı

yan ödeme

yan endüstri

yan etki

yan tümce

yan ürün

yan yan

yan yana

yan yargıcı

yan yüzergiller

bir yana

bağlaçlı yan cümle

koşullu yan cümle


yan ingilizcesi


1. (a) side.

2. flank.

3. neighborhood, vicinity, diggings: O yanlarda oturuyor. He lives in that area.

4. part (of one´s body): Her yaným aðrýyor. I ache all over.

5. direction (line or course extending away from a given point).

6. aspect, side (of a matter).

7. with; alongside, alongside of: Yanýna asla para alma! Don´t take any money with you! Yanýmda çalýþýyor. He works alongside me.

8. in comparison with, alongside of: Hüsnü, Zühtü´nün yanýnda bir sýfýrdýr. Hüsnü´s nothing compared to Zühtü.

9. lateral, side, located at or towards a side.

10. secondary.


-a /dan/

1. pro, for, in favor of; on the side of: Ben Hasan´dan yanayým. I´m for Hasan.

2. as regards, as far as ... is concerned: Paradan yana iyiyim. I´m OK as far as money goes.


-dan sideways, from one side; obliquely; in profile.

-a çýkmak /dan/ to support, take the side of, side with (someone).


-ýna almak /ý/

1. to take (someone) on, employ (someone) (as one´s assistant).

2. to take (someone) in (in order to look after him/her).


- bakýþ sideways glance.


- bakmak /a/

1. to look askance at, look at (someone, something) hostilely or venomously.


- basmak

1. to be deceived, be taken in.

2. not to be straight with someone; to give someone the runaround.


-ý baþýnda /ýn/ right beside, immediately beside, right next to.


-ýna býrakmamak/komamak/koymamak /ý, ýn/ not to let (someone) get away with (something), not to let (someone) do (something) without being punished for doing it. (...)


-ýndan bile geçmemiþ. /ýn/ It doesn´t have even the slightest connection with .../It doesn´t bear even the faintest resemblance to ....

- cebime koy. colloq. I don´t believe you./Come on, who do you think you´re fooling?/Pull the other leg, it´s got bells on it.

- cümle gram. subordinate clause.


-dan çarklý

1. side-wheel (steamer).

2. slang slow-going, poky (vehicle).

3. slang (glass of tea) served with lumps/a lump of sugar in the saucer beside it.

4. slang (someone) who walks with one shoulder sloped downward.

5. slang (someone) who swings his arms vigorously as he walks.


- çizmek

1. to try to get out of; to avoid, shirk, evade, dodge.

2. to hisse no attention to, ignore.


- tesir side effect.

-dan fýrlama slang scoundrel, bastard, SOB.

- gelmek/-- gelip yatmak to take one´s ease, relax, enjoy oneself (when one should be working).

-dan görünüþ profile.

- gözle out of the corner of one´s eye.


- gözle bakmak /a/

1. to look at (someone) out of the corner of one´s eye.

2. to look askance at, look at (someone, something) disdainfully.

3. to look at (someone, something) hostilely or venomously.


-ýna (kâr) kalmak to get away with, do (something) without being punished for doing it: Bu katliam yanýna kalmaz. You won´t get away with this murder. (...)

-ýna salavatla varýlýr. /ýn/ You have to walk on eggs around him/her; the smallest thing can make him/her blow his/her stack. (...)


-ýna (salavatla) varýlmaz. /ýn/

1. It´s so high/expensive you can´t touch it.

2. He/She thinks he´s/she´s better than everybody else. He/She thinks he´s/she´s something.

3. You have to walk on eggs around him/her; the smallest thing can make him/her blow his/her stack.


-ý sýra

1. right along with, right alongside, together with, with: Yaný sýra avukatýný getirdi. He brought his lawyer along with him. Viski yaný sýra bira içiyor. He´s drinking beer together with whiskey.

2. besides, in addition to, along with: Büyük bir yazar olmanýn yaný sýra meşhur bir müzisyendir. Besides being a great writer he´s also a famous musician.

3. right alongside, right beside: Yaným sýra onlar oturuyorlardý. They were sitting right beside me.


- tutmak to show partiality to one person or side.

- ürün by-product.

- yan sideways.

- yana side by side.

- yan bakmak /a/ to look at (someone) malevolently, look daggers at.

- yatmak to lean to one side."





  • Yan Bakış Nedir?


  • Yan ürün Nedir?


  • Yan Ödeme Nedir?


 

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Yan Nedir?
Yan Nedir?
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/yan-nedir.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/yan-nedir.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content