İğne Nedir?

İĞNE Gösterim: 115 Boyut: 10.3 KB" style="max-width:100%;margin: 2px;"/> 1. Bir ucu dikilecek malzemeden geçmesi...

İĞNE


Ad: iğne.jpgGösterim: 115
Boyut: 10.3 KB" style="max-width:100%;margin: 2px;"/>


1. Bir ucu dikilecek malzemeden geçmesi için sivri olan, diğer ucunda dikiş ipliğini geçirmek için bir delik (iğne deliği ya da göz) taşıyan, su verilmiş çelikten minik ince dikiş aleti. (Geçirilecek ipliğe gore iğne deliği yuvarlak ya da uzun olabilir; aynı şekilde iğnenin uzunluğu, çapı ve biçimi dikilecek malzemeye göre farklılık gösterir: örme iğnesi uzun ve ince; halı iğnesi kısa ve kör uçlu; şilte iğnesi dç uzun ve eğridir.)
2. iki şeyi birbirine ya da bir şeyi bir yere tutturmak için kullanılan bir ucu uzun ve sivri metal vasıta: Topluiğne. Çengelliiğne. İğnelerle prova yapmak.



3. Çoğu zaman bir giysiye, başlığa, şapkaya iliştirilen başı bezemeli iğne: Kıravat iğnesi. Şapka iğnesi.
4. Altındaki iğne ile giysiye tutturulan süs eşyası: Platin iğne. Göğsüne elmas bir iğne taktı
5. Bazı aygıtların ucu sivri parçası: Pikap iğnesi. Pusula iğnesi. Tüfek iğnesi.
6. İlacı vücuda vermek için kullanılan vasıta; bu aracın oluklu, sivri metal ucu: iğneyi kaynatmak. Çok kasıldığı için iğne kalçasında kırılmış.
7. iğne olmak eylemi: Koca adam oldun, hâlâ iğneden korkuyorsun.
8. Şırıngayla vücuda verilen ilaç: Hekim, iki hapla bir iğne yazdı.
9. Oltanın ucundaki minik, sivri, metal kanca: iğneye yem takmak.
10. Kimi böceklerin kendisini müdafaasını elde eden sokucu organı: Arının iğnesi.
11. Rahatsız edici, incitici söz.
12. iğne atsan yere düşmez, bir yerin çok kalabalık bulunduğunu belirtmek için söylenir.

  • iğne batırmak, bir hiç kimseye söz dokundurmak, iğneleyici, acıklı sözler söylemek.

  • iğne deliğinden Hindistan'ı seyretmek, önemsiz ve minik olaylardan büyük gerçeklere ulaşacak seviyede sezgili, kavrayışlı olmak. iğne ile kuyu kazmak, eldeki vasıta ve gereçlerin yetersizliğine rağmen devamlı emek harcayarak, güç bir işi Sabırla başarmaya çalışmak ya da güçlükle sürdürülebilen bir işin içinde ve üstünde olmak.

  • iğne ipliğe dönmek, iğne iplik kalmak, aşırı seviyede zayıflamak: Çocukcağız iki haftada iğne ipliğe dönmüştü.

  • iğne üstünde oturmak, her an gideceğini belirtir bir hava içinde oturmak.

  • (Birine) iğne yapmak, vurmak, vücuda iğneyle sıvı ilaç vermek: Hastaların bazısına iğne yapar, bazısına de ağızdan ilaçlar verirdi. iğne yurdu, iğne gözü, deliği (yörs.).

  • İğne yutmuş maymuna dönmek, zayıf ve bitkin düşmeyi belirtmek için alay Kauar eşya var ise, eri önemsizlerini uııe anlamında kullanılır: iğneden ipliğe kadar ne gerekliyse evi donattık.
—Akupunk. Bazı deri noktalarına batırılmak suretiyle kullanılan çok ince tel. (Bunun için çeşitli tipte iğneler kullanılır: çapları 0,26 ile 0,45 mm içinde! değişen ince iğneler; kan çıkarmak için üçgen iğneler; “erik çiçeği†denilen iğneler; [yerlerinde bırakılan] deri içi iğneler; elektrik akımıyla çalışan iğneler.)


