KÂFİRİN HİÇBİR ŞEYİ İSLÂMÎLEŞTİRİLEMEZ. Biz sanıyoruz ki yılda 365 gün vardır. Bu ölçülmüş bir zamandır. Meselâ bir saatin üzerinde akrep ve...
KÂFİRİN HİÇBİR ŞEYİ İSLÂMÎLEŞTİRİLEMEZ.
Biz sanıyoruz ki yılda 365 gün vardır. Bu ölçülmüş bir zamandır. Meselâ bir saatin üzerinde akrep ve yelkovan seyrediyor. Biz buna zaman diyoruz. Acaba zaman bu mu? Hayır. Bu, yepyeni bir şey. İnsanlar buna burjuva medeniyetine geçmek üzere iken rağbet ettiler. Dakika diye, saat diye bir şey çıkardılar karşımıza. Niye ezânî saatle bu saat birbirine uymuyor? Bu zaman başka zaman, bizim zamanımız başka zaman. Meselâ bize tatil yaptıranlar, işte bizi bu ölçülen zamana sokuyorlar. Bize, saat 9.00 da işbaşı yapacaksın, 17.00 de de çıkacaksın diyorlar. Meselâ adam ebrû yapıyor, bu arada da şiir yazıyor. İşte burada o adam, hayatını yaşıyor; zamanı filan değerlendirmiyor. Tat alıyor yaşamaktan. Kendini dünya ile münasebettâr kılıyor. Bugün böyle değil. Biz, sadece bizi ite kalka sürükledikleri yerlere gidiyoruz. Oralarda onların istedikleri şeyleri yapıyoruz. Bizi, ertesi günü işbaşında olabilelim diye bırakıyorlar 17.00 de; yoksa ebediyyen oralarda tutacaklar. Uykumuzu onun için uyutuyorlar, tatil dedikleri şeyi de onun için uydurmuşlar. Senin tatilini de plânlamışlar. Nereye gideceğin kesinlikle belli. Bence zaman kullanılması dediğimiz şey, birbirimize hakikâti aktarabilmemiz için -eğer bizde hakikat varsa o da- teksif etmektir. Bu tatil ve çalışma mekanizmasının bizi felâkete sürüklediği kanaatindeyim. Ne yapabiliriz? Mutlaka bir şey yapabiliriz. Yeter ki teslim olmayalım; Allah‘a teslim olalım. Kâfirin hiçbir şeyi İslâmîleştirilemez.
| İsmet ÖZEL
YORUMLAR