Beynin Dili ve Nöroterapi Niçin bir takım insanoğlu hep sinirlidir? Bir kısmımız söz bitmeden derhal yapıştırır cevabı. Kimimiz sabı...
Beynin Dili ve Nöroterapi
Niçin bir takım insanoğlu hep sinirlidir? Bir kısmımız söz bitmeden derhal yapıştırır cevabı. Kimimiz sabırsız yerinde durmaz. Bazıları dağınıktır hep kaybederler hatta eşyalarını devamlı. Kimileri suskun, kimileri çok konuşur. Dokunsanız ağlar birileri.
Bu farklılıkları yaratan beynimizin çabalama özelliğidir. Doğuştan almışızdır bazılarını ana-babamızdan ya da sonradan oluşuvermiştir beynimizde birşeyler.
Beynin ön tarafı, insanı hayvanlardan ayrıştıran temel özellikleri yönetir. Dikkat, konsantrasyon, sabır, muhakeme etme, hatalardan ders çıkarma, analitik fikir, gelecekle ilgili öngörüde bulunma, sağduyu, insanların duygularını anlama, hoşgörü, hoşgörü, tertipli olma, zamanı iyi kullanma, etkilere uygun tepkiler verme.
Beynimizin ön tarafında oluşan farklılıklar, karekterimizi belirler. Aslına bakarsak grinin tonlarıyız biz. Gri tonu koyulaştıkça hastalıklar ortaya geliyor. Renkler düzgüsel tonlarda ise düzgüsel insanoğlu sayılıyoruz.
Örnegin, dikkat eksikliği olan çocuklarımız; okulda başarıya ulaşmış olmakta ve derslerine çalışmakta zorlanıyorlar. Çünki dikkatlerini toplayıp ders dinleyemiyorlar. Dikkatlerini verdiklerinde beynin ön bölgesi emek vermesi bozuluyor, bunun sonucu olarak canları sıkılıyor, dersten kopuyorlar. Kimileri dalıyor, hayal kuruyor ya da derste arkadaşıyla konuşuyor. Netice: bu çocuk adam olmaz, yaramaz, tembel, hususi derse ihtiyacı var, daha çok üzerine düşmeli vb..
ABD BD'nde meydana getirilen bir araştırma, dikkat eksikliğinin her 8 çocuktan 3'ünde görüldüğünü saptamış. Ağırbaşlı bir sayı. Bu sonuca bakılırsa dikkat eksikliğinin mühim eğitim, öğretim ve toplumsal bir problem olduğu söylenebilir.
Kim bilir daha kararlı bir problemi bu emek harcamayı takip eden başka bir çabalama gösteriyor. Bu evlatların şikayetleri 18 yaşından sonrasında her 3 çocuktan 2'sinde kalıcı oluyor.. Özetlemek gerekirse erişkin her 4 kişiden birinde dikkat eksikliği bozukluğu var.
Erişkin dikkat eksikliği bozukluğu olan insanları şikayetleri: tezcanlı, acelecidir. Ansızın parlar, öfkelenir ama siniri hızlı geçer nadiren geçmeyebilir ve kararlı sorunlarla karşılaşılabilir. Sakinleştikten sonrasında bitkinlik ve pişmanlık yaşar. Biyolojik saatleri bozuktur bazılarının. Sabahları yataktan kalkmakta zorlanırlar. Bitkin kalkarlar. Kimi zaman işlerine geç bırakılırlar. Etkilere uygun tepki vermede zorlanırlar. Kırıcı konuşur karşısındakilerin kalbini kırabilir, uygunsuz davranış gösterebilirler. Bundan dolayı iş arkadaşları, patronları, öğretmenleriyle sorunları vardır. Telaşlı olduklarından kimi zaman doğru karar vermede zorlanırlar. Ketum olamazlar. Yanlış anlaşıldıkları hissine kapılırlar kimi zaman.
Okumayı sevmezler ya da uzun süre okuyamazlar. Uykuları gelir, esnerler.
Günlük, rutin işler onlara bakılırsa değildir. Sıkılırlar. Onlara coşku gerekir. Bayılırlar heyecana. Çünki beyinlerinin ön bölgesinde duyarlılık vardır. Grinin tonu koyulaşmıştır. Coşku ile beyinde oluşan adrenalin kırılgan olan beynimiz bölgesini uyararak bu bölgenin daha iyi çalışmasını sağlar. Adrenalin bağımlısıdır dikkat eksikliği olanlar. Coşku arayışları ve bulma sistemleri,metotları kişiden kişiye değişiyor. Hovarda bir adamın coşku arayışı malümunuzdur. Dikkat eksikliği olan evlatların coşku membaı yaramazlık, anne, baba ve öğretmeni kızdırıp tepki alabilmek ve bitip tükenmek bilmeyen bilgisayarda oyun istekleridir. Tepki alıp azar işiten çocukta da adrenalin salınımı artar. İşte bu yüzden çocuklar kızdırmaktan ve yasaklı davranışlardan hoşlanırlar. Heralde bu konuyu bilgisizce yaparlar. Çünki kontrolleri beyinlerindedir. Çünki beyinlerinin adrenaline ihtiyacı vardır.
