YETİNMEK gçz. t. 1. Bir şeyle yetinmek, onu kendisi için kafi bularak daha çoğunu istememek, isteklerini onunla sınırlamak; yetinme...
YETİNMEK gçz. t.
1. Bir şeyle yetinmek, onu kendisi için kafi bularak daha çoğunu istememek, isteklerini onunla sınırlamak; yetinmek. Ufacık bir kârla
yetinmek. Bir çocukla yetinmek zorunda kaldılar.
2. Bir şey yapmakla yetinmek, yalnızca o hareketi yapmak, onun haricinde bir davranışta bulunmamak: Çözüm vermek yerine omuz silkmekle yetindi.
1. Bir şeyle yetinmek, onu kendisi için kafi bularak daha çoğunu istememek, isteklerini onunla sınırlamak; yetinmek. Ufacık bir kârla
yetinmek. Bir çocukla yetinmek zorunda kaldılar.
2. Bir şey yapmakla yetinmek, yalnızca o hareketi yapmak, onun haricinde bir davranışta bulunmamak: Çözüm vermek yerine omuz silkmekle yetindi.
Kaynak: Büyük Larousse
yetinmek
(ile edatıyla kullanılan eylem)
"Ne kadarını ve nelerini benimseyebilmişse o kadarıyla yetinmek zorundadır artık."- T. Buğra.
(ile edatıyla kullanılan eylem)
- Bir şeyi kendisi için yeter bularak daha çoğuna gerek görmemek, daha çoğunu istememek, kanaat etmek, yetinmek:
"Ne kadarını ve nelerini benimseyebilmişse o kadarıyla yetinmek zorundadır artık."- T. Buğra.
yetinmek ingilizcesi
- to be content with, be satisfied with.
YORUMLAR