Hisse TDK, Türk Dil Kurumu isim 1 . Birden fazla şahıs içinde bölüşülmüş bir bütünden, bu kişilerin her birine düşen bölüm, hiss...
Hisse
TDK, Türk Dil Kurumu
isim
1 . Birden fazla şahıs içinde bölüşülmüş bir bütünden, bu kişilerin her birine düşen bölüm, hisse.
2 . Eşit bölüm:
3 . (iktisat) Ticari bir işlemde zarar tehlikesine karşı ayrılan para, marj.
4 . (matematik) Bayağı kesirlerden birinin eşit parçalardan kaç tane aldığını gösteren sayı:
TDK, Türk Dil Kurumu
1 . Birden fazla şahıs içinde bölüşülmüş bir bütünden, bu kişilerin her birine düşen bölüm, hisse.
2 . Eşit bölüm:
"Bunu beş hisse yapın."- .
3 . (iktisat) Ticari bir işlemde zarar tehlikesine karşı ayrılan para, marj.
4 . (matematik) Bayağı kesirlerden birinin eşit parçalardan kaç tane aldığını gösteren sayı:
"1/2 kesrinin oranı 1 sayısıdır."- .
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- hisse bırakmak
- (birinden ya da bir şeyden) hisse biçmek
- hisse çıkarmak
- hisse etmek
- payına düşmek
- payını almak
- hisse vermek
Birleşik Sözler
- hisse senedi
- arsa oranı
- aslan oranı
- aşınma oranı
- dikiş oranı
- ham oranı
- kardeş oranı
- kâr oranı
- katkı oranı
- kıl oranı
- makas oranı
- sus oranı
- yıpranma oranı
- kendi payına
Hisse Senedi Nedir?
Hisse
MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
Kesirde, kesir çizgisinin üstünde yer edinen sayı, terim ya da ifade.
MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
Kesirde, kesir çizgisinin üstünde yer edinen sayı, terim ya da ifade.
PAY a.
1. Bölüşülmüş bir bütünden, ilgili kişilerin her birine düşen bölüm; hisse
2. Eşit bölümlerden her biri: Parayı kaç hisse yaptınız?
3. Hisse bırakmak, bir şeyi oluşturma esnasında kullanılan şey üstünde sonrasında yapılacak iş için ufak bir yer ya da fazlalık bırakmak; iki kimse arasındaki ilişkide fazla içli dışlı olmamak, araya mesafe koymak. || (Birinden, bir şeyden) hisse biçmek, ortaya çıkan bir durumu başka bir kimsenin ya da şeyin durumuyla karşılaştırarak bir yargıya varmak. || Hisse çıkarmak, bir durumdan, bir vakadan ders alarak tutulacak yolu belirlemek, tecrübe kazanmak. || Hisse etmek, bir şeyi bölüşmek, paylaşmak. || Payını almak, kendisi için ayrılmış olanı almak. || Tanrı oranı, eşitlik gözetilmeden meydana getirilen paylaştırma sonucunda bir şeyden her insanın hakkına düşen hisse. || Aslan oranı - ASLAN. || Kul oranı, eşit olarak bölüştürülmüş bir şeyden her insanın hakkına düşen hisse. || Nefes oranı vermek, azca bir süre tanımak, vermek.
-Arit. İL biçiminde yazılan bir kesrin oranı, kesir çizgisinin üstündeki a elemanına verilen şd.
*Ask. Birliklerin harekâtı esnasında, belirli bir vakit dilimi içinde personel, vasıta ya da tabanca üstünde taşınmasına ve kullanılmasına yetki verilen cephane, cephane ve akaryakıt miktarı.
*Avc. Tazı oranı, geyiğin, karacanın ya da yabandomuzunun ve hatta tavşanın bedeninin belli yerlerinden kovalama köpeklerine verilen yiyecek oranı.