—Arkeol. Bir giysinin kanatlarını tutturmaya yarayan, kemikten ya da metalden sivri uçlu uzun çubuk. (Baş süslemelerinin çeşitliliği öntarih ya da ilk dönem ortaçağ tarihinin kronolojik dizilerinde kullanılan sınıflandırmalara olanak verdi. Tunç çağı iğneleri bu açıdan bilhassa değerlidir; bunlar 70 santimetre'ye ulaşabilen gerçek mücevherlerdir.)


—Balıkç. Olta ipinin ucuna yerleştirilen ve balık tutmak amacıyla üstüne yem takılan damaklı madensel çengel. (Bk. ansikl. böl.)

  • iğneden çıkarmak, olta iğnesini balığın boğazından çıkarmak. (Bazı ülkelerde iğneyi çıkartmak için hususi bir alet de kullanılmaktadır.)

  • iğneye balık takmak, avlanmak için bir balığı yem olarak olta iğnesine geçirmek.
—Bot. iğne yaprak, çam yaprağı şeklinde ince, uzun ve sivri yaprak. (Eşanl. İBRE.)


—Cerr. Bir ilacı şırınga etmeye, bir organı delerek içindeki sıvıyı ya da herhangi bir vücut sıvısını çekmeye (ponksiyon) ya da dokuları dikmeye yarayan, ince uzun, içi boş ya da dolu, düz ya da eğri, ince metal aygıt. (Yara dikiş iğneleri çok değişik biçimlerde olur: deliği hareketli Reverdin iğneleri, kıvrık kenarlı iğneler.)

  • iğne kıskacı, dikiş atmak için iğneyi tutmaya yarayan çelik pens.

  • Ponksiyon iğnesi, bir delgi (mandren) ile donatılmış iğne, (iğne batırılacağı yere iyice yerleştirildikten sonrasında delgi çıkarılır; böylece iğne hareket ettirilmeden akıntının kontrolü sağlanabilir.)

  • Radyum iğnesi, urlarla temas edecek şekilde ya da urların içine yerleştirilen ve radyoaktif maddeler içeren minik ve ucu kapalı iğne.

  • Şırınga iğnesi, ucu eğik olarak kesilip sivrileştirilmiş içi oyuk iğne. (Uzunluğu, çapı ve kesiliş şekli kullanıma göre farklılık gösterir: toplardamar içi, kas içi, deri altı şırınga, vb.)
—Ciltç. ve Süslem. sant.

  • iğne perdahı, tezhipte iğne perdahı demiri ile altın zemini noktalama.

  • iğne perdahı demiri, iğne perdahı meydana getirilen küt uçlu, kalınca iğne.
—Dantele, iğne oyası, iğneyle düğümlü ilmekler oluşturulurak meydana getirilen oya. (Bk. ansikl. böl.)


—Denize. Yelkenli teknelerde, ana direklerin gerisine, boylamasına yerleştirilen ince ağaç çubuk. (Yarım serenlerin çatalları bu çubukların üstünde hareket eder.)


—Dy.

  • iğne tarafı, bir yol ayrımının makas iğnesi tarafındaki ucu.

  • Makasa iğneden girmek, bir tren ya da manevra söz mevzusu olduğunda makasa iğne tarafınca yaklaşmak.
—Elektroakust. Okuma iğnesi, okuma kafasının, plağın izine direkt temas eden kısmı.


—Esk. sil. iğneli horozlu tüfek ve tabancalarda, horozun düşmesi ile mermiye hızla çarparak onun namlu yatağına gir, meşini elde eden parça.


—Hidr. pnöm. Çembersel bir deliğe oranla, yer değiştirerek belirli bir sıvının geçmesi için lüzumlu açıklığı ayarlamaya yarayan konik parça, (iğneli lüleler üretimi düzenlemek için petrol kuyularında yaygın olarak kullanılır.)


