Yaşam Nedir?

yaşam isim Doğumla ölüm içinde yaşanmış olan süre, yaşam, yaşam: "Yaşamın kurallarını, kendi aleyhinde işliyor varsaydığı gü...












yaşam

isim



Doğumla ölüm içinde yaşanmış olan süre, yaşam, yaşam:


"Yaşamın kurallarını, kendi aleyhinde işliyor varsaydığı günden bu yana, umursamamıştı."- H. Taner.

Birleşik Sözler


  • yaşam biçimi
  • yaşam düzeyi
  • yaşam felsefesi
  • yaşam güvencesi
  • yaşam koşulları
  • yaşam öyküsel
  • yaşam öyküsü
  • yaşam sigortası
  • yaşam standardı
  • yaşamüstü
  • faturalı yaşam
  • öz yaşam
  • hususi yaşam
  • sıhhatli yaşam
  • toplumsal yaşam







  • Tavukların yaşam döngüsü nedir?


  • Yaşam döngüsü ile başkalaşım nedir?


  • Bir yaşam alanında bulunan canlı başka bir yaşam alanında yaşayabilir mi?




YAŞAM a.

1. Canlıların yaşamasını, gelişip değişmesini elde eden organların etkinlik süreci; yaşam.

2. Doğumdan ölüme değin geçen yaşama süresi, yaşam; bu sürede art arda gelen vakalar bütünü; yaşam: Yaşam ne kadar kısa. Yaşamı yokluklar içinde geçmiş.




3. Canlı varlıkları belirleyen özümleme, gelişme, üreme ve ölüm benzer biçimde olayların tümü; yaşam: Bitkilerin, hayvanlann yaşamını incelemek. (Bk. ansıkl. böl. Biyel.)

4. Canlılann belli bir yerdeki var oluşlan; yaşam: Bu gezegende yaşam emareleri yok. Dünyada yaşamın başlangıcını araştırmak.

5. Yaşam öyküsü: Bir sanatçının yaşamı, yapıtını açıklamaz. Yaşamınızı ana çizgileriyle yazınız.

6. Hususi uğraşların, etkinliklerin belirlediği, bir kimsenin, bir grubun yaşama biçimi (bir ödat ya da tamlayanla); yaşam: Hususi yaşam, iş yaşamı. Gündelik yaşam. Hareketli bir gece yaşamı.

7. Yaşama olgusu; bilhassa insanoğlunun var oluşu; yaşam: İnsan yaşamı, her şeyin üstündedir

8. Toplumsal, kültürel, ekonomik, tarihsel vb. koşulların belirlediği bir döneme, bir gruba, bir bölgeye özgü yaşama biçimi: Köy yaşamı. Şehir yaşamı.

9. Bir kimsenin, bir eylemin, bir yapıtın dinamizmi, coşkusu, canlılığı; bir yerdeki canlılık; yaşam: Yaşam dolu bir fotoğraf. Gün battı mı bu kasabada yaşam da biter.

10. Yaşamı yönlendirdiği kabul edilen güç; yaşam, yazgı: Yaşam bu, insanoğlunun başına her şey gelebilir. Yaşamın cilveleri.

11. Kişinin içinde bulunmuş olduğu maddi koşulların bütünü; yaşam: Yaşam çok pahalı, güç bela yönetim ediyoruz.

12. Yaşama geçirmek, bir düşünceyi uygulamaya koymak, fiil alanına sokarak gerçekleşmesini sağlamak. || Yaşamını yitirmek, ölmek: Her yıl trafik kazalarında binlerce şahıs yaşamını yitiriyor.


—Biyol. Yaşam süresi, bir canlının doğumundan ölümüne kadar geçen süre; yaşam. (Bk ansikl. böl.) || Yavaşlamış yaşam, arkasından ölüm gelmeksizin, an- hidrobiyoz, kış uykusu, böceklerin hareketsiz devresi, tomurcukların uyku devresi, spor ya da tohum benzer biçimde yaşamsal etkinliğin mühim seviyede yavaşlamış olduğu biyolojik durum.


—Fels. Nietzsche'ye nazaran, kuvvetli olma isteminin organik gelişimi.