Aynı vaka yetişkinlerde de gözlenir. Hızlı sinirlenen, dertlenen, kendilerini acındıran insanların beyinleri de adrenalin salgılar. Çünki beyinlerinin adrenaline ihtiyacı vardır.
Günlük yaşantımızda kullandığımız bir çok maddenin kafayı uyarıcı ve kırılgan olan bölgeleri geçici süre düzeltici tesirleri vardır. Çay (tein), kahve (kafein), kola (X maddesi), sigara (nikotin), alkol (etil alkol). Bununla birlikte sodalı içecekler, esrar, amfetamin, eroin.
Niçin bir takım insanların çok çay ve kahve içtikleri daha iyi anlaşılıyor değildir mi ? Birde yanında keyif sigarası. Her teneffüste kola ya da gazoz içen çocuklar.
Sizi kızdıran çocuklarınıza, size dertlenen insanlara, her yemeğin yanında kola içmek isteyenlere, sinirlenip davranışlarını değiştiren insanlara ve sigara içinlere kesinlikle ödün vermeyiniz. Çünki bu insanoğlu beyinlerindeki hassasiyetleri geçici olarak düzeltebilmek adına bu yanlış davranış modelini öğrenmişler. Onların beyinleri doğru davranış modelini geliştirip fena alışkanlık ve davranışlardan kurtulabilirler. Eğer bu insanoğlu sizin için mühim ise ödün vermeyiniz.
Evladınız sizi kızdıracak davranışları nispet yaparcasına yapıyorsa sakın kızmayın. Ilkin ilgisiz davranın. Onlara kızmayacağınızı, sizi kızdıramayacaklarını gösterin. denemeden sonrasında hem siz kızmaktan kurtulacaksınız hem de onların beyinleri yanlış davranış modelini uygulamayı bırakacak. Bir süre sonra da kızmak yerine daima sakince ama kararlı bir şekilde doğrusunu anlatın.
Beyinde niçin duyarlılık gelişiyor ?
Anne-babadan alınan genetik özellikler beyinlerimizdeki duyarlılık derecesini belirler. Doğum esnasında olan zorluklar, doğum sonrası uzamış sarılık, anne sütü almamak, kafayı etkileyen çocukluk periyodu alev ateş hastalıklar, kafa darbeleri, beyne kan akışını durduran hastalıklar ve büyük ameliyatlar beynimiz hassasiyetlerini ortaya çıkartır ya da artırırlar.
Beynimiz duyarlılığının ne ziyanı var ?
Ismi üstünde aslen. Kafayı normalden daha kırılgan hale getiriyor. En büyük duyarlılık arttırıcı niçin ise; stres ve üzüntüler.
Başlangıcında sinirsel sözü olan tüm şikayetlerin sebebi beynimiz hassasiyetidir. Sinirsel gerilim, sinirsel başağrısı, sinirsel mide ağrısı-sancısı vb..
Bir örnek: aynı yaş, kilo ve boyda 3 adam. Her üçününde eşit bilhassa beynimiz hassasiyeti var. Birisi mutlu, öbürü düzgüsel, sonuncusu ise stresli. Her üçüde yerden ağır bir eşya kaldırıyor. Mutlu olanda bir problem yok. Düzgüsel olanın hafifçe beli ağrıyor, bir süre sonrasında geçiyor. Stresli olanın beli ağrıyor ve tutuluyor. 5 gün istirahatle geçiyor. İşte stresin tesiri budur. Beynimiz hassasiyeti stresle artar. Vucuttaki tüm kasları beynimiz çalıştırır. Bel çevresindeki kaslar beynimiz hassasiyeti ve stres ile beynimiz tarafınca iyi kontrolü bozulur. Bundan dolayı ağır eşya kaldırırken bel kasları her zamanki şeklinde kasılır ama beynimiz fena yönetim gösterdiğinden kasılma sertliği artmış ve gevşeme problemi olmuştur.
İyi çalışan, hassasiyeti olmayan beynimiz stres altında yakınma çıkarmaz. Hassasiyeti olan beynimiz stres altında emek vermesi bozulur ve sonucunda vucudu, davranış ve fikirleri iyi denetim edemez. Migren ve başka başağrıları, depresyon, kulak çınlaması, sinirlilik hali, takıntı hastalığı, kişilik bozuklukları, madde ve alkol bağımlılığı, ellerde titremeler, başdönmesi, boyun, sırt ve bel ağrıları-sancıları, yaygın vucut ağrıları-sancıları, uzun soluklu kabızlık, mide ağrıları-sancıları ve sindirim sorunları, sebebi bulunamayan görme, işitme vb..ile ilgili şikayetler, sinirsel olarak nitelenen şikayetlerin sebebi beyinde yer edinen hassasiyetlerdir.
