YARAŞMAK gçz. f. 1. Bir hiç kimseye yaraşmak, bir giysiden, bir saç biçiminden vb. söz 8derken, bedene uymak, iyi, güzel durmak, yak...
YARAŞMAK gçz. f.
1. Bir hiç kimseye yaraşmak, bir giysiden, bir saç biçiminden vb. söz 8derken, bedene uymak, iyi, güzel durmak, yakışmak, gitmek: Bu ekip elbise size çok yaraştı.
2. Bir hiç kimseye yaraşmak, bir davranış biçiminden söz ederken, bir hiç kimseye uygun olmak, ona aykırı düşmemek; yakışmak (çoğu zaman negatif cümlelerde): Bu şekilde konuşmak size yaraşmıyor.
♦yaraştırmak ettirg. f. Bir şeyi bir hiç kimseye yaraştırmak, bir davranışın, bir eylemin ona uygun bulunduğunu düşünmek, ona uygun bulmak, yakıştırmak (çoğu zaman negatif cümlelerde): Doğrusu bu düşünceleri size yaraştı ramıyorum.
1. Bir hiç kimseye yaraşmak, bir giysiden, bir saç biçiminden vb. söz 8derken, bedene uymak, iyi, güzel durmak, yakışmak, gitmek: Bu ekip elbise size çok yaraştı.
2. Bir hiç kimseye yaraşmak, bir davranış biçiminden söz ederken, bir hiç kimseye uygun olmak, ona aykırı düşmemek; yakışmak (çoğu zaman negatif cümlelerde): Bu şekilde konuşmak size yaraşmıyor.
♦yaraştırmak ettirg. f. Bir şeyi bir hiç kimseye yaraştırmak, bir davranışın, bir eylemin ona uygun bulunduğunu düşünmek, ona uygun bulmak, yakıştırmak (çoğu zaman negatif cümlelerde): Doğrusu bu düşünceleri size yaraştı ramıyorum.
Kaynak: Büyük Larousse
yaraşmak
(nesne almayan eylem)
1 . Yakışmak, uymak:
"Gözlerim koyu olduğundan kuyruklu sürme, bana pek yaraşır."- S. M. Alus.
2 . Uygun olmak:
"Söylenen sözü anlıyor, eli derhal her işe yaraşıyordu."- E. E. Talu.
(nesne almayan eylem)
1 . Yakışmak, uymak:
"Gözlerim koyu olduğundan kuyruklu sürme, bana pek yaraşır."- S. M. Alus.
2 . Uygun olmak:
"Söylenen sözü anlıyor, eli derhal her işe yaraşıyordu."- E. E. Talu.
yaraşmak ingilizcesi
- to suit, to become
YORUMLAR