—İkt. Yaşam düzeyi, çeşitli ekonomik ve . toplumsal birimlerden her birinin (fert, aile, ülke) tüketimlerinin toplamı; para olarak değerlendirilen mal ve hizmetleri tüketme kabiliyeti; bir ferdin, bir ailenin ya da bütünüyle ele alınan bir topluluğun gerçek varlık koşullarının ölçüsü. (Bk. ansikl. böl.)


—Nüfbil. Yaşam çizgisi, Lexis'in diyagramında ferdin yaşamış olduğu süreyi gösteren çizgi. || Yaşam tablosu, bir insan grubunun, yaş ilerledikçe aşama aşama ortadan kalkmasıyla ilgili istatistik verilerin çizelgeyle gösterilrriesi. (Bk. ansikl. böl.)


—ANSİKL, Biyol. Aykırı benzer biçimde görünse de biyolojist yaşamı inkâr eder: o yalnız canlıları bilir, yaşam onların ortak özelliğidir (hepsi canlıdır) ve özgül karakteridir (yalnız onlar canlıdır).

Canlıyı belirleyen işlevsel karakterler pek fazla değildir: özümleme (canlı dışardan maddeler alır ve bu tarz şeyleri kendi bileşenlerine dönüştürür), üreme (canlı büyür, çoğalır, kendisine benzeyen ya da azca değişik kopyalar üretir), tepkinlik (canlı, çevresinden gelen çeşitli işaretleri alır ve bunlara tepki gösterir), homeostazi (canlı, çoğu zaman karakterlerini değiştirebilecek olan her şeye karşı çıkar: değişikliğe direnir).

Canlının yapısal karakterleri, tüm gözlem ölçeklerinde nerede ise mutlak bir heterojentiğe dayanır: vücudun bölümleri, organlar, dokular, hücreler, hücre organitleri, makromoleküller. Bu karakter homotetisizhkie atbaşı gider (hiçbir ufak carili yapı, dahâ büyük bir yapının ufalmış bir görüntüsü değildir). Fakat canlının işlevsel karakterlerinin tümü ile uyum elde eden en ufak karmaşıklık düzeyi prokaryot hücre* (bakteri) düzeyidir: daha ufak ve daha rahat olan virüs ya da viroit ne büyüyebilir, ne kendi başına üreyebilir; sadece içine girmiş olduğu prokaryot ya da ökaryot hücrelere "kendisini ürettirebilir".

Canlı fert, atomlarının süratli yenilenmesi bağlamında yavaş bir gelişme gösterir. Durmadan yeni moleküller (besinler, oksijen) alarak ve bu tarz şeyleri devamlı atarak (artık maddeler, karbondioksit), kendisini ihtimaller içinde bir ölüme sürükleyecek olan bozunma süreçlerinden sakınmış ya da en azından onu yavaşlatmış olur, "Yaşamak için yiyecek gerekir†deyimi şu anlama gelir: yapıları korumak için içinde ne olduğu yenilemek gerekir.

Canlı daima ölümlü değildir; iyi beslenen bir bakteri boyunu iki katına çıkarıp ortadan ikiye bölündüğü vakit, hiçbir şey ölmez. Ölüm*, bünyesinde ölümlü bir gövde (vücut) ve potansiyel ölümsüz bir tohum (ölmeyip de bir zigot halinde birleşince yeni fert veren adam ve dişi gamet) taşıyan karmaşık yapılı çok hücrelilere özgüdür. Ölüm ve süreklilik paralel olarak yaşamı belirler. (- ÖLüM, üREME, CİNSELLİK)
yaşamın başlangıcı
En azından bir milyar senedir "kendiliğin-den üreme" (abiyogenez) yoktur ve her yeni canlı varlık başka bir canlıdan doğmaktadır. Bununla beraber, "yıldızlararası panspermi" (bir gökcisminden diğerine tohumlann taşınması) bilimsel açıdan olanaksız olduğundan yeryüzünde yaşamın cansız maddeden türemiş olduğu açıktır. Buradan oldukça değişik iki sorun ortaya çıkmaktadır: abiyogenez niçin son buldu ve bu iyi mi gerçekleşti?


