YANAŞMA a. 1. Yanaşmak eylemi. 2. Bir çiftlikte çalışan işçi; tutma. 3. Bir eve sığınmış kedi, köpek vb evcil hayvan 4. Esk. Seyyah ...
YANAŞMA a.
1. Yanaşmak eylemi.
2. Bir çiftlikte çalışan işçi; tutma.
3. Bir eve sığınmış kedi, köpek vb evcil hayvan
4. Esk. Seyyah satıcı.
—Bine. Atın çabalama hemen yanal olarak sağ ya da sol yöne yürütülmesi. Bu bir dresaj hareketidir. Bu yürüyüşte at, ön ve art ayaklarını bununla beraber çapraz olarak atarken başını da hafifçe gittiği yöne doğru çevirir.
—Deniz yap. Yanaşma yapısı, gemilerin ve teknelerin yanaştırılması ve bağlanması için düzenlenmiş yapı.
—Denize Bir geminin, bir iskeleye, bir nh- tıma ya da bir başka gemiye aborda olması.
—Rom. tar. Roma'da yüksek düzeyde bir kişiliğe bağlı şahıs ya da aile. (Diğeri halklar arasındaki benzer ilişkileri adlandırmak İçin de bu sözcük kullanılır.) [Bk. ansikl. böl.]
—Tarıms. ikt. Kırsal kesimlerde boğaz tokluğuna çiftlik işleri meydana getiren ziraat emekçilerine verilen isim.
—ANSİKL. Rom. tar.
*Roma'nın ilk döneminde ve pleb'in oluşmasından ilkin pat- ricius gensleri (genleş patridus), ortak atadan geldikleri kabul edilen kendi üyeleri haricinde, kendilerine jus patronatus denilen bir hukuk bağıyla bağlanan yanaşma aileleri de kapsıyordu. Bu yanaşmalığın kökeni kuşkuludur (konutlandırılan yabancılar?), çünkü pleble hiçbir vakit çakışmaz. Yanaşmalar gentilicius tapınmasına katılıyor ve dinsel hukukla korunuyorlardı. Herhangi bir yanaşmaya karşı ödevlerini yerine getirmeyen patron (patronus) lanetleniyordu. Fakat yanaşmaların siyasal hakları yoktu ve gens ile gens üyelerine (gentiles) bir tür bağımlılık içinde yaşıyorlardı.
Yanaşmalar patronlarına saygı ve bağlılık göstermek, bir takım yükümlülükleri yerine getirmek ve askeri yardımda bulunmak zorundaydılar (pleb tabanca taşımaya başlamadan ilkin patricius birliklerinin büyük kısmı yanaşmalardan meydana geliyordu). Buna karşılık patron, yanaşmalarını koruyor, korumak için çaba sarfediyor, onlara türlü bağışlarda bulunmakta ve geçici olarak (ama nadir olarak geri alınan) dönüm de toprak verebiliyordu.
Azatlıların da katılmasıyla, bu yanaşmaların sayısı arttı. Azatlıların hususi bir bağlılık sözleşmesiyle (obsequium) eski efendilerine bağlı olmalarına karşın, iki kategori hızla kaynaşma eğilimi gösterdi.
* Cumhuriyet döneminde yanaşma teriminin niteliği değişti. Pleb genslerinin de yanaşmaları oldu.
Silahlı birlikler oluşturmak isteyen kuvvetli ve tutkulu aile ve bireylerin hızla çoğalması şeklinde, dayanak arayan ufak entrikacıların ve yaşama olanaklan ardında koşan yoksul ve mağdurların da hızla çoğalması yeni bir yanaşmalar topluluğunun hızla büyümesine yol açtı.
Bu yeni yanaşmalar, kendini bir patronun "vicdanına emanet eden" (commendere in fidem) bireylerden oluşuyor, patron da onların sorumluluğunu üstüne alıyordu (suscipere in fidem). Eskisinden daha gevşek ve bozulabilecek bir bağdı bu. Bu bağ olduğu sürece patron, yanaşmalarını koruyor (bilhassa kamu yetkililerine karşı) ve geçinmelerine yardım ediyordu (her sabah onları kabul ediyor ve birer sportula [küçük yemek sepeti] dağıtıyordu; çok geçmeden bu sepetin yerini belirgin bir para tutarı aldı). Buna karşılık bu yanaşmalar da patron için devamlı el etek öpmeye hazır, güvenliğini gözetmeye ya da buyruklarını yerine getirmeye yetenekli ve bilhassa seçim kampanyalarını örgütlemek ve "pozitif yönde" oy sağlamakla yükümlü bir maiyet oluşturuyorlardı.
* imparatorluk döneminde, yavaş yavaş yerleşen gerçek yanaşma hiyerarşisi tüm genişliğini kazanmıştır. Hepimiz bununla beraber hem aşağı bir yanaşma topluluğunun patronu, hem de daha yüksek mevkide- ki bir kişiliğin yanaşması olmaya yöneldi. Böylelikle imparator, bir şahsi bağlar piramidinin doruğunda oturuyordu. Ote taraftan, yanaşmaların sayısı kısa sürede öylesine arttı ki patronlar onlar içinde ami- ci (en yakın yanaşmalar), peşinden comitee convivae familiares, salutares vb. şeklinde türlü içtenlik dereceleri gözetmek zorunda kaldılar.
Nitekim imparatorun direkt yanaş maları olarak kendi amici ve comitesi (arkadaş ve yoldaşlan) vardı ve bu tür durumlar imparatorluğun en yüksek makamlarına getirildiler. Geç imparatorluğun köhneleşmesi, usul ve unvanlann donup kalmasına yol açtı ve bu tür durumlar Ortaçağ'a çok değişik bir içerikle yüklenmiş olarak geçti. Böylelikle tüm bir feodal lügat, direkt doğruya eski roma yanaşmalık biçimlerinden türedi.
1. Yanaşmak eylemi.
2. Bir çiftlikte çalışan işçi; tutma.
3. Bir eve sığınmış kedi, köpek vb evcil hayvan
4. Esk. Seyyah satıcı.
—Bine. Atın çabalama hemen yanal olarak sağ ya da sol yöne yürütülmesi. Bu bir dresaj hareketidir. Bu yürüyüşte at, ön ve art ayaklarını bununla beraber çapraz olarak atarken başını da hafifçe gittiği yöne doğru çevirir.
—Deniz yap. Yanaşma yapısı, gemilerin ve teknelerin yanaştırılması ve bağlanması için düzenlenmiş yapı.
—Denize Bir geminin, bir iskeleye, bir nh- tıma ya da bir başka gemiye aborda olması.
—Rom. tar. Roma'da yüksek düzeyde bir kişiliğe bağlı şahıs ya da aile. (Diğeri halklar arasındaki benzer ilişkileri adlandırmak İçin de bu sözcük kullanılır.) [Bk. ansikl. böl.]
—Tarıms. ikt. Kırsal kesimlerde boğaz tokluğuna çiftlik işleri meydana getiren ziraat emekçilerine verilen isim.
—ANSİKL. Rom. tar.
*Roma'nın ilk döneminde ve pleb'in oluşmasından ilkin pat- ricius gensleri (genleş patridus), ortak atadan geldikleri kabul edilen kendi üyeleri haricinde, kendilerine jus patronatus denilen bir hukuk bağıyla bağlanan yanaşma aileleri de kapsıyordu. Bu yanaşmalığın kökeni kuşkuludur (konutlandırılan yabancılar?), çünkü pleble hiçbir vakit çakışmaz. Yanaşmalar gentilicius tapınmasına katılıyor ve dinsel hukukla korunuyorlardı. Herhangi bir yanaşmaya karşı ödevlerini yerine getirmeyen patron (patronus) lanetleniyordu. Fakat yanaşmaların siyasal hakları yoktu ve gens ile gens üyelerine (gentiles) bir tür bağımlılık içinde yaşıyorlardı.
