Globalleşme ve finans arasındaki ilgi nedir?

Globalleşme, finansal globalleşme, finans ile globalleşme arasındaki bağlantı nedir, nasıl anlatılır? Globalleşme ve finans arasında...

Globalleşme, finansal globalleşme, finans ile globalleşme arasındaki bağlantı nedir, nasıl anlatılır?

Globalleşme ve finans arasındaki ilişki nedir?

Ulusal finans piyasalarını birbirlerinden farklı kılan sınırların ortadan kalkması ile internasyonal düzeydeki ana para akımlarının daha ileri bir boyut kazanması süreci finans ile globalleşme arasındaki bağlantıyı ifade eder ve bu süreç finansal globalleşme olarak tanımlanır!







Sebep: İç başlık ve sual düzeni!!






  • Finans Uzmanı


  • Globalleşme


  • Finans Nedir?



Globalleşme ve Finansal Gelişme
ABD ve başka bir sürü ülkede, öğrenciler başarının anahtarının çok çalışıyor olmak bulunduğunu öğrenmektedirler. Fakat bir sürü gelişmekte olan ülkeye baktığımızda, insanların saatler süresince oldukça sıkı çalıştıklarını görmekteyiz. Bu çalışanlar az ücret seviyelerinde çalışmaktadırlar ve bu nedenle de yoksul kalmaktadırlar. Bu surette ülkenin tamamı yoksul kalmaktadır. Eğer çok çalışıyor olmak ülkeleri varlıklı yapmıyorsa, ne yapıyor?
Doğru kurumlar önemlidir. Nobel ödüllü Douglas North, kurumların “toplumdaki oyunun kuralları ya da daha formel olarak insan müdahalelerini şekillendiren, insanlarca oluşturulmuş olan kısıtlamalar†şeklinde tanımlamıştır. (North, 1990, s.). Ekonomik gelişme açısından oldukça tehlikeli sonuç öneme haiz olan kurumlar ülkenin sermayesini çok verimli alanlara dağıtmakla yükümlüdürler. Bir takım kurumlar; kuvvetli iyelik haklarını, etkin işleyen bir yasal sistemi ve derin ve etkin bir finansal sistemi oluşturur ve devam ettirir.
Son yıllarda, ekonomik kalkınma alanı, “kurumsal kurallar†ve ekonomik gelişme üstündeki tehlikeli sonuç görevi mevzusunda sonuca ulaşmıştır.Genişçe bir literatür emek harcaması finansal gelişmenin ekonomik gelişmeye yolaçan anlamlı bir güç olduğu üstünde yoğunlaşmıştır.
Fakat finansal bir gelişme sağlayacak olan iyi kurumların gelişmesi o denli da kolay değildir. Bu vaziyet, kurumların gelişmesi ve mahalli şartlara adapte olması için süre almaktadır. Bununla birlikte yoksul ülkelerdeki çıkar grupları lüzumlu olan reformlara sıkça karşı çıkmaktadırlar. Bunun sebebi ise bu çıkar gruplarının, bir takım reformların kendi güçlerini zayıflatacağına ya da başka insanlara kendi haiz oldukları karları paylaştırmalarına izin vereceğine inanmalarıdır. Yoksul ülkeler bu engeli nasıl aşabilirler? Bu ülkeler politik mealde ilerleme adına kurumsal reformları destekleyebilecek güç dağılımını nasıl değiştirebilir? Yanıt: Globalleşmedir.
Şunu vurgulamalıyım ki; bugün ifade ettiğim fikirler bana ait kişisel fikirlerim olup, Federal Açık Piyasa Komitesi'ni(FOMC) bağlamamaktadır.
Kurumsal Reformun Unsurları
Finansal gelişmeyi desteklemede globalleşmenin rolünü irdelemeden ilkin, özetlemek gerekirse iyi işleyen finansal sistemi elde eden kurumsal altyapının inşası için aşılması ihtiyaç duyulan aşamalara bir gözatalım.

Kuvvetli Iyelik Haklarının Gelişimi: Kuvvetli iyelik hakları verimli yatırımların teşvik edilmesi için gereklidir. Çünkü, eğer yatırımın getirisi hükümet ya da başkaları tarafınca götürülürse(alınırsa), yatırımcı bu yatırımı gerçekleştirmez. Hernando De Soto, “Sermayenin Gizemi†adlı mühim kitabında, gelişmekte olan ülkelerin iyelik haklarını sağlamada yetkinsizliğinin, bu ülkelerin ana paradan yarar sağlayamamasının ve yoksulluk batağına saplanmalarının temel sebebi bulunduğunu tarışmaktadır.Mesela; teminatın kullanılması finansal sistemin borç(ödünç) vermesine destek olan tehlikeli sonuç bir araştır. Çünkü güvence, ödünç vermeler kötüye gittiğinde oluşacak kayıpları azaltmaktadır. Arazisini ya da sermayesini, ödünç para alabilmek için rehin veren bir kişinin yasal olarak bir teminatı var anlamına gelir. Ne yazık ki; De Soto'nun yadığı benzer biçimde, yoksul gelişmekte olan ülkelerde ana para sahipliğinin yasallaşması oldukça pahalı ve süre alıcıdır. De Soto'nun verdiği şaşırtıcı örneklerin birinde, Filipinler'de, kent kesiminde ev tapusu alabilmek için 53 tane kamu ve hususi kurum aracılığı ile 13 ila 25 yıl sürecek olan 168 bürokratik işlem yapılması icap ettiğini aktarmıştır.