* Abiyogenezin durması. Atmosferdeki ve okyanuslardaki büyük fiziksel-kimyasai değişikliklere, bilhassa yeşil bitkilerin fotosentez etkinliği sonucu açığa çıkan özgür oksijenin bolluğuna, sıcaklığın düşüşüne ve dahası canlıların, çok süratli üremeleri yardımıyla, organik molekül gereci olarak kullanacakları işe yarar karbon ve fosforun tümünü erkenden kapalı biyosfer çevrimleri içine almalanna bağlanmaktadır.


* Abiyogenez süreçten. Yaşamın ortaya çıkışıyla ilgili ilk tutarlı kuramı, 1924'te A.İ. Oparin tasarladı. Bu bilim adamına nazaran, 3 ila 4 milyar yıl önceki güneş ışıması, amonyak, hidrojen, metan ve su buharı bakımından varlıklı bir atmosferi (Venüs1 ün bugünkü atmosferi benzer biçimde) etkileyerek amirıoasitlerin, hatta polipeptitlerin oluşmasını başlatmıştır; bunlar okyanusların yüzeyinde birikerek, canlı öncesi bir "besleyici çorba†oluşturmuştur. Başka etmenler, mesela yıldınm, öncekilerle beslenme yetisine haiz canlı öncesi başka yapılar yaratmış olabilir.

Bu kuramın deneysel doğrulaması 1953'te Stanley Miller tarafınca gerçekleştirilmiştir: Oparin'in tasarladığı tipte bir gaz karışımında yaratılan elektrik deşarjları hakikaten bazı aminoasitlerin oluşumuyla neticelenmiştir. Sidney Fox 1970'te, aynı sonucu bir formaldehit ve amonyak karşımından hareketle elde etmiştir. O zamandan beri, değişik organik ürünler, şu demek oluyor ki şekerler, pürik bazlar, nükleotitler ve A.T.R, hatta kimi vakit yüksek derecede polimerleşmiş makromoleküller (Oparin "öbekleriâ€) daima indirgen bir atmosferde olmak suretiyle ince damlalar halinde elde edilebilmiştir. Bu sentezler, ek olarak kükürt içeren organik moleküllerin sentezi, hiçbir katalizörün varlığını gerektirmemiştir (Renö Büvet, F. Lipmann).

Aslolan önemlisi, bu öbeklerin yayılmacı bir yapıya haiz olmaları, şu demek oluyor ki varlıklarının durmadan moleküllerini yenilemelerine bağlı olmasıdır, bu da kendi kendine üremeye doğru ilk adımdır. Bunlarda noksan olan tek şey, DNA'da bulunan ve canlı varlıklara özgü olarak kendine benzer bireyler yaratmayı elde eden “genetik hafıza" tir.

Böylece yaşamın başlangıcı hakkında "atmosfer†varsayımı (volkanların görevi vb. benzer biçimde nüanslarla beraber) tüm oylan birleştirirken okyanusların büyük derinliklerindeki hidromineral ların çevresinde kimyasal senteze dayalı yoğun ve çeşitli bir yaşamın keşfedilmesi, öncekine rakip ya da onu bütünleyen bir "abis" varsayımı ortaya çıkardı.
yaşamın akışı
Çokhücreli ve çok organlı türlerde, yaşamı döllenmeyle ve bir hücre (zigot) halinde süregelen fert, gelişme esnasında, üreyici erişkin duruma, hatta üreyicilik sonrası yaşlı duruma gelmeden ve ölmeden ilkin, birbirine benzemeyen bazı değişimler geçirir Karşılaşmak zorunda kalmış olduğu en mühim değişim beslenme bakımındandır, bu sebeple "kendisi için yapılmışâ€ bir besinden (mesela ana sütü) yetişkinin besinine azca ya da çok benzeyen bir besinle beslenmeye geçmek gerekir Yumurtadan çıkma ya da her türlü koruyucu kabuğu ve kimi vakit, kıymetli ısı kaynağını yitirme de çetin bir sınavdır. Nihayet, kimi vakit çok ölümcül olan ya da ortamın, yaşam tarzının ve beslenme rejiminin köklü değişimine birlikte rol alan bir ya da birçok başkalaşma da meydana gelebilir. Büyümenin durması evrensel bir vaka olmadığı benzer biçimde üremeye yatkınlık da daima altüst edici bir yenilik değildir.

