Yaşlılık -ğı TDK, Türk Dil Kurumu isim Yaşlı olma durumu: "Yüzüne bir yaşlılık gelmiş vücudunu bir ağırlık kaplamış."...
Yaşlılık -ğı
TDK, Türk Dil Kurumu
Yaşlı olma durumu:
"Yüzüne bir yaşlılık gelmiş vücudunu bir ağırlık kaplamış."- R. H. Karay.
Birleşik sözler
- yaşlılık bilimi
- yaşlılık sigortası
Yaşlılık ve Beslenme
Gerontoloji (Yaşlılık Bilimi)
Yaşlılık Nedir? Yaşlılığa Iyi mi Hazırlanmalıyız?
Yaşlılık Nedir ?
Yaşlanma, organizmanın giderek biyolojik verimliliğinin yitirmesi, çevresine uyumda güçlük çekmesi ve direnç mekanizmalarında gerileme olarak tanımlanabilir. Tıbbi ve toplumsal gelişmelerin yaşlılığın sınırını devamlı olarak yukarı çekmelerine rağmen genel uygulama 65 yaşın başlangıç olarak kabul edilmektedir. Sadece kronolojik yaşın tek ölçüt olması doğru değildir. Günümüzde her bir ferdin biyolojik, ruhsal ve toplumsal yaşantılarından söz edilmektedir. Bunun yanı sıra değişik genetik ve sosyokültürel gruplarda düzgüsel yaşlanma özelliklerinin değişik olduğu öngörüldüğünden "düzgüsel yaşlanma"ya ilişkin tek bir tarif yapılamamaktadır.
Son yıllarda gelişen teknolojiyle beraber tıptaki yeni buluşlar, ferdin kendine ve yaşamına daha çok kıymet vermesi insan ömrünün uzamasına yol açmıştır ve dünyada 65 yaş ve üstündeki insanların sayısı hızla artmaktadır. devletimizde yaşlı nüfusun toplumdaki oranı ortalama % 4,5 iken 2030'larda bu oranın %6 olması beklenmektedir. Yaşlılık, yaşam sürecinin; çocukluk, gençlik, erişkinlik benzer biçimde organik bir çağıdır.
Yaşlılık periyodu üçe ayrılır:
Genç yaşlılar (65-74 yaş)
Orta yaşlılar (75-84)
İleri derecede yaşlılar (85 yaş ve üstü).
Yaşlanmaya bağlı olarak fizyolojik aktivitede bazı değişimler görülür. Genel olarak kas dokusunda bir azalma olur. Hanımlarda bilhassa menopozdan sonraki dönemde yoğun bir halde kemik kayıpları ortaya çıkar. Bu kayıplara bağlı olarak boy kısalmaları, omurlarda çökmeler, hatta kırıklar olabilir.
Yaşlanmayla beraber zihinsel değişimler de ortaya çıkar. Algılamada ve yaratıcı kabiliyetlerde yaşlanmayla beraber bir azalma, dikkatsizlik ve düşünme hızında yavaşlama görülebilir. Öğrenme kabiliyetinteki azalmaya, hareketlerdeki yavaşlama da eşlik edebilir.
Yaşlılıkta zihinsel değişikliklere paralel olarak, kişilikte de bazı değişimler oluşabilir. Yeni durumlara uyum sağlayabilme, yeni düşünceleri kabul etmede güçlük yaşanabilir. Çevreye karşı daha azca ilgili, kendi bedenine ve kendine karşı daha ilgili olup, ilişkilerde daha derin ve seçici olabilirler. Yeniliklerden ürkebilirler ve eski yaşamlarını özlerler. Sağlıklarına aşırı ehemmiyet verirler. Aşırı tutumluluk, kişisel eşyalarına karşı bağımlılık gelişebilir.
Yaşlılık ve Unutkanlık
Yaşlanmayla beraber gelen unutkanlık (senil demans) yaşın ilerlemesiyle beraber yavaş yavaş ortaya çıkar ve kendini 70-75 yaşlarından sonrasında iyice hissettirir. Yaşlılarda daha ilkin edinilen bilgiler sağlam kalır ve yeni öğrenilen bilgiler acele unutulur.
Demans (bunama) çoğunlukla yaşlılarda görülen bir rahatsızlıktır. Hastanın bilinci yerinde olmasına karşın hafızada zayıflama ve bazı zihinsel yetilerde azalma olur. Şahıs çevresinde olanlara ilgisini yitirmeye adım atar. Yeni bilgiler öğrenmede ve bu tarz şeyleri hatırlamada, konuşma esnasında doğru kelimeleri bulmada, günlük yaşantıya ilişkin sorunları çözmede yavaşlama zaman içinde belirginleşir.