—Isıl mot. Şamandıra iğnesi, benzinin hazneye girişini düzenleyen karbüratör parçası. (Şamandıraya bağlı olan iğne, haznede yakıt en yüksek düzeyine ulaştığında benzin girişini kapar.)


—Manyet. ve Jeomanyet. Mıknatıslı iğne, bir eksen çevresinde serbestçe dönen ve mıknatıslanma sebebiyle uçlarından biri devamlı kuzeyi gösteren, çoğu zaman sapmayı, eğilmeyi ölçmeye yarayan mıknatıslı iğne.

Kaynak: Büyük Larousse







  • İğne Oyası Teknikleri


  • İğne Yapraklılar (Pinales)


  • Atlantik İğne Balığı (Strongylura marina)



İĞNE

—Nük. müh. Yakıt iğnesi, nükleer yakıt içeren, silindir biçiminde, çok minik çaplı unsur. (Kimi reaktör tiplerinin kalbinde çok sayıda iğne bulunur: Creys-Malville santralının [1 200 MW] süratli nötron reaktöründe ortalama 100 000.)





—Seram, iğne bezi, desenlerin çizildiği taslak kâğıdının altına konarak, üstüne iğneleme kanalıyla motiflerin çıkarıldığı yumuşak bez.


—Sil. Ateşleme iğnesi, fişek, top mermisi ya da mayındaki barut hakkını ateşlemek için yay etkisiyle kapsüle çarpan, sivri uçlu metal parça.


—Mekanizmayla doldurulan ilk tüfeklerde (Dreyse, 1827; Chassepot, 1866) fişek kapsülüne çarparak ateşlemeyi elde eden ince çelik çubuk.


—Tarönc. Dikiş dikmeye yarayan, kemik ya da fildişi çubuk. (Delikli iğneler solutrö evresinden başlayarak üst yontmataş döneminde ortaya çıktı.)


—Ted. Tedavi ya da teşhis amacıyla organizmaya bir şey (ilaç) vermek ya da organizmadan bir şey almak (ponksiyon, vb.) için kullanılan içi boş sivri vasıta.


—Tekst. üstünde çıkıntılar bulunan ve iğneleme tekniğinde kullanılan metal çubuk.
iğne düzeltme pensi, bir tarağın dişlerini değiştirmeye yarayan yassı pens.


—Terz. iğne ardı - İĞNEARDİ.iğne yastığı - İĞNELİK.


—Tıp. iğne yuvası, bir sondanın sokulmasını kolaylaştıran ve maden, tahta ya da fildişinden yapılmış olan aygıt,

—iğnenin geçip yerleştiği şırınga ucu.


—Tuhf. Tuhafiye tezgâhlarının donatıldığı ve gaga isminde olan kıvrık ucu üstünde ilmekleri meydana getirmeye yarayan su verilmiş çelik çubuk.
Pistonlu iğne, gagası, gövdenin içinde yiv üstünde ya da uzunlamasına bir kertik süresince kayan bir çubuğun yardımıyla kapanan iğne.


—Zool. Böceklerde (bilhassa de zarkanatlılarda) çoğu zaman bir zehir salgıbezine bağlanan, sivri, ince, içi oyuk, geriye çe- kilebilen, kimi zaman tırtıllı, hücum ya da müdafa silahı (avın ya da düşmanın dokuları içine zehir boşaltmaya yarar), görevi icra eden tek organ. (Bk. ansikl. böl.)

Balıklarda, bir zehir salgı bezine bağlı olan ya da olmayan, kemikleşmiş ya da kireçleşmiş kuvvetli diken; değişikliğe uğramış bir ışındır. Buna kimi zaman "diken†de denir.


—ANSİKL. Çelik iğne üretimine Ortaçağ' da başlandı, fakat bu iğneler, uzun süre, iplik geçirilecek bir deliği bulunan bir çividen farksızdı. Parlak çelik iğne üretimi 1500'e doğru ispanya'da başladı, XVI. yy.'da İngiltere ve Almanya'da yaygınlaştı.

Bugün, tüm dikiş iğneleri yuvarlak olarak haddelenmiş 5,5 mm çapındaki çelik telden üretilir, çekmeyle istenilen çaplar elde edilir. Çaplar 3 mm ile (kalınca ambalaj iğnelerinde) 0,35 mm (en ince dikiş iğnelerinde) içinde değişmiş olur Tel çekme işlemlerinin teli sertleştirme şeklinde bir sakıncası olduğundan, eylemsiz gazlı atmosferde tavlanması gerekir. Bugün iğne üretimi tümüyle otomatikleşmiştir. iğneler, hep ikişer ikişer başları birleşik olarak üretilir. Makineler teli dikine kaldırır, iki iğne uzunlukta bir parça keser ve kesilen parçanın iki ucu sivriltilir. Büyük preslerle iki iğnenin delikleri açılır, ondan sonra bir makine iki iğneyi birbirinden ayırır, yanlarını kalıplar ve iğne başlarını yuvarlaklaştırır. Bu işlemlerden sonrasında iğneyi sertleştirmek için su verilir ve esneklik kazandırmak amacıyla "menevişleme" uygulanır. üretim süreci, parlatma ve elektrolitik nikel kaplamayla son bulur.

Tekli, ikili, üçlü, hatta dörtlü iğnelere rastlanır, iğneyi yapmada kullanılan çeliğin kalınlığına gore çap çok inceyse ince iğne, çap kalınsa kalınca iğne ortaya çıkar. Dövme iğneler, iri balıkları avlamada kullanılan, madeni kıvrım yeri yassıtılmış (bu işlem iğneye dayanıklılık kazandırır), oldukça büyük iğnelerdir.


—Dantele,

  • iğne oyası, düz ve üç boyutlu olmak suretiyle iki şekilde yapılır. üç boyutlu iğne oyalarında daha çok üçgen ilmekler kullanılarak çeşitli çiçek ve meyve motifleri oluşturulur. Tülbent, yazma vb. örtülerin kenarlarına daha çok üç boyutlu iğne oyaları geçirilir. Düz iğne oyalarıysa bir iplik ya da kumaş kenarına kare ilmeklerle işlenir ve ince dantel görünümündedir. Daha çok geometrik desenlerin kullanıldığı düz iğne oyalarından yaka, kol kapağı, çeşitli örtüler ve değişik süsleme bordürleri yapılır.

  • iğne oyaları, Anadolu'nun derhal her yöresinde hanımefendilerin boş zamanlarını değerlendirme amacıyla yaptıkları başlıca el işlerindendir. Yazma, tülbent, mendil, yağlık ve çeşitli örtülerin kenarlarına gömleklerin yaka ve kollarına yapılır, baş süslemelerinde kullanılır. Çoğunluğu doğadan esinlenilerek oluşturulan motiflere membaı ya da biçimine gore, "mor sümbülâ€, “yabangülüâ€, “efe bıyığı", “garip yuvasıâ€, “kırmızı biber†vb. adlar verilir. Özgünlüğüyle Anadolu el sanatları jçinde mühim bir yeri olan iğne oyalarının geçmişteki örneklerinden pek azı günümüze kalmıştır. Son zamanlarda çeşitli hususi ve resmi kuruluşlar, bu halk sanatının özgünlüğünü yitirmeden sürdürülmesi, yaşatılması ve örneklerinin toplanması amacıyla emekler yapmakta, yarışmalar düzenlemektedirler.
—Zool. Böceklerdeki iğne hep karnın ucunda bulunur. Zarkanatlılarda (balarıları, yabanarıları) iğne, iki tırtıllı tel içeren ki- tinli bir iğne kılıfından oluşur; altına, iğnenin karından çıkmasını ve her yöne doğrulmasını elde eden bazı parçalar eklemlenmiştir. Bir zehir salgıbezinin ağzı iğnenin altına açılır.


