Zor Nedir?

ZOR a. (fars. zör). 1. Güçlük, sorun, hastalık; problem: Bir zoru, bir sıkıntısı olmasa niye hekim hekim dolaşsın. 2. Baskı: Zoru g...

ZOR a. (fars. zör).

1. Güçlük, sorun, hastalık; problem: Bir zoru, bir sıkıntısı olmasa niye hekim hekim dolaşsın.

2. Baskı: Zoru görünce kaçmak. Zor altında verilen ifadeler geçersizdir.




3. Yüküm, zorunluluk.

4. Zor kullanmak, bir şeyi gerçekleştirmek için her tür baskı ve şiddete başvurmak. || (İş) zora binmek, bir işin yapılması için zor kullanmayı gerektirecek koşullar oluşmak. || Zora gelememek, baskı ve sıkıntıya ya da çok ağır emek verme koşullarına dayanamayarak, onlara katlana- mamak. || Zora koşmak, bir işin yapılmasında güçlük çıkarmak ya da yapılması olanaksız bir şey istemek: Seninkisi işi zora koşmak değil de nedir? || (Bir yerinden) zoru olmak, bir acısı, rahatsızlığı ya da kendisini zorlayan bir problemi, bir sıkıntısı olmak: Midesinden zoru var. || Zoru zoruna, zor zoruna, güçlükle, zorbela, ucu ucuna: Aldığınız kumaş zoru zoruna yetti. | Zorun ne?, Ne zoruna?, "Ne istiyorsun? Derdin ne? Seni zorlayan nedir?" anlamında kullanılır: Niye bu kadar çalışıyorsun, zorun ne? || Zoruna gitmek, bir şeyden söz ederken, bir kimsenin onuruna dokunmak; ağrına, gücüne gitmek: Doğrusu onun emrinde çalışmak zoruna gidiyordu. || Zorunda kalmak, zorunlu kalmak. || Zorunda olmak, kesinlikle yapması gerekmek, yerine getirmek mecburiyeti içinde bulunmak.


sıf. 1. Yapılması, yerine getirilmesi kolay olmayan, büyük bir çaba, beceri vb. gerektiren şey için kullanılır; güç: Zor bir meslek. Zor bir sual.

2. Sorun yaratan, katlanması kolay olmayan bir şey için kullanılır; güç: Zor bir durum.

3. Geçinil- mesi ya da anlaşılması kolay olmayan bir kimse için kullanılır: O yalnız ve zor bir insandır.



be. 1. Güçlük, çekerek, zorlukla: Zor yürümek. Zor idame.

2. Zor bela — ZORBELA. || (Bir hiç kimseye) zor gelmek, yapılması bir hiç kimseye güç gelmek, üstesinden gelememek. || Zor zar -» ZAR ZOR.

Kaynak: Büyük Larousse







  • Zor Alım Nedir?


  • Dünyadaki en zor matematik sorusu ve bu probleminin çözümü nedir?


  • Zor Bela Nedir?



ZORALIM a. Cez. huk.

1. Bir kişinin malının devlet tarafınca elinden alınması.( — MüSADERE.)

2. Zoralıma çarpmak, bir kişiye ilişik mallara devlet adına elkoy- mak; müsadere etmek.




Kaynak: Büyük Larousse




ZORLA be.

1. Zor kullanarak: Beni zorla buraya getirdiler.

2. istemeyerek, isteksizce, mecburi: Önümdeki yemeği zorla yedim.


—Huk. Zorla çalıştırma, hükümlülerin, cezalarını çektikleri ceza infaz kurumlarında ya da kurum haricinde çalıştırılmaları. (Ceza infaz kurumlan ile tevkifevlerinin yönetimine ve cezaların infazına dair tüzük, md. 197.)
Kaynak: Büyük Larousse


ZORLAMA a.

1. Zorlamak eylemi.

2. Baskı: Hiçbir zorlama yok, hepimiz seçiminde özgürdür.


—Denize. Fırtına, fena yük dağılımı, anor mal koşullar vb. sebebiyle oluşan aşırı gü- cün'bir gemiyi etkilemesi. || Geminin hızını çoğaltmak için makinelere aşırı yüklenme.


—Dilbil. Söz zincirinin bir noktasında, belli bir birimle beraber kullanılabilecek diğeri birimlerin rastlaşmalarına ilişkin engellemeler (zorunluluk ya da yasaklama) bütünü. (Kesitse! zorlamalar ya da seçim zorlamalarından da söz edilir.) [Bk. ansikl. böl.]


