Görücü Usulü Evlilik Nedir

Görücü Usulü Evlilik Nedir, Görücü Usulü Evlilikte Neler Konuşulur? GÖRÜCÜ Oğlunu evlendirmek isteyen anneler, kendi aşama ve dengi olacak b...

Görücü Usulü Evlilik Nedir, Görücü Usulü Evlilikte Neler Konuşulur?

GÖRÜCÜ

Oğlunu evlendirmek isteyen anneler, kendi aşama ve dengi olacak bir aile kızı alabilmek için ya tanıdıklarından gözüne kestirdiği bir kızı direkt doğruya gidip isler, veyahut haber almış olduğu tanımadığı bir ailenin kızı ise, yanına akrabadan ya da komşu bir iki hanım alıp tanımadığı o ailenin kapısını çalar. İçlerinden birisi : « Minik hanımı görmeye geldik » der, içeri girerler. Güler yüzle karşılanırlar, O evin en güzel süslenmiş konuk odasına çıkarılırlar. Yaşmaklarını, feracelerini çıkarmadan otururlar. Kız evinin en yaşlı büyük hanımı, misafirlere: «Safa geldiniz» der. havai sözlerle oyalar, içeride kızı giydirirler, kuşatırlar, takarlar, takıştırırlar. Bir halayık görücülerin kapısına bir sandalye getirir, koyar, az bir sonrasında gümüş bir kahve tepsisi içinde gümüş zarflar, fagfurî fincanlarla cariye, kahveleri getirir, dağıtır. Elinde sini ile bir kenara çekilerek durur.

Kız, kıymetli bir kumaştan yapılmış uzun üç etekli entarisi ve altında dökme şalvarı mini mini cedîklerile sıkıla sıkıla, utana utana gelir ve görücülerin karşısındaki sandalyeye oturur, başını öne eğer. Görücüler kahvelerini ağır ağır içerken, kızcağızı da tepeden tırnağa kadar inceden inceye incelem ederler, içlerinden birisi, başını eğen kızcağıza : « Yavrucuğum, az bir başını kaldır da güzel yüzünü görelim > diye rica eder. Odada bulunan kızın ailesinden birisi de: «Sıkılma yavrum» şeklinde sözler söyleyerek kıza çaba vermek ister. İçeride, dadısı falan kızı giydirirlerken ; (Sakın görücülerin yüzüne bakma, sana: «Yüzü gözü açık özgür kız» derler, iskemleye otururken kendi kendine içinden « Mim » de otur, ağzın minik görünsün) diye de öğüt verirler.

Kızcağız, kadının göz hapsinden bunalır, bazan incelem o denli uzun sürer ki, zavallı kız, kan ter içinde kalır. Nihayet oğlan anası, elindeki fincanı uzatır ve halayık gümüş sini ile yaklaşarak fincanları toplar ve geri geri çekilerek odadan çıkarken kız da arkasından halayığı takip ederek geldiği şeklinde ağır ağır çıkar gider. Görücüler: Maşallah, Maşallah  diyerek kızı taltif ederler. Eğer kızı beğendilerse oğlan anası mukaddeme yapmadan oğlu için kızı ister. Kız tarafı, damadın ne işde ve kimin nesi bulunduğunu sorar. Anlatırlar. Kız anası: Çöp çatan çattı ise ne diyeyim. Pederine söyliyeyim der. Görücüler kalkar, yaşmaklarının alt kısımlarını düzeltirler, saygı ve ihtiramla kapıya kadar teşyi edilir ve uzaklaşırlar.

Maşallah, Maşallah

Akşamleyin evin Efendisi ulaşınca kız anası meseleyi açar ve fikrini sorar. Adamcağız, ertesi günü eğer bu aileyi tanımıyorsa tahkikata başlar. Damadın hâl ve tavrını iyiden İyiye öğrenmek için samimi ahbabları da yardım ederler. Netice iyi çıksa dahi, kimi zaman istihareye de varılır, İstihareye yatmanın iki sebebi vardır. Birinci sebeb, eğer iyi bir rüya görülürse hayırlı addedilir, sevinirler. Eğer makûs bir rüya görülürse red edilir, ikincisi de soruşturma neticesinde damadın tezkiyesi bozuk çıkarsa kız tarafı İstiharemiz uygun çıkmadı  diye başdan savmak için güzel bir bahane bulmuş olur.

İki taraf muvafakat etmiş olduğu takdirde, damadın pederi, yanına ailesinden veyahut akrabasından bir, İki zat ile birlikte kız evine gelirler. Kızı, pederinden Allanın emri. Peygamberin kavli ile resmen isterler. Kızın pederi muvafakat eder ve İçeri mî, dışarı mı? diye sorar. Eğer içeri olursa iç-güveyi gelir, dışarı olursa, kız damadın evin» gelin gider. Bu sorun hâl edildikten sonrasında ağırlık verilir. ( Düğünden evvel kıza verilen para). Bu ağırlığa (mihrimüeccel) denir. Bu para iki tarafın şerefile mütenasip bir oranda olur. (Mihri muaccel) de nikâh bedelidir. Bu para da gene tarafeynin şerefile mütenasip bir oranda tevsik edilir. Akdi icra eden İmam Efendi mahkemeye tescil ettireceği nikâh ilmühaberine gene tarafeynin kabul etmiş olduğu miktarı derceltirir. Talâk vukuunda, adam bu meblâğı nafaka ile birlikte vermek mecburiyetindedir. Bu nikâh parasının hadd-i şerisi bir kuruştur. Yüzbin kuruş dahi olsa, bir kuruş ilâve etmek suretile imam nikâhı kıyar, üst tarafı onur meselesidir.

Nikâhdan evvel damat, nişan ekibi gönderir. Nişan fakımı kadife üstüne gümüş kakmalı minik, zarif bir çekmece içine türlü türlü kokular, ıtır şahı. misk, anber, gül yağı daha buna benzer o dönemin kokuları mini mini billur şişeler içinde çekmeceye konur. Nişan yüzüğü de kıymettar zümrüd, yakut ya da elmastan yapılır; çekmeceye konur. Bu nişan çekmecesi, sakangor’a sarılarak kurdelâlarla süslenir. Bundan sonrasında  sırmalı bir bohça içinde kızın gelinlik elbise kumaşı, bunun arkasında süslü büyük bir tablanın içine şekerler, şekerlemeler, kurabiyeler, kaymaklı, fıstıklı lâtilokumlar, zarif sepetler içinde tablaya dizilir. Aralarına mevsimin meyveleri ve çiçek demetleri konur. Kakule, zencefil, damla sakızı, kına, ödağacı, tarçın, canfes çıkınlar içinde süslü süslü bağlanarak tablaya konur. Bu donatılan tabla sakangor’la bağlanıp kurdelâ ile süslenir. Bîr uşak nişan çekmecesini, birisi nişan bohçasını ellerinde meblağ. Başka birisi nişan tablasını başına alıp kız evine yollanırlar. Bu nişan merasimi kız ve oğlan ailelerine münhasır bir ziyafetle tamamlanırdı.

Bazısı nişanın akebinde düğünü yapar, bazısı da herhangi sebepten dolayı düğünü sonraya bırakır, beklerlerdi.

” Beşik Kertiği ? dedikleri bir nişan daha vardır ki, beşikle salıncakta yatan kızcağızla, oğlancağızı daha ozamandan birbirlerine nişanlarlardı. Buna da (Beşik Kertiği) denilirdi.