Arının ve akrebin iğnesi vardır. Ek olarak zehir akıtmasalar da sokucu böceklerin (sivrisinek şeklinde ikikanatlılar, tahtakurusu şeklinde çeşitkanatlılar) hortumlarına da iğne denir Aynı işlevi icra eden çift organlara (örümceklerin, kırkayakların, engereklerin zehir çengelleri) hiçbir vakit “iğne†denmez.

Kaynak: Büyük Larousse





iğne
isim
1 . Dikiş dikmeye yarayan, ince, ucu sivri, bir ucunda iplik geçecek deliği bulunan çelik vasıta.

2 . İki şeyi birbirine tutturmaya yarar ince, uzun, ucu sivri, metal vasıta:

"Çengelli iğne. Toplu iğne."- .

3 . Toplu iğnenin süs olarak kullanılan, iri başlı, renkli bir türü.

4 . Çoğu zaman hanımefendilerin süs olarak elbiselerinin göğüs, yaka vb. yerlerine taktıkları süs eşyası.

5 . Bazı araçların ucu sivri parçaları:

"Pusula iğnesi."- .

6 . Bazı böceklerin kendilerini korumak için çaba sarfetmek için kullandıkları organ:

"Arının iğnesi. Akrebin iğnesi."-

7 . Oltanın ucundaki minik çengel.

8 . mecaz Acıklı söz.

9 . nebat bilimi Bitkilerde yumurtacıkla tepecik arasındaki sapçık.

10 . tıp (iğne) Şırınga.

11 . tıp (iğne) Zerk yolu ile vücuda verilen ilaç:

"Doktor hastaya hap yerine iğne verdi."- .

12 . tıp Vücuda bu yolla ilaç verme işi:

"Eczacının yapmış olduğu bir adrenalin iğnesinden sonrasında gözlerini açtı."- H. Taner.


Atasözü, deyim ve birleşik fiiller:


iğne atsan yere düşmez,iğne ile kuyu kazmak,iğne olmak,iğne üstünde oturmak,iğne yapmak (ya da vurmak),iğne yiyecek,iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır,iğne yutmuş ite (ya da maymuna) dönmek,

Birleşik Sözler:

iğne ardı, iğne deliği, iğne iplik, iğne oyası, iğne yaprak, iğne yastığı, çatal iğne,çatallı iğne,çengelli iğne,kancalı iğne,karaiğne,mıknatıslı iğne,toplu iğne,ağ iğnesi,çengel iğnesi,çobaniğnesi,deniziğnesi,dikiş iğnesi,hanım iğnesi,insülin iğnesi,kravat iğnesi,olta iğnesi,şeytaniğnesi,yelken iğnesi,yılaniğnesi,yorgan iğnesi


İĞNE.

İlk iğne ve topluiğnelerin kemik ya da bitkilerin dikenlerinden yapıldığı sanılmakta­dır. İlk iğneler ayakkabı yapımı ve onarımın­da kullanılan ve biz denilen iri, deliksiz iğneler gibiydi. Gözleri yoktu ve yalnızca deriyi delmeye yarardı; oluşturulan delikten sırım denilen ince meşin şerit geçirilirdi. Bugüne dek edinilen bilgilere gore, gözleri olan iğneleri ilk kullananlar Avrupa'da, ortalama 50 bin yıl kadar ilkin yaşamış Taş Devri avcılarıydı. Bu avcıların izlerine Fransa ve İspanya'da rastlanmıştır. O zamanlar kullanı­lan iğneler kemiktendi, fakat yuvarlak bir delikleri vardı ve cilalanmışlardı.