Bellekte zayıflama ilk olarak telefon numaralarını, adları, yaşanmış olan günlük vakaları tam olarak hatırlayamama şeklindedir. Dikkat kolayca dağılır. Çevreyle kurulan ilişkiler sınırlanmaya adım atar. Toplumsal yetersizlik belirginleştikçe yalnızlık derinleşir. Şahıs huzursuz ve kederlidir. Daha kırılgan, öfkeli ya da şüpheci olabilir. Zaman içinde geçmişe ilişkin anılar da silinmeye başlayabilir.
Yaşlıların toplumsal yaşamdan soyutlama edilmemeleri, günlük yaşama dahil olabilmeleri, dost sohbetleri yapabilecekleri ortamlarda bulunmaları, becerileri doğrultusunda mesuliyet almaları gerek zihinsel gerekse bedensel sağlıkları açısından yararlı olacaktır. Bunun yanı sıra oldukça fazla ve çok yağlı yememeleri, bolca egzersiz yapmaları, sigara içmemeleri ve alkol mevzusunda ilimli olmaları önerilebilir.
Yaşlanma, organizmanın giderek biyolojik verimliliğinin yitirmesi, çevresine uyumda güçlük çekmesi ve direnç mekanizmalarında gerileme olarak tanımlanabilir. Tıbbi ve toplumsal gelişmelerin yaşlılığın sınırını devamlı olarak yukarı çekmelerine rağmen genel uygulama 65 yaşın başlangıç olarak kabul edilmektedir. Sadece kronolojik yaşın tek ölçüt olması doğru değildir. Günümüzde her bir ferdin biyolojik, ruhsal ve toplumsal yaşantılarından söz edilmektedir. Bunun yanı sıra değişik genetik ve sosyokültürel gruplarda düzgüsel yaşlanma özelliklerinin değişik olduğu öngörüldüğünden "düzgüsel yaşlanma"ya ilişkin tek bir tarif yapılamamaktadır.
Son yıllarda gelişen teknolojiyle beraber tıptaki yeni buluşlar, ferdin kendine ve yaşamına daha çok kıymet vermesi insan ömrünün uzamasına yol açmıştır ve dünyada 65 yaş ve üstündeki insanların sayısı hızla artmaktadır. devletimizde yaşlı nüfusun toplumdaki oranı ortalama % 4,5 iken 2030'larda bu oranın %6 olması beklenmektedir. Yaşlılık, yaşam sürecinin; çocukluk, gençlik, erişkinlik benzer biçimde organik bir çağıdır.
Yaşlılık periyodu üçe ayrılır:
Genç yaşlılar (65-74 yaş)
Orta yaşlılar (75-84)
İleri derecede yaşlılar (85 yaş ve üstü).
Yaşlanmaya bağlı olarak fizyolojik aktivitede bazı değişimler görülür. Genel olarak kas dokusunda bir azalma olur. Hanımlarda bilhassa menopozdan sonraki dönemde yoğun bir halde kemik kayıpları ortaya çıkar. Bu kayıplara bağlı olarak boy kısalmaları, omurlarda çökmeler, hatta kırıklar olabilir.
Yaşlanmayla beraber zihinsel değişimler de ortaya çıkar. Algılamada ve yaratıcı kabiliyetlerde yaşlanmayla beraber bir azalma, dikkatsizlik ve düşünme hızında yavaşlama görülebilir. Öğrenme kabiliyetinteki azalmaya, hareketlerdeki yavaşlama da eşlik edebilir.
Yaşlılıkta zihinsel değişikliklere paralel olarak, kişilikte de bazı değişimler oluşabilir. Yeni durumlara uyum sağlayabilme, yeni düşünceleri kabul etmede güçlük yaşanabilir. Çevreye karşı daha azca ilgili, kendi bedenine ve kendine karşı daha ilgili olup, ilişkilerde daha derin ve seçici olabilirler. Yeniliklerden ürkebilirler ve eski yaşamlarını özlerler. Sağlıklarına aşırı ehemmiyet verirler. Aşırı tutumluluk, kişisel eşyalarına karşı bağımlılık gelişebilir.
Yaşlılık ve Unutkanlık
Yaşlanmayla beraber gelen unutkanlık (senil demans) yaşın ilerlemesiyle beraber yavaş yavaş ortaya çıkar ve kendini 70-75 yaşlarından sonrasında iyice hissettirir. Yaşlılarda daha ilkin edinilen bilgiler sağlam kalır ve yeni öğrenilen bilgiler acele unutulur.
