Okuma hakkındaki genel olarak kabul görmüş teori çürütüldü! Georgetown University Medical Center (GUMC) sinirbilimcilerine göre, yetenekli o...
Okuma hakkındaki genel olarak kabul görmüş teori çürütüldü!
Georgetown University Medical Center (GUMC) sinirbilimcilerine göre, yetenekli okurlar kelimeleri okurken hızlı biçimde tanıyabiliyorlar çünkü beyinlerinde, yazılı kelimelerin okunuş şekillerini işleyen alandan ayrı olarak kelimeleri görsel sözlüklerinde istiflemiş ve yerleştirmiş oluyorlar. Görsel sözlük fikri, “bir kelime görüldüğünde, zihnimizde onun sessizce okunuşunun gerçekleştirildiği” yönündeki yaygın hipotezi bir anlamda çürütüyor diyebiliriz.
Neuroimage’da yayımlanan makale bu kapsamda büyük bir önem arz ediyor, çünkü beynin karmaşık okuma işleminin veya görevinin üstesinden nasıl geldiğinin anlaşılması disleksi gibi okuma bozukluklarının ve rahatsızlıklarının çözüme kavuşturulmasında etkili olabilir.
Başlangıç düzeyindeki okuyucular ve okumayı yeni öğrenenler her kelimenin ses halini vermeye çalışmaktadır ve bu da okumayı son derece uzun ve zahmetli bir iş haline getirmektedir. Hatta usta okuyucular bile nadiren de olsa bilmedikleri kelimeleri sesli okuma veya okunuşunu bilinçli ve dikkatli bir biçimde akılda canlandırma sürecine girmektedir. Ancak bir kez akıcılık kazanıldıktan sonra, usta okurlar tanıdık olan kelimeleri asla içten veya dıştan sesli olarak söylemez, ani olarak okurlar (veya tanırlar).
Bu temele dayanan araştırmanın yürütücüsü, doktora sonrası araştırmacı Laurie Glezer’ın açıklaması da şöyle: “Biz beynin, okumanın her bileşenini gerçekleştiren özelleşmiş bölgelere sahip olduğunu gösterdik. Görsel parçayı işleyen bölge, seslendirme kısmını yapan bölgeden farklı.”
Glezer ve diğer araştırmacılar, iki farklı deney ile fMRI (fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme) kullanarak 27 gönüllünün “kelime tanıma” süreçlerini teste tabi tuttu. Bu deneyler ile araştırmacılar, İngilizcede aynı şekilde okunan ancak iki farklı kelime olan “hare” ve “hair” gibi kelimelerin farklı nöronları aktive ettiğini tespit etmeyi başardı.
Araştırmacılara göre aynı şekilde okunan bu iki kelime eğer benzer nöronları veya aynı beyin bölgesini aktive etseydi bu durumda okuma sırasında her seferinde seslere başvurulduğu (içten de olsa ses çıktısının üretilmesi veya okunuşun canlandırılması) hala geçerliliğini koruyabilirdi. Ancak durum bunun tam tersine seyretti ve notlara göre bu iki benzer kelime, beyinde ‘hair’ ve ‘soup’ gibi tamamen farklı okunan iki ayrı kelimeymiş gibi işlemlendi.
Glezer’a göre bu durum, beyinde okunuş biçimiyle ilgilenen bölgeden farklı olarak aktifleşen alanın, kelimelerin yalnızca nasıl yazıldığıyla, yani yazılı biçiminin nasıl görüldüğüyle ilgilendiğini ve bu kaydı tuttuğunu gösteriyor. Buna ek olarak, kelimenin okunuşu ile ilgili olarak tamamen farklı bir bölgenin aktive olması ise okumanın iki ayrı bileşenini gerçekleştiren iki ayrı bölgesi olduğunu gösteriyor.
Bir grup sinirbilimci “bir kelimeyi okuduğumuz anda hem görsel algılanmasını hem de fonolojinin algılanmasını birlikte gerçekleştirdiğimizi ve beynimizde birini gerçekleştiren bölgenin diğer işlevi de gerçekleştirebildiğini” öne sürerken, bu yeni araştırma koşulların bundan farklı ortaya çıktığını gösteriyor.
Araştırmanın deneylerinin gerçekleştirildiği aynı üniversiteye ait Laboratory for Computational Cognitive Neuroscience’ın yöneticisi Maximilian Riesenhuber, araştırmanın bulgularının disleksik insanların neden daha yavaş ve duraksayarak okuduklarına dair fikirler verebileceğini belirtiyor.