Yasal Sistemin Güçlendirilmesi: Sözleşmeleri süratli ve adil bir şekilde yürüten yasal sistem, kuvvetli iyelik hakları ve finansal gelişmeyi desteklemede lüzumlu bir adımdır. Mesela; ödünç verenler, ödünç sözleşmesine, borç alanları çok fazla risk üstlenmelerine karşı korumak için sınırlayıcı maddeler koyarlar. Fakat bir takım maddeler yalnızca yasal olarak yürütülebilir ise kıymet teşkil eder. Eğer sözleşmelerin yürütülmesini sağlayacak yasal sistem varolmadıkça ödünç verme işlemleri verimlilikten uzak olacaktır. yasal bir işletmenin kurulması ya da bir mülkiyetin tapusunun alınması çok pahalıysa, fakirler hiç bir zaman yasal sistemin içine girmeyecek ve onları, ufak bir işletme kurup, fakirlikten kurtulmalarına destek olacak borç parayı alamayacaklardır.ABD'de kolay bir işletme oluşturmak, çoğu zaman bir form doldurmayı ve nominal bir lisans bedeli ödemesi yapılmasını gerektirmektedir. Aksine, De Soto'nun araştırmacıları gösteriyor ki; Peru'da yasal olarak ufak bir elbise mağazası açmak için 289 gün uğraşmak gerekmekte; hergün için 6 saatlik maliyeti 1200$ ciavrı olup, bu miktar aylık asgari ücret tutarının ortalama 30 katıdır. De Soto'nun yazdığı benzer biçimde, hepimiz için iyelik haklarının noksan olması (çok zenginler hariç) finansal gelişme açısından ağırbaşlı bir engeldir.


Yolsuzluğun Azaltılması: Gelişmekte olan ülkelerde hükümet sık sık finansal baskının temel membaıdır. Başkanlarının, sanki ülkenin sahibiymiş benzer biçimde davrandığı hükümetler pek ender değildir. Bu tip hükümetleri Saddam'ın Irak'ında, Robert Mugabe'nin Zimbabve'sinde ve Ferdinand Marcos'un Filipinler'inde görmekteyiz. Hatta çok az zalim olan hükümetlerin yetkilileri ülkenin(state) enerjisini varlıklı olmak için kullanmakla tanınmaktadırlar. Bu durumda hükümetlerin iyelik hakkı vaatleri verip fakat bu konuyu kanunlarla desteklemedikleri şaşırtıcı gelmeyecektir.
Yolsuzluğun azaltılması iyelik haklarının ve yasal sistemin güçlenmesi açısından oldukça önemlidir. Yolsuzluk meydana getiren yetkililer rüşvet istediklerinde girişimcilerin yatırım yapma hevesini kıracaklardır. Birşeyin rüşvetle elde edilmesinin sağlandığı bir mekanda, ekonomik ve finansal sistemin pürüzsüz bir şekilde işlemesine olanak veren yasal sözleşmelerin hükmü zayılar.

Finansal Bilginin Kalitesinin Arttırılması: Yüksek kalitede finansal bilgi finansal piyasaların iyi işlemesi için önemlidir. Eğer ödünç verenler bir firmanın işlerinin nasıl gittiğini göremezse, iyi kredi-kötü kredi ayırımını yapabilmekte yetkin olamayacaktır ya da firmanın çok fazla risk üstlenip üstlenmediğine güvenli olamayacaktır. Bir itimat oluşturmak ve doğru bilginin ulaşılabilir olmasını sağlamak için muhasebe standartlarının yeterince yüksek olması bir zorunluluktur. Böylelikle borç verecek olanlar işletmelerin defterlerinde neler olduğu mevzusunda düşünce edinebilirler. İşletmelerin bilgilerini açıklamalarını gerektiren kurallar, yatırımcıların, “zor kazanılan†parayı hakedip haketmedikleri hakkında mantıklı kararları alabilmelerini sağlamak için yürütmeye konulmalıdır.


