MUKAVEMET, -ti a. (ar. kıyamdan mukavemet). 1. Bir şeyin, bir dış gücün etkilerine karşı direnme gücü, dayanıklılık, direnç; Bir me...
MUKAVEMET, -ti a. (ar. kıyamdan mukavemet).
1. Bir şeyin, bir dış gücün etkilerine karşı direnme gücü, dayanıklılık, direnç; Bir metalin darbeye mukavemeti.
2. Bir kimsenin hastalık, yoksulluk, üzüntü vb. bedensel ya da ruhsal etkenlere karşı dayanma gücü, direnç: Mikroplara karşı çocuğun mukavemetini artırmak.
3. Bir kimsenin, bir grubun yaptırımlarına, uygulamalarına karşı koyma, direniş: Cephaneleri bitince mukavemetleri azaldı. Mukavemet hareketi.
4. Mukavemet etmek, direnmek, dayanmak, karşı durmak. || Mukavemet göstermek, direnmek, karşı koymak. || Mukavemeti kırılmak, gücü azalarak karşı koyamaz duruma düşmek, direnci kesilmek: Artık mukavemeti kırılmış, dediklerine boyun eğmişti.
—Esk. Mukavemet-sûz, dayanma gücünü kıran: "Bir şarkı, yeniden umulmaz bir hız, mukavemetsuz bir cezbe ile iradesini alt üst ediyor..." (Y. K. Karaosmanoğlu).
—Ask. Mukavemet noktası, alay ya da tabur gücünde bir kuvvet tarafından işgal edilen savunma düzenlerinin bütünü. (Kimi zaman destek noktalarına bağlanır.)
—Ger. day. GEREÇ DAYANIMT'nın eşanlamlısı.
—Spor. Atletizm, kayak ve yüzmede uzun mesafe yarışlarnı içeren disiplin. || Mukavemet yarışı, uzun mesafeli yarış. (Atletizmde 3 000 m'nin üzerindeki tüm yarışlar bu kategoride yer alır. Kayakta bu yarışlar en az 10 km üzerinden yapılır. Yüzmede mukavemet yarışları 800 m ile 1 500 m arasında değişir. || Motorlu araçlar mukavemet yarışı, amacı mekanik organların uzun süreli zorlamalar karşısındaki direncini ortaya koymak olan otomobil, motosiklet ve su motoru yarışı. (Bu yarışların en kısası üç saat, en uzun süresi de altı gündür. Otomobil dalında en ünlü mukavemet yarışı Ving-Ouatre Heures du Mans'dır.)
1. Bir şeyin, bir dış gücün etkilerine karşı direnme gücü, dayanıklılık, direnç; Bir metalin darbeye mukavemeti.
2. Bir kimsenin hastalık, yoksulluk, üzüntü vb. bedensel ya da ruhsal etkenlere karşı dayanma gücü, direnç: Mikroplara karşı çocuğun mukavemetini artırmak.
3. Bir kimsenin, bir grubun yaptırımlarına, uygulamalarına karşı koyma, direniş: Cephaneleri bitince mukavemetleri azaldı. Mukavemet hareketi.
4. Mukavemet etmek, direnmek, dayanmak, karşı durmak. || Mukavemet göstermek, direnmek, karşı koymak. || Mukavemeti kırılmak, gücü azalarak karşı koyamaz duruma düşmek, direnci kesilmek: Artık mukavemeti kırılmış, dediklerine boyun eğmişti.
—Esk. Mukavemet-sûz, dayanma gücünü kıran: "Bir şarkı, yeniden umulmaz bir hız, mukavemetsuz bir cezbe ile iradesini alt üst ediyor..." (Y. K. Karaosmanoğlu).
—Ask. Mukavemet noktası, alay ya da tabur gücünde bir kuvvet tarafından işgal edilen savunma düzenlerinin bütünü. (Kimi zaman destek noktalarına bağlanır.)
—Ger. day. GEREÇ DAYANIMT'nın eşanlamlısı.
—Spor. Atletizm, kayak ve yüzmede uzun mesafe yarışlarnı içeren disiplin. || Mukavemet yarışı, uzun mesafeli yarış. (Atletizmde 3 000 m'nin üzerindeki tüm yarışlar bu kategoride yer alır. Kayakta bu yarışlar en az 10 km üzerinden yapılır. Yüzmede mukavemet yarışları 800 m ile 1 500 m arasında değişir. || Motorlu araçlar mukavemet yarışı, amacı mekanik organların uzun süreli zorlamalar karşısındaki direncini ortaya koymak olan otomobil, motosiklet ve su motoru yarışı. (Bu yarışların en kısası üç saat, en uzun süresi de altı gündür. Otomobil dalında en ünlü mukavemet yarışı Ving-Ouatre Heures du Mans'dır.)
Kaynak: Büyük Larousse
Türk Mukavemet Teşkilâtı
Mukavemet
YORUMLAR