*Ayakkc. Alta dönme oranı, kalıba çekmek ve öteki montaj aşamalarını gerçekleştirmek için saya parçalarının (yüz, burun, gamba, filota) alt kenarlarında bırakılan, deriden ya da bir başka malzemeden yapılmış ek. || Binme oranı, bir saya parçasında bırakılan ve birleştirme esnasında bir başka parçayla kaplanan, deriden ya da bir başka malzemeden yapılmış ek.
*Denize. Hisse karşılığı denize çıkmak, kârdan alacağı hisse karşılığında sefere çıkmak. (Eskiden uygulanan bu yöntemde, geminin onarım, kumanya ve öteki harcamaları çıkarıldıktan sonrasında kalan paranın yarısı vapur sahibi tarafınca alınır, öteki yarısı ise kaptan [2 pay], koca reis [1,5 pay], güverte lostromosu [1,5 pay], aşçı [1 bir çeyrek pay] ve tayfalar [1 pay] içinde bölünürdü. Günümüzde bu sistem yalnız balıkçı teknelerinde değişik halde uygulanır.) || Ambar oranı, ana direklerin, vapur içinde kalan omurgadan güverteye kadar uzanan kısmı. || Grandi oranı, eski gemilerde, pruva direği ile grandi direği içinde kalan bölüm. || Mizana oranı, eski gemilerde, grandi direği ile kıç tasara içinde talan bölüm. || Yelken oranı, ana direklerin, ana arma donanımlarının ta- pela olduğu yer ile ana güverte içinde kalan kısmı.
*Foto. Işıklama oranı, belli bir mevzu için, ışığaduyarlt her tatmanın sonuçta ortaya çıtan görüntünün bozulmaması koşuluyla dayanabileceği ışıklanma süresi. (Mevzunun kontrastı ne tadar güçlüyse duyartatın ışıklama oranı o tadar zayıftır.)
*Huk. HİSSE'nin eşanlamlısı. || Hisse sahibi, HİSSEDAR'ın eşanlamlısı. || Hisse senedi, HİSSE' SENEDİ'nin eşanlamlısı. || Saklı hisse, MAHFUZ HlSSEâ€nin eşanlamlısı.
*Ikt. tar. Osmanlı döneminde, celeplerle kasaplar içinde meydana getirilen hayvan alım ve satımı esnasında "çeşni†yöntemiyle seçilen kesimlik hayvan. (Bk. ansikl. böl.)
*işi. ikt. Hisse sahipliği, işçilerin, işletmenin sermayesine, kâr ve zararlarına ve kimi zaman yönetimine iştirak etmesi. (Bk. ansikl. böl.) || Piyasa oranı, bir firmanın, bir ürün ya da ürünler grubunun toplam (mahalli, ulusal, internasyonal) satış miktarı üstünde haiz olduğu yüzde oranı.
*işlem. Bitirme oranı, işlenen bir parçanın belli yerlerinde, daha sonraki muntazam bitirme işlemi için bırakılan fazlalık. || İşleme oranı, tabasını alma işlemi esnasında, bir parçanın, iç gerilmeler ya da bir ısıl işlem etkisiyle şekil değiştirebilecek bölümlerinde, sonrasında tekrardan işlemek amacıyla bırakılan bitirme oranı. || Seman- tasyon oranı, semantasyondan önceki işleme esnasında, bir parçanın metalin ilk özelliklerini korumak zorunda olan bölümlerinde bırakılan bitirme oranı.
*Metalürj. Perçin oranı, bir başta sacla perçinlenecek sacın üst üste yerleştirilen kısmı.
*Ferz. Biçkide, hususi bir tesir yaratmak için (kalıplanmış ya da godeli) büzgülerde, pililerde kullanılmak amacıyla ya da daha büyük bir hareket serbestliği kazandırmak için bir giyside bırakılan fazladan kumaş. || Bir kıyafet dikilirken, ileride boyutlarında yapılabilecek değişim için iç bölümde bırakılan fazladan kumaş. || Bir kıyafet dikilirken provadan sonrasında kesilmek suretiyle dikilecek yerin yanında bırakılan fazladan kumaş. (Dikiş oranı da denir.) || Hisse vermek, dikişte, bedende yuvarlak bir kısmın oturmasını sağlamak için kumaşta bolluk bırakmak.
*ANSİKL. ikt. tar. Bu zamanda, celeplerin Anadolu yakasından getirdikleri hayvanlar Uzunçayır'da, Rumeli yakasından getirilenlerse Okmeydanı'nda "Kotra" adında olan ağıllara konulurdu. Satış yapılacağı vakit kasaplar kotraya giderek alacakları hayvanlar için etin net ağırlığı üstünden pazarlık yaparlar, anlaşmaya varınca da çobanların ürküterek birbirine karıştırdığı kotradaki hayvanlardan 5 tanesini gelişigüzel seçerlerdi. Bu hayvanlar kesilir, derileri yüzülür ve sakatatı ayıklandıktan sonrasında beşi birden tartılır ve toplam ağırlık beşe bölündükten sonrasında hayvanların ortalama ağırlıkları bulunurdu. Bu seçilen hayvanlara "payâ€, meydana getirilen işleme de “çeşni" denirdi. Çeşni için kesilen hayvanlardan elde edilmiş et orada hizmet eden esnafa dağıtılırdı. Bundan sonrasında, kasaplar kotradan gereksinimleri kadar hayvan alır ve bu tarz şeyleri dükkânlarının arkasında bulunan hususi mezbahalarda kestirirlerdi.
*İşi. ikt. işçilerin, işletmenin kârına ya da yönetimine iştirak etmesi çeşitli biçimlerde olur. Bu katılma biçimlerinden birini oluşturan hisse sahipliği, dar anlamıyla, bir işletmede çalışanların o işletmenin hisse senetlerine haiz olması anlamına gelir. Bu çeşitli yollarla yapılabilir; bunlardan birincisi, şirket senetlerinin, düzgüsel prosedürle (borsadan satın alınarak) ya da özendirici yollarla (indirimli fiyatla satış, “stock option" sistemi [hisse senedi satın almada opsiyon hakkı tanınması]) [bu bazen hisse senetlerinin bedava dağıtımına tadar varabilir] işçilerce satın alınmasıdır. Tüm bu uygulamalar ABD, İngiltere ve Almanya'da çok geçerlidir. Türkiye'de, bazı büyük kuruluşlarda bu tür uygulamalar görülmekle beraber, hususi bir yasal düzenleme hemen hemen yapılmamıştır.
PAY a.
1. Azar.
2. Hisse vermek, yaşça ufak bir kimseden söz ederken, büyüğüne karşılık vermek, saygısızca hareket etmek. || Payını almak, fena bir halde azarlanmak, paylanmak, incinmek; Bu şekilde yaparsan, ondan da payını alırsın sonrasında.
1. Bölüşülmüş bir bütünden, ilgili kişilerin her birine düşen bölüm; hisse
2. Eşit bölümlerden her biri: Parayı kaç hisse yaptınız?
3. Hisse bırakmak, bir şeyi oluşturma esnasında kullanılan şey üstünde sonrasında yapılacak iş için ufak bir yer ya da fazlalık bırakmak; iki kimse arasındaki ilişkide fazla içli dışlı olmamak, araya mesafe koymak. || (Birinden, bir şeyden) hisse biçmek, ortaya çıkan bir durumu başka bir kimsenin ya da şeyin durumuyla karşılaştırarak bir yargıya varmak. || Hisse çıkarmak, bir durumdan, bir vakadan ders alarak tutulacak yolu belirlemek, tecrübe kazanmak. || Hisse etmek, bir şeyi bölüşmek, paylaşmak. || Payını almak, kendisi için ayrılmış olanı almak. || Tanrı oranı, eşitlik gözetilmeden meydana getirilen paylaştırma sonucunda bir şeyden her insanın hakkına düşen hisse. || Aslan oranı - ASLAN. || Kul oranı, eşit olarak bölüştürülmüş bir şeyden her insanın hakkına düşen hisse. || Nefes oranı vermek, azca bir süre tanımak, vermek.