Beynimiz dilini iyi okumak hekimlerin görevidir. Hastalar ilk olarak şahıs olarak değerlendirilmeli, kol, bacak, kalp, mide olarak görülmemelidirler. Tıp fakültesi 1. derslik deontoloji dersinin ilk mevzusu ''hastalık yoktur, hasta vardır'' sözü hekimler tarafınca unutulmamalıdır. Her hastanın şikayeti kendine özgüdür ve yalnız o hasta ile ilgilidir. Tıpta genelleme yapmak ve peşin hükümlü olmaktan kaçınılmalıdır. Beynimiz dilini okumadan, bedenimizin patronu beynin ne söylediğini gözardı ederek direkt yakınma ile ilgilenmek herzaman doğru teşhis ve tedavi getirmeyecektir.
Beynimiz duyarlılığı iyi mi belirlenir ?
Beynimiz duyarlılığı, beynimiz çabalama yöntemini gösteren tetkiklerle belirlenir.
1.QEEG (beynimiz haritalama yöntemi): Direkt beynimiz emek vermesi hakkında bilgi verir. Klasik EEG kayıtlamasında olduğu şeklinde meydana getirilen çekim, daha çok beceri ve emek gerektirir. Az elektrik akımı ile oluşan beynimiz aktivitesi kaydedilerek bir bilgisayar programı ile çözümleme edilir. Sonuçlar, programın veribankasında yeralan düzgüsel kişilerin analizleriyle karşılaştırılır. Normalden ne kadar sapma olduğu, beynin hangi bölgelerinin çalışmasında duyarlılık gerçekleştiği saptanır. Bununla birlikte çocuklarda öğrenme zorluğu düzeyi, IQ (zeka testi) ve kafa travması duyarlılık düzeyi rapor edilir. Bulgular tedavi takip edeni açısından da önemlidir.
2. SPECT, PET, fMRI: ABD'nde bir sürü eyaletlere yayılan bir psikiyatri klinikler zincirinde SPECT görüntüleme yöntemi ve QEEG rutin hale gelmiştir. SPECT, PET ve fonksiyonel MRI ile bozuklular, beynin kanlanma özellikleri kullanılarak görüntülenir. Çekimden ilkin verilen kontrast madde beyinde kırılgan olan bölgelerde birikir. Ismi geçen hastalıklarda artmış ya da azalmış beynimiz çabalama hassasiyetleri gözlenmekte ve tedavi etkinliği takibinde kullanılmaktadır.
Beynimiz duyarlılığı iyi mi tedavi edilir ?
Nöroterapi: 20 yıl kadar ilkin ABD'nde başlamış olan yöntem bugün bilhassa batılı ülkelerde yaygın olarak kullanılmaktadır. Yaşantımız süresince elde edilmiş deneyimler beynin öğrenme gücü ile ilişkilidir. Bu güç beyinden lanan hastalıkları tedavi etmede kullanılabilir. İlaçların kimyasal olarak gösterdikleri etkiyi nöroterapi öğrenme kanalıyla elde etmeye çalışır. Etkilerini ilaçlarda olduğu şeklinde hücre geçiş bölgelerine kimyasal olarak değildir, direkt artan ya da azalan akım üstüne gösterir.
Ilk olarak beynimiz elektriksel aktivitesi ölçülerek duyarlılık olan mıntıkalar belirlenir. Bu sebeple QEEG ile beynimiz haritası çıkartılır. QEEG sonucu bizlere beynin hangi bölgelerinde nöroterapi uygulanacağını gösterir. Tesbit edilen mıntıkalara elektrot bağlanır. Başka ucu nöroterapi aletine bağlıdır. Alet monitöründe seçilen bölgenin özellikleri kişiye gösterilir. Normalde olması ihtiyaç duyulan akım özelliği de gösterilir. Akım özellikleri normale yaklaştıkça çıkan ses beyne başarıya ulaşmış olduğu mesajı verir. Seanslarla belirlenen hedefe ulaşılmaya çalışılır. Bir bölge için 4-12 seans uygulanır. Her seans 30 dk. sürer. Bu süre sonunda beynimiz çabalama özellikleri istenen düzeye getirildiğinde ilgili mıntıkaya ait şikayetlerde düzelme olduğu görülür. Nöroterapide dışarıdan akım ya da uyaran verilmez.
QEEG rehberliğinde uygulanan nöroterapinin hiçbir yan tesiri yoktur. QEEG olmadan direkt uygulanan nöroterapilerde hem başarı şansı azalır hemde yan etkisinde bırakır görülebilir.
