MUKARRER sıf. (ar, takrirden mukar- rer). Esk. 1. Kararlaşmış, kararlaştırılmış. 2. Kesinleşmiş, kesin: "Hiçbir tarafta sâbit ...
MUKARRER sıf. (ar, takrirden mukar- rer). Esk.
1. Kararlaşmış, kararlaştırılmış.
2. Kesinleşmiş, kesin: "Hiçbir tarafta sâbit ve mukarrer bir esasa istinat etmez" (H. C. Yalçın).
3. Bildirilmiş, açıklanmış: "Şah olup şahı SCıleyman-azamet haşra değin. Sana âsâflık ile ola mukarrer hatem" (Vasfi, XVI. yy.). Mevaddı mukarrer (bildirilmiş maddeler).
—Kur. tar. Osmanlı devletinde, atanmaları bir yıl için yapılan görevlilerden hizmetleri beğenilenlerin, yeniden bir yıl süreyle yerinde kalmaları için verilen izin. (ipka da denen bu işlem, görevlinin başvurusu ya da doğrudan sadrazamın onayıyla olurdu. Yerlerinde bırakılan memurların görevlerini sürdüreceklerine ilişkin yazılı buyruklara, mukarrer fermanı ya da ipka fermanı denirdi.)
1. Kararlaşmış, kararlaştırılmış.
2. Kesinleşmiş, kesin: "Hiçbir tarafta sâbit ve mukarrer bir esasa istinat etmez" (H. C. Yalçın).
3. Bildirilmiş, açıklanmış: "Şah olup şahı SCıleyman-azamet haşra değin. Sana âsâflık ile ola mukarrer hatem" (Vasfi, XVI. yy.). Mevaddı mukarrer (bildirilmiş maddeler).
—Kur. tar. Osmanlı devletinde, atanmaları bir yıl için yapılan görevlilerden hizmetleri beğenilenlerin, yeniden bir yıl süreyle yerinde kalmaları için verilen izin. (ipka da denen bu işlem, görevlinin başvurusu ya da doğrudan sadrazamın onayıyla olurdu. Yerlerinde bırakılan memurların görevlerini sürdüreceklerine ilişkin yazılı buyruklara, mukarrer fermanı ya da ipka fermanı denirdi.)
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR