Sözlü iletişim nedir, sözlü iletişim şekilleri nelerdir? Dilin uyarlanabilirliği, gülme nedir, özellikleri, hakkında bilgi. SÖZLÜ İLETİŞİM S...
Sözlü iletişim nedir, sözlü iletişim şekilleri nelerdir? Dilin uyarlanabilirliği, gülme nedir, özellikleri, hakkında bilgi.
SÖZLÜ İLETİŞİM
Sözlü ve sözsüz, iletişim, günlük yaşamda iç içe geçmiştir. İşaretler, göstergeler, simgeler ve bazen de ikonlar kimi durumlarda kolayca söze dökülebilir. Beden dilinin de sözle iç içe ya da söz eşliğinde kullanıldığı olur.
Konuşmanın hangi evrim aşamasında ve nasıl başladığı kesin olarak bilinmemekle birlikte, insanın konuşmaya karşı fizyolojik bir yatkınlıkla doğduğu söylenebilir. Bebeklerin kendiliğinden çıkardığı sesler bu görüşü destekler niteliktedir. Bazı antropologlar beden dilindeki işaret dağarcığının, konuşma dilinin yapı taşlarını oluşturduğunu öne sürerler. Bir başka görüş de dillerin, fiziksel etkinliğin söze dökülmesi ya da doğadaki seslerin taklit edilmesiyle ortaya çıktığı biçimindedir. Dillerin çeşitliliğini açıklamak da kökenlerini açıklamak kadar güçtür. 1920’lerde ABD’li dilbilimsel antropolog Edward Sapir ve ardından Benjamin Lee Whorf, bu çeşitliliği açıklamak için farklı kültürlerde görülen değişik ifade biçimleri üzerinde durdular. Yaptıkları araştırmalara göre diller öncelikle, kültürün kendi değerler sisteminde önem taşıyan nesne, kavram ya da olguları yansıtır. Bu, insanların, söylemek zorunda olduklarını söylemenin yollarını buldukları biçiminde de ifade edilebilir. Örneğin Eskimoların dilinde balina yağı, balinanın vücudunda, dışarı alınmış, çiğ, pişmiş ya da kokmuş olmasına göre farklı adlar alır. Bir başka örnek de İngilizcede “sarhoş” sözcüğünün öteki dillere göre çok daha fazla eşanlamlısı olmasıdır. Bu durum, ayıp, rahatsız edici ya da tabu sayılan bir olguyu dolaylı biçimde ifade etme gereksiniminden kaynaklanmaktadır. Bir kültürde önemli yer tutan, ama aynı zamanda yakışıksız sayılan durumlar için de çoğu dilde aynı yola başvurulur.
Dilin uyarlanabilirliği. İletişim çalışmalarında üzerinde durulan bir başka önemli konu da, bir dilde anlatılabilen her şeyin bir başka dilde de anlatılabilmesidir. Bir kültüre yabancı bir kavram, dolambaçlı yollarla, bazen de sözcük anlamı olmayan seslerin yardımıyla, o kültürün diline aktarılabilir. Dolayısıyla bir kültür öğesi olarak sözlü dil, evrensel bir iletişim kanalıdır.
Değişik söylemlerin aktarılmasını sağlayan dil, gene de birçok açıdan tümüyle anlaşılmayan bir olgudur ve bu konuda çeşitli ölçütler temel alınarak yapılmış birkaç sınıflandırma vardır. İşlev ölçütü temelinde yapılmış bir sınıflandırmaya göre, dilin bilgilendirici, dinamik, duygusal ve estetik olmak üzere dört işlevi vardır. Bilgilendirmeye yönelik iletişim anlamı, dinamik söylem düşünce ve tutumları aktarmada kullanılır. Duygusal işlev taşıyan dil, başkalarını belli bir eyleme yöneltmek için, onlarda belli duygular uyandırmayı amaçlar. Çoğunlukla şiirsel konuşma olarak nitelenen estetik söylem, anlatımın biçimsel ya da üslup özelliklerini aktarır.
Gülme. Sözcük dışı sesler genellikle konuşma öncesi dil olarak görülmekle birlikte, gülme kendi başına bir iletişim biçimidir; aynı şey hem karşıtı, hem de en yakın akrabası olan ağlama için de söylenebilir. Çocuklukta, bir hoşnutluk ifadesi olarak kendiliğinden gelişen gülme, oldukça etkili, yararlı ve “bulaşıcı” bir sesli iletişim biçimidir. Modern etolojinin kurucusu Konrad Lorenz, hayvanlarda grup davranışı üzerine yaptığı çalışmalarda saldırganlığın çarpıtılmış bir ifadesi olarak gülme benzeri sesler ortaya çıktığını saptamıştır. Bu konuda daha kolay doğrulanabilir bir varsayım ise Henri Bergson’un gülmenin insan doğasının ve davranışının mekanikleşmesine karşı bir tepki olarak geliştiği biçimindeki görüşüdür. Freud ise gülmenin, psikolojik gerilim ya da ket vurmaların indirgenmiş bir ifadesi olduğunu öne sürer. İngiliz romancı George Meredith 18. yüzyıl Fransız saray komedileri üzerine yaptığı incelemeye dayanarak gülmenin, toplumsal açıdan yanlış olanı eğlenceli bir biçimde ortaya koyma işlevi taşıdığını söylemiştir.
Sonuç olarak, çok temel içgüdülerden kaynaklanan basit istekler kadar, yüksek bir zihinsel düzeyin ürünü karmaşık süreçlerin de ifade edilmesini olanaklı kılan sözlü iletişim, fiziksel ve zihinsel evrimin en ileri aşamasını temsil etmektedir.
YORUMLAR