Metal İğneler




İlk metal iğneleri yapanlar Tunç Çağı insanla­rıydı. Hem tunç, hem de demir iğneler Romalılar'ca biliniyordu. Bugün kullanılmak­ta olanlara benzer çelik iğneleri ilk kez Çinliler'in yapmış olduğu ve Magripliler vasıtasıyla Avrupa'ya geldiği sanılmaktadır. Avrupa'da ilk çelik iğneler, 14. yüzyılda, Almanya'da Nürnberg'de yapılmış oldu.


Ortaçağda iğneler çoğunlukla manastırlar­da üretilirdi. Galler'deki Tintern Manastırı'nda yaşayan keşişler demir işlerinde, bilhassa de tel çekmedeki ustalıklarıyla ünlüydüler. Gereçleri ise Worcestershire'da, Redditch' ten sağlanırdı. Burası, İngiltere'de sanayinin başlıca merkezlerinden biri durumuna geldi ve Kral VIII. Henry, 1530'larda manastırları kapattığı vakit, bir çok keşiş bu bölgede kalmış olarak iğne yapımını sürdürdü. Redditch bugün de İngiliz iğne ticaretinin merkezidir. ABD'de iğne yapımı minik bir endüstri dalı olarak kalmıştır. Bu yüzden ABD, başta İngiltere ve Fransa olmak suretiyle, başka ülke­lerden çok oranda iğne satın alır.


İğneler çok çeşitlilik gösterir. Mesela, döşemecilikte, dericilikte ya da yelken yapı­mında birbirinden değişik özellikleri olan iğneler kullanılır. Ameliyat dikişleri için de hususi iğneler yapılmıştır. Şırıngaların ise deği­şik kalınlıkta ve boyda iğneleri vardır.

İğnelerin bir çok tel halinde çekilmiş Shef-field çeliğinden yapılmaktadır. Çelik tel, iki iğne uzunluğunda parçalara ayrılır, bu parça­lar donuk kırmızı bir renk alıncaya kadar ısıtılır; merdaneler arasından geçirilerek doğ­rultulur ve düzgünleştirilir. Parçanın her iki ucu bir zımpara taşında sivriltilir, tam ortasıysa düzleştirilir ya da yassılaştırıhr. Göz bölgeleri işaretlenir ve zımbayla delinir. Her iki gözden birer tel geçirilir ve parça ortadan kesilerek iki iğneye ayrılır. İğne başlan yuvarlatılır ve düzgünleştirilir. İpliği yıpratmamaları için iğ­ne gözlerinin iç yüzeyleri taşlanır. Sonrasında iğnelerin yüzeyleri parlatılır ve büyüklükleri­ne gore sınıflandırılır.

Yün örmekte kullanılan şişler plastik ya da alüminyumdan, pikap iğneleri safir ya da elmastan yapılır.

Topluiğneler




Bugünkü malum biçimleriyle ilk topluiğnele­rin yapımı 14. yüzyıl dolaylarında Fransa'da başladı. 1840'lara gelinceye kadar, topluiğne ve başı ayrı ayrı yapılırdı. İnce bir telin bir beden çevresine sarılmasıyla biçimlendirilen baş, yerine lehimle tutturulurdu. Bir tane topluiğne yapmak için, her biri ayrı işlevde bulunan 18 kişinin emek vermesi gerekirdi. Daha sonraları makineler ortaya çıkınca, yapım yöntemi bütünüyle değişti. Bu makinelerde topluiğneler telden ve tek parça halinde yapılmaya başlandı. Günümüz maki­neleri bir dakikada yüzlerce iğne üretebil­mektedir.

Topluiğneler çoğu zaman pirinç telden yapı­lır. Bir makaraya sarılı olan pirinç tel bir topluiğne boyu kadar açılıp mengeneye ben­zer bir aracın ağızlan arasına kıstırılır. Ne var ki, bu kıstırma esnasında telin ucu ağzın haricinde, açıkta bırakılır. Çıkan bu uç, düzleştirilerek ya da yassılaştırılarak topluiğnenin başı oluşturulur. Sonrasında topluiğne kesile­rek ana telden ayrılır ve ince bir kanaldan geçirilir. Kanalın genişliği telin geçebileceği kadardır, baş dışarıda kalır. Bu şekilde, asılı du­rumdayken, bir döner bıçağın yardımıyla ucu sivriltilir. Sonrasında temizlenir, parlatılır ve kalayla kaplanır. Son olarak da, tüm bu işlemlerden geçirilmiş topluiğneler, otomatikman kutulara doldurulur ya da kâğıt şeritle­re iliştirilir.