Nöroterapinin etkili olduğu durumlar:
Çocuklar için; dikkat eksikliği, öğrenme zorluğu, imtihan stresi (anksiyete), okul başarısını arttırmak için, hafifçe zeka geriliği
Yetişkinler için; çok fazla sinirlilik hali (anksiyete), başağrısı, başdönmesi, unutkanlık, uzun soluklu vucut ağrıları-sancıları, psikiyatrik problemler (bilhassa ilaç tedavisi ile geçmeyen ya da ilaç kullanmak istenmeyen durumlar için): depresyon, kişilik değişimleri, madde bağımlılığı, takıntı hastalığı (OKB), ürkü girişken, fobi ve korkular.
nörolojik problemler; migren, sara hastalığı (epilepsi), bunama (alzheimer) ve parkinson hastalığı erken periyodu, hafifçe felçler, tik bozuklukları, kulak çınlaması, huzursuz bacak sendromu, kronik bitkinlik sendromu.
Sporcular ve sanatçılar için; performans arttırma.
Herhangi bir yakınması olmayan ama işinde daha iyi performans isteyenler için nöroterapi performans arttırmada kullanılır. Yurt haricinde bilhassa sporcu ve creative sanatçılar ilgi göstermektedir. Japon işadamları, 2006 dünya şampiyonası öncesi İtalya ulusal futbol ekibi, ABD BD'nde basketbol oyuncuları ve ingiliz klasik müzik sanatçıları örnek verilebilir.
Nöroterapinin ilaç tedavisinden üstün tarafı, yan tesirinin olmaması, bozuklukları lokal olarak düzeltebilmesi ve ilaç tedavisinden epey fazla kalıcı tesir yaratmasıdır. Bununla birlikte ilaçların tedavi edemediği durumlarda da etkili olması nöroterapinin mühim bir üstünlüğüdür. İlaç tedavisinin kafi olmadığı bir takım durumlarda da nöroterapi yardım tedavisi olarak uygulanabilir.
Sonuçta tedavi yöntemi ne olursa olsun gaye en iyi şifa düzeyine ulaşmak olmalıdır.
Dr Kuvvetli ILDIZ
Nöroloji Uzmanı
Bununla birlikte Bknz
Niçin bir takım insanoğlu hep sinirlidir? Bir kısmımız söz bitmeden derhal yapıştırır cevabı. Kimimiz sabırsız yerinde durmaz. Bazıları dağınıktır hep kaybederler hatta eşyalarını devamlı. Kimileri suskun, kimileri çok konuşur. Dokunsanız ağlar birileri.
Bu farklılıkları yaratan beynimizin çabalama özelliğidir. Doğuştan almışızdır bazılarını ana-babamızdan ya da sonradan oluşuvermiştir beynimizde birşeyler.
Beynin ön tarafı, insanı hayvanlardan ayrıştıran temel özellikleri yönetir. Dikkat, konsantrasyon, sabır, muhakeme etme, hatalardan ders çıkarma, analitik fikir, gelecekle ilgili öngörüde bulunma, sağduyu, insanların duygularını anlama, hoşgörü, hoşgörü, tertipli olma, zamanı iyi kullanma, etkilere uygun tepkiler verme.
Beynimizin ön tarafında oluşan farklılıklar, karekterimizi belirler. Aslına bakarsak grinin tonlarıyız biz. Gri tonu koyulaştıkça hastalıklar ortaya geliyor. Renkler düzgüsel tonlarda ise düzgüsel insanoğlu sayılıyoruz.
Örnegin, dikkat eksikliği olan çocuklarımız; okulda başarıya ulaşmış olmakta ve derslerine çalışmakta zorlanıyorlar. Çünki dikkatlerini toplayıp ders dinleyemiyorlar. Dikkatlerini verdiklerinde beynin ön bölgesi emek vermesi bozuluyor, bunun sonucu olarak canları sıkılıyor, dersten kopuyorlar. Kimileri dalıyor, hayal kuruyor ya da derste arkadaşıyla konuşuyor. Netice: bu çocuk adam olmaz, yaramaz, tembel, hususi derse ihtiyacı var, daha çok üzerine düşmeli vb..
ABD BD'nde meydana getirilen bir araştırma, dikkat eksikliğinin her 8 çocuktan 3'ünde görüldüğünü saptamış. Ağırbaşlı bir sayı. Bu sonuca bakılırsa dikkat eksikliğinin mühim eğitim, öğretim ve toplumsal bir problem olduğu söylenebilir.
Kim bilir daha kararlı bir problemi bu emek harcamayı takip eden başka bir çabalama gösteriyor. Bu evlatların şikayetleri 18 yaşından sonrasında her 3 çocuktan 2'sinde kalıcı oluyor.. Özetlemek gerekirse erişkin her 4 kişiden birinde dikkat eksikliği bozukluğu var.