—Koregr. Elden geldiğince en doğru harekete, en açık pozisyona ulaşmak amacıyla harcanan çabayı yoğunlaştırarak, alıştırmaları yineleme. (Örn. bir bacağı ikinci pozisyona yükseltmek, büyük bir şpagat gerçekleştirmek, kusursuz bir en -dehors'a ulaşmak için.)


—Mant. 1963'te R Cohen tarafınca seçim belitinin ve süreklilik varsayımının ZF kümeler kuramından bağımsızlığını tanıt lamak amacıyla ortaya konan ve eklemlerle niceleyicilerin klasik yorumunda bir değişim yapılmasına yönelen yöntem.


—Sil. Namlusu yivli yakıcı silahlarda, mü- cefin çeperi ile mermi arasındaki boşluğu (hava payını) ortadan kaldıran yöntem. (Bu yöntemle merminin namlu çeperlerine çarpması önlenerek atış isabeti çoğaltılmış olur.)

♦ sıf. Zor kullanarak sağlanan: Zorlama bir emek verme.


—Ansİkl. Dilbil. Zorlamalar paradigma ekseninde kendini gösterir ve sentagma ekseninde gerçeklik düzlemine çıkar. Söz zinciri çizgisel nitelikli olduğundan, sözcenin belli bir noktasında aynı düzeyden iki birim birden bulunamaz. Öte taraftan, bir dilsel birim özelliğiyle, diğeri birimlerle kullanım koşullarını belirler. Mesela havlamak fiili [+ canlı, -insan] özelliklerini taşıyan bir özne gerektirir. Bir dolaysız kurucular gramer oluşturmak için büyük ehemmiyet taşıyan zorlama terimi, bilhassa dağılıma dilbilim tarafınca incelenmiştir.

Kaynak: Büyük Larousse


ZORLAMAK g f.

1. Bir kimseyi (bir şeye) zorlamak, bir şey yapması için ona baskı uygulamak ya da zorunluluk yarat mak; zorunlu etmek: Tehditlerle onu istilaya zorladılar. Tutumunuz beni sizi işten atmaya zorluyor.

2. Bir kimseyi, bir şeyi zorlamak, bir kimseden enerjisini aşan bir çaba istemek; bir şeyi her zamankinden. daha kuvvetli, daha verimli, daha etkili vb. kılmaya çalışmak; yüklenmek: Bir öğ renciyi zorlamak. Sesini zorlamak. Motoru zorlamak

3. (Bir kimseyi, bir şey için) zorlamak, ısrar etmek, üstelemek: Eve gitmem için beni çok zorladı.

4. Bir şeyi, bir mekanizmayı (vasıta tüml. +) zorlamak, bir şeyi açmak, bir mekanizmayı çalıştırmak için güç kullanmak ya da aslolan uygun olan yöntemden, araçtan başka bir şey kullanmak: Kapıyı zorlamak. Tornavida ile kasayı zorlamak.

5. Bir şeyi (soyut) zorlamak, onu, sınırlarını aşmaya çalışmak: Dili zorlamak. Yasaları zorlamak.


—Denize. Donanımı zorlamak, herhangi bir donanıma, düzgüsel emek verme enerjisini aşacak halde yüklenmek. || Bir donanıma aşırı güç uygulamak.


—Mak. san. Makine bölümlerinden söz ederken, karşılıklı olarak, her tür çalışmaya engel olacak halde, kuvvet uygulamak.

Kaynak: Büyük Larousse


ZORLAMALI sıf. Bir zorlama sonucun da oluşan ya da oluşturulan.


—Dalga ve titr. Zorlamalı salınımlar, bir sistemin, uyulması mecburi, zamana bağlı bir dış kuvvetin etkisiyle yapmış olduğu titreşimler.


—Mak. san. Zorlamalı bağlama ya da montaj, dış bir kuvvete (mesela ağırlığa ya da prese) başvurularak meydana gelen bağlama ya da montaj. (Eşanl. PRES- Li BAĞLAMA ya da MONTAJ.)

—Radyotekn. Zorlamalı salınımlar, ürettiği salınımların frekansından değişik bir frekansa ayarlanmış bir dönem içindeki indük- lenmiş salınımlar.


Kaynak: Büyük Larousse


ZORLANIM a. Psik. Herhangi bir özneyi belli bir eylemi halletmeye (ya da belli bir şeyi düşünmeye) zorlayan karşı konulmaz iç eğilim. Özne, sözkonusu etkinliği doğru bulmasa bile, bunu yerine getirmemenin boğuntuya yol açmasından korkar. (Zorlanım, bilhassa saplantılı nevrozda görülür Bilincini kuşatan şeye karşı direnmek amacıyla öznenin savaşıma girişmesi ba kımından itkiden ayrılır.) [Eşanl. ZORGU ]
Kaynak: Büyük Larousse


ZORLUK a.