Şirket Yönetişimini Geliştirme: İnsanların, işletmeler için bir başka fon kanalı olan borsadan hisse senedi satın almaya gönüllü olması için kuralların, şirket yöneticilerinin hisse senedi sahiplerinin getirileri yönünde davranmalarını güvence edecek şekilde oluşturulması gerekmektedir. Eğer yöneticiler şirketten para çalmanın kolay bulunduğunu görürse, hiçkimse bu şirkete yatırım yapmak istemeyecektir. Yönetici ve paydaş içinde doğru bir denge kontrolünün sağlanması ağırbaşlı bir düellodur ve hatta bu konuyu bizler ABD'de geliştirmeyi sürdürüyoruz.


Bankacılık Sisteminde Derinlik, Tanzim etme ve Denetlemelerin Geliştirilmesi: Bankalar, gelişmekte olan ülkelerde kredi dağıtımını elde eden temel kurumlardır. Banka yetkililerinin risk değerlemesi yapabilmesi ve iyi borç verme sonucu verebilmesi için gereksinim duyan kabiliyetler tehlikeli sonuç derecede mühim olmasıyla birlikte oldukça da yetersizdir. Borç vermede uygulanan zayıf politikalar fazla oranda sermayenin az getirili projelere ve daha az oranda sermayenin yüksek getirili projelere yönlenmesine sebep olur. Bu durumda gelir ve gelişme istenilen düzeyde gerçekleşemez. üstelik içeriye ödünç vermeden ya da çok fazla risk yüklenmekten lanan bankaların bilançolarındaki kötüleşme, ödünç verme işlemlerini birden durduracaktır. Böylelikle iktisat negatif etkilenecektir. Eğer bankaların bilançolarındaki kötüleşme yeteri kadar şiddetli ise, ekonomiye zarar verebilecek ibr bankacılık ve nakit krizi ile sonuçlanabilir.bu fenomen, ne yazık ki; son 10 yılda gelişmekte olan ülkelerde oldukça yaygın yaşanmış olan bir durumdur.Bankacılık krizlerinden korunmak için önlemli, özenli düzenlemeler yapmakla adım atmak gerekir. Bu düzenlemeler hükümet tarafınca, bankaların kafi ana para ve risk yönetimini kafi düzeyde yapabilme kabiliyetine haiz olması yönünde oluşturulması gerekmektedir. Bu düzenlemelerin yürütülmesini güvence altına almakla hükümet, bununla birlikte bankaların faaliyetlerinde devletin koyduğu kurallara riayet edip etmediklerini irdelemek maksadıyla sağgörülü bir kontrol faaliyetinde de bulunmuş olur.
Mikro-finansın gelişmekte olan ülkelerdeki görevi bu günlerde fazla ilgi toplamaktadır. Mikro-finans pozitif yönde bir gelişmedir: bu, büyük oranda yoksul insanoğlunun yoksulluktan kurtulmasına net bir şekilde yardım etmektedir ve Nobel ödüllü Muhammed Yunus'un bu konudaki çabaları kesinlikle yerini buluyor.[8] Fakat mikro-finans burada ifade ettiğim kurum binalarının yerini tutmaz.
Kurumsal Reformların İlerlemesi İçin Globalleşme
Şimdi finansal gelişme ve ekonomik büyümeyi desteklemek için ne tür kurumlar icap ettiğini anlamış bulunmaktayız. Geriye kalan sorumuza dönelim; gelişmekte olan ülkelerin bu kurumları nasıl geliştirebilirler sorusuna cevap arayalım.
Kurumsal gelişmeyi uyaran en kuvvetli tabanca globalleşmedir. Servet, dünyanın başka yerlerine kapanılarak elde edilmiş birşey değildir. Yoksul ülkeler globalleşmeye sarılarak daha iyisini yapabilirler. Bu, bu ülkelerin finansal ve mal ve hizmet piyasalarını, fon, mal ve sıkça fikirleri yurtiçine çekmek için başka ülkelere açmaları anlamına gelmektedir. ülkeye bir takım girişler, vatandaşların yararına olacak, servet ve verimliliğin inşasını sağlayacak olan reformların gerçekleşmesine destek olabilir. Normal olarak ki; ülkeler, yukarıda tartıştığımız suretiyle temel kurumların tesisi ile ilgilenmeli ve reformun aşamalarını monitorize etmelidir.
Finansal Piyasaların Dışa Açılması
Şimdi finansal piyasaların yabancılara açılmasının finansal gelişmeyi nasıl sağladığına bir gözatalım.