Erişkin dikkat eksikliği bozukluğu olan insanları şikayetleri: tezcanlı, acelecidir. Ansızın parlar, öfkelenir ama siniri hızlı geçer nadiren geçmeyebilir ve kararlı sorunlarla karşılaşılabilir. Sakinleştikten sonrasında bitkinlik ve pişmanlık yaşar. Biyolojik saatleri bozuktur bazılarının. Sabahları yataktan kalkmakta zorlanırlar. Bitkin kalkarlar. Kimi zaman işlerine geç bırakılırlar. Etkilere uygun tepki vermede zorlanırlar. Kırıcı konuşur karşısındakilerin kalbini kırabilir, uygunsuz davranış gösterebilirler. Bundan dolayı iş arkadaşları, patronları, öğretmenleriyle sorunları vardır. Telaşlı olduklarından kimi zaman doğru karar vermede zorlanırlar. Ketum olamazlar. Yanlış anlaşıldıkları hissine kapılırlar kimi zaman.
Okumayı sevmezler ya da uzun süre okuyamazlar. Uykuları gelir, esnerler.
Günlük, rutin işler onlara bakılırsa değildir. Sıkılırlar. Onlara coşku gerekir. Bayılırlar heyecana. Çünki beyinlerinin ön bölgesinde duyarlılık vardır. Grinin tonu koyulaşmıştır. Coşku ile beyinde oluşan adrenalin kırılgan olan beynimiz bölgesini uyararak bu bölgenin daha iyi çalışmasını sağlar. Adrenalin bağımlısıdır dikkat eksikliği olanlar. Coşku arayışları ve bulma sistemleri,metotları kişiden kişiye değişiyor. Hovarda bir adamın coşku arayışı malümunuzdur. Dikkat eksikliği olan evlatların coşku membaı yaramazlık, anne, baba ve öğretmeni kızdırıp tepki alabilmek ve bitip tükenmek bilmeyen bilgisayarda oyun istekleridir. Tepki alıp azar işiten çocukta da adrenalin salınımı artar. İşte bu yüzden çocuklar kızdırmaktan ve yasaklı davranışlardan hoşlanırlar. Heralde bu konuyu bilgisizce yaparlar. Çünki kontrolleri beyinlerindedir. Çünki beyinlerinin adrenaline ihtiyacı vardır.
Aynı vaka yetişkinlerde de gözlenir. Hızlı sinirlenen, dertlenen, kendilerini acındıran insanların beyinleri de adrenalin salgılar. Çünki beyinlerinin adrenaline ihtiyacı vardır.
Günlük yaşantımızda kullandığımız bir çok maddenin kafayı uyarıcı ve kırılgan olan bölgeleri geçici süre düzeltici tesirleri vardır. Çay (tein), kahve (kafein), kola (X maddesi), sigara (nikotin), alkol (etil alkol). Bununla birlikte sodalı içecekler, esrar, amfetamin, eroin.
Niçin bir takım insanların çok çay ve kahve içtikleri daha iyi anlaşılıyor değildir mi ? Birde yanında keyif sigarası. Her teneffüste kola ya da gazoz içen çocuklar.
Sizi kızdıran çocuklarınıza, size dertlenen insanlara, her yemeğin yanında kola içmek isteyenlere, sinirlenip davranışlarını değiştiren insanlara ve sigara içinlere kesinlikle ödün vermeyiniz. Çünki bu insanoğlu beyinlerindeki hassasiyetleri geçici olarak düzeltebilmek adına bu yanlış davranış modelini öğrenmişler. Onların beyinleri doğru davranış modelini geliştirip fena alışkanlık ve davranışlardan kurtulabilirler. Eğer bu insanoğlu sizin için mühim ise ödün vermeyiniz.
Evladınız sizi kızdıracak davranışları nispet yaparcasına yapıyorsa sakın kızmayın. Ilkin ilgisiz davranın. Onlara kızmayacağınızı, sizi kızdıramayacaklarını gösterin. denemeden sonrasında hem siz kızmaktan kurtulacaksınız hem de onların beyinleri yanlış davranış modelini uygulamayı bırakacak. Bir süre sonra da kızmak yerine daima sakince ama kararlı bir şekilde doğrusunu anlatın.
Beyinde niçin duyarlılık gelişiyor ?
Anne-babadan alınan genetik özellikler beyinlerimizdeki duyarlılık derecesini belirler. Doğum esnasında olan zorluklar, doğum sonrası uzamış sarılık, anne sütü almamak, kafayı etkileyen çocukluk periyodu alev ateş hastalıklar, kafa darbeleri, beyne kan akışını durduran hastalıklar ve büyük ameliyatlar beynimiz hassasiyetlerini ortaya çıkartır ya da artırırlar.
Beynimiz duyarlılığının ne ziyanı var ?