Demans (bunama) çoğunlukla yaşlılarda görülen bir rahatsızlıktır. Hastanın bilinci yerinde olmasına karşın hafızada zayıflama ve bazı zihinsel yetilerde azalma olur. Şahıs çevresinde olanlara ilgisini yitirmeye adım atar. Yeni bilgiler öğrenmede ve bu tarz şeyleri hatırlamada, konuşma esnasında doğru kelimeleri bulmada, günlük yaşantıya ilişkin sorunları çözmede yavaşlama zaman içinde belirginleşir.
Bellekte zayıflama ilk olarak telefon numaralarını, adları, yaşanmış olan günlük vakaları tam olarak hatırlayamama şeklindedir. Dikkat kolayca dağılır. Çevreyle kurulan ilişkiler sınırlanmaya adım atar. Toplumsal yetersizlik belirginleştikçe yalnızlık derinleşir. Şahıs huzursuz ve kederlidir. Daha kırılgan, öfkeli ya da şüpheci olabilir. Zaman içinde geçmişe ilişkin anılar da silinmeye başlayabilir.
Yaşlıların toplumsal yaşamdan soyutlama edilmemeleri, günlük yaşama dahil olabilmeleri, dost sohbetleri yapabilecekleri ortamlarda bulunmaları, becerileri doğrultusunda mesuliyet almaları gerek zihinsel gerekse bedensel sağlıkları açısından yararlı olacaktır. Bunun yanı sıra oldukça fazla ve çok yağlı yememeleri, bolca egzersiz yapmaları, sigara içmemeleri ve alkol mevzusunda ilimli olmaları önerilebilir.
YAŞLILIK a. Bedensel güçlerin azalması ve çoğu zaman bu döneme birlikte rol alan zihinsel yetilerin zayıflaması; ihtiyarlık: Yaşlılık hastalıkları. Zihnin, vücudun yaşlılığı. Yaşlılık emareleri. (Bk. ansikl. böl. Biyol.)
â€”İş huk. Yaşlılık sigortası, çalışanlara emekli aylığı ya da toptan ödeme elde eden toplumsal sigorta türü. (Bk. ansikl. böl.)
—Jeomorfol. Yaşlılık çevrimi, aşınım çevriminin son evresi. || Yaşlılık periyodu, Da- vis'e bakılırsa, engebe evriminin son evresi.
—Psik. ve Ruhbil. Yaşamın olgunluktan sonraki sürecinin ayırtedici özelliklerini oluşturan etkinlik azalması ve genel performans düşüklüğü. (Eşanl. İHTİYARLIK.) [Bk. ansikl. böl.]
—ANSİKL. Biyol. Yaşlılık vaktinden ilkin başlamamışsa patolojik sayılamaz. Fizyolojik olduğunda organların esas öğelerinin yerini yavaş yavaş bir bağdokusunun almasıyla (skleroz) ve çeşitli işlevlerin yavaşlamasıyla kendini gösterir. Örnek olarak insanda yaşlılık öğesi olarak şunlar sayılabilir: deride kızarıklar, eklem esnekliğinin kaybolması, kemiklerde kırılganlığın artması, ankilozlar, yaraların kapanmasında ve kırıkların kaynamasında gecikme cinsel işlevle rin yavaş yavaş kaybolması, görme, işitme ve zihin yeteneklerinin zayıflaması. Bu olgular bireyden bireye son aşama değişiktir ve çoğunlukla biyolojik yaşla kronolojik yaş birbirine denk düşmez. Benzer olgular hayvanlarda ve bitkilerde de görülür Yaşlılığın önlenmesi ya da en azından geciktirilmesi, birçok etmene bağlıdır; bu etmenleri inceleyen tıp dalına gerontoloji denir.
—iş huk. Yaşlılık sigortasına ilişkin kurallar 506 sayılı Toplumsal sigortalar kanunu ile 1479 sayılı Esnaf ve sanatkârlar ve öteki bağımsız çalışanlar toplumsal sigortalar kurumu (Bağkur) kanunu'nda yer alır. Yaşlılık aylığından yararlanma koşulları bu yasalarda detaylı bir şekilde düzenlenmiştir. Bu koşulların esası belirli bir yaşa gelmiş olmak; belirli bir süre çalışmak ve belli iş günü sigorta primi ödemiş olmaktır (Toplumsal sigortalar k. md. 60, Bağ-kur k. md. 35). Sigortalı olarak çalmış olduğu işten ayrılan ve malullük ve yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanmayan sigortalıya (kadınsa 50, adam ise 55 yaşını doldurmuş olmaları gerekir) yazılı isteği üstüne, ödediği sigorta primleri tutarı toptan ödeme biçiminde geri verilir.