Yurtiçi finansal piyasaların yabancılara açılması suretiyle globalleşmesifinansal gelişmeyi ve servetteki artışı 2 şekilde teşvik etmektedir. Bunlardan biride birincisi; finansal piyasaların yabancılara açılması direkt ana paraya erişimi kolaylaştırır ve verimli yatırımların yapılması ile sermayenin maliyetini düşürür.Biliyoruz ki; yoksul ülkelerde işgücü ucuzdur ve bu nedenle sermayenin buralarda daha verimli bulunduğunu düşünebiliriz. Şunu düşünün: oldukça karlı bir yapınak nasıl olur da ücretlerin ABD'dekinin onda birisi olan bir mekanda olabilir. Bunlardan biride bazıları Amerikan işçilerinin yüksek verimliliğini yansıtsa da, ana para gene de bir takım ülkelerde oldukça yüksek getiriye haizdir. Ve ilke olarak bizler büyük bir ana para akımının varlıklı ülkelerden(sermayenin getirisinin nisapeten az olduğu yerlerden) yoksul ülkelere (getirinin yüksek olduğu bölgelere) doğru akmasını ummaktayız. Bir takım ana para akımları yoksul ülkelerin büyük ana para stoku, yüksek verimlilik ve süratli gelir artışı oluşumunda ağırbaşlı yararlara yol açabilmektedir.
Aslen, farkında olduğumuz suretiyle, ana para günümüzde hareket halinde olup, net olarak, yoksul ülkelerden varlıklı ülkelere akmaktadır. Bu vaziyet ise bizim beklentilerimizi tam aksidir. Açıkça görülen bu paradoks için bir takım sebepler öne sürülmektedir. Fakat ekranda görülen pencereden birisi, kesinlikle, bir süre önce de açıkladığımız benzer biçimde yoksul ülkelerin finansal mealde zayıf olmasıdır. Bu husus bizi finansal globalleşmenin ikinci faydasına götürmektedir: finansal sistemin işlevselliğini arttırmak için, finansal reformları destekleyen yabancı finansal kurumlara yurtiçi piyasasını açmaktır. Yabancı finansal kurumların yeni gelişen piyasalarda(emerging-market) etkenlik göstermesine izin verilmesi uzmanlık ve en iyi uygulamaları ülkeye kazandırır. Mesela, iyi-kötü kredi riskini görmemizi sağlar bununla birlikte ödünç alanların faaliyetlerini görmemizi sağlayarak borç alanların aldıkları riski azaltır.Çok gelişmiş finansal sistemle beraber samimiyetleri sebebiyle yabancı finansal firmalar bununla birlikte finansal sistemin daha etkin çalışmasını sağlayacak olan reformların yapılması mevzusunda mahalli hükümet üstünde baskıyı muhtemelen arttırabileceklerdir.
Mahalli finansal kurumlar işletmeleri kaybetmeye ve yabancı finansal kurumlarında iyi gidişatını ve güvenilirliğini görmeye başlayınca, borç vermenin kolaylaşacağı daha iyi bir yasal sisteme ve muhasebe sistemine gereksinim bulunduğunun farkına varacaklardır. İşte o süre mahalli finansal kurumlar bu sonuçlara ulaşmak için reformları muhtemelen daha çok destekleyeceklerdir.
Normal olarak ki, bu, rüşvetin varolduğu ve rekabet-karşıtı bir çevrede finansal globalleşme, kendiliğinden etkin, dinamik ve çağıl bir finansal sistemin olacağını söylemek anlamına gelmemektedir ve samimi değildir. Son araştırmalar, internasyonal ana para piyasasına sonradan açılmış olan ülkeler temel desteklenen şartları yerine getirmemişlerse, ana para akışının birdenbire durmasından lanan kırılganlıkların arttığını göstermektedir. Böylelikle finansal globalleşmenin finansal piyasa ve kurumsal gelişimleri ileri götürmesini beklemekten ilkin, bir takım minimum düzeyde kurumsalkalite düzeli, finansal piyasa gelişme düzeyi ve makroekonomik istikrar önşartlarının varolması gerekmektedir.Bu vaziyet, süreç ve düzeltim için belirgin önşartların ve bir takım kurumsallığın varlığı altında, finansal globalleşme bir takım çabaların da desteğiyle çok etkili bir güç olabilir.
Mal Ticaretinin Dışa Açılması
Birazdan yurtiçi piyasasının yabancı mallara açılmasının kurumları nasıl geliştirdiğini inceleyeceğiz.
Açık olmamasına karşın, mahalli piyasanın yabancı mallara açılması olarak malum “ticari serbestleşme(liberasyon)†finansal gelişmenin anahtar sürücüsü olabilir. Bu, katı işletme çıkarlarının politik enerjisini zayflatabilir (ters takdirde, kurumsal reformlar yapılmayabilir). Bu noktaya Rajan ve Zingales(2004) “Kapitalizmi Kapitalistlerden Kurtarmak†adlı kitaplarında üstünde durarak değinmiştir. Rekabetçi bir çevreyi destekleyen ticari serbestleşme dış ana para kaynağına büyük seviyede ihtiyacı olacağı için katı firmaların getirilerini azaltır. Böylelikle, onlar, derin ve daha verimli bir finansal sistemi geliştirecek olan reformları muhtemelen destekleyeceklerdir. Aslen, meydana getirilen emek harcamalar derin finansal sektörün ticari açıklığın fazla olmasıyla pozitif yönlü ilişkili bulunduğunu saptamıştır. (Rajan ve Zingales, 2003; Svaleryd ve Vlachos, 2002).