-Arit. İL biçiminde yazılan bir kesrin oranı, kesir çizgisinin üstündeki a elemanına verilen şd.
*Ask. Birliklerin harekâtı esnasında, belirli bir vakit dilimi içinde personel, vasıta ya da tabanca üstünde taşınmasına ve kullanılmasına yetki verilen cephane, cephane ve akaryakıt miktarı.
*Avc. Tazı oranı, geyiğin, karacanın ya da yabandomuzunun ve hatta tavşanın bedeninin belli yerlerinden kovalama köpeklerine verilen yiyecek oranı.
*Ayakkc. Alta dönme oranı, kalıba çekmek ve öteki montaj aşamalarını gerçekleştirmek için saya parçalarının (yüz, burun, gamba, filota) alt kenarlarında bırakılan, deriden ya da bir başka malzemeden yapılmış ek. || Binme oranı, bir saya parçasında bırakılan ve birleştirme esnasında bir başka parçayla kaplanan, deriden ya da bir başka malzemeden yapılmış ek.
*Denize. Hisse karşılığı denize çıkmak, kârdan alacağı hisse karşılığında sefere çıkmak. (Eskiden uygulanan bu yöntemde, geminin onarım, kumanya ve öteki harcamaları çıkarıldıktan sonrasında kalan paranın yarısı vapur sahibi tarafınca alınır, öteki yarısı ise kaptan [2 pay], koca reis [1,5 pay], güverte lostromosu [1,5 pay], aşçı [1 bir çeyrek pay] ve tayfalar [1 pay] içinde bölünürdü. Günümüzde bu sistem yalnız balıkçı teknelerinde değişik halde uygulanır.) || Ambar oranı, ana direklerin, vapur içinde kalan omurgadan güverteye kadar uzanan kısmı. || Grandi oranı, eski gemilerde, pruva direği ile grandi direği içinde kalan bölüm. || Mizana oranı, eski gemilerde, grandi direği ile kıç tasara içinde talan bölüm. || Yelken oranı, ana direklerin, ana arma donanımlarının ta- pela olduğu yer ile ana güverte içinde kalan kısmı.
*Foto. Işıklama oranı, belli bir mevzu için, ışığaduyarlt her tatmanın sonuçta ortaya çıtan görüntünün bozulmaması koşuluyla dayanabileceği ışıklanma süresi. (Mevzunun kontrastı ne tadar güçlüyse duyartatın ışıklama oranı o tadar zayıftır.)
*Huk. HİSSE'nin eşanlamlısı. || Hisse sahibi, HİSSEDAR'ın eşanlamlısı. || Hisse senedi, HİSSE' SENEDİ'nin eşanlamlısı. || Saklı hisse, MAHFUZ HlSSEâ€nin eşanlamlısı.
*Ikt. tar. Osmanlı döneminde, celeplerle kasaplar içinde meydana getirilen hayvan alım ve satımı esnasında "çeşni†yöntemiyle seçilen kesimlik hayvan. (Bk. ansikl. böl.)
*işi. ikt. Hisse sahipliği, işçilerin, işletmenin sermayesine, kâr ve zararlarına ve kimi zaman yönetimine iştirak etmesi. (Bk. ansikl. böl.) || Piyasa oranı, bir firmanın, bir ürün ya da ürünler grubunun toplam (mahalli, ulusal, internasyonal) satış miktarı üstünde haiz olduğu yüzde oranı.