Ismi üstünde aslen. Kafayı normalden daha kırılgan hale getiriyor. En büyük duyarlılık arttırıcı niçin ise; stres ve üzüntüler.
Başlangıcında sinirsel sözü olan tüm şikayetlerin sebebi beynimiz hassasiyetidir. Sinirsel gerilim, sinirsel başağrısı, sinirsel mide ağrısı-sancısı vb..
Bir örnek: aynı yaş, kilo ve boyda 3 adam. Her üçününde eşit bilhassa beynimiz hassasiyeti var. Birisi mutlu, öbürü düzgüsel, sonuncusu ise stresli. Her üçüde yerden ağır bir eşya kaldırıyor. Mutlu olanda bir problem yok. Düzgüsel olanın hafifçe beli ağrıyor, bir süre sonrasında geçiyor. Stresli olanın beli ağrıyor ve tutuluyor. 5 gün istirahatle geçiyor. İşte stresin tesiri budur. Beynimiz hassasiyeti stresle artar. Vucuttaki tüm kasları beynimiz çalıştırır. Bel çevresindeki kaslar beynimiz hassasiyeti ve stres ile beynimiz tarafınca iyi kontrolü bozulur. Bundan dolayı ağır eşya kaldırırken bel kasları her zamanki şeklinde kasılır ama beynimiz fena yönetim gösterdiğinden kasılma sertliği artmış ve gevşeme problemi olmuştur.
İyi çalışan, hassasiyeti olmayan beynimiz stres altında yakınma çıkarmaz. Hassasiyeti olan beynimiz stres altında emek vermesi bozulur ve sonucunda vucudu, davranış ve fikirleri iyi denetim edemez. Migren ve başka başağrıları, depresyon, kulak çınlaması, sinirlilik hali, takıntı hastalığı, kişilik bozuklukları, madde ve alkol bağımlılığı, ellerde titremeler, başdönmesi, boyun, sırt ve bel ağrıları-sancıları, yaygın vucut ağrıları-sancıları, uzun soluklu kabızlık, mide ağrıları-sancıları ve sindirim sorunları, sebebi bulunamayan görme, işitme vb..ile ilgili şikayetler, sinirsel olarak nitelenen şikayetlerin sebebi beyinde yer edinen hassasiyetlerdir.
Beynimiz dilini iyi okumak hekimlerin görevidir. Hastalar ilk olarak şahıs olarak değerlendirilmeli, kol, bacak, kalp, mide olarak görülmemelidirler. Tıp fakültesi 1. derslik deontoloji dersinin ilk mevzusu ''hastalık yoktur, hasta vardır'' sözü hekimler tarafınca unutulmamalıdır. Her hastanın şikayeti kendine özgüdür ve yalnız o hasta ile ilgilidir. Tıpta genelleme yapmak ve peşin hükümlü olmaktan kaçınılmalıdır. Beynimiz dilini okumadan, bedenimizin patronu beynin ne söylediğini gözardı ederek direkt yakınma ile ilgilenmek herzaman doğru teşhis ve tedavi getirmeyecektir.
Beynimiz duyarlılığı iyi mi belirlenir ?
Beynimiz duyarlılığı, beynimiz çabalama yöntemini gösteren tetkiklerle belirlenir.
1.QEEG (beynimiz haritalama yöntemi): Direkt beynimiz emek vermesi hakkında bilgi verir. Klasik EEG kayıtlamasında olduğu şeklinde meydana getirilen çekim, daha çok beceri ve emek gerektirir. Az elektrik akımı ile oluşan beynimiz aktivitesi kaydedilerek bir bilgisayar programı ile çözümleme edilir. Sonuçlar, programın veribankasında yeralan düzgüsel kişilerin analizleriyle karşılaştırılır. Normalden ne kadar sapma olduğu, beynin hangi bölgelerinin çalışmasında duyarlılık gerçekleştiği saptanır. Bununla birlikte çocuklarda öğrenme zorluğu düzeyi, IQ (zeka testi) ve kafa travması duyarlılık düzeyi rapor edilir. Bulgular tedavi takip edeni açısından da önemlidir.
2. SPECT, PET, fMRI: ABD'nde bir sürü eyaletlere yayılan bir psikiyatri klinikler zincirinde SPECT görüntüleme yöntemi ve QEEG rutin hale gelmiştir. SPECT, PET ve fonksiyonel MRI ile bozuklular, beynin kanlanma özellikleri kullanılarak görüntülenir. Çekimden ilkin verilen kontrast madde beyinde kırılgan olan bölgelerde birikir. Ismi geçen hastalıklarda artmış ya da azalmış beynimiz çabalama hassasiyetleri gözlenmekte ve tedavi etkinliği takibinde kullanılmaktadır.
Beynimiz duyarlılığı iyi mi tedavi edilir ?
