yavuklu isim, halk ağzında 1 . Sözlü: "Köylerine dönmekte olan iki er, yavukluları için birer maşa aldılar."- Halikarna...
yavuklu
isim, halk ağzında
1 . Sözlü:
"Köylerine dönmekte olan iki er, yavukluları için birer maşa aldılar."- Halikarnas Balıkçısı.
2 . Sevgili:
"Sadece seven yürek bu, yavukludan uzak kalmaya dayanır mı?"- N. Hikmet.
isim, halk ağzında
"Köylerine dönmekte olan iki er, yavukluları için birer maşa aldılar."- Halikarnas Balıkçısı.
2 . Sevgili:
"Sadece seven yürek bu, yavukludan uzak kalmaya dayanır mı?"- N. Hikmet.
:TDK
YAVUKLU NE DEMEKTİR
Çince'de ‘harem' anlamına gelen ‘kün' terimi Türkçe'ye de geçmiş, haremdeki cariye ve bayanlara ‘künteki', gerdanlığa da ‘Küntekü' denilmişti. Türklerde gerdek gecesi süslenen geline, üstlerine kıymetli taşlar ve inciler oturtulmuş altından ve gümüşten ‘bogmak' denilen bir gerdanlık takılırdı. Bogmak, zaman içinde evli ya da bekâr hanımefendilerin takındığı bir süs eşyası haline gelmiştir. İranlıların ‘gerden-bend' dedikleri ‘bogmak', XVI. asırda İnegöllü Mustafa b. Mehmet b. Yusuf isminde birinin Farsça'dan Türkçe'ye düzenlemiş olduğu Câmiü'l Fürs adlı eserde “bogmak ki, avratlar ve kızlar ve gelinler boyunlarına dakınurlar.†şeklinde tanımlanmıştır. Kaldı ki, Türk kültürünün erken safhalarında boy beyi mertebesinde olmayan erkekler, kadınlardan daha mütevazı kıyafetli olmakla birlikte, adamların de gerdanlıkları ve küpeleri olmuştur.
‘Yivik' terimi Sanskritçe bir kelime olup ‘gerdanlık' anlamına gelir. ‘Yavuklu' sözü, eski eserlerde adaklı, namzet, nişanlı' anlamında kullanılmıştır. Türkçe'de bugün dahi kullandığınız ‘Yavuklu' terimi gerdanlıklı anlamındaki ‘yivikli' terimiyle ilgili olup, nişanlı manasına gelmiştir. ‘Yivik' terimi zaman içinde yerini Farsça ‘boğaz' anlamındaki ‘gerden'den (ندرگ) gelen ‘gerdanlık' terimine bırakmıştır. ‘Yivik', nişanlılık ve evlilik sembolü olma fonksiyonunu da yitirmesine karşın, ‘yivikli' terimi daha uzun ömürlü olmuş, halk fonetiğine uyarak ‘yavuklu' şeklinde günümüze kadar ulaşmıştır.
YAVUKLU sıf. ve a. Halk.
1. Sözlü, nişanlı: Bu kız, onun yavuklusudur. Yavuklunla bizi tanıştırmadın.
2. Sevgili.
1. Sözlü, nişanlı: Bu kız, onun yavuklusudur. Yavuklunla bizi tanıştırmadın.
2. Sevgili.
Kaynak: Büyük Larousse
yavuklu ingilizcesi
1. fiancé; fiancée.
2. (someone) who is engaged to be married.
1. fiancé; fiancée.
2. (someone) who is engaged to be married.
YORUMLAR