NEZAKETEN be. (osm.nezâkef'ten ne- zâketen). 1. Nezaket gereği: Kapısını çalan bir kimseyi nezaketen içeri buyur etmek. 2. Önem...
NEZAKETEN be. (osm.nezâkef'ten ne- zâketen).
1. Nezaket gereği: Kapısını çalan bir kimseyi nezaketen içeri buyur etmek.
2. Önemsemeden, gönülsüzce, lütfen: Nezaketen onun da fikrini sordular. Birine nezaketen gülmek, merhaba vermek.
1. Nezaket gereği: Kapısını çalan bir kimseyi nezaketen içeri buyur etmek.
2. Önemsemeden, gönülsüzce, lütfen: Nezaketen onun da fikrini sordular. Birine nezaketen gülmek, merhaba vermek.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR