YARARLANMAK gçz. f. 1. (Bir şeyden) yararlanmak, ondan parasal, maddi ya da başka bir yarar sağlamak; yararlanmak: Bu uygulamadan he...
YARARLANMAK gçz. f.
1. (Bir şeyden) yararlanmak, ondan parasal, maddi ya da başka bir yarar sağlamak; yararlanmak: Bu uygulamadan hepimiz eşit derecede yararlanamadı.
2. (Bir kimseden, bir şeyden) yararlanmak, onlardan bir kazanç bir yarar elde etmek: Bir kitabından yararlanmak. Bir kimseden, bilgisinden, deneyiminden yararlanmak.
3. (Bir şeyden) yararlanmak, sağlamış olduğu olanakları kullanabilmek; yararlanmak: Son çıkan yasadan yararlanarak emekli oldu.
4. Bir şeyden yararlanmak, şu ya da bu halde davranma olanağı, fırsatı bulmak, bunu değerlendirmek; yararlanmak: Evi toplamak için hafta sonu tatilinden yararlandım. Tutuklu karışıklıktan yararlanıp firar etti. Ailesinin yokluğundan yararlanıp aklına eseni yapmış oldu.
5. Bir aletten, bir araçtan vb. yararlanmak, onu kullanmak: Marartgozlann yararlandığı bir vasıta.
6. (Bir kimseden, bir şeyden) yararlanmak, o kimseyi sömürmek, istismar etmek; o şeyden çıkar sağlamak, onları kullanmak: Onunkisi dostluk, arkadaşlık değil, senden yararlanmak istiyoc Bir kimsenin zaafından yararlanmak. Babasının ününden yararlanmak.
7. Tkz. Bir kimseden yararlanmak, onu cinsel açıdan kullanmak: Kızından yararlanmaya çalışan üvey baba.
♦ yararlanılmak edilg. f. Yararlanmak eylemine mevzu olmak; faydalanılmak.
—Coğ. Yararlanılan bölüm, organik koşulları çok elverişsiz kesimlerin karşıtı olarak, ülkenin değerlendirilen kısmı.
1. (Bir şeyden) yararlanmak, ondan parasal, maddi ya da başka bir yarar sağlamak; yararlanmak: Bu uygulamadan hepimiz eşit derecede yararlanamadı.
2. (Bir kimseden, bir şeyden) yararlanmak, onlardan bir kazanç bir yarar elde etmek: Bir kitabından yararlanmak. Bir kimseden, bilgisinden, deneyiminden yararlanmak.
3. (Bir şeyden) yararlanmak, sağlamış olduğu olanakları kullanabilmek; yararlanmak: Son çıkan yasadan yararlanarak emekli oldu.
4. Bir şeyden yararlanmak, şu ya da bu halde davranma olanağı, fırsatı bulmak, bunu değerlendirmek; yararlanmak: Evi toplamak için hafta sonu tatilinden yararlandım. Tutuklu karışıklıktan yararlanıp firar etti. Ailesinin yokluğundan yararlanıp aklına eseni yapmış oldu.
5. Bir aletten, bir araçtan vb. yararlanmak, onu kullanmak: Marartgozlann yararlandığı bir vasıta.
6. (Bir kimseden, bir şeyden) yararlanmak, o kimseyi sömürmek, istismar etmek; o şeyden çıkar sağlamak, onları kullanmak: Onunkisi dostluk, arkadaşlık değil, senden yararlanmak istiyoc Bir kimsenin zaafından yararlanmak. Babasının ününden yararlanmak.
7. Tkz. Bir kimseden yararlanmak, onu cinsel açıdan kullanmak: Kızından yararlanmaya çalışan üvey baba.
♦ yararlanılmak edilg. f. Yararlanmak eylemine mevzu olmak; faydalanılmak.
—Coğ. Yararlanılan bölüm, organik koşulları çok elverişsiz kesimlerin karşıtı olarak, ülkenin değerlendirilen kısmı.
Kaynak: Büyük Larousse
AÖF talebe affından yararlanmak için ne yapılması gerekir?
Hastalıklardan korunabilmek için hangi sıhhat hizmetlerinden yararlanmak gerekir?
yararlanmak
(nesne almayan eylem)
(nesne almayan eylem)
- Kendine yarar sağlamak, yararlanmak, yararlanmak.
yararlanmak ingilizcesi
- /dan/ to benefit from, profit from, make good use of; to utilize
AÖF talebe affından yararlanmak için ne yapılması gerekir?
Hastalıklardan korunabilmek için hangi sıhhat hizmetlerinden yararlanmak gerekir?
YORUMLAR