Özgür tecim bununla birlikte yolsuzluğu azaltarak finansal derinliği arttırmaya destek verir. Yüksek gümrükler yolsuzluğu besler, çünkü ithalatçılar vergiyi ödememek için gümrük yetkililerine rüşvet vermek benzer biçimde başka yollara başvuracaklardır ve mal kaçakçılığına girişeceklerdir. Bu durumda internasyonal ticareti sınırlandıran ülkelerin daha çok yolsuz-rüşvetçi bulunmaları da sürpriz olmayacaktır.(Ades ve Di Tella, 1994).
Hatta, gelişmekte olan ülkeler yabancı malların ithalatında tüm bariyerleri yıkmakta gönülsüz de olsa, yurtiçi üreticileri internasyonal ticaretle ilgilenenlerden korumuş olan engelleri kaldırmak suretiyle kurumsal reformlar hala oluşturulmaktadır. Denizaşırı piyasalar için üretimin kolaylaştırılması iyi işleyen tek tek finansal sisteme gereksinim yaratmaktadır çünkü, internasyonal arenada etkin olarak rekabet etmek için, firmalar ana paraya kolayca erişebilmek isterler. Eğer bu konuyu sağlayamazlarsa, verimliliği artırmayı ve mal fiyatlamasını rekabetçi kılmayı gerektiren yatırımı yapamayacaklardır. Bundan dolayı, internasyonal tecim finansal sistemi daha verimli meydana getirecek bir talebi yaratacaktır.
Çin Örneği
Ticari globalleşmenin finansal reformları nasıl gerçekleştirdiğini Çin'de görmekteyiz. Çin girişimcilerinin internasyonal piyasalara artan oranda girmesiyle, yüksek yurtiçi tasarruflarının dağıtımını verimli kılmayı güvence edecek ve piyasa gelişmeleriyle uyumlu daha iyi bir finansal sisteme gereksinim duymaktadır. Bunun süre almasına karşın, globalleşme bir düzeltim sürecine sürüklenecek olan gelişmiş bir finansal sistem için talep oluşmasına destek olmaktadır. Komunist liderlik eski gelişme modelinin değişmesi icap ettiğini kabul etmektedir. Hükümet, devlet sahipliğindeki bankaların özelleştirme patikasına sokulduğunu ve Çin'in bankacılık sistemi için yabancı yatırıma izin verdiğini açıklamıştır.(20 milyar $ 2005).Hükümet bununla birlikte sözleşmelerin daha işlevsel olabilmesi için yasal reformlar yapmıştır. Ağustos 2006'da Ulusal İnsanların Kongresi (National People's Congress) yeni batkı yasasını imzalamış olup, eğer bir şirket batkı ederse kreditörü daha çok koruyacaktır. Ve geçen ay ise bireylere mülkiyetleri için daha çok yasal korunma sağlayacak olan yasa kabul edildi.
Çin, normal olarak ekonomik gelişme ve kalkınmasını arttıracak bir araç olarak ihracatı etken olarak teşvik eden örnek bir ülkedir. Başka bir boyutta, Çin ihracatı geliştirme politikasını kullanmada çok ileri gidebilmektedir. Piyasada belirlenen fiyatların güvenilirliğinin artışı ihracat sektörüne meydana getirilen dağılımının verimli kullanımını aşmayacak şekilde yapıldığını sağlamaya destek olmaktadır. Gaye tüm ekonomideki sektörlerin verimliliğini dünya kalite standartlarına taşımak olmalıdır. Son zamanlarda Çin yetkilileri gelişme larının dengelenmesi ihracattan uzaklaştığı ve yurtiçi öğrenci doğru kaydığı ve tertipli olduğu mevzusunda düşünce birliğine varmışlardır.Çin'in Şark Asya komşularının içinde, gelişmekte olan endüstrilerin yurtiçi kullanımlara yönelik taleple karşılaşmasının önemi artan bir dikkat çekmektedir.
İhracatı Sınırlamaları Problemi
İhracat için üretim artışı ülkeler için gelişme merdiveninin en alt basamağı olduğu kabul edilmesine karşın, yoksul ülkelerin ihracat oryantasyonunu hala teşvik etmemeleri bununla birlikte vergi rejimlerini, kısıtlamaları ve ihracat hevesini kıran başka politikaları sürdürmeleri şaşırtıcıdır. Bu problem bilhassa bir takım Afrika vatanlarında devam etmekte ve bu ülkelerin gelişme performanslarının niçin hayal kırıcı bulunduğunu açıklamaya destek olmaktadır.