—Psik. ve Ruhbil. XXI. yy.'da, üçüncü yaş çağının göstereceği demografik patlama sonucunda yaş piramidinin tersine dönmesi planlanıyor. Son yıllarda ortaya çıkan gerontolojinin de gösterdiği benzer biçimde, yaşlılık medikososyal bir problem olmaya doğru gitmektedir.
Yaşlılığın ayırtedici özelliği olan ve her çeşit patolojik sürecin haricinde kendim gösteren zihinsel güçlerin zayıflaması, nöronların azalması sonucudur. Sadece, bu azalma daha doğuştan itibaren adım atar. Oysa, zihinsel güçler doğuştan sonrasında büyük bir gelişme gösterir. Buradan anlaşılacağı suretiyle, mühim olan nöronların sayısı değil, nöronlar arasındaki sinaps bağıntıları sayısıdır. Beynin yaşlanmasının ayırtedici özelliği, sinapsların esnekliğinin kaybolması ve kullanılabilir sinirsel aracılar sayısının azalmasıdır.
Yaşlanma dolayısıyla kan debisinde pek azca bir düşme görülür ve günümüzde bu düşüşün beynin ihtiyarlamasında esaslı bir rol oynadığı kabul edilmemektedir. Beynin yaşlanmasının yol açmış olduğu başlıca bozukluk, seçici dikkatin ve kısa vadeli belleğin zayıflamasıdır. Böylece, yeni bilgiler edinmek (Ribot yasası) ve, dolayısıyla, yeni durumlara uyum sağlama zorlaşır. Bununla beraber düşünsel etkinlikliğe alışık olanlar, bilgi alanında, yaşlanmaya daha iyi bir direnç gösterirler ve yetilerinin bozulmasını bir seviyede giderici stratejiler oluştururlar. Başta bir deyişle, daha kültürlü ve daha etkin kişiler, yaşlılığın etkilerine daha başarı göstermiş bir direnç gösterirler.
Duygunluk da yaşlılık döneminde bozulmaya yüz meblağ. Bilhassa, heyecanlarına egemen olamama (aşırı duyarlık) ve yatırımların daralması (benmerkezcilik, güvensizlik, acele öfkelenme) durumları ortaya çıkar. Fakat bunlar daima görülen durumlar olmayıp geniş seviyede ferdin daha önceki kişiliğine bağlıdır. Yaşlılık ve onun yol açmış olduğu ilişkisel değişimler, bazı nevrozlu ve psikozlu yapılarda giderici mekanizmaların yıkılmasına yol açabilir.
Başlıca iki tip yaşlı beyin patolojisi vardır: damar bozukluklarından lanan beyin patolojisi ve dejenereleşme türünden beyin patolojisi. Yaşlılık bunaması, beyin patolojisinin en sık rastlanan klinik emaresidir ve 80 yaşın üstündekilerin yüzde 20'sinde görülür.
â€”İş huk. Yaşlılık sigortası, çalışanlara emekli aylığı ya da toptan ödeme elde eden toplumsal sigorta türü. (Bk. ansikl. böl.)
—Jeomorfol. Yaşlılık çevrimi, aşınım çevriminin son evresi. || Yaşlılık periyodu, Da- vis'e bakılırsa, engebe evriminin son evresi.
—Psik. ve Ruhbil. Yaşamın olgunluktan sonraki sürecinin ayırtedici özelliklerini oluşturan etkinlik azalması ve genel performans düşüklüğü. (Eşanl. İHTİYARLIK.) [Bk. ansikl. böl.]
—ANSİKL. Biyol. Yaşlılık vaktinden ilkin başlamamışsa patolojik sayılamaz. Fizyolojik olduğunda organların esas öğelerinin yerini yavaş yavaş bir bağdokusunun almasıyla (skleroz) ve çeşitli işlevlerin yavaşlamasıyla kendini gösterir. Örnek olarak insanda yaşlılık öğesi olarak şunlar sayılabilir: deride kızarıklar, eklem esnekliğinin kaybolması, kemiklerde kırılganlığın artması, ankilozlar, yaraların kapanmasında ve kırıkların kaynamasında gecikme cinsel işlevle rin yavaş yavaş kaybolması, görme, işitme ve zihin yeteneklerinin zayıflaması. Bu olgular bireyden bireye son aşama değişiktir ve çoğunlukla biyolojik yaşla kronolojik yaş birbirine denk düşmez. Benzer olgular hayvanlarda ve bitkilerde de görülür Yaşlılığın önlenmesi ya da en azından geciktirilmesi, birçok etmene bağlıdır; bu etmenleri inceleyen tıp dalına gerontoloji denir.