Çok değişik büyüklüklerde topluiğneler vardır. Mesela böcekler üstünde çalışan bilim adamlarının kullandığı altın kaplı, küçük topluiğneler sadece 0,006 gr ağırlığındadır.

MsxLabs TemelBritannica


İĞNECİK




a. Ufak iğne.

—Denize. Dümen yelpazesinin ön bölümünde yer edinen ve düşey bir yuvaya geçen bağlantı muylusu.


—Bilhassa yelkenli teknelerde kullanılan metal bağlantı parçası.

  • iğnecik gönyesi, dümen tabanı deniz altına değdiğinde ya da tekne baş kıç vurduğunda, dümen iğneciklerinin yuvalarından çıkmasını önlemek için ortadaki iğneciğin üstüne gelecek şekilde dümen bodoslamasına yaralanan takoz.

  • iğnecik yakası, bir seren yelkeninin ya da bir randa yelkeninin direk süresince uzanan kenarı.
—Latin yelkenlerinde, direğe bakan yaka.

  • Dişi iğnecik, kıç bodoslamasında yer edinen ve dümen iğneciklerinin gireceği düşey yatakları taşıyan metal parça.
—Dümene düşey yatak görevi icra eden zıvana ya da menteşe.

  • Dümen iğneciği, dümeni kıç bodoslamasına tutturmaya yarayan adam ya da dişi iğnecik,

  • Dümen iğnecik yatağı, dümen iğneciklerinin geçmiş olduğu düşey yataklardan her biri.
—Zool. Işınlılarda, süngerlerde ve çok sayıda derisi dikenli knidlilerde ve denizhı- yarlarında iskeletin, uzun ya da sivri biçimli, silisli ya da kireçli, çeşitli öğelerine verilen ad.
  • Bir dingil yardımıyla birleşmiş iki dişli çark biçimindeki minik iğne. (Tatlısu süngeriyle çeşitli güncel ya da fosil deniz süngerlerinin tomurcukları için koruyucu bir katman oluşturur.)
  • Çokkıllı halkalıların parapotlarındaki azca çıkıntılı, kuvvetli telcik.
  • Demospongiae sınıfı üyelerinde bulunan, sarmal, yıldız ya da demet biçiminde, minik iğne.

İĞNEDENLİ




sıf. Metalürj.

  • iğnedenli dökme demir, soğumayla çok sert bir beynit yapısı veren alaşımlı dökme demir. (İĞNEMSİ de denir.)

  • iğnedenli yapı, optik ya da elektron mikroskobunda görülebilen ve iğne biçiminde kristallerden oluşan yapı. (Metalürjide iğnedenli ferrit, martensit ve beynit yapıları vardır. Bu yapılar, uzun süre oldukça yüksek sıcaklıkta tutma [ferrit], ani suverme [martensit] ya da yavaş su verme [beynit] yollarıyla elde edilir, iğnedenli ferrit yapısı göktaşlarında [Widmanstâtten yapısı] gözlemlenen yapıya yakındır.)

Kaynak: Büyük Larousse


İĞNELEME




a. iğnelemek eylemi.

—Seram. Kütahya çiniciliğinde, iğneyle desen elde etmek suretiyle meydana getirilen delikleme işlemi.


—Tekst. Çıkıntılar taşıyan iğnelerle, tekstil liflerini kendi aralarında ve gereğince bir doku içinde karışmasını sağlayarak kumaş üretme tekniği. (Bk. ansiki. böl.)


—Ferz. Topluiğnelerle tutturmak, yerleştirmek eylemi.