Yanaşmalar patronlarına saygı ve bağlılık göstermek, bir takım yükümlülükleri yerine getirmek ve askeri yardımda bulunmak zorundaydılar (pleb tabanca taşımaya başlamadan ilkin patricius birliklerinin büyük kısmı yanaşmalardan meydana geliyordu). Buna karşılık patron, yanaşmalarını koruyor, korumak için çaba sarfediyor, onlara türlü bağışlarda bulunmakta ve geçici olarak (ama nadir olarak geri alınan) dönüm de toprak verebiliyordu.
Azatlıların da katılmasıyla, bu yanaşmaların sayısı arttı. Azatlıların hususi bir bağlılık sözleşmesiyle (obsequium) eski efendilerine bağlı olmalarına karşın, iki kategori hızla kaynaşma eğilimi gösterdi.
* Cumhuriyet döneminde yanaşma teriminin niteliği değişti. Pleb genslerinin de yanaşmaları oldu.
Silahlı birlikler oluşturmak isteyen kuvvetli ve tutkulu aile ve bireylerin hızla çoğalması şeklinde, dayanak arayan ufak entrikacıların ve yaşama olanaklan ardında koşan yoksul ve mağdurların da hızla çoğalması yeni bir yanaşmalar topluluğunun hızla büyümesine yol açtı.
Bu yeni yanaşmalar, kendini bir patronun "vicdanına emanet eden" (commendere in fidem) bireylerden oluşuyor, patron da onların sorumluluğunu üstüne alıyordu (suscipere in fidem). Eskisinden daha gevşek ve bozulabilecek bir bağdı bu. Bu bağ olduğu sürece patron, yanaşmalarını koruyor (bilhassa kamu yetkililerine karşı) ve geçinmelerine yardım ediyordu (her sabah onları kabul ediyor ve birer sportula [küçük yemek sepeti] dağıtıyordu; çok geçmeden bu sepetin yerini belirgin bir para tutarı aldı). Buna karşılık bu yanaşmalar da patron için devamlı el etek öpmeye hazır, güvenliğini gözetmeye ya da buyruklarını yerine getirmeye yetenekli ve bilhassa seçim kampanyalarını örgütlemek ve "pozitif yönde" oy sağlamakla yükümlü bir maiyet oluşturuyorlardı.
* imparatorluk döneminde, yavaş yavaş yerleşen gerçek yanaşma hiyerarşisi tüm genişliğini kazanmıştır. Hepimiz bununla beraber hem aşağı bir yanaşma topluluğunun patronu, hem de daha yüksek mevkide- ki bir kişiliğin yanaşması olmaya yöneldi. Böylelikle imparator, bir şahsi bağlar piramidinin doruğunda oturuyordu. Ote taraftan, yanaşmaların sayısı kısa sürede öylesine arttı ki patronlar onlar içinde ami- ci (en yakın yanaşmalar), peşinden comitee convivae familiares, salutares vb. şeklinde türlü içtenlik dereceleri gözetmek zorunda kaldılar.
Nitekim imparatorun direkt yanaş maları olarak kendi amici ve comitesi (arkadaş ve yoldaşlan) vardı ve bu tür durumlar imparatorluğun en yüksek makamlarına getirildiler. Geç imparatorluğun köhneleşmesi, usul ve unvanlann donup kalmasına yol açtı ve bu tür durumlar Ortaçağ'a çok değişik bir içerikle yüklenmiş olarak geçti. Böylelikle tüm bir feodal lügat, direkt doğruya eski roma yanaşmalık biçimlerinden türedi.
Kaynak: Büyük Larousse
yanaşma
isim
1 . Yanaşmak işi:
"Küçük evlatların sigara yakmak için yanaşmalarına içerlemişimdir."- S. F. Abasıyanık.
2 . Çoğu zaman bir ziraatçi yanında çalışan işçi, tutma:
"Yanaşmanın dediklerini....çeviri etmekteydim."- R. H. Karay.
isim
1 . Yanaşmak işi:
"Küçük evlatların sigara yakmak için yanaşmalarına içerlemişimdir."- S. F. Abasıyanık.
2 . Çoğu zaman bir ziraatçi yanında çalışan işçi, tutma:
"Yanaşmanın dediklerini....çeviri etmekteydim."- R. H. Karay.
yanaşma ingilizcesi
- approaching; casual labourer, hireling
YORUMLAR