İhracat hevesini kaçıran en temel yol, hükümetlerin ihracat üstüne ağır(large) vergiler koymasıdır. Çünkü yüksek ihracat vergisi bir gelir elde etme metodudur, hükümetler bütçe sorunlarını çözmek için bundan etkilenmektedirler. Hükümetler bununla birlikte bu siyaset aracını, bilhassa sıkça ihracatla ilgilenen politik rakiplerini cezalandırmak için de kullanabilmektedirler. Hükümetler bu yolla toplamış olduğu gelirleri kendilerini destekleyenlere dağıtmada kullanabilirler.
İhracat vergilerinin en tehlikeli olanı, mahalli paranın suni değerinin özgür piyasada serbestçe değerlenen yabancı paradan(mesela usd) daha çok olarak hükümetlerce sabitlenen resmi döviz kuru ile gizlenmesiyle olanıdır. Hükümet o süre karaborsadan temin edilecek büyük oranda mahalli para alabilmek için yasa dışı olarak usd satacaktır. Resmi döviz kuru ile piyasada serbestçe belirlenen döviz kuru arasındaki fark kara-borsa primi ihracatçı üstüne vergi koyar, çünkü hükümete ya da Merkez Bankasına para kazandırmak için resmi olarak belirlenen fiyattan usd satmaya zorlanırlar ve böylelikle mahalli parayla çok az fiyatlarla epey fazla mal alabilmekteler.
Son on senedir bir sürü ülke para(currency) kontrollerinden vazgeçmiş ve karaborsaları tahliye etmiş olmasına karşın, bilhassa Afrika başta olmak suretiyle yoksul ülkelerde bir takım kontroller varlığını sürdürmektedir. Bir takım ülkelerde, karaborsa priminden elde edilmiş vergi haczedilmiştir. 1982 senesinde Gana, %1000'den daha yüksek karaborsa primine sahipti. Ve böylelikle kakao ihracatçıları(iktidar partisinden olmayan sınıfın mensupları) dünya fiyatlarının yalnız %6'sını alıyordu. Bu şekilde bir yüksek vergi oranı altında, Gana'nın kakao ihracatının 1950'li yıllarda GDP'sinin %19'u iken 1982 yılına kadar yalnız %3 olması şaşırtıcı değildir.(Easterly, 2001, s.222). 30 yıl süresince, karaborsa priminin devasa yükseklikte olmasıyla Gana'nın averaj geliri %30 düşmüştür.
Ekonomik dünyadaki bir takım kontroller benzer biçimde, yüksek karaborsa primi bununla birlikte yolsuzluğu tüm negatif etkileriyle beslemektedir. Çünkü bu primler yoksul ülkelerde yetkililere rüşvet vermeyi ya da karaborsa prim vergisi ödemekten kaçınmak için mal kaçakçılığı yapmayı teşvik etmektedir.( Hakikaten de, yoksul ülkelerdeki hükümetlerin direkt vergilemeden ziyada bu gibi vergileme usulüne sıkça başvurması, hükümet yetkililerine aldıkları rüşvetlerden varlıklı olmalarına müsaade eden sebeplerden bir tanesidir.).
Ticari Serbestleşmenin Başka Yararları
Globalleşmenin finansal gelişmeyi nasıl desteklediğine odaklanmamıza rağmen, ticari serbestleşme ve ihracat oryantasyonunu içeren ticari globalleşmenin, ekonomik büyümenin anahtar sürücüsü bulunduğunu daha önceki bahsettiklerimize ek olarak unutmamalıyız.
Kolej öğrencilerinin ilk iktisat dersinde karşılaştıkları kavram karşılaştırmalı üstünlüklerdir: başka ülkeyle tecim yapmak suretiyle, hangi malın üretiminde hakkaten iyiyse, verimliliğin yüksek olması için o malın üretimine odaklanılabilir. Bu yüksek verimlilik bir süre sonra yüksek ekonomik refaha yolaçar.
Ticari liberalleşme, ekonomiyi büyümeye götürecek olan firmaları verimli olmaya ve daha iyi ürün meydana getirmeye zorlayacak ve yurtiçi pazarda mühim düzeyde rekabeti destekleyecektir. Eğer yabancılar daha iyi mal üretirlerse(ithal edilen mal), yurtiçindeki firmalar yurtiçi satışlarını korumak için daha iyi ürünü daha ucuza üretmelidir. Örnek olarak icaretin rekabeti nasıl desteklediğini, 1991 yılına kadar %100 oranında gümrük tarifesiyle araç endüstrisinin korunduğu Hindistan'da görmekteyiz.(ithalat üstündeki tarife). Hindistan hükümetinin gümrük vergisini aniden kaldırınca, Tayvan firmaları Hindistan piyasasının üçte birisini ele geçirdi. Geçen on yılda, Hintli firmalar verimliliklerini nerede ise Tayvanlı firmaların seviyesine ulaştırdı ve yurtiçi piyasasını tekrardan kazanmıştır. En sonunda Hintli araç endüstrisi oldukça verimli hale gelmiş olarak, yurtdışına mallarını satabilmeye başlamış, ihracatını ağırbaşlı düzeylere getirmiştir.