Nöroterapi: 20 yıl kadar ilkin ABD'nde başlamış olan yöntem bugün bilhassa batılı ülkelerde yaygın olarak kullanılmaktadır. Yaşantımız süresince elde edilmiş deneyimler beynin öğrenme gücü ile ilişkilidir. Bu güç beyinden lanan hastalıkları tedavi etmede kullanılabilir. İlaçların kimyasal olarak gösterdikleri etkiyi nöroterapi öğrenme kanalıyla elde etmeye çalışır. Etkilerini ilaçlarda olduğu şeklinde hücre geçiş bölgelerine kimyasal olarak değildir, direkt artan ya da azalan akım üstüne gösterir.
Ilk olarak beynimiz elektriksel aktivitesi ölçülerek duyarlılık olan mıntıkalar belirlenir. Bu sebeple QEEG ile beynimiz haritası çıkartılır. QEEG sonucu bizlere beynin hangi bölgelerinde nöroterapi uygulanacağını gösterir. Tesbit edilen mıntıkalara elektrot bağlanır. Başka ucu nöroterapi aletine bağlıdır. Alet monitöründe seçilen bölgenin özellikleri kişiye gösterilir. Normalde olması ihtiyaç duyulan akım özelliği de gösterilir. Akım özellikleri normale yaklaştıkça çıkan ses beyne başarıya ulaşmış olduğu mesajı verir. Seanslarla belirlenen hedefe ulaşılmaya çalışılır. Bir bölge için 4-12 seans uygulanır. Her seans 30 dk. sürer. Bu süre sonunda beynimiz çabalama özellikleri istenen düzeye getirildiğinde ilgili mıntıkaya ait şikayetlerde düzelme olduğu görülür. Nöroterapide dışarıdan akım ya da uyaran verilmez.
QEEG rehberliğinde uygulanan nöroterapinin hiçbir yan tesiri yoktur. QEEG olmadan direkt uygulanan nöroterapilerde hem başarı şansı azalır hemde yan etkisinde bırakır görülebilir.
Nöroterapinin etkili olduğu durumlar:
Çocuklar için; dikkat eksikliği, öğrenme zorluğu, imtihan stresi (anksiyete), okul başarısını arttırmak için, hafifçe zeka geriliği
Yetişkinler için; çok fazla sinirlilik hali (anksiyete), başağrısı, başdönmesi, unutkanlık, uzun soluklu vucut ağrıları-sancıları, psikiyatrik problemler (bilhassa ilaç tedavisi ile geçmeyen ya da ilaç kullanmak istenmeyen durumlar için): depresyon, kişilik değişimleri, madde bağımlılığı, takıntı hastalığı (OKB), ürkü girişken, fobi ve korkular.
nörolojik problemler; migren, sara hastalığı (epilepsi), bunama (alzheimer) ve parkinson hastalığı erken periyodu, hafifçe felçler, tik bozuklukları, kulak çınlaması, huzursuz bacak sendromu, kronik bitkinlik sendromu.
Sporcular ve sanatçılar için; performans arttırma.
Herhangi bir yakınması olmayan ama işinde daha iyi performans isteyenler için nöroterapi performans arttırmada kullanılır. Yurt haricinde bilhassa sporcu ve creative sanatçılar ilgi göstermektedir. Japon işadamları, 2006 dünya şampiyonası öncesi İtalya ulusal futbol ekibi, ABD BD'nde basketbol oyuncuları ve ingiliz klasik müzik sanatçıları örnek verilebilir.
Nöroterapinin ilaç tedavisinden üstün tarafı, yan tesirinin olmaması, bozuklukları lokal olarak düzeltebilmesi ve ilaç tedavisinden epey fazla kalıcı tesir yaratmasıdır. Bununla birlikte ilaçların tedavi edemediği durumlarda da etkili olması nöroterapinin mühim bir üstünlüğüdür. İlaç tedavisinin kafi olmadığı bir takım durumlarda da nöroterapi yardım tedavisi olarak uygulanabilir.
Sonuçta tedavi yöntemi ne olursa olsun gaye en iyi şifa düzeyine ulaşmak olmalıdır.
Dr Kuvvetli ILDIZ
Nöroloji Uzmanı
Bununla birlikte Bknz
Beynin sağ ve sol yarım küreleri ne ile ilgilidir?
Beynin yapısı ve organlarının görevleri nedir?