Bu mühim olaylann ayırdığı ekofazların süresi bir hayvan ya da nebat türü için bir diğerine nazaran son aşama değişiktir, hatta ekofazların sırası bile değişebilir. Bazı durumlarda, geniş bir evreyi anımsatan vakalara ya da en azından, gerçekte ya da görünüşte hiçbir değişikliğin olmadığı uzun duraklama dönemlerine rastlanır.


* Ana içi evre. Bu evre, kemiklibalıklann çoğunda olduğu benzer biçimde, döllenmemiş yumurta yumurtlayan dış döllenmek su hayvanlarında asla bulunmaz; yumurtası evvelinde depo edilmiş spermalarla yumurtlama esnasında döllenen türlerde (arı) ise nerede ise yok gibidir. Bunun tersine, vivipar memelilerde, bilhassa insan türünde çok uzundur (ortalama 270 gün). Bitkiler âleminde çiçekli bitkilerde bir kuraldır; bunlarda tohum, nerede ise daima örgün bir embriyon (nebat taslağı) ihtiva eder.

Yavru, yaşamının bu ilk döneminde iyi mi beslenir? Her şeyden ilkin yedek besinle. Döllenmemiş yumurtada birikmiş olan yedek besinin miktarı çok değişiktir, mesela kuş yumurtasında tüm kütleyi oluşturur. Ondan başka, ikiz kardeşler için hazırlanmış besinler gelir; embriyon bunu kendi yaranna kullanır (kardeş öldüren beslenme), bir de bu "yalancı kardeşâ€in ana maddesi şu demek oluyor ki nebat taslağı için albu- men bu amaçla kullanılır; bunlann ikisi de kapalıtohumlularda görülen tipik çifte döllenmenin ürünüdür Nihayet, hamile kalma durumunda ananın vücudundan alınan gıda maddeleri gelir (memeliler, bazı köpekbalıkları vb.)


* Ana dışı kapalı evre Yumurtanın yumurt- lançıasından ya da tohumlann dağılmasından sonrasında adım atar. Yumurta ya da tohum, yavru hayvanın ya da filizin, özgür bireydeki besleyici organların (hayvanda sindirim borusu, bitkide kökler ve yapraklar) oluşturabilmesi için kullanılmak suretiyle mühim oranda gıda maddesi ihtiva eder. Yumurta ile tohum arasındaki büyük fark, bir çok türde tohumun senelerce, cansızlığın sınırında yavaşlamış olarak yaşayabilme kabiliyetidir. Hiçbir yumurta yavru vermeden birkaç aydan fazla yaşayamaz. Elbet vivipar hayvanlar bu evreden geçmezler (vivipar nebat çok enderdir; en iyi bilineni mangrovdur). Kuluçka benzer biçimde ana -baba ihtimamı birçok hayvanda yumurta için yaşamsal bir gerekliliktir. Tohumlar da, çoğunlukla kendilerini çevreleyen etli meyvenin ihtiva ettiği yedek besinler dahil, her türlü ana nebat yardımına muhtaç sayılabilirler.


* Gıda bağımlılığı evresi. Şişkin çenekli bir fasulye filizi, karnının altında göbek kesesini taşıyan alabalık yavrusu, bu canlıların ana-babaları benzer biçimde beslenebilecek hale gelinceye kadar, tüketebilecekleri yedek besine sahiptirler. Kuş yavrusunun, yeni- doğan memeli hayvanın vb. yedek besini yoktur, ya ana-baba salgılarıyla (ana sütü, güvercinlerin kursak sübyesi), ya ana -babalarının ve bakıcılarının (işçi arılar örneği) hazırladıklan yiyecekle beslenirler. Çok hususi bir durum, yumurtlamadan derhal sonrasında yumurtanın ana-babadan birinin bir vücut boşluğuna yerleştiği, orada derhal açıldığı, gıda ve koruma yardımı almış olduğu ve sonuçta kılıfsız, kabuksuz olarak dışarı atılmış olduğu paravivipar türlerin durumudur (çeşitli kurbağalar, denizatı); böylece bunlarda yavru birincisi ovipar ve İkincisi vivipar olmak suretiyle art arda iki doğumdan geçmiş olmaktadır Keselimemelilerde, iki “doğum†da vivipardır, fakat bu çok ufak bir fark sayılabilir.