*işlem. Bitirme oranı, işlenen bir parçanın belli yerlerinde, daha sonraki muntazam bitirme işlemi için bırakılan fazlalık. || İşleme oranı, tabasını alma işlemi esnasında, bir parçanın, iç gerilmeler ya da bir ısıl işlem etkisiyle şekil değiştirebilecek bölümlerinde, sonrasında tekrardan işlemek amacıyla bırakılan bitirme oranı. || Seman- tasyon oranı, semantasyondan önceki işleme esnasında, bir parçanın metalin ilk özelliklerini korumak zorunda olan bölümlerinde bırakılan bitirme oranı.
*Metalürj. Perçin oranı, bir başta sacla perçinlenecek sacın üst üste yerleştirilen kısmı.
*Ferz. Biçkide, hususi bir tesir yaratmak için (kalıplanmış ya da godeli) büzgülerde, pililerde kullanılmak amacıyla ya da daha büyük bir hareket serbestliği kazandırmak için bir giyside bırakılan fazladan kumaş. || Bir kıyafet dikilirken, ileride boyutlarında yapılabilecek değişim için iç bölümde bırakılan fazladan kumaş. || Bir kıyafet dikilirken provadan sonrasında kesilmek suretiyle dikilecek yerin yanında bırakılan fazladan kumaş. (Dikiş oranı da denir.) || Hisse vermek, dikişte, bedende yuvarlak bir kısmın oturmasını sağlamak için kumaşta bolluk bırakmak.
*ANSİKL. ikt. tar. Bu zamanda, celeplerin Anadolu yakasından getirdikleri hayvanlar Uzunçayır'da, Rumeli yakasından getirilenlerse Okmeydanı'nda "Kotra" adında olan ağıllara konulurdu. Satış yapılacağı vakit kasaplar kotraya giderek alacakları hayvanlar için etin net ağırlığı üstünden pazarlık yaparlar, anlaşmaya varınca da çobanların ürküterek birbirine karıştırdığı kotradaki hayvanlardan 5 tanesini gelişigüzel seçerlerdi. Bu hayvanlar kesilir, derileri yüzülür ve sakatatı ayıklandıktan sonrasında beşi birden tartılır ve toplam ağırlık beşe bölündükten sonrasında hayvanların ortalama ağırlıkları bulunurdu. Bu seçilen hayvanlara "payâ€, meydana getirilen işleme de “çeşni" denirdi. Çeşni için kesilen hayvanlardan elde edilmiş et orada hizmet eden esnafa dağıtılırdı. Bundan sonrasında, kasaplar kotradan gereksinimleri kadar hayvan alır ve bu tarz şeyleri dükkânlarının arkasında bulunan hususi mezbahalarda kestirirlerdi.
*İşi. ikt. işçilerin, işletmenin kârına ya da yönetimine iştirak etmesi çeşitli biçimlerde olur. Bu katılma biçimlerinden birini oluşturan hisse sahipliği, dar anlamıyla, bir işletmede çalışanların o işletmenin hisse senetlerine haiz olması anlamına gelir. Bu çeşitli yollarla yapılabilir; bunlardan birincisi, şirket senetlerinin, düzgüsel prosedürle (borsadan satın alınarak) ya da özendirici yollarla (indirimli fiyatla satış, “stock option" sistemi [hisse senedi satın almada opsiyon hakkı tanınması]) [bu bazen hisse senetlerinin bedava dağıtımına tadar varabilir] işçilerce satın alınmasıdır. Tüm bu uygulamalar ABD, İngiltere ve Almanya'da çok geçerlidir. Türkiye'de, bazı büyük kuruluşlarda bu tür uygulamalar görülmekle beraber, hususi bir yasal düzenleme hemen hemen yapılmamıştır.
PAY a.
1. Azar.
2. Hisse vermek, yaşça ufak bir kimseden söz ederken, büyüğüne karşılık vermek, saygısızca hareket etmek. || Payını almak, fena bir halde azarlanmak, paylanmak, incinmek; Bu şekilde yaparsan, ondan da payını alırsın sonrasında.
Kaynak: Büyük Larousse
Hisse Senedi Nedir?
YORUMLAR