Beynimiz Nedir - Beynin Yapısı ve Görevleri
Nöroterapi (Neuro-Biofeedback / Sinir Geri Bildirim Tedavisi)
Meydana getirilen araştırmalar stresin bir çok hastalığın başlamasına ya da artışına sebep bulunduğunu göstermektedir. Stres, iç sıkıntısından, vücudun bağışıklık sisteminin bozulmasına kadar geniş bir yelpazede insan sağlığını etkilemektedir. Yoğun stres organizmada otomatikman bir takı fizyolojik belirtilerin oluşmasına neden olur. Çarpıntı, nefes darlığı, kas gerginliği ve ilerleyen dönemde bunlara eklenen unutkanlık ve dikkat dağınıklığı şeklinde yakınmalar, bilhassa çok şiddetli olduğunda, kişinin yaşamını aksatan bir boyuta ulaşabilir. Bunların ruhsal kökenli olduğu bilinmemesi kişiyi türlü incelem ve tedavi arayışlarına yöneltebilir. Bu belirtilerin kaybolması ama stresin denetim edilmesiyle mümkündür. Biofeedback, kişinin stresin bedensel emarelerine yönelik farkındalığını artırarak bu belirtirli denetim etmesine, bir mealde da ruhsal olarak gevşeyip rahatlamayı öğrenmesine destek bir tekniktir. Bu sebeple geliştirilmiş en etkin yöntemlerden birisi olan "Nöroterapi / Neuro-Biofeedback"te (sinir geribildirimi), bilgisayar ortamında beynimiz dalgalarının gözlenmesi ve kişinin bu tarz şeyleri geribildirim aracı olarak kullanımı sağlanabilmektedir. Merkezimizde de psikoterapi süreci içinde uygulanan bu teknikle, kişilere stresi denetim etme becerisi kazandırılmaktadır.
Nöroterapi / Neuro-Biofeedback çocuklarda da bilhassa Dikkat Eksikliği Hiperaktivite (DEHB) bozukluğunun tedavisinde, çocuğa dikkatini yoğunlaştırma ve sürdürebilme becerisi kazandırmak amacıyla kullanılmaktadır. Bu teknik DEHB bozukluğu olan evlatların telaşlı, sabırsız, dikkatsiz davranışlarının farkına varıp, bu tür durumlar üstünde kendi kendilerine kontrol kurmalarını sağlamaktadır.
Beynin yaymış olduğu dalgaları bilgisayar ortamında görmek ve dikkatini yoğunlaştırarak buna müdahale edebilmek (çocuklarda bu sebeple tayyare uçurma, yarış yaptırma vb. şeklinde hedefler içeren programlar kullanılmaktadır), çocuğun kendisine itimatını arttırmaktadır.
Bu teknik, bireylere stresli ortamda soğukkanlı kalabilme becerisini kazandırmada ilaçsız bir yöntem olarak ehemmiyet taşır.
TIPTA YENİ BİR TEDAVİ YÖNTEMİ "NÖROTERAPİ /NEUROBIOFEEDBACK"
Beynin stres düzeyi ölçülebiliyor. ABD'da beynimiz araştırmalarına büyük bütçeler ayrıldıktan sonrasında yeni yöntemler bulunmaya başlandı. Nature Neuroscience dergisinde gösterilen bir makaleye bakılırsa, Kronik Stresin beynin öğrenme ile ilgili bölümlerini küçülttüğü kanıtlandı. Montreal'de McGill üniversitesi uzmanlarının yaptıkları bir araştırmada 70 yaşlarında 50 şahıs 5 yıl izlenerek bu sonuca varıldı. Bunun üstüne stresin beyne tesirinin azaltılmasının yolları araştırıldı.
NASA'nın önerilmiş olduğu bir yöntemde "Nöroterapi / Neuro-Biofeedback" yöntemidir. Bu yöntemle beynimiz dalgaları ölçülerek insanoğlu kendi streslerini denetim etmeyi öğreniyorlar. Ilk olarak beyinin biyoelektrik haritası çıkarılıyor. Beynin stresli çalışan alanları belirleniyor. İkinci aşamada "Nöroterapi / Neuro-Biofeedback" aletinin elektrotları stresli alanlara takılıyor. Bilgisayar ekranında beyindeki dalgalar görüntüleniyor. üçüncü aşamada kişinin, beynimiz enerjisini kullanarak "Alfa" dalgalarını arttırması öğretiliyor. Alfa dalgası beynin istirahat dalgalarıdır. Bu dalgaları arttırmayı başaran kişiye puan veriliyor. Averaj 10 seansta şahıs beynin enerjisini denetim etmeyi öğreniyor.
Çocuklar içinde geliştirilmiş programlar var. Oyun şeklindeki programlarda çocuk beynimiz gücü ile tayyare uçurabiliyor, yarış otomobili sürebiliyor. Türkiye'de de uygulanmaya başlamış olan bu yöntem tıp teknolojisinin yeniliklerinden birisi olarak kabul ediliyor. Bilhassa stresi, depresyonu yenmekte güçlük çeken insanlarda, öğrenme güçlüğü, dikkat eksikliği ve hiperaktivite gösteren çocuklarda başarı ile uygulanıyor.
Prof.Dr. Nevzat TARHAN
YORUMLAR