Yeksan ödat, eskimiş (yeksa:n) Farsça yeksÂ¥n 1 . Düz. 2 . Bir, aynı düzeyde, eşit. 3 . bakınız hâk ile yeksan etmek. ...
Yeksan
ödat, eskimiş (yeksa:n) Farsça yeksÂ¥n
1 . Düz.
2 . Bir, aynı düzeyde, eşit.
3 . bakınız hâk ile yeksan etmek.
ödat, eskimiş (yeksa:n) Farsça yeksÂ¥n
1 . Düz.
2 . Bir, aynı düzeyde, eşit.
3 . bakınız hâk ile yeksan etmek.
YEKSAN sıf. (fars. yeksan). Esk.
1. Düz.
2. Eş düzeyde, eşit: Yeksan ise yanında seven sevmeyen seni" (Nefi, XVII. yy.).
3. Daima, hep, bir düziye.
4. Yeksan olmak, eşit olmak: "Kesret-i vahdette yeksan olmuşum" (Eşrefoğlu Rumi, XV. yy.). "Bölgeler altında tenim toprağıyla yeksan ola" (Niyazi, XV. yy.).
1. Düz.
2. Eş düzeyde, eşit: Yeksan ise yanında seven sevmeyen seni" (Nefi, XVII. yy.).
3. Daima, hep, bir düziye.
4. Yeksan olmak, eşit olmak: "Kesret-i vahdette yeksan olmuşum" (Eşrefoğlu Rumi, XV. yy.). "Bölgeler altında tenim toprağıyla yeksan ola" (Niyazi, XV. yy.).
Kaynak: Büyük Larousse
yeksan
1. düz.
2. bir, birlikte.
3. devamlı, bir düzeyde.
-erkek ve hanım adı olarak kullanılır.
1. düz.
2. bir, birlikte.
3. devamlı, bir düzeyde.
-erkek ve hanım adı olarak kullanılır.
yeksan ingilizcesi
- level with, one with: Onu hak ile yeksan etti. He leveled it to the ground.
YORUMLAR