* Larva evresi. Yavrunun küçültülmüş bir yetişkinden azca değişik olduğu durum ile,

başkalaşma bilinmemiş olsaydı başka bir hayvan grubundan sayılacak kadar yetişkinden değişik olduğu karşıt durum içinde tüm ara biçimler bulunmaktadır. Fakat larva terimi sadece bu son durumda tam anlamını taşımaktadır. Değişikliğin keskinliği ya görünürde eylemsiz bir ara devrin gerekliliğinden (tümbaşkalaşmalı böceklerde nemfoz hali), ya vücudun yalnız bir kısmının yetişkini yapmaya yaramasından (denizkestanesinde plute- us), ya da düpedüz ölüm oranının yüksekliğinden (kurbağada iribaş) ileri gelir. Değişim esnasında, yalnızca vücudun şekil ve yapısı değişmekle kalmaz, beslenme rejimi, hatta yaşam ortamı da değişim gösterir (larvası suda ya da yeraltında yaşayan uçucu böcek vb). Büyük çoğunlukla genç erişkin yaşlı larvadan daha hafiftir.


* Erişkinlik evresi. Gelişme ve cinsel olgunlaşma evresidir. Tümüyle ya son başkalaşmadan ilkin yer alır (tümbaşkalaş- malı böcekler) ya da ondan sonrasında uzun süre devam edebilir (denizkestanesi, kurbağa). Bitkilerde, çiçek açmayla ve çok- senelik türlerde, kışın yaşamayı sağlayabilecek yapıların oluşmasıyla (uzun ömürlü organlar) belirgindir.


* Yetişkinlik evresi. Süresi büyük seviyede değişkendir. Erişkin durumda kendini besleyemeyecek olan ve bu yüzden süratli bir ölüme yönelen bazı böceklerde ne kadar kısa olabilirse o denli sürecek şekilde programlanmıştır. Ağaçlar ve bazı hayvanlar (timsahlar, kaplumbağlar) döl verimi başladıktan fazlaca sonrasına kadar büyümeye devam ederler, fakat agave çok geç döl verir ve döl verdikten sonrasında pek yaşamaz.


* üreme sonrası durum. Organik ayıklanma, üreme yetisini yitirmiş "yaşlılar" için acımasızdır. Bununla beraber insan türü yaşlılarına katlanan tek tür değildir, nitekim kimi türlerde üreme yetisi uzun sürer (2 000 yaşındaki sekoyalar), kimi türlerde aksolotlda olduğu benzer biçimde, üreme daha larva evresinde adım atar, öyleki, çok nadir olan “yetişkinler" aslında olgunluk sonrası yaşlarında sayılır, kimi türlerdeyse darwinciliğin açıklayamadığı nedenlerle yaşlılık meydana gelip devam eder (yaşlı sombalıklarında olduğu benzer biçimde).

Her ne olursa olsun, bir hayvanın ya da bir bitkinin yaşamını "düzgüsel" (düzgüsel, fakat olağan değil) bitimine kadar sürdürebilmesi için bilhassa elverişli ortam ko- şullannın bulunması gerekir. Avlanarak yaşayanlar ve asalaklar, açlık ve fena yaşam koşulları yüzünden uzun yaşayamazlar; bu nedenle birçok canlı türünün sürebileceği yaşam iyi bilinmemektedir.