—iş huk. Yaşlılık sigortasına ilişkin kurallar 506 sayılı Toplumsal sigortalar kanunu ile 1479 sayılı Esnaf ve sanatkârlar ve öteki bağımsız çalışanlar toplumsal sigortalar kurumu (Bağkur) kanunu'nda yer alır. Yaşlılık aylığından yararlanma koşulları bu yasalarda detaylı bir şekilde düzenlenmiştir. Bu koşulların esası belirli bir yaşa gelmiş olmak; belirli bir süre çalışmak ve belli iş günü sigorta primi ödemiş olmaktır (Toplumsal sigortalar k. md. 60, Bağ-kur k. md. 35). Sigortalı olarak çalmış olduğu işten ayrılan ve malullük ve yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanmayan sigortalıya (kadınsa 50, adam ise 55 yaşını doldurmuş olmaları gerekir) yazılı isteği üstüne, ödediği sigorta primleri tutarı toptan ödeme biçiminde geri verilir.
—Psik. ve Ruhbil. XXI. yy.'da, üçüncü yaş çağının göstereceği demografik patlama sonucunda yaş piramidinin tersine dönmesi planlanıyor. Son yıllarda ortaya çıkan gerontolojinin de gösterdiği benzer biçimde, yaşlılık medikososyal bir problem olmaya doğru gitmektedir.
Yaşlılığın ayırtedici özelliği olan ve her çeşit patolojik sürecin haricinde kendim gösteren zihinsel güçlerin zayıflaması, nöronların azalması sonucudur. Sadece, bu azalma daha doğuştan itibaren adım atar. Oysa, zihinsel güçler doğuştan sonrasında büyük bir gelişme gösterir. Buradan anlaşılacağı suretiyle, mühim olan nöronların sayısı değil, nöronlar arasındaki sinaps bağıntıları sayısıdır. Beynin yaşlanmasının ayırtedici özelliği, sinapsların esnekliğinin kaybolması ve kullanılabilir sinirsel aracılar sayısının azalmasıdır.
Yaşlanma dolayısıyla kan debisinde pek azca bir düşme görülür ve günümüzde bu düşüşün beynin ihtiyarlamasında esaslı bir rol oynadığı kabul edilmemektedir. Beynin yaşlanmasının yol açmış olduğu başlıca bozukluk, seçici dikkatin ve kısa vadeli belleğin zayıflamasıdır. Böylece, yeni bilgiler edinmek (Ribot yasası) ve, dolayısıyla, yeni durumlara uyum sağlama zorlaşır. Bununla beraber düşünsel etkinlikliğe alışık olanlar, bilgi alanında, yaşlanmaya daha iyi bir direnç gösterirler ve yetilerinin bozulmasını bir seviyede giderici stratejiler oluştururlar. Başta bir deyişle, daha kültürlü ve daha etkin kişiler, yaşlılığın etkilerine daha başarı göstermiş bir direnç gösterirler.
Duygunluk da yaşlılık döneminde bozulmaya yüz meblağ. Bilhassa, heyecanlarına egemen olamama (aşırı duyarlık) ve yatırımların daralması (benmerkezcilik, güvensizlik, acele öfkelenme) durumları ortaya çıkar. Fakat bunlar daima görülen durumlar olmayıp geniş seviyede ferdin daha önceki kişiliğine bağlıdır. Yaşlılık ve onun yol açmış olduğu ilişkisel değişimler, bazı nevrozlu ve psikozlu yapılarda giderici mekanizmaların yıkılmasına yol açabilir.
Başlıca iki tip yaşlı beyin patolojisi vardır: damar bozukluklarından lanan beyin patolojisi ve dejenereleşme türünden beyin patolojisi. Yaşlılık bunaması, beyin patolojisinin en sık rastlanan klinik emaresidir ve 80 yaşın üstündekilerin yüzde 20'sinde görülür.
Kaynak: Büyük Larousse
yaşlılık ingilizcesi
- old age
Yaşlılık ve Beslenme
Gerontoloji (Yaşlılık Bilimi)
Yaşlılık Nedir? Yaşlılığa Iyi mi Hazırlanmalıyız?
YORUMLAR