1. Zor olma durumu, zorluk derecesi yüksek bir şeyin özelliği; güçlük: Bir girişimin zorluğu.

2. Zorluk derecesi yüksek, problem yaratan şey; engel, güçlük: Tüm zorlukların üstesinden gelmek.

3. Bir şey yapmakta çekilen sorun; güçlük: Seni anlamakta güçlük çekiyorum.

4. (Bir hiç kimseye) güçlük çıkarmak, bir şeyi yapmasını engellemek amacıyla türlü güçlükler ve problemler yaratmak.


—Ruhbil. Bir itemin zorluğu, incelenen bir grupta iyi çözüm verenlerin yüzdesi.

Kaynak: Büyük Larousse


zor

isim Farsça


1 . Sorun, güçlük, hastalık:

"Onun için hiçbir zorum, sıkıntım yokmuş şeklinde, ara sıra denize taşlarımı atmakta devam ederek süratli süratli yürüdüm."- R. N. Güntekin.

2 . ödat Sorun ya da güçlükle meydana getirilen:

"Sabır güzel, yararlı; fakat zor şeydir."- B. Felek.

3 . Yüküm, zorunluluk:

"Artık kızının evinde kalışının zordan bulunduğunu biliyordu."- N. Cumalı.

4 . Baskı:

"Zor kapıdan girince kanun bacadan çıkar."- Atasözü.

"Hocaların zoru ile çıkarılmış olan bu kanun yürümedi."- M. Ş. Esendal.

5 . zarf Güçlükle, zorla:

"El ele vermiş polisler kaldırımlardan taşan halk kütlesini zor zapt ediyorlardı."- H. Taner.

6 . ünlem Yapamazsın!.

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller

zora binmek

zora gelememek

zora koşmak

zor gelmek

zor kullanmak

zor oyunu bozar

zoruna gitmek

zorunda bırakmak

zorunda kalmak (ya da olmak)

zorun ne?

zoru olmak

Birleşik Sözler

zor alım

zor belâ

zoru zoruna


zor ingilizcesi


1. trouble, difficulty, worry, sorun: Hiçbir zoru yok. He´s got nothing troubling him.

2. bodily ailment or disorder: Zekâvet´in aklýndan zoru var galiba. It looks like Zekâvet´s touched in the head. Hilmi´nin midesinden zoru var. Hilmi´s got a stomach complaint.

3. compulsion, constraint, obligation, necessity: Bunu yapmak zorunda deðilim. I´m not obliged to do this. Ne zorun vardý bunu halletmeye? What made you feel obliged to do this?

4. physical violence or the threat of physical violence, force: Zoru görünce direnmekten vazgeçti. When threatened with force he stopped tüm ortaklık out. Beni zor kullanmaya zorunlu etme! Don´t make me use force!

5. pressure, coercion (exerted upon a person´s mind): Onlarý sadece zor kullanarak hizaya getirebilirsin. The only way you can get them to fall into line is to pressure them.

6. difficult, hard.

7. with difficulty.

8. barely, just. Z--! You´re going to have some trouble doing that! (often said tauntingly).


-la

1. by force, by main force.

2. by exerting pressure.


- bela

1. with great difficulty, with the greatest of difficulty.

2. just barely.


-unda býrakmak /ý/ to leave (someone) no choice but (to do something).

-a daðlar dayanmaz. proverb Even the mighty yield when threatened with violence.

-a düþmek to get in a difficult position, get in a tight spot, get in a bind.

-a gelememek to be unable to stand stress, be unable to endure pressure.

- gelmek /a/ (for something) to be difficult for (someone).

-la güzellik olmaz. proverb If you try to bring something about by force, the results will be unsatisfactory.

-unda kalmak to be left no choice but (to do something).

-a koþmak /ý/ to make things difficult for (someone), make difficulties for (someone).

- kullanmak to use force.

-un ne? What´s making you (do something)?: Zorun ne ki beni o şekilde sorguya çekiyorsun? What´s making you give me the third degree like this?

-unda olmak to have to, be obliged to (do something).

- yaparsýn! You´re going to have some trouble doing that (often said tauntingly).

- zar see zor bela.


-u zoruna

1. with very great difficulty, with the greatest of difficulty.

2. just barely.






  • Zor Alım Nedir?


  • Dünyadaki en zor matematik sorusu ve bu probleminin çözümü nedir?


  • Zor Bela Nedir?


 

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Zor Nedir?
Zor Nedir?
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/zor-nedir.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/zor-nedir.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content