* Yaşam sûresi. Bir hayvan ya da nebat türünde ferdin maksimum yaşam süresini belirlemek zor olsa gerek:

1. köksaplı üstün yapılı bitkilerde, bakterilerde ya da kültürü meydana getirilen hücrelerde, hatta protistlerde eşeysiz çoğalma halinde art arda gelen birçok hücre kuşağı süresince yavru hücreyi ana hücreden ayırt edecek hiçbir şey bulunmadığından yaşam süresi doğru belirtenemez (-* ÖLüMSüZLüK);

2. tohumu bilimsel gözlemlerin başladığı tarihten çok ilkin filizlenmiş olan bazı ağaçlarda (sedir, sekoya, baobab) bilinemeyecek kadar büyük olabilir;

3. ekim, dikim ya da üretme ve yetiştirme sebebiyle değişebilir;

4. kışları soğuk olan bölgelerde, döl verdikten sonrasında sonbaharda ölen biryıllık hayvan ve nebat türleri pek çoktur. Yaşam süresi (yaşam) terimi tam olarak sadece kışı geçiren çokyıllık türlere ya da tersine, bir yıl içinde birçok döl veren türlere uygulanabilir.


* Ortalama yaşam sûresi belli bir dönemde, mesela bir yıl içinde doğan bireylerin yaşam sürelerinin averajıdır. İstatistikler Batı vatanlarında insanlarda ortalama.


—ikt. Yaşam düzeyi. Yaşam düzeyi, birçok öğelerin bir araya gelmesinden oluşur ve tutara ya da toplam gelire indirgenemez. Hakkaten de, ücret, “alım gücü" olarak düzeltilmiş daha bilimsel yorumuyla ele alındığı vakit bile yaşam düzeyinin unsur terinden sadece bir tanesidir, bu sebeple her şe yin satın alınması gerekmez: ticari olmayan kesim tarafınca sunulan hizmetlerin (toplumsal güvenlik, bireylerle ilgili ya da bireysel olmayan karşılıksız hizmetler, fiyat indirimlerine neden olan ayni transferler, çevrenin niteliği vb.) miktarı gittikçe artmaktadır; ek olarak, işçinin ücretini daha azca çabayla kazanmasını ve zamanından ve gücünden tutum etmesini olanaklı kılan başka öğeleri de göz önüne almak gerekir iş süresi, barınma koşulları, ulaşım kolaylıkları vb. Bunun için Birleşmiş milletler örgütü uzmanları yaşam düzeyi göstergesi" olarak kamu sağlığı (ölüm oranı, doğan çocuklarda yaşama oranı, 1 000 kişiye düşen hastane yatağı sayısı, 1 000 kişiye düşen hekim sayısı vb), beslenme (şahıs başına düşen gıda miktarı), konut ve istihdam, eğitim, boş zamanları değerlendirme vb. koşulları mevzusundaki özellikleri almışlardır.


*Yaşam düzeyinin değerlendirilmesi.

1. Bireyler ölçüsünde ele alındığında, yaşam düzeyinin gelire nazaran değerlendirilmesi fazla bir itiraza uğrar benzer biçimde görünmemektedir, fakat, gelir sahibinin elde edebileceği mal ve hizmetlerin tutarları ile yaşamak için sermayesinden ayırabileceği miktarlar da hesaba katılmak koşuluyla... Şundan dolayı, etkin ücretlilerden çoğunun yaşam düzeyi, onların şimdiki harcamalarına bağlı olsa bile, emekli kişilerden çoğunun yaşam düzeyi, en başta onların geçmiş harcamalarına, yapmış oldukları tasarrufun landığı bu harcamaların düzeyine bağlıdır.

2. Aileler ölçüsünde ele alındığında, yaşam düzeyinin gelirlere nazaran değerlendirilmesi daha karmaşık bir durum alır; bu sebeple, ailenin geliri, çocuk sayısına nazaran bilhassa de konut, öğretim, ulaşım ve vergi mevzularında öngörülen bir takım düzenlemeyle tamamlanır. Değerlendirilmesi güç başka bazı öğeler de birbirine ters yönde tesir yaparak yaşam düzeyini yükseltir ya da düşürür: bazı harcamalar, çocuk sayısı arttığı vakit azalır ve bir asgari oranı bulduktan sonrasında, oranı aşacak şekilde tekrardan yükselir.