İthalat üstündeki engellerin kaldırılması bununla birlikte ihracatı da ilerletmektedir. İthalat yardımıyla artan rekabet yalnız yurtiçi piyasaya odaklanmış firmaların kazanılmış olduğu karları düşürebilmektedir ve bu şekilde tabii olarak güçlerinin fazlasını ihracata yoğunlaştırmaktadırlar. üstelik, ticari liberalleşme ABD örneğinde olduğu benzer biçimde, özgür tecim anlaşmalarıyla gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülkelere girmesine destek olmakta ve bu vaziyet ise Şili ve Meksika benzer biçimde ülkeler için, eğer ABD için aynı şeyleri yaparlarsa, gelişmiş ülkeler(ABD benzer biçimde) gümrükleri düşürmeye gönüllü olurlar.
Ampirik bulgular, ticari liberalleşmenin her iki ithalat meydana getiren ve ihracat meydana getiren ülkeler için verimlilik ve ekonomik gelişme üzerideki etkilerini göstermektedir: yaşam süresi beklentisinin birdenbire artışı ile bebek ölümlerinin azalışı içinde bir ilişki tesbit edilmiştir.Hemen hemen ekonomide bir örnek olmasına karşın, ampirik bulgular çok net değildir: bir takım ekonomistler ticari globalleşme ile gelişme içinde kuvvetli bir pozitif ilişki bulunduğunu savunmaktadırlar.Gene de, ticari liberalleşme anlayışı ve bunun pozitif etkilerinin bulunduğunu korumak için çaba sarfeden hakim görüş ben de dahil bir sürü ekonomisti şu sonuca götürmektedir: ticari liberalleşme yalnız tüm iktisat için değildir bununla birlikte ekonominin kurumsal sektörleri için de yüksek derecede faydalıdır. Ekonomik gelişme sonucu ise tüm botların yükselten, artan bir gelgittir ve fakirliği azaltmak için ağırbaşlı bir araçtır.
Fakat ticari liberalleşme benimsenmese dahi, varolan yurtiçi üreticilerin varlıklı ülkelerin piyasalarında mal satma fırsatı, yoksul ülkelerin büyümesi için mühim bir gelişme motoru olabilmektedir. Gelişmekte olan ülke hükümetlerinin ihracatı arttırmaları için yaşamsal öneme haiz yöntemlerden birisi ulaşım altyapısını sağlayarak ihracatı teşvik etmesidir. Havayolu, denizyolu, tren yolu benzer biçimde altyapı işletmelerin mallarını yurtdışına göndermeleri için kolaylık elde edecektir. Çünkü yabancıların sizin malınızı almaları için tabii bir tercihleri yoktur, bu nedenle süper rekabetçi olmanız gerekmektedir. Sunduğunuz mallar hem daha kaliteli hem de daha ucuz olmalıdır. Yurtiçi firmalar daha çok verimli(productive) olmaya odaklanmalıdır ve bu verimliliğin artışı7desteklenmesi süratli ekonomik büyümeye niçin olacaktır.
Japonya'nın deneyimi ihracata odaklanmanın başarılabileceğini göstermektedir. 2. Dünya Savaşı'nın derhal sonrasında Japonya çok yoksul bir ülkeydi. Ekonomik altyapısı muharebede yok edilmişti. Amerikalıların ve diğerlerinin Japon mallarını almaları mevzusunda ikna edilmesiyle, Japon firmaları ürettikleri malları Amerikan yapımı muadillerinden daha kaliteli ve daha ucuz üretmek zorunda kalmıştır. Netice olarak Japon ihracat endüstrisi verimli ve süper rekabetçi bir duruma gelmiştir. Verimlilik artışı ile ve 2. Dünya Savaşından 30 yıl sonrasında Japonya dünyanın en varlıklı ülkesi olmuştur.
Cenup Kore 1990'lı yıllarda krize girmesine karşın büyük Asya'daki bir başarı hikayesidir. Cenup Kore 1990'lı yıllara kadar oldukça fazla ticari engellere sahipti ve ilk gelişme stratejileri de yurtiçi pazarını yabancılara açmayı içermiyordu. Fakat, ihracat sektörüne karşın Cenup Kore tamamen global piyasada tamamen yerini almış ve bu iştiraki başarısının anahtarı olmuştur. Cenup Kore'nin gelişme stratejisi ihracat sektörünü desteklemeye odaklanmıştı. Hakikaten de gelişmekte olan ülkelerdeki tüm başarı hikayeleri(Çin, Japonya, Cenup Kore, Singapur, Tayvan, Şili) internasyonal rekabeti kontrol eden ihracat sektörünü kapsamaktadır ve bu ülkelerden bazıları da ticari liberalleşmeyi takip etmişlerdir.