Kaynak : Georgetown University Medical Center (GUMC) Website, IN THE BRAIN, ONE AREA SEES FAMILIAR WORDS AS PICTURES, ANOTHER SOUNDS OUT WORDS, https://gumc.georgetown.edu/news/Two-Brain-Areas-for-Reading-One-Sees-Familiar-Words-As-Pictures-One-Sounds-Out-New-Words
Makale Referans : Laurie S. Glezer, Guinevere Eden, Xiong Jiang, Megan Luetje, Eileen Napoliello, Judy Kim, Maximilian Riesenhuber. Uncovering phonological and orthographic selectivity across the reading network using fMRI-RA. NeuroImage, 2016; DOI:10.1016/j.neuroimage.2016.05.072
Georgetown University Medical Center (GUMC) sinirbilimcilerine göre, yetenekli okurlar kelimeleri okurken hızlı biçimde tanıyabiliyorlar çünkü beyinlerinde, yazılı kelimelerin okunuş şekillerini işleyen alandan ayrı olarak kelimeleri görsel sözlüklerinde istiflemiş ve yerleştirmiş oluyorlar. Görsel sözlük fikri, “bir kelime görüldüğünde, zihnimizde onun sessizce okunuşunun gerçekleştirildiği” yönündeki yaygın hipotezi bir anlamda çürütüyor diyebiliriz.
Neuroimage’da yayımlanan makale bu kapsamda büyük bir önem arz ediyor, çünkü beynin karmaşık okuma işleminin veya görevinin üstesinden nasıl geldiğinin anlaşılması disleksi gibi okuma bozukluklarının ve rahatsızlıklarının çözüme kavuşturulmasında etkili olabilir.
Başlangıç düzeyindeki okuyucular ve okumayı yeni öğrenenler her kelimenin ses halini vermeye çalışmaktadır ve bu da okumayı son derece uzun ve zahmetli bir iş haline getirmektedir. Hatta usta okuyucular bile nadiren de olsa bilmedikleri kelimeleri sesli okuma veya okunuşunu bilinçli ve dikkatli bir biçimde akılda canlandırma sürecine girmektedir. Ancak bir kez akıcılık kazanıldıktan sonra, usta okurlar tanıdık olan kelimeleri asla içten veya dıştan sesli olarak söylemez, ani olarak okurlar (veya tanırlar).
Bu temele dayanan araştırmanın yürütücüsü, doktora sonrası araştırmacı Laurie Glezer’ın açıklaması da şöyle: “Biz beynin, okumanın her bileşenini gerçekleştiren özelleşmiş bölgelere sahip olduğunu gösterdik. Görsel parçayı işleyen bölge, seslendirme kısmını yapan bölgeden farklı.”
Glezer ve diğer araştırmacılar, iki farklı deney ile fMRI (fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme) kullanarak 27 gönüllünün “kelime tanıma” süreçlerini teste tabi tuttu. Bu deneyler ile araştırmacılar, İngilizcede aynı şekilde okunan ancak iki farklı kelime olan “hare” ve “hair” gibi kelimelerin farklı nöronları aktive ettiğini tespit etmeyi başardı.
Araştırmacılara göre aynı şekilde okunan bu iki kelime eğer benzer nöronları veya aynı beyin bölgesini aktive etseydi bu durumda okuma sırasında her seferinde seslere başvurulduğu (içten de olsa ses çıktısının üretilmesi veya okunuşun canlandırılması) hala geçerliliğini koruyabilirdi. Ancak durum bunun tam tersine seyretti ve notlara göre bu iki benzer kelime, beyinde ‘hair’ ve ‘soup’ gibi tamamen farklı okunan iki ayrı kelimeymiş gibi işlemlendi.
Glezer’a göre bu durum, beyinde okunuş biçimiyle ilgilenen bölgeden farklı olarak aktifleşen alanın, kelimelerin yalnızca nasıl yazıldığıyla, yani yazılı biçiminin nasıl görüldüğüyle ilgilendiğini ve bu kaydı tuttuğunu gösteriyor. Buna ek olarak, kelimenin okunuşu ile ilgili olarak tamamen farklı bir bölgenin aktive olması ise okumanın iki ayrı bileşenini gerçekleştiren iki ayrı bölgesi olduğunu gösteriyor.
Bir grup sinirbilimci “bir kelimeyi okuduğumuz anda hem görsel algılanmasını hem de fonolojinin algılanmasını birlikte gerçekleştirdiğimizi ve beynimizde birini gerçekleştiren bölgenin diğer işlevi de gerçekleştirebildiğini” öne sürerken, bu yeni araştırma koşulların bundan farklı ortaya çıktığını gösteriyor.
Araştırmanın deneylerinin gerçekleştirildiği aynı üniversiteye ait Laboratory for Computational Cognitive Neuroscience’ın yöneticisi Maximilian Riesenhuber, araştırmanın bulgularının disleksik insanların neden daha yavaş ve duraksayarak okuduklarına dair fikirler verebileceğini belirtiyor.
Kaynak : Georgetown University Medical Center (GUMC) Website, IN THE BRAIN, ONE AREA SEES FAMILIAR WORDS AS PICTURES, ANOTHER SOUNDS OUT WORDS, https://gumc.georgetown.edu/news/Two-Brain-Areas-for-Reading-One-Sees-Familiar-Words-As-Pictures-One-Sounds-Out-New-Words
Makale Referans : Laurie S. Glezer, Guinevere Eden, Xiong Jiang, Megan Luetje, Eileen Napoliello, Judy Kim, Maximilian Riesenhuber. Uncovering phonological and orthographic selectivity across the reading network using fMRI-RA. NeuroImage, 2016; DOI:10.1016/j.neuroimage.2016.05.072
YORUMLAR