—Topogr. Bir belge üstündeki bir noktanın konumunu, bir iğneyle işaretlemeye dayanan işlem.

de edilen elyaf, muntazam katmanlar halinde bir besleme keçesinin üstüne yerleştirilir. Bu şekilde oluşturulan tülbentlerin bileşimi değişebilir ve son kullanıma uyarlanmış daha karmaşık bir ürün verir. Kaplama, mesela jütten ya da poliolefinden oldukça yumuşak bir dokuma üstünde gerçekleştirilir. Elyaf tülbenti, delikli plakaların arasına girer; her delikte bir vargel devinimi icra eden bir iğne bulunur. Bu iğneler kanca biçiminde çıkıntılarla donatılmıştır; böylece elyaf tülbentine batarak lifleri çeker ve karıştırır, iğnelerin her dönüşünde kumaş belli boyda ilerler. Makinelerin maksimum yararlı genişliği 10 m'yi geçe; bilir, iğneleme, dokumasız kumaşları üretmede kullanılan yöntemlerden biridir.

İĞNELEMEK




1. Bir şeyi, bir şeye, bir yere iğnelemek, şeyleri birbirine iğnelemek, iğne yardımıyla bir şeyi bir başka şeye tutturmak: Biçilmiş bir elbisenin kollarını bedene iğnelemek; Yakasına bir çiçek iğnelemek.

2. Bir kimseyi iğnelemek, ona üstü kapalı ve incitici sözler söylemek: insanları iğnelemekten zevk alıyor.


—Sonbahar. sant. Bir deseni iğnelemek, bir kalıp yapmak için iğne yardımıyla desenin çevresine minik delikler açmak.


—Tekst, iğnelemeyle kumaş üretmek.

♦ iğnelenmek edilg. f. iğne ile tutturulmak.


—Tekst. Bir endüstri ürününden söz ederken, iğneleme tekniğiyle elde edilmek. (Bk. ansiki. böl.)

♦ iğnelenmek dönşl. f. Bedenin herhangi bir yerinde bir uyarma olmadan iğne batıyormuş şeklinde acı duymak.


—ANSİKL. Tekst, iğnelenerek elde edilmiş kumaşlar, birçok işlemden geçirilir. Apre işlemleri bu kumaşlara istenilen özellikleri kazandırır; yaygılar bileşik maddelerle (mesela viniller) kaplanabilir. Bu ürünler dokumasız kumaşlar sınıfına girer.

İĞNELİ




1. iğnesi olan.

2. iğneyle tutturulmuş; bir yere iğnelenmiş.

3. İncitici, batıcı, iğneleyici: iğneli sözler, bakışlar. iğneli konuşmalar.

4. iğneli beşik, iğneli fıçı, insanı üzen ve sıkıntıya düşüren çok fena durum.

İĞNELİK




üstüne iğnelerin saplandığı minik yastık ya da içine iğne konulmuş olan kutu. (İĞNEDANLIK, İĞNEDENLİK, İĞNE YASTIĞI da denir.)


—Seram. Kütahya seramikçiliğinde motiflerin yapılmasında kullanılan bir alet. (Muntazam bir tahta çubuğun ucuna ince bir dikiş iğnesi takılarak oluşturulur. Kurşunkalemle çizilen motifli taslak kâğıdının altına birkaç boş kâğıt ve iğne bezi konur, iğnelikle, çizgiler üstünde sık delikler açılır. Bu deliklerden kömür tozu geçirilerek, motif seramik üstüne aktarılır.)

Kaynak: Büyük Larousse





  • İğne Oyası Teknikleri


  • İğne Yapraklılar (Pinales)


  • Atlantik İğne Balığı (Strongylura marina)


 

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: İğne Nedir?
İğne Nedir?
http://www.muhteva.com/wp-content/uploads/2017/04/58693d1480012324-igne-nedir-igne.jpg
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/igne-nedir.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/igne-nedir.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content