3. Millet ölçüsünde ele alındığında, belli bir ülkede yaşayan nüfusun yaşam düzeyini belirlemek için üç tip yaklaşım vardır.
Birinci yaklaşım, şahıs başına düşen gıda miktarını kalori olarak belirterek bir ülkeyi başka bir ülkeyle karşılaştırmaktır Gıda tek başına bir ferdin ya da bir ülkenin yaşam düzeyini oluşturamayacağına nazaran, kusurlu bir ölçü birimidir. Mesela, Arjantin'in 3 000 kaloriyi aşan ortalama gıda olanakları göz önüne alınacak olursa, bu ülkenin yaşam düzeyinin yeryüzün- deki en yüksek yaşam düzeylerinden biri olduğu sonucuna varılabilir Oysa, bu sayı yalnızca Arjantin'in hayvan yetiştirici bir ülke bulunduğunu gösterir.
ikinci yaklaşım, şahıs başına düşen ulusal gelir terimine dayanır. Bu yaklaşım birçok eleştirilere neden olur: özetle, şahıs başına düşen ortalama gelirin, bir ülkede yaşayan kişilerin yaşam düzeyleri hakkında hiçbir düşünce veremeyeceği, bu sebeple ortalama ulusal yaşam düzeyi çevresinde dağılan kişisel yaşam düzeylerinin büyük seviyede değişebileceği ileri sürülebilir.
üçüncü yaklaşım, tüketilen mallarla değil, haiz olunan mallarla, çeşitli ülkelerin donatımıyla, daha genel bir deyişle, bir topluluğun yaşam düzeyini belirlemeye yarayan, paraca değerlendirilmesi olanaksız malların bütünüyle (sıhhat, kültür, konfor) ilgilidir. Burada güçlük, sözkonusu ülke nüfusunun kültür, sıhhat ve konfor düzeyinin değerlendirilmesine olanak verecek ölçütlerin bulunmasındadır Mesela, her ferdin yararlandığı emek verme, ulaşım, güvenlik koşullarını, her vatandaşa tanınan özgürlüğü ölçmeye olanak yoktur. Çoğu zaman, bu konudaki göstergeler, yaşam düzeyinin niteliksel yanlarını bir çok kez hesaba katmazlar: mesela, okula giden talebe sayısıyla öğretimin kalitesi, ortalama konut alanıyla konutların oturulabilırliği içinde büyük farklar vardır.


*Yaşam düzeylerinin karşılaştırılması. Bu karşılaştırma, varlıklı ülkelerle yoksul ülkeler (geri kalmış ülkeler) içinde bir yar bulunduğunu gösterir: varlıklı ülkeler (şu demek oluyor ki insanlığın dörtte biri) dünya gelirinin % 70'inden fazlasına haizdir. Hekim sayısı ya da şahıs başına düşen hastane yatağı ortalaması bakımından farklar, kimi vakit akıl almaz sayılara ulaşır (1'e 50, hatta 60). Doğan evlatların yaşama oranı, batılı ülkelerde durmadan artarken, geri kalmış ülkelerde düşük kalmaktadır. Varlıklı ülkelerle yoksul ülkeler arasındaki bu fark varlığını korumakta, hatta gittikçe büsbütün belirginleşmektedir. Bir taraftan, tıbbın ilerlemeleri, yoksulların ölüm oranını hızla düşürürken, bunların doğum oranlan hep devasa yükseklikte kalmaktadır. Bunun sonucu olarak, yararlanılabilir lardaki artışlar, batılı ülkelerdekinden kat kat yüksek olan nüfus artışına ayak uyduramamaktadır. Öte taraftan, yoksul ülkeler, sanayilerinin gelişmesi mevzusunda, varlıklı ülkelerde meydana gelen teknolojik ilerlemelere gittikçe daha çok bağımlı duruma gelmekte bu yüzden de başlangıçtaki gecikmelerini bir türlü giderememektedirler.


—Nüfbil. Yaşam tabloları'nın temelini ölüm tabloları oluşturur. Bir insan grubunun ölüm oranını kati bir şekilde ölçmek için ölüm oranı çizelgeleri hazırlanmış olur. Sözkonusu çizelgeler ölüm oranları katsayılarının hesaplanmasına dayanır. Belirli bir fert grubunda x ve gx yaşları için, x ve z+1 yaşları içinde gerçekleşmiş ölümlerin katsayısı dr x yaşına erişmiş kişilerin sayısı P, olsun. Böylece, formülü elde edilir. x yaşlarında ölüm oranı katsayısı, x yaşlarında sağ kişiler için x ve x+1 yaşları içinde ölüm olasılığını gösterir. Bu katsayılar dizisi, doğumdaki (0 yaş) bir SQ sayısından yola çıkılarak çeşitli x yaşlarda sağ kalanların (Sx) sayısını hesaplama olanağı sağlar S0 çoğunlukla 1 000, 10 000, 100 000 olarak saptanır; bu tablonun köküdür Sx sağ kalanlar dizisi sağ kalma çizelgesini, ondan çıkarılan eğri de sağ kalma eğrisini oluşturur.

Doğumda (e0) yaşama umudu ya da ortalama yaşam, grubun tüm bireylerinin yaşadıkları yılların averajıdır.

formülüyle hesaplanır x ve ex yaşlarında ortalama yaşam, x yaşına ulaşmış kişiler için geri kalan yaşanacak, yılların ortalaması olarak da hesaplanır.

Tablonun oluşturulmasını elde eden katsayılar dizisi, kısa bir dönem süresince (birkaç yıl) bir ülkenin çeşitli kuşakları için hesaplanmış dizi olabilir. Sağ kalanlar dizisi ve ondan çıkarılan ortalama yaşam dizisi göreldir: ele alındıklarında bir ülkenin hiçbir kuşağına tümüyle uygulanmaz, sadece ele alınan ülkede yaşamları süresince hesaplama dönemindeki ölüm koşullarından etkilenen bir kuşağın ölüm oranının* ne olacağını ortaya koyarlar; dolayısıyla anlık bir ölüm oranı çizelgesi sözkonusu- dur. Bu anlamda, 1991'de Türkiye'de doğan bir bebeğin yaşama umudunun adam için 68 yıl, kız için 72 yıl olduğu söylenebilir. Ölüm olasılıkları dizisi bir ülkenin belli bir kuşağına da uygulanabilir; bu şekilde bir dizinin uygulanabilmesi ortalama yüz senelik bir gözlemi gerektirir. İnsan yaşamının maksimum süresine yakın bir netice veren dizi, kuşağın yaşam tablosunu sağlar.

Kaynak: Büyük Larousse







yaşam ingilizcesi
  • life; living


yaşamsal ingilizcesi
  • staminal, vital


YAŞAMAZ sıf.

1. Dölyatağı içi evrimi süresince yaşamasına kafi gelişmeyi sağlayamamış olan dölüte denir. (YAŞAR karşıtı.)

2. Yaşamla bağdaşmaz lezyonları olan yenidoğana denir.

Kaynak: Büyük Larousse


YAŞAMSAL sıf.

1. Yaşamla ilgili bir şey için kullanılır; dirimsel; yaşamsal: Organların yaşamsal işlevleri. Yaşamsal ilke

2. Yaşamın sürekliliğini elde eden şey için kullanılır; yaşamsal: Yaşamsal gereksinimler.

3. Bir kimsenin yaşamında olmazsa olmaz olan, lüzumlu ve mecburi bir şey için kullanılır; yaşamsal: Bu benim için yaşamsal bir sorundur.

4. Bir bölgenin, bir girişimin varlığını sürdürebilmesi için kesinlikle lüzumlu ve mecburi olan şey için kullanılır; yaşamsal: Hayvancılık bu ülke için yaşamsal bir ehemmiyet taşır Tarihsel zenginlikleri korumanın, turizmin geleceği açısından yaşamsal bir kıymeti vardır.

Kaynak: Büyük Larousse





  • Tavukların yaşam döngüsü nedir?


  • Yaşam döngüsü ile başkalaşım nedir?


  • Bir yaşam alanında bulunan canlı başka bir yaşam alanında yaşayabilir mi?


 

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Yaşam Nedir?
Yaşam Nedir?
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/yasam-nedir.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/yasam-nedir.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content