Neredeyse tüm Şark Asya ekonomilerinde gerçekleşecek gelişme daha az ihracat ve daha çok yurtiçine yönelik üretime dayanan bir denge patikasını muhtemelen takip edecektir. Bir takım düzenlemelerin yalnızca bir takım ekonomilerin gelişmelerini korumak değildir bununla birlikte global ekonominin dışsal dengesizliklerini azaltmaya gereksinimi vardır. Başta Afrika ve Latin ABD ülkeleri olmak suretiyle, dünyanın en yoksul ülkeleri, global piyasalara iştirakleri yüksek derecede önceliklidir.
Bir tek global piyasalara sarılmak gelişmekte olan ülkelerin yaşam standartlarını yükseltebilir. Ticari Liberalleşme yurtiçi firmaları daha verimli lmaları yolunda uyararak ekonomik gelişme içinde tehlikeli sonuç bir rol oynar. Ve finansal globalleşme ile, yeni gelişen piyasa ekonomilerinde finansal gelişmeye yolaçacak olan kurumlarının gelişmesi teşvik edilecektir. Globalleşme, gelişmekte olan ülkeler için en öncelikli olmalıdır.
Gelişmiş ülkelerin Görevi
Bizler gelişmiş ülkelerdekiler yardım edebilir miyiz? Evet, mal ve hizmet piyasalarımızı yeni gelişen ekonomilere açmayı destekleyerek bu konuyu yapabiliriz. Bu ülkeleri global piyasalara katılımlarını arttırmak için teşvik ederek, onları varlıklı edebilecek doğru güdüleri yaratırız. Gördüğümüz suretiyle, ihracatçılar bizim(ABD) piyasamıza girebilme avantajını sağlamak için kuvvetli güdülere(verimlilik benzer biçimde) haizdir. Böylelikle büyümek için ihtiyaç duyulan yatırımı yapabileceklerdir. Bununla birlikte onlar, kurumsal reformların finansal derinliği arttırma ve finansal sistemin etkin emek harcaması için bu reformları ileri götürmektedir. Finansal piyasaların iyi işlemesini sağlayarak, ihracatçıların işletmeleri için lüzumlu olan ana paraya daha acele erişmeleri sağlanacaktır.
Piyasalarımızı yeni gelişen ekonomilere açmak, gelişmiş ekonomilerin yeni gelişe ekonomileri başarıya ulaşmış bir duruma getirmek için destek olmaktadır. Yoksul ülkelere doğru şartlarda yardım yapmak fakirliği sona erdirmeye destek olabilir. Fakat bu vaziyet ekonomik büyümeyi destekleyecek motivasyonu sağlayamadığından çoğu zaman işe yaramayacaktır. Dağıtmak, hiçbir süre destek olmak(hand up) kadar etkin değildir.
Eğer ücretlerin az olduğu ülkelere mal ve hizmet piyasalarımızda rekabet etmeye izin verirsek, bazıları bizim için endişelenir. Bir takım ülkelerin yoksul ve işçilerinin verimsizliğini sürdürmesi, bizim yararımıza görünebilir. Fakat 2. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa ve Japonya'nın dönüşümü ve Asya'nın yeni sanayileşmiş ekonomilerindeki 1970 ve 1980'li yıllarındaki süratli gelişme gösteriyor ki, global iktisat süresince yüksek yaşam standartları aslen bizim yararımıza çalışır. Ticari partnerlerimizin başarıları yüksek kıymetli malların ABD ihracatı için büyüyen bir pazar yaratmaktadır. Ve dönemin geçmesiyle yurtdışındaki işçi verimliliğinin artışıyla ücret ve gelirleri de artacaktır. Değişmelerin, globalleşme ile ekonomimize(ABD) ağırbaşlı bazı işçi maliyeti getireceği doğrudur. Bizim global ticari sisteme zarar vermeden bu işçilere yardım edecek politikalar geliştirmemiz gerekmektedir. Bu sisteme zarar vermenin bizlere maliyeti, bazılarının korumacı düzenlemelerden yarar sağlayabileceği yararlarından daha ağır basacaktır. Ticari liberalleşmeyi desteklemek bizim yalnız yarar sağlamamıza değildir, bununla birlikte iyi olmamıza da yerdımcı olacaktır.





Bu bildiri 'en iyi yanıt' seçilmiştir.
Ulusal finans piyasalarını birbirlerinden farklı kılan sınırların ortadan kalkması ile internasyonal düzeydeki ana para akımlarının daha ileri bir boyut kazanması süreci finans ile globalleşme arasındaki bağlantıyı ifade eder ve bu süreç finansal globalleşme olarak tanımlanır!





  • Finans Uzmanı


  • Globalleşme


  • Finans Nedir?


 

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Globalleşme ve finans arasındaki ilgi nedir?
Globalleşme ve finans arasındaki ilgi nedir?
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/globallesme-ve-finans-arasndaki-ilgi.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/globallesme-ve-finans-